tag:blogger.com,1999:blog-11903212585105811932024-02-18T18:01:28.448-08:00bilim kültür medeniyet toplumMuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.comBlogger61125tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-50731138826152723272020-03-02T11:35:00.002-08:002020-03-02T11:35:48.870-08:00Allahın Varlığının En Büyük Delili, Canlılıktaki Bilgi(5) Hücre Zarı<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Seriye devam ettikçe <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve bende yazma konusunda iştahlı oldukça bu
seri bitmez çünkü neye elimi atsam onda arka planda bir şuur, içgüdü nev'inden
bir bilinç farkediyorum. Tabi ki pek çok paragrafın sonuna yorumlarımı eklerken
buna dikkat çekiyorum, çünkü bu serideki en önemli konu bu. Nasıl oluyor da
şuursuz, eğitim almak gibi bir imkanı olmayan atomlar çok kompleks işlemleri
diğer organeller<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(5)%20H%C3%BCcre%20Zar%C4%B1ndaki%20%C5%9Euur%20.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
yada atomlar ile beraber büyük bir uyum için de yapabiliyor. Gelin bir örnekle
durumu daha anlaşılır hale getirelim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Dış tarafından dikenli teller ile çevrilmiş,
güvenlik noktalarında otomat cinsinden makinaların olduğu, giriş için özel
elektronik kartların bulunduğu, kartlar çalışsa dahi girenlerin kimliği ile
alakalı en ufak şüphe dahlinde kapıların kapandığı bir sistem düşünün. Ancak
hiçbir insan yok başında. Bu sistem o kadar kusursuz çalışmalı ki fabrikaya
ham madde getiren tırları engellememeli, yada fabrikaya jeneratör taşıyan pick-up
cinsi taşıma araçlarını kapıda çok bekletmemeli. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ancak fabrikaya ham madde taşıyor görüntüsü
veren hırsızların yada işi olmayan alakasız kişilerin geçişlerine müsaade
etmesin. Sistem bunları nasıl bilebilir ? Makinalar hangi aracın hammadde taşıdığını
hangisinin hırsızlar olduğunu nasıl anlayacak ? Makina doğası itibariyle kendi
içerisinde bir komut taşıyorsa ancak bunu uygulayabilir. İşte burada bilgi
ortaya çıkıyor. Tüm çevreyi, fabrika etrafında ki canlıları tanıyan, ham madde
araçları ile diğer araçlar arasındaki farkı tüm canlılardan daha <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>iyi bilen bir tasarımcı ortaya çıkıyor.
Makinalar ilk başta gelen sistem ve bilgi olmasa asla çalışamazlar dı ve sistem
daha baştan çökerdi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Hücre zarı işte bu yukarıdaki hayali fabrikadır.
Aslında hücre zarı yukarıdaki basit örnekteki fabrikadan milyonlarca kat daha
komplekstir ancak konumuz karmaşıklıktan ziyade bilginin var olması ve kökeni
olduğundan çok detaylı değinmiyorum. (Aslında karmaşıklık arttıkça zeka düzeyi de
artmaktadır. Buda tasarımcının pek çok kişinin hayalinde canlandırdığı
yaratıcıdan çok daha kudretli bir güç olduğunu göstermektedir.)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIVbMgKJrjGgu7Uym264vw7oiinbwtyCY0VwJ0Xjs4PYnFLdYAz4g6ahb-Qr2NT8zAkjsvpcLC267P4sjbzIiAqTxHZeXdnjROmsBnsqCeLafbRBfaHK2hghlDqhQg-yI1ZY_IEJVZSIB_/s1600/Lipid_Bilayer_yd7o0fd.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="540" data-original-width="960" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIVbMgKJrjGgu7Uym264vw7oiinbwtyCY0VwJ0Xjs4PYnFLdYAz4g6ahb-Qr2NT8zAkjsvpcLC267P4sjbzIiAqTxHZeXdnjROmsBnsqCeLafbRBfaHK2hghlDqhQg-yI1ZY_IEJVZSIB_/s320/Lipid_Bilayer_yd7o0fd.png" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;"> Hücre Zarının üç boyutlu yapısı. </span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Hayatımızı devam ettirdiğimiz her an hücre zarları
her hücremizde (yaklaşık olarak 60 ila 100 trilyon arası)hayati kararlar
almakta ve uygulamaktadır. Hücre zarı adı üstünde bir zardır, yani hücrenin
dışını kapsayan bir giysi gibi. Ancak tek özelliği hücrenin dışını kaplamak
değildir, aslında yaptıklarına baktıkça giysi gibi bir görev biçmenin hücre
zarına hakaret olacağını anlayabiliyoruz. Bu zar hücre içerisine girişi ve
çıkışı çok sıkı bir şekilde kontrol eder ayrıca komşu hücreler ile iletişimi de
hücre zarı sağlar. Çift taraflı bir yağ katmanı ve yer yer protein üst dokusundan
oluşmaktadır. Peki hücre zarını bu kadar kendisine ve kendisi özelinde
yaratıcısına hayran bıraktıran özellik nedir ? Yukarıda biraz sır vermiştim.
Tabi ki bilinç, verdiği kararlar ve aldığı sorumluluklar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Zar yukarıda da değindiğimizi gibi çift taraflı bir
yağ dokusu, onun üstünü kaplayan yer yer proteinler ve bu dokuların arasındaki
kapılardan oluşmaktadır. Ayrıca bu yağ tabakalarının üstünde hücre zarının dış
ortamı algılamasını sağlayan algılayıcılar bulunmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Hücre zarının birinci görevi organellerini
sararak bir arada tutmasıdır. Bir arada tutmak görece basit bir iştir ve <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>çok daha karmaşık bir iş daha yapar; bu
organellerde ki işlemlerin ve hücrenin yaşamının devam edebilmesi için gerekli
maddeleri dış ortamdan temin eder. Hücrenin dışındaki ortamda, sayısız kimyasal
madde vardır. O, bunların içinden hücrenin ihtiyaç duyduklarını tanır ve
yalnızca onları içeri alır. Son derece ekonomiktir; hücrenin ihtiyaç duyduğu
miktardan fazlasını kesinlikle içeri almaz. Bu kadarla da kalmaz; bir yandan da
hücrenin içindeki zararlı artıkları anında tesbit eder ve <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>zaman kaybetmeden dışarı atar. Zarın bir diğer
görevi de, beyinden veya vücudun çeşitli bölgelerinden hormonlar<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(5)%20H%C3%BCcre%20Zar%C4%B1ndaki%20%C5%9Euur%20.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
vasıtasıyla taşınan mesajları vakit kaybetmeden hücrenin merkezine
ulaştırmaktır.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2aMtjeW33EjlRiKi6Vzf5mCdBfHFzPo0fXW5wiz-XQi0WfeQsLw-XkOVHZ0h0howmizQvl7ZnKxxVTemxFmg99rOrsZZjPXknyVKOYYDNAbHwTisgWAHPCVBq4dLMubAW32pmFiMddH6I/s1600/evrim51.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="564" data-original-width="564" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2aMtjeW33EjlRiKi6Vzf5mCdBfHFzPo0fXW5wiz-XQi0WfeQsLw-XkOVHZ0h0howmizQvl7ZnKxxVTemxFmg99rOrsZZjPXknyVKOYYDNAbHwTisgWAHPCVBq4dLMubAW32pmFiMddH6I/s320/evrim51.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Hücre Zarının kompleks görüntüsü. Por ismi verilen hücreye giriş çıkış kapıları oldukça aşikar bir şekilde gözükmektedir.</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Şimdi sık sık yaptığımız ve yapmaya
devam edeceğimiz üzere düşünme vakti; Hücre bunları yapmak için hiçbir eğitim
almadı, velev ki eğitim alsın bu eğitimi ona kim verecek. Hücre hangi
maddelerin faydalı hangilerinin zararlı olduğunu nasıl biliyor ?! Cevap oldukça
basittir, ona bunları bilinmeyeni bilen Evrenin Yüce Yaratıcısı Allah
Hazretleri öğretti. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<ul style="margin-top: 0cm;" type="disc">
<li class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fatır Suresi, 11. ayet: Allah
sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift
kıldı. O'nun <b>bilgi</b>si olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve
doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da
mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır.<o:p></o:p></span></li>
</ul>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt;">Hücre zarında beli noktalarda bir pompa bazen de bir kapı
gibi çalışan mekanizmalar vardır. Bunlar hücrenin ihtiyacı olan maddeleri
tanırlar ardından gerekli olanları alıp, ciddi oranda <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>enerji harcayarak bu maddeleri hücre içine
sokarlar. Tabi olay benim burada yazdığım gibi basit işlememektedir. Yine bu
işleyişin içerisinde maddenin ardındaki zeka bilgi şeklinde kendini
göstermektedir. Hücrenin yaşamını devam ettirmesi için zarlardan geçmesi
gereken maddeler arasında elektron ve hatta fotonlar, protonlar, atomlar, su
gibi küçük moleküller, aminoasit ve şeker gibi orta boy moleküller, proteinler
ve nihayet DNA gibi makro moleküller bulunur. Bazen kapının kendisinden çok
daha büyük bir molekül yüksek oranda <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>enerjiler harcanarak, birçok enzimin
yardımıyla son derece özenli bir şekilde hücrenin içine alınır. Bazen
geçirilecek madde geçeceği kapıya göre o kadar büyüktür ki, bu iğne deliğinden
halatın geçirilmesine benzer. Geçişin sağlanması için delik önce genişletilir,
sonra yine eski haline döndürülür. Bu işlem esnasında, ne kapıya, ne geçen
maddeye, ne de hücreye hiçbir zarar verilmez.</span><span style="font-size: large;"> <b>Optimum fayda, maksimum mühendislik,
inanılmaz bir işleyiş. </b></span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(5)%20H%C3%BCcre%20Zar%C4%B1ndaki%20%C5%9Euur%20.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <span style="background: white; color: #212529; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Organeller, hücredeki özelleşmiş yapılardır. Organel ismi
ufak organ anlamında "organcık (organulum)" şeklinde türetilmiştir.</span>
</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(5)%20H%C3%BCcre%20Zar%C4%B1ndaki%20%C5%9Euur%20.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <span style="background: white; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Vücut içerisinde özel bezler tarafından salgılanan ve vücudun dengesini
ve yapısını belirgin bir şekilde değiştiren ve harekete geçiren organik
bileşiklerdir. Hormonlar,dolaşım sisteminde salgılanmaya başladıktan sonra
etki edeceği organa doğru yönelir ve belirli bir şekilde etki eder</span></div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-20704014432974188702020-03-01T23:05:00.000-08:002020-03-01T23:05:05.290-08:00Alahın Varlığının En Büyük Delili, Canlılıktaki Bilgi(4) İnsülin Hormonu <br />
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Yaşıyoruz ancak nasıl ? Vücudunuzda her gün on binlerce işlem meydana
geliyor, bunlardan haberiniz varmı ? Söz gelimi hücrelerinizin bölündüğünü,
hücre içi organellerden olan Lizozomun kendisine gelen hücre içi partikülleri
(protein, nükleik asitler) parçalayıp tekrar kullanılabilecek ham madde
durumuna getirdiğini biliyormusunuz ? Hangisini biliyoruz ki dediğinizi duyar
gibiyim. Aslında bunlardan bir tanesini neredeyse bütün toplum bilir; İnsülin
salgılanması. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İnsülin bir hormondur ve
kandaki şeker oranına göre belirir yada yok olur. Gelin İnsülin özelinde
canlılıktaki bilginin Allah'ı nasıl gösterdiğini inceleyelim. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Kandaki şeker miktarı oldukça önemlidir. Ancak bunun ayarlaması
insanoğlunun elinde değildir (ki Allahtan böyledir yoksa yeryüzünde muhtelemen
hayat yeşeremeden şeker komasından giderdi :) Kanınızdaki şekeri pankreas
kontrol altında tutmaktadır. Eğer şeker miktarı çok yükselirse ''İnsülin''
isimli bir hormon salgılar ve fazla şekerin hücreler tarafından emilmesini
sağlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwtj7gxvD10U8bh0Dns88VLU5qS-TeBHhRNJSWuJEWY1ieuyzd1adG3Sjh-PV_pZ-xSrO7fy1xdM8dhfklGQr7vUe-CbEqfrN542nkk3eUGX2oGqDVofYPdq6Qd_8xC1zPJmZy3eFf_iID/s1600/depositphotos_162150404-stock-photo-3d-rendering-of-insulin-vial.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1043" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwtj7gxvD10U8bh0Dns88VLU5qS-TeBHhRNJSWuJEWY1ieuyzd1adG3Sjh-PV_pZ-xSrO7fy1xdM8dhfklGQr7vUe-CbEqfrN542nkk3eUGX2oGqDVofYPdq6Qd_8xC1zPJmZy3eFf_iID/s320/depositphotos_162150404-stock-photo-3d-rendering-of-insulin-vial.jpg" width="208" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Şimdi burada durun ve yazdıklarımı düşünün. Vücutta tam olması gereken
yerde pankreas isimli bir organ bulunuyor ve bu organ vücutta sindirim için
gerekli enzimleri (Pankreas özsuyu gibi <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20Delili%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(4)%20%C4%B0ns%C3%BClin%20hormonu.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>) salgılıyor. Ayrıca sanki
daha önce kendisine eğitim verilmiş gibi kandaki şeker oranı ile ilgili bir
hassasiyeti mevcut ve nasıl oluyorsa kandaki şeker oranı yükseldiğinde bunun
zarar vereceğini biliyor ve ''İnsülin''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20Delili%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(4)%20%C4%B0ns%C3%BClin%20hormonu.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> salgılıyor. Açıkçası bu
yaşanan şey bir sistemin çalışmasıdır. Yani daha önce belli özelliklerin bir
makinaya verilmesi gibi burda da yüce yaratıcı <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yani Allah Hazretleri tarafından Pankreasa
İnsülin salgılama yeteneği verilmiş, İnsülinede kandaki şekerin hücrelerin
içerisine girme organizasyonunda baş sorumluluk yüklenmiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Eğer vücudunuzda bir sebepten (Genetik, hareketsizlik vb. ) İnsülin direnci
gelişirse bu diyabete giden ilk kapı olacaktır sizin için ve diyabetin
beraberinde vücudunuzda şu sorunlar ortaya çıkacaktır: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">- Damar Sertliği<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">- Göz hastalıkları<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">- Böbrek hastalıkları<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">- Depresyon<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">- Kalp rahatsızlıkları<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">-Ayak <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>rahatsızlığı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">- Cilt rahatsızlıkları<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Yukarıda ki liste daha uzatılabilir ancak gerek yok. Hepimizin şekerden
zarar görmüş bir yakını mevcut söz gelimi benim Anneannem rahmetli, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>gözlerini kaybetmişti :((<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">İşte kandaki şeker oranı bu kadar önemlidir. Bu oranın sürekli hassas bir
şekilde kontrol edilmesi, gerektiğinde müdahale edilmesi, gerektiğinde kırmızı
alarm verilerek yoğun ölçekli insülin salgılanmasıyla acil durum müdahalesi
vb.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Açıkça görebildiğiniz ve
anlayabileceğiniz üzere İnsülin Allah tarafından bir görev ile vücudumuza
yerleştirilmiş ve hayatımıza devam etmemizi sağlayan bir hormondur. Aklı
başında vicdani melekelerini kaybetmemiş her kişi bir et parçasının (Pankreas)
vücutta nasıl ihtiyaçların hasıl olabileceğini tahmin edemeyeceğini anlar.
Ayrıca asla söz konusu olamaz ancak velev ki bir şekilde tahmin etti, hangi
hormonu ne şekilde kullanabileceğini nasıl üretebileceğini nereden bilmektedir
? İnsanoğlu yüzyıllardır bilimi bir disiplin haline (Bu deyimle kastettiğim şu;
300 yıl önceki bilgi yeryüzünden kaybolmadı kütüphanelerde<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>şurda burda istifade edilebilecek durumda yani
üstüne koyarak gidiyoruz.) getirmesine rağmen laboratuarlarda protein
üretememektedir. Aklı, şuuru, endişesi vb. olmayan bir et parçasının da böyle
bir hormonu tasavvur edemeyeceği ve üretemeyeceği açıktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBw-3jR1gD9sFQmXFXuOWb0rf1UIN1plTfQoXxZb4i-_HeSpq4mHQJxfWo_TWv_gO6zi6-ExQIM3VsRt6mC-GPdL8qpNhO89H-8hAk2iNyn9j5IuiTz0xKYQ1AnamabcO-Per0XW6LvWrN/s1600/640x360.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="360" data-original-width="640" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBw-3jR1gD9sFQmXFXuOWb0rf1UIN1plTfQoXxZb4i-_HeSpq4mHQJxfWo_TWv_gO6zi6-ExQIM3VsRt6mC-GPdL8qpNhO89H-8hAk2iNyn9j5IuiTz0xKYQ1AnamabcO-Per0XW6LvWrN/s320/640x360.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Peki materyalist teoriler bu tip durumlar için ne söylüyorlar ? Tabiki
yapabildikleri bir açıklama mevcut değil. Aslında bu tip durumlar için yönü
belli olmayan mutasyonlar (DNA'da kazara meydana gelen ve etkileri
gözlenebilenlerin %99 nun zararlı olduğu bilinen değişimler- Mutasyonların en
bilinen etkilerinden biri kanserdir) ile nasıl bir açıklama yapılabilinir ki!!
Canlıda öyle bir mutasyon gerçekleşmeli ki tam üreme hücresinde, tam olması
gereken yerde ayrıca bu mutasyonu bir başkası takip etmeli bir diğeri diğerini
öbürü diğerini vs. şeklinde müthiş bir tesadüfler zinciri kurulmalı. Ancak bu
geliştirici mutasyonlar meydana gelirken kesinlikle başka zararlı mutasyonlar
meydana gelmemeli ve yukarıda da belirttiğimiz gibi bu mutasyonlar üreme
hücrelerinde meydana gelmeli. Bütün duygularımdan kendimi arındırarak size bunu
örneklemek istiyorum. 15 katlı bir apartmanın bahçe katında oturuyorsunuz, çatı
katında yalıtım, izolasyon ve uydu görüntüleme sistemleri ile ilgili pek çok
kişi çalışıyor. İşleri oldukça uzun sürecek bu vatandaşlar nadiren aşağıya
sizin bahçe katınıza kiremit, alçı, bakır tel ve alüminyum düşürmektedir.
Normalde bu düşen maddeler size ve çocuklarınıza zarar verecektir ancak ilk
bakış için bunu pas geçiyorum. Yukarıdan düşmeye devam eden maddelerin
bahçenizin içerisinde 3 kişinin barbekü yapabileceği, elektrik kullanabileceği,
ayrıca otururken izleyebileceği bir televizyon üretebileceğine
inanabilirmisiniz ? Buna çocuk bile inanmaz öyle değil mi ! Peki tesadüflere
nasıl tapabiliyorlar. Yaşamın Gerçek Kökeni yazılarımın ilk üçünde buna nasıl
inanabildiklerini detayları ve örnekleriyle beraber yazdım. Evrim bilim değil,
inançtır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Tüm canlılığı Allah Hazretleri yaratmış ve insanı verdiği bilinç ile
sorumlu tutmuştur. Çok geç olmadan Allah Hazretlerini hayatınızın merkezine
koyun ve onun için ibadet edin. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<span style="background: #FEFEFE; color: #003366; font-family: "EB Garamond","serif"; font-size: 13.5pt;">Rabbiniz dedi ki: 'Bana dua edin, size icabet
edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun
bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.”</span><span style="color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 12.0pt; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20Delili%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(4)%20%C4%B0ns%C3%BClin%20hormonu.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.pankreas.gen.tr/pankreasin-gorevi.html
erişim tarihi: 02/03/2020</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20Delili%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(4)%20%C4%B0ns%C3%BClin%20hormonu.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.bayindirhastanesi.com.tr/blog/insulin-ve-insulin-direnci-nedir-75
Erişim tarihi 02/03/2020</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-88456774681247100392020-03-01T02:30:00.000-08:002020-03-01T02:30:07.800-08:00Allahın Varlığının En Büyük Delili, Canlılıktaki Bilgi (3) DNA ve İçerdiği Bilgi<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Genci, yaşlısı ile artık DNA'yı bilmeyenimiz yoktur
diye düşünüyorum. Belki hücrenin diğer organelleri yada parçaları pek çok kişi
tarafından bilinmeyebilir ancak artık DNA'nın en azından herkes tarafından
duyulduğunu düşünüyorum. Toplumumuzda herhangi bir bireyi genellikle neye göre
yada hangi kıstasa göre sınıflandırırız ? Zenginlik, güç yada bilgi. Bu üçüde
kıstasların arasında yer alır ancak en çok saygı duyulan kıstas hangisidir ?
Tabiki bilgidir. DNA'da bu açıdan en çok saygı duyulacak parçasıdır hücrenin.
Aslında saygıyı DNA özelinde Allah Hazretlerine sunmamız gereklidir. Çünkü DNA
dediğimiz şey şeker ve fosfattan oluşmuş bir molekülden fazlası değildir. Onun
bu denli özel olmasını sağlayan şey yaratcının onun içerisine bilgiyi bir
şifreleme ile sıkıştırmış olmasıdır. Gelin bilginin DNA ve hücremizde nasıl
görülmesi gerektiğine bakalım. Allah Hazretlerinin hücre içerisinde kendisini
nasıl gösterdiğine bakalım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bildiğiniz üzere insan vücudu trilyonlarca hücreden
oluşur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Alah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(3)%20DNA%20H%C3%BCcredeki%20Bilin%C3%A7.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Her bir hücremizin çekirdeğinde DNA bulunur. Her DNA'mızda vücudumuzun bütün
üretim planları kodlanmış durumdadır. İnsan DNA'sındaki ortalama bilgi yaklaşık
olarak ölçebildiğimiz sayfalama metodları ile 1000000, 1 milyon sayfa
civarındadır. Ortalama bir bilimkitabını 250 sayfa kabul edersek o küçücük
hücrelerimizin her birinde 40.000 adet kitaptaki bilgi kadar bilgi
bulunmaktadır. Bunun ne demek olduğunu idrak etmek için lütfen okumayı kesin ve
1 dakika kadar bunu değerlendirin.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZqRE0ux6AaKPazT1CG17T8_Soyn8osG5KKOG2hbt2H6LA_BwS67Hi1N74y1meD0aUVPkx5YXxY3qgJ4F0RD86VmMr5CKh0Evh5V4NTsy4EmEkpOLB78FEu2d8N9_Jz5Nfh_RExm5c88IK/s1600/2rgs3z.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZqRE0ux6AaKPazT1CG17T8_Soyn8osG5KKOG2hbt2H6LA_BwS67Hi1N74y1meD0aUVPkx5YXxY3qgJ4F0RD86VmMr5CKh0Evh5V4NTsy4EmEkpOLB78FEu2d8N9_Jz5Nfh_RExm5c88IK/s320/2rgs3z.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bu inanılmaz birşey yani yüce Allah hücre gibi
elektron mikroskopları ile ancak görünen küçücük hücrelerimizin içerisine hem
de her birine 40.000 kitaptaki bilgiye denk bilgiyi yüklemiştir. Ancak bunu
kodlayarak yüklemiştir. DNA'nın dili 4 harften oluşur. Adenin, Timin, Guanin ve
Sitozin. Protein kodlayan yada protein kodlamayıp, kodlayan bölgeleri yöneten
genlerimizin yada biraz daha çık ifadeler ile konuşayım, derimizin,
saçlarımızın, karaciğerimizin vb. üretiminin nasıl yapılacağı, bu organlar
faaliyetteyken üretilmesi ve yönetilmesi gereken süreçlerin tamamının bilgisini
içeren kodlamalar. Bir kere bu süreçlerin bilgiye dayanan süreçler olması tek
başına üstün bir aklı işaret etmekte iken Yüce Allah bununla kalmamış nanometre<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Alah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(3)%20DNA%20H%C3%BCcredeki%20Bilin%C3%A7.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
büyüklüğündeki uzunluklara yaşamın şifresini kodlamıştır. Kodlama sistemleri
ancak üstün bir aklın ürünüdür. Bir bilgiyi gelişi güzel bir odaya saçmakla
onları geliş tarihi, içerik detayı, kullanım alanları vb. sınıflandırarak bir
kitabın yada bir kütüphanenin içerisine sıkıştırmanız aynı şey değildir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bir örnek vermek gerekirse, elinizde kan kanseri ile
alakalı 10,000 sayfa bilgi mevcut. bu bilgileri sayfa numarası olmaksızın
karışık bir şekilde öğrencilere verdiğinizde bilgiyi ayıklamak bile imkansız
hale gelecektir. Yada bu bilgileri yine aynı şekilde işin uzmanlarına
verdiğinizde, uzmanların sadece bu bilgiyi alıp kategorize etmeleri ve işe
yarar hale getirmeleri süreçleri bile ayrı bir uzmanlık isteyecektir. Ama bu
10,000 sayfa bilgiyi alıp kullanım alanlarına göre sınıflandırdığınızda, sayfa
numaraları verdiğinizde, cilt cilt ayırdığınızda işlevsel hale gelecektir.
DNA'daki bilgide bu şekilde görülebilir. DNA'nın arkasındaki zeka bu örneklerde
anlaşılabileceği üzere oldukça kolay bir şekilde görülebilmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yukarıda verdiğimiz örnekler oldukça basit ve
sınırlı açıklamalar içermektedir. DNA'nın yapısı ve işleyişinde arkasında görünen
zekayı anlatmak için sayfalarca yazı yazılması gerekmektedir. Belkide binlerce
sayfa yazmak lazım gelir. Bir kere bir sistem tesadüfen oluşamaz. Örnek olarak
bir uçağı ele alalım. Uçağın kendisi bir sistemi temsil etmektedir. Uçak bir
kere şekliyle uçuş için tasarlanmıştır. İçerisindeki navigasyon, otomatik
pilot, yakıt sistemi, kalkış ve iniş takımları bunların birbirleriyle uyumu bir
sistemi ifade etmektedir. Bu sistemin rüzgarların, depremlerin yardımıyla kendi
kendine oluştuğunu iddia etmek DNA'nın tesadüfen oluştuğunu iddia etmek ile
aynıdır. Hatta ikisi arasında bir kıyaslama yapmak gerekirse uçağın tesadüfen
oluşması DNA'nın oluşmasından daha muhtemeldir diyebiliriz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">40/67. Sizi topraktan,
sonra bir damla sıvıdan, sonra yapışkan bir nesneden yaratıp, sonra ergenlik
çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi bebek olarak dünyaya getiren
O’dur. Kiminiz daha önce öldürülür, kiminiz de belirtilmiş bir süreye ulaşırsınız.
Belki artık aklınızı kullanırsınız.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Alah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(3)%20DNA%20H%C3%BCcredeki%20Bilin%C3%A7.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Bu
konuda tam bir sayı verilememektedir. Bazı bilimadamlarına göre sayı 100
trilyon civarındayken bazıları için 40-50 trilyon aralığındadır. Ben yazıda 80
trilyon rakamını tercih edeceğim. </div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Alah%C4%B1n%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20En%20B%C3%BCy%C3%BCk%20Delili,%20Canl%C4%B1l%C4%B1ktaki%20Bilgi%20(3)%20DNA%20H%C3%BCcredeki%20Bilin%C3%A7.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Nanometre bir milimetrenin milyonda biri uzunluğu gösterir. 1 metre 100 cm, 100
cm 1000 mm dir. Buna göre hesabınızı yapabilirsiniz. https://www.nedir.com/nanometre
Erişim tarihi : 01/03/2020</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-59229588529375503552020-02-27T00:53:00.000-08:002020-02-27T00:53:43.838-08:00Önemli Medikal Etkiler Ancak Mütevazi Mutasyonlar<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Okuyacağınız bu yazı
https://evolutionnews.org/2020/02/important-medical-effects-but-modest-mutations/<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>isimli bilim sitesinde Prof. Dr. Michael
Behe'nin bazı maymunlarda gerçekleşen bir mutasyona yönelik bir okuyucusunun
bir evrimci siteden copy-paste yaptığı bir eleştiriye cevabı. Bu yazıyı
çevirmeyi önemli gördüm çünkü rastgele süreçlerin getirebileceği sözde
yeniliklerin aslında ne anlama geldiğini işin uzmanı vasıtasıyla görmek
gerekli.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Discovery Enstitünün yayınladığı bir videonun
altında cevap vermem için bir yorum bırakılmıştı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Bookman Old Style","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Bazı maymunların TRIM5 olarak
adlandırılan bir proteininde bir mutasyon vukuu bulur. Bir parça fonksiyonunu
kaybetmiş başka bir protein TRIM5 a bağlanır böylelikle ortaya yeni bir hibrid
protein ortaya çıkar. Bu protein maymunları HIV gibi retrovirüslerden korur.
İşte bakın yeni bir gen, yeni bir protein ve yeni bir fonksiyon.<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Birazcık Google araması bu alıntının bire bire
kelimesi kelimesine aynen bir evrimci siteden alındığını göstermektedir. Bu
yazının yazıldığı dönemde Darwinin, Türlerin Kökenini yazışının 150. yılı
münasebeti ile ortalıkta fazlaca konuşmaya başlayan Akıllı Tasarım savunucularına
hakettikleri yanıtları verme çabalarının tüm hızıyla devam ettiği bir dönemdi.
Aynı şeyin etrafından dönüp durdukları dönemlerden olduğu görülebiliyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Bir
Koruyucu Faktör<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">TRIM5 hücreyi retrovirüslerden koruyan yada bu
virüslerin etkisini yavaşlatan koruyucu protein grubundan bir proteindir. CypA
proteini ise hücre içerisinde bol miktarda bulunan prolin kalıntılarını karşılıklı
olarak <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Cis</i> ve <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Trans</i> formlarına çevirir.( Bunun ne anlama geldiğini tam idrak
edemediyseniz çokta umursamayın, bu ikincil derecede önemli) Anlaşılan o ki bu
ikisi de yani TRIM5 ve CypA özellikle HIV e bağlanabilir. CypA ile birleşmek
HIV virüsüne kendi prolinlerini CypA ile değiştirme şansı verir. Aslında bu
işlem virüse yardımcı olur. Öte yandan TRIM5'ın kopyaları ile birleşmek virüs
için RNA'sını enfekte edeceği konak hücreye iletmek konusunda adeta özgürlüğünü
kısıtlayan bir kafes olur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Oyun burada dönüyor. Öyle görünüyor ki CypA TRIM5 i
engelliyor.( iki protein arasında virüsün aynı bağlanma bölgesi için bir
rekabet mevcut) Böylelikle CypA TRIM5 in yeteneklerini de kullanarak kendi
işini yapmak üzere birleşik bir yetenekle müdahele edebilir. Daha kötüsü CypA
TRIM5 ı kapatacak kadar güçlü bağlanıyor. Bazı maymun türlerinden CypA'nın
TRIM5 proteinine TRIM5 i kodlayan genlerin sonunda eriyik bir şekilde
bağlandığı keşfedilmiştir. Bu yeni gen iki proteinin tamamını birleştiren tek
bir proteindir. ( Genlerin eriyik bir şekilde bağlanması bazı sıçan türlerinde
de görülmüştür) Bu tip gen<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kaynaşmaları
HIV virüsünün Ters kopyalama faaliyetleri ile izah edilebilir ve oldukça
özensiz bir şekilde birleştikleri yada kaynaştıkları söylenebilir. Bazı
maymunlarda bu gerçekten iyi bir iş görebilir HIV virüsüne karşı korumak gibi.
Bu muhtemelen şöyle gerçekleşiyor CypA-parçası virüse öyle bir yerden
bağlanıyor ki TRIM5 proteinini tam olması gereken yere teslim edecek bir
şekilde. Buda Bu yeni hibrid proteinin işini daha iyi yapmasına neden oluyor.
Ayrıca görünen o ki bu değişim TRIM5 in fonksiyonlarına zarar vermiyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Darwinci
Süreçler Neler Yapabilir...<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Hepsi ok bu bence harika bir örnek; Darwinci
süreçler doğada gerçekten neler yapabilir. Ancak bununla beraber bir kaç bilgi
vermeliyim. İlk olarak CypA ve TRIM5 proteinleri maymunların atalarında hali
hazırda mevcut bulunan proteinlerdir tüm kabiliyetleri, enzimatik aktiviteleri
ve HIV virüsüne bağlanma kapasiteleri ile. Böylelikle üç ayda bir yayınlanan
''Biyoloji İncelemeleri'' ve ''Darwinin yanılışları kitabında <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>değindiğim gibi; bu yenilik getiren bir
kazanım, fonksiyonel kodlama elementleri olarak değerlendirdiğim şey değildir.
Tam olarak bu kavramı açıklamak gerekirse, yeni bir bölge, yeni bir protein
özelliği vb. Bunun yerine bu örnekte vukuu bulan şey daha önceden var olan
genetik bilgi etrafında bir kaç tur daha dönmektir yani zaten var olan
özelliğin değişik bir yüzüdür. Modifikasyonlar, zaten hali hazırda var olan
genetik bilgi ve özelliklerin değişik tiplerinin ortaya çıkması ( Aynı marka
spor ayakkabının bağcıklarının birinin daha lastiksi diğerinin daha kumaşsı
olması gibi, sonuçta iki lastikte lastiktir ve nihayetinde lastik delikleri,
ayakkabı kalıbı vb. yeni bir bilgi olarak değil bilginin modifikasyonu olarak
çıkmıştır. Yazarın burda bahsettiği modifikasyon budur- Blog sahibi notu) bu
zaten vukuu bulan bir şeydir. ancak büyük problem yani komplex bilginin
kökenleri cevapsızdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ayrıca ikincil bir bilgi notu olarak da şunu
eklemeliyiz. Bu bağlanma bazı maymun türlerinde işe yaramamaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Bookman Old Style","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">-İlgili
sitede okunabilecek alıntıda TRIM5-CypA allelerinin makak maymunu gibi
hayvanlarda enfeksiyona karşı çok etkili olmadığı aktarılıyor-<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Böylelikle bu faydalı adımın hücredeki diğer
faktörlere bağlı bir olay olduğu görülebilmektedir. Üçüncü olarak CypA'nın
HIV-1 ile etkileşiminin milyonlarca yıldır varolduğu aşikardır. Diğer bir
deyişle darwinci süreçlerin milyonlarca yılda yapabildiği ancak zaten varolan
bilginin ancak modifike edilmesi olduğunu görebiliyoruz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Şunu hatırlamak çok önemli Darwinci efektler
gerçektir ve vukuu bulmaktadır. Benimde son kitabım ''DarwinDevolves'' da
bahsettiğim gibi. Ancak bu efektler faydalı sonuçlar versede ironik bir şekilde
genomda bilgi eksikliği ve sakatlayıcı sonuçlar doğurmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-66551992277873019122020-02-24T09:28:00.001-08:002020-02-24T09:28:42.774-08:00Materyalist Sansürün Darwinizm Dayatması<br />
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Prof. Dr. Jonathan Wells, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Akıllı Tasarım<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a>
görüşünün en önde gelen savunucularından biri. Seattle'da kurulu bulunan
Discovery Institue'nun kıdemli biyoloğu olan Dr. Wells, Tesadüflere tapan
görüşe verdiği bilimsel yanıtlarla Darwinist materyalistlerin ciddi anlamda
tepkisini çeken bir bilimadamıdır. Kendisine bilimsel cevap vermekte zorlanan
darwinistler pek çok platformda baskı, sansur vb. uygulamalar ile susturmaya
çalışmaktadırlar. Dr. Wells'in<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Polonya'da Varsova üniversitesinde yapacağı bir konuşma son dakikada
darwinist baskı nedeniyle iptal edilmiştir. Bunun üzerine evolutionnews.com<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a>
sitesinde konuyla alakalı yazılan yazıyı çeviri olarak size sunuyorum. Bu
yazıyı okurken benzer hadiselerin sıklıkla yaşandığını, çoğu zaman işinden
olmak istemeyen karşıt görüşlü yaratılış yanlısı yada akıllı tasarım (Özünde
neredeyse aynı görüş) yanlısı bilim adamlarının benzer metodlarla
susturulduğunu unutmayın. Aslında bu basit örnek bile sözde bilim dünyasında
neden teknik olarak hakim görüşün Darwinizm olduğunu da açıklamaktadır. Siz
görüşünüze karşı bilimsel delillerle karşınıza çıkan her kişi yada kurumu bu
şekilde susturursanız tabi ki karşınızda bir görüş kalmayacaktır. Çünkü siz
ortaçağ dönemi kilisesi gibisiniz. Baskıcısınız, sansürcüsünüz, gerçeklerden hazetmiyorsunuz.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yakınlarda sansur (yazarın bahsettiği ana deneyimde
iptal olarak gerçekleşmiştir) deyiminin düşünceleri eleştirel bulunan kişiler
için boykot, konuşma alanı ve özgürlüğünün ihlali vb. anlamlarına geldiğini
bizzat deneyimledim. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Polonyalı, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Darwinizm ve Akıllı Tasarım alanlarında
çalışma yapan grup En Arche Vakfı,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>(
Anladığım kadarıyla Polak dilinde kökenler anlamına geliyor- Vurgular bana ait)
sık sık yaratılışçılık ile ismi anılsa da duruşları Discovery Institue'nun duruşuna
yakındır<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>.
Yani İncildeki yaratılış görüşüne benzeyen bir yaratılış görüşü değil ancak
akıllı tasarım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Genelde bu grup farklı dillerdeki kitapları Polak
diline çevirerek harika bir iş çıkarmaktadır. Çevirdikleri kitaplar arasında
Phillip Johnson'ın '' Darwin Yargılanıyor''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>,
Michael J. Behe'nin ''Darwinin Kara Kutusu''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>,
Stephen Meyer'in ''Hücredeki İmza''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
bulunmaktadır. ( ismi anılan yazarlar seçkin bilim adamları olup Discovery
ınstitue'nin kıdemli biyologlarıdır-Not bana ait)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjz-6dnXTiw7XIDr8zl5KQp3j0Toa-07WYkGjNAXKDDTOJ_L3LaB-S1dGHE8N2-SvsJS0C9OxRszyXKyTtNttmFwSdEfaJTST8A7_DkFbk-8Xq4e-zcU4QCHeN7yikVBEXpjlORJdlXjyfu/s1600/Darwin-Devolves-One-Month.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="630" data-original-width="1200" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjz-6dnXTiw7XIDr8zl5KQp3j0Toa-07WYkGjNAXKDDTOJ_L3LaB-S1dGHE8N2-SvsJS0C9OxRszyXKyTtNttmFwSdEfaJTST8A7_DkFbk-8Xq4e-zcU4QCHeN7yikVBEXpjlORJdlXjyfu/s320/Darwin-Devolves-One-Month.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Prof. Dr. Michael J. Behe'nin Son kitabı '' Darwin Devolves'' isimli kitabının kapağı</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">En Arche vakfı geçtiğimiz günlerde benim ''Evrimin
İkonları''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
isimli kitabımı polak diline çevirdi ve 31 ocak 2020 tarihli bir tanıtım
toplantısı organize edip beni de davet etti. Tabi pek çok darwinizm karşıtı
kişinin bir araya geleceği meçhul olduğu için( Neden böyle bir buluşmanın gizli
gerçekleşmesinin planlanması size ilginç gelebilir. Darwinci baskıyı akademik
dünyada derinden hisseden bilim adamlarından biri olan prof. Wells darwinci
baskının polak akademisyenlere zarar vereceğinden korkmuş olabilir) <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu organizasyon gizli organize edilmiş ve
sadece davet edilenlerin katılabileceği bir yapıya büründürülmüştür. Ayrıca bu
organizasyonun gerçekleşmesi için Varsova Üniversitesinin kütüphanesi kiralanmıştır.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">En Arche vakfı<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> bu
buluşmayı kamuoyuna hiç duyurmamıştı ancak sadece geçmişte Akıllı Tasarım
yanlısı kitapları ücret karşılığı çeviren bir kaç kişi ekstradan bu
organizasyona davet edilmişti. Bu çevirmenlerden bir tanesinin yetkisiz ve
izinsiz bir şekilde bu organizasyonu internette sosyal mecralarda duyurması
akabinde korkunç bir darwinist sansur başladı. Darwinist troller davet
listesindeki profesörlere ulaşıp bir sansür kampanyası oluşması için okul
yöneticilerine baskı yaptılar. Üniversite ile yapılmış kira sözleşmesine rağmen
üniversite yönetimi sadece bir gün içerisinde sözleşmeyi iptal etti. En Arche
vakfı yöneticilerinin açıklama isteklerine ise cevap verilmedi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bu tip davranışlar yeni değil. 2004'te Helsinki
Üniversitesi'de Discovery Üniversitesinin bilim adamlarından Paul Nelson<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> ve
Richard Sternberg'in<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn10" name="_ftnref10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> konuşmasıda
iptal edilmişti. (Bu organizasyon daha sonra Helsinki Teknoloji
Üniversitesinden gerçekleştirilmiştir.) Bu vaka daha sonra finli yazar Matti
Leisola'nın ''Kafir''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn11" name="_ftnref11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[11]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
isimli kitabından anlatılmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4ReraUpNQCwWtM5vYeQwIrjl2bG5_jfcsIb-HQx8xGg9HGGzdl2c7N0TuOFH6l1-F3DwXR3OAFGHhPNuVrteQCGqWz-e-T6sNzEcpAihTyg_Vr43ktC4gyrHg1hq5PFBgTTZK4yxT6WwA/s1600/51hF7MvvpNL._SX331_BO1%252C204%252C203%252C200_.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="499" data-original-width="333" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4ReraUpNQCwWtM5vYeQwIrjl2bG5_jfcsIb-HQx8xGg9HGGzdl2c7N0TuOFH6l1-F3DwXR3OAFGHhPNuVrteQCGqWz-e-T6sNzEcpAihTyg_Vr43ktC4gyrHg1hq5PFBgTTZK4yxT6WwA/s320/51hF7MvvpNL._SX331_BO1%252C204%252C203%252C200_.jpg" width="213" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Finli bilim adamı Matti Leisola'nın '' Kafir; bir bilim adamının darwinden tasarım fikrine dönüşü'' kitabının kapağı</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ekim 2009'un başlarında ''Amerikan Özgürlük
Ortaklığı''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn12" name="_ftnref12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[12]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
isimli kuruluş devlet tarafından işletilen California Bilim Merkezi isimli
kuruluşun bir oditoryumunu iki farklı görüşü de barındıran bir film ve tartışma
buluşması için kiraladı. İlki ''Bizler, yıldızların doğumuyuz'' isimli
darwinizm övgüsü yapılan bir film iken ikincisi ''Darwinin Çıkmazı'' isimli
karşıt görüşü yani yaşamın tasarımlandığı görüşünü savunan bir film idi.
Organizatörler filmlerin gösteriminin akabinde iki tarafında katıldığı bir
tartışma planlamıştı. Ancak 6 ekimde California Bilim Merkezi organizasyonu
kuralların ihlal edildiği gerekçesiyle iptal etti. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Amerikan Özgürlük Ortaklığı isimli kuruluş daha
sonra bilim merkezine bir dava açtı ve iddia olarak da, merkezin Smitsonian
Enstitüsü ve bazı üniversitelerdeki profesörler tarafından gelen baskıya yanlış
bir şekilde boyun eğdiği ve yapılanların Amerikan Anayasasının ihlali olduğu
belirtti. Dava da ayrıca California Bilim Merkezinin iptal kararı ile ilgili
gerçek nedenlerini gizlediği de ifade edildi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Darwinin Çıkmazı isimli film Discovery Enstitüsünün
kıdemli bilim adamlarından Stephen Meyer'in aynı ismi taşıyan kitabından
uyarlanmıştı. Discovery Enstitü daha sonra kendisi de California Bilim
Merkezine bir dava açarak bu ani kararın sebeplerini ve ilgili belge ve
bilgileri talep etti. Bilim merkezi bazı belgelerle geri döndü ancak hepsi ile
değil. En önemlisi merkez Smitsonian Enstitüsünden gelen baskıyı gizledi.
Birkaç ay sonra California Bilim Merkezi dava sonucu Amerikan Özgürlük
Ortaklığı isimli kuruluşa 110.000 USD ödemeye mahkum edildi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 18.0pt; line-height: 115%;">Bunlarla
Bittimi, Tabiki Hayır<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ekim 2017'de ödüllü Brezilyalı bilim adamı Marcos
Eberlin<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftn13" name="_ftnref13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[13]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
ve Discovery Enstitünün kıdemli bilim adamı Paul Nelson Portekiz'de Algarve
üniversitesinde konuşma yapacaklardı. Konuşmanın gerçekleşmesinden 1 ay önce
gerçekleşen yoğun darwinist baskı sonucu konuşma iptal edildi ve ardından aynı
program Porto Üniversitesinden gerçekleştirilmek üzere planlandı. Üniversitenin
bilim dekanı kendiside onaylamasına ve hatta konuşmacılar listesinden olmasına
rağmen bir kez daha vukuu buldu. Konuşmanın gerçekleşmesine sadece 8 gün kala
herşey iptal edildi. Üniversite yönetimi ve bilim dekanı baskılara
dayanamamıştı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ancak pes etmek reddilmiş ve yine pes edilmemişti.
Bu kez organizatörler bir hotelin toplantı salonunu ispanyanın Leon şehrinde
kiraladılar. Öğrenciler ve bazı katılımcılar bu toplantıya katılmak için 2000
km civarı yol yaptılar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Geçen ay Polonya'da olanlar, Darwinist sansürler
yine engelleme girişiminde başarılı olamadılar. En Arche vakfı Varsova'nın
merkezindeki Novotel'in toplantı salonunu tutup yine de organizasyonu
gerçekleştirmeyi başardılar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Akıllı
tasarım görüşü evrenin, dünyanın ve biyolojik canlıların arkasında yaratıcı,
tasarımcı bir güç olduğunu bilimsel olarak savunur. Daha fazla bilgi için bkz. https://www.discovery.org/id/
Erişim tarihi: 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Akıllı
tasarım görüşü bağlamında biyolojik kökenlere ilişkin yayınlar yapan bilim
topluluğunun websitesi.</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Discovery Institue kökenler bağlamında evrenin ve canlılığın tasarımlandığının
bilimsel çıkarımlarla yapılabileceğini ancak tasarımcı-yaratıcının kimliğinin
bilinemeyebileceğini savunmaktadır. Herhangi bir dini yada inancı argümanların
arasına oturtmaz.</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://darwinontrial.com/
Erişim tarihi 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.discovery.org/b/darwins-black-box/
Erişim tarihi 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://signatureinthecell.com/
Erişim tarihi 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://iconsofevolution.com/
Erişim tarihi 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Polonyalı bir bilim topluluğu. Akıllı tasarım görüşlerine ait kitapları kendi
dillerine çevirip eğitim alanında faaliyet gösteren bir grup. https://enarche.pl/?lang=en
Erişim tarihi 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> http://arn.org/authors/nelson.html
</div>
</div>
<div id="ftn10" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref10" name="_ftn10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> http://www.richardsternberg.com/smithsonian.php<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ayrıca bu sayfada Richard Sternberg'e karşı
nasıl bir darwinci cadı avının uygulandığının detaylarını kendi ağzından
dinleyebilirsiniz. Erişim tarihi 24/02/2020</div>
</div>
<div id="ftn11" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref11" name="_ftn11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[11]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Matti
Leisola; ''Kafir, Bir bilim adamının darwinizden tasarım fikrine dönüşü''
isimli kitabın yazarı. Finlandiyalı bilim adamı enzimler üzerine
biyomühendislik alanında uzmandır. </div>
</div>
<div id="ftn12" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref12" name="_ftn12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[12]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://americanfreedomalliance.org/
Amerika'da özellikle bilim alanında düşünce özgürlüğünü savunan bir toplum
kuruluşu.</div>
</div>
<div id="ftn13" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Materyalist%20Bask%C4%B1%20Her%20Yerde.docx#_ftnref13" name="_ftn13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[13]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Ödüllü
Brezilyalı bilim adamı.</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-65625014604342426762020-02-22T04:02:00.001-08:002020-02-22T04:02:16.827-08:00Allahın Varlığının En Büyük Delili: Canlılıktaki Bilgi (2)<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Proteinler hayatın
yapıtaşıdır. Vücudumuz genel itibariyle proteinlerden oluşur. Saçlarımızı
Keratin ismi verilen bir protein oluştururken Hemoglobin isimli proteinler
dokularımıza oksijen taşırlar. Peki hayatımızın yapıtaşı olan proteinleri nasıl
elde ediyoruz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yeme içme
faaliyetleri ile vücudumuza <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>alınan
proteinler insan vücudunun yapısına öylece katılamazlar. İlk önce yapıtaşlarına
yani amino asitlere çevrilirler. Daha sonra ise bu aminoasitler, DNA’larımızda
şifreleri bulunan 200,000 <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kadar protein
çeşidinden o anda gerekli olanlarını oluşturmak üzere yeni dizilimlerle bir araya
getirilirler. Her aşaması ayrı birer mucize olan bu karmaşık işlemler serisine
“protein sentezi”, yani üretimi <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>adı
verilir. Aslında bu işlemlerin gerçekleşmesi için gereken onlarca ara işlemler
daha vardır ve onlarda aynı komplekslikle yapılır. Vücudumuzda bulunan
trilyonlarca hücrede bu işlemler sürekli devam eder. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Protein üretilmesi
işleminde ki ve temelindeki deha ise muhteşemdir. Vücudumuzda ki her hücrede
üretim kodları bulunan proteinlerin üretilmesi işlemini neredeyse aklınıza
gelebilecek herşeyi üreten bir fabrikaya benzetebilirsiniz. Öyle bir
fabrikamız, öyle bir sistemimiz ve çalışanlarımız mevcut ki fabrikanın
merkezinde özenle korunan şifremizi kullanarak biçer döver, asfalt makinası,
televizyon, tomografi vb. bütün makinaları üretebiliyor. Aslında dünya üzerinde
böyle bir fabrika mevcut değil ki asla da olamaz ancak ondan çok daha muhteşemi
her hücremizde vukuu buluyor. Tek başına şuraya kadar yazdıklarım bile yüce
yaratıcının kendi gölgesini yarattıklarının üzerine yansıtmasıdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4nFs0p7kW7zB2Qnj81bc_J-vQFG-n4Xg9guI2YPdBvlVXFc_pF65i4RHiS3gesBfLBaMEx957IswBtCxrfypUWOG0hhxgLIAEwrskNoftg-RchLT1KRCivahyphenhyphenqMCc2ldb-6GjtC7JX051/s1600/2bcc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="795" data-original-width="1000" height="254" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4nFs0p7kW7zB2Qnj81bc_J-vQFG-n4Xg9guI2YPdBvlVXFc_pF65i4RHiS3gesBfLBaMEx957IswBtCxrfypUWOG0hhxgLIAEwrskNoftg-RchLT1KRCivahyphenhyphenqMCc2ldb-6GjtC7JX051/s320/2bcc.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Sitokrom C proteinin 3 boyutlu yapısı. Proteinler özel katlanma kabiliyetleri ile yaratılmıştır. Bu optimum fayda sağlamalarına neden olmaktadırlar. Hiç şüphe yok ki onların bu yaratılışı yine üstün bir zeka gerektirmektedir. Sadece şekilleri bil Allah Hazretlerinin varlığını göstermesi bakımından anlamlıdır.</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Vücutta protein
üretim süreci müthiş kompleks bir süreçtir. Öncelikle şunu söylemek gerekli,
hücre kendisinin kullanacağı proteini üretebileceği gibi başka yapıların
kullanması gereken proteinleride üretebilir. Kendi kullanacağı proteinleri
üretmek için kendi başına karar alabilen hücre dış yapılara ihraç edilmek üzere
üretilecek proteinler için özel protein üretim elçilerini bekler. Üretilecek
protein için öncelikle mRNA DNA'dan protein kodunu taşıyan bölgeyi kopyalar. (
bu kopyalama işlemide çok komplekstir ancak şu anda çok uzatmamak namına bunu
burda zikretmiyorum) Hassas bir şekilde kopyalanan bu bilgiler ile bir RNA
parçası üretilmiştir. Şimdi mesaj üretim merkezi yani Ribozoma gitmeye
hazırdır. Ribozom mRNA'nın şeridinin başlangıç ucundan bilgileri okumaya
başlar. DNA’daki üç harften oluşan şifrelerin herbiri protein zincirinin
halkalarından olan bir aminoasiti temsil eder.</span> <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Hücrenin protein
üretim merkezi Ribozom, mRNA'dan öğrendiği sıralama ile aminoasitleri
birleştirir ve zinciri oluşturur. Ribozoma bu amino asit halkalarını tRNA
taşır. Taşıyıcı RNA'nın bir ucunda taşıdığı aminoasit diğer ucunda ise yükünü
teslim edeceği adres yer almaktadır. Bu adrese bilim dilinde antikodon adı
verilmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bu aşamadan sonra Ribozoma
gelen taşıyıcı RNA elindeki adresin tarif ettiği mesajcı RNA kalıbının üstüne
oturur. Üzerindeki aminoasitini bırakır ve ribozomu terkeder. Ribozom kalıp
üstünde bir şifre (bir şifrenin üç harften oluştuğunu hatırlayalım) ileri
gider. Yeni şifrenin adresine sahip diğer bir taşıyıcı RNA gelip kalıba oturur,
o da kendi aminoasitini bırakır. Kalıptaki bütün şifreler okunduğunda
aminoasitler birbirleriyle bağlanmış ve protein molekülü oluşmuştur.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl_1RNTJ5CedR4SsJzBIf_knWSD3rByyfZhKwlgI6zFfh3ieCifxhAQ4BDw8sN3Y3zR6d2cCAT0043V_JGsJl0r2qQPzOPIkmzJdZLbo5iCJwn1cHzybleYt9Xq_Y6V4YxOK8Hk5xHV6FN/s1600/Custom_mRNA_Synthesis582.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1277" data-original-width="1600" height="255" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl_1RNTJ5CedR4SsJzBIf_knWSD3rByyfZhKwlgI6zFfh3ieCifxhAQ4BDw8sN3Y3zR6d2cCAT0043V_JGsJl0r2qQPzOPIkmzJdZLbo5iCJwn1cHzybleYt9Xq_Y6V4YxOK8Hk5xHV6FN/s320/Custom_mRNA_Synthesis582.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #404040; font-family: Times New Roman, serif; font-size: x-small;"><span style="background-color: white;">mRNA'nın RNA Polimeraz enzimi yardımı ile DNA'dan gerekli protein üretim bilgilerini içeren kısmı kopyalaması.</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Oldukça yalın bir
şekilde anlatmaya çalıştığım süreç çok daha fazla detay ve komplekslik
içermektedir. Üzerine sayfalar dolusu kitap yazılan bu süreci oldukça yavan bir
şekilde vermeye gayret ettim. Şimdi elimizde oluşan sorulara bir göz atalım. Bu
sorular olayın ne kadar can alıcı olduğunu göstermektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">İlk sorudan
başlayalım, hiçbir akıl, eğitim ve işitme görme ve bilinç kabiliyetlerine sahip
olmayan hücre nasıl ve neden protein üretme kararı almaktadır. Onu buna iten
nedir ? Bu karar şüphesiz çok zorlu ve kompleks bir karardır. Hücre içi
mesafelerin adı geçen moleküller için devasa büyüklüğe sahip olduğunu
hatırlayalım. Bu devasa yolları nasıl katetmektedirler. Nasıl oluyorda hücre
dışı protein üretimi için verilen karar sonrası elçi proteinler tam da gelmesi
gerektiği yere gelmektedirler. RNA Polimeraz isimli enzim DNA'nın bilgi
içerdiğini nereden bilmektedir. Hadi bir şekilde bilginin DNA'da olduğunu
biliyor, milyarlarca genlik bilgi bankası içerisinden protein üretimi yapılacak
genlerin yerini nasıl bilmektedir ? Protein üretim bilgilerinin yer aldığı
kısımların başlangıç noktalarına ''Promoter'' bitiş noktalarına ''Terminator''
ismi verilmiştir. Yani proteinin nerede başlayacağı nerede biteceği DNA'da
kodlanmıştır. Burda üstün bir akıl müthiş bir zeka bulunmaktadır. Özel
yaratılış için bundan ala kanıt olabilir mi acaba ? Bir kodlama sistemi her
zaman bir tasarımcı gerektirir. Yüce yaratıcı DNA'da kendini açıkça
göstermektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="background: white; color: #404040; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">DNA'daki İnanılmaz Düzenleme<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;">Bazı
hücrelerde RNA, DNA’yı kopyalarken müthiş olaylar gerçekleşir. RNA’yı üreten
enzim DNA’daki üretilecek proteinle ilgili şifreyi sıradan okuyup kopyalarken,
bazen o üretim için gerekli olmayan<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>şifrelerle de karşılaşabilir. Bu nedenle, enzim, kopyalama sıralamasında
ihtiyacı olan DNA parçasını sıradan okuduğunda, ihtiyacının olmadığı bilgi
parçasını da okumak zorunda kalacaktır. Tabi bu durumun ölümcül bir sorun
üretebileceğini unutmamak gerekir. Sebepsiz ve yanlış bir şekilde eklenmiş her
bir harf proteinin yapısının bozulmasına ve dolayısıyla işe yaramaz hale
gelmesine sebep olur.<o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;">Enzimin
karşılaştığı bu problemi biraz daha yakından inceleyelim: Söz gelimi bin
aminoasitli bir protein üretilecek. Her aminoasit üç şifre ile temsil
edildiğinden, bu işlem için görevli enzimin DNA üzerinde sırayla 3000
basamaklık bir şifre zincirini okuması gerekir. Ama DNA’nın üzerindeki üç bin
şifrenin arasında enzimin ihtiyacı olmayan, örneğin yediyüz şifre, bütün olarak
araya karışmıştır. Enzim bu yediyüz basamağın üstünden atlayamaz. Ancak,
ilerdeki bilgilere ulaşabilmek için de bu yediyüz basamağın üzerinden bunları
kopyalamadan geçmesi de gerekmektedir. Oysa üstünden geçerse ister istemez bu
gereksiz bilgileri de kopyalamış olacaktır. Enzim dev DNA molekülünü kesemez,
üzerinden de atlayamaz.Peki hücre bu konuda nasıl donanımlandırılmıştır ? <o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;"><br /></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;">Bilim
adamları son yıllarda yaptıkları çalışmalarda bu problemin çok şaşırtıcı bir
şekilde çözüldüğünü gözlemlemişlerdir. Fosfat, şeker, karbon gibi basit
maddelerden oluşmuş DNA molekülü, hayret verici bir hareket yapar. Ekson adı
verilen okunması istenmeyen şifre dizisini dışarı doğru kıvırır. Böylece ardı
ardına okunması gereken ama arada gereksiz şifrelerin bulunması nedeniyle
birbirlerinden uzakta kalan iki şifre dizisinin uçları birleşir. Gerekli
bilgilerin bulunduğu bölüm intron olarak adlandırılır. DNA molekülünü okuyan
enzim dışarıda kalan gereksiz bilgiyi okumadan molekülün bükülüp birbirine
yaklaştığı noktadan karşı tarafa geçer ve okumayı sürdürür. Tahmin edileceği
gibi bu olayların her basamağında birçok kimyasal reaksiyon meydana gelir.
Fakat bu reaksiyonların gerçekleştiği ufacık hücre çekirdeğinin içinde en ufak
bir kargaşa ya da kaos yaşanmaz.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">İstenmeyen
şifreler problemini önlemek için ikinci bir yöntem daha kullanılır. RNA önce
gereksiz şifreler de dahil olmak üzere geni başından sonuna kadar <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>DNA’dan kopyalar. Daha sonra, nereden geldiği
belli olmayan bir emre itaat ederek, kendi üzerindeki gereksiz şifreleri bir
halka şeklinde dışarı doğru büker ve bu bölüm kopartılıp atılır. Peki RNA’ya,
başlangıçta kopyaladığı halde sonradan kesilip atılan şifrelerin gereksiz
olduğunu kim haber verir, yoksa bunu kendisi mi farkeder? (Vicdan sahipleri
için yaratıcının gölgesinin düştüğü yerlerden biride burasıdır işte. )<o:p></o:p></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzgP-4VKgqrd81qukk49NDhApH8-6zKi-uvRzG4nP1duMu0vGRuhsYz0R0ucREhooUBWmesFuFNpalnpQDZhlHCdhwu0yUZ1QhSqPszLBASVSv1L8AKDi4IeXlcFJzoaxj0JGkhUg7ho2U/s1600/dna_and_messenger_rna_en.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="460" data-original-width="400" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzgP-4VKgqrd81qukk49NDhApH8-6zKi-uvRzG4nP1duMu0vGRuhsYz0R0ucREhooUBWmesFuFNpalnpQDZhlHCdhwu0yUZ1QhSqPszLBASVSv1L8AKDi4IeXlcFJzoaxj0JGkhUg7ho2U/s320/dna_and_messenger_rna_en.jpg" width="278" /></a></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">DNA'nın RNA Polimeraz enziminin gereksiz bilgileri okumaması için kendini eğip bükmesi. Görseldeki kırmızı ok RNA polimerazın kıvrılma noktalarında da düz devam ederek gerekli bilgiyi okumaya devam ettiğini gösteriyor. Şuursuz şeker ve fosfat atomları bunu yapamaz. Bu Allah'ın canlılık üzerindeki gölgesi. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Bu
olayların gerçekleşebilmesi için kullanılan enzimin, DNA’nın ve RNA’nın
birbirlerini çok iyi tanımaları gerekmektedir. Enzim yapacağı iş için çok
ayrıntılı bir “eğitim” almış olmalıdır. Sorumluluğunu bilmeli ve işini
yapabilmek için diğer enzimlerle tam bir işbirliği içinde davranmalıdır.
DNA’nın ise ayrı bir canlı gibi karar verebilmesi, sahip olduğu bazı bilgileri
enzime sunup, duruma göre bazılarını saklaması, enzime yol göstermesi gerekir.
Ve elbette hem enzimlerin hem de DNA’nın, üretilecek proteinin ne işe
yaradığını bilmeleri, onu üretmek istemeleri, bütün bu karmaşık hesapları ve
planı yapıp başarıyla uygulamaları gerekir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Oysa
bilmek, hesaplamak, istemek ve yaratmak gibi özelliklerin bu küçük molekül
yığınlarında var olamayacağı açıktır. Ancak dikkat edilirse, bu özellikler
Allah’ın sıfatlarıdır. Allah da bu sıfatlarını, gözle görülemeyen bir hücrenin
çekirdeğindeki cansız bir molekülde göstermektedir. Biraz akıl sahibi bir insan
bu sistemin yaratıldığını ve evrendeki diğer bütün sistemlerin olduğu gibi
hücrenin de Allah’ın mutlak kontrolünde olduğunu anlar.<o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;"><o:p> </o:p></span><span style="color: #404040;">Yukarıda
saydığımız işlemler sonucunda sipariş için gerekli bilgiler DNA’dan mesajcı RNA
(m-RNA)’ya özel proteinler sayesinde kaydedilmiştir. Sahneyi bu aşamada
yukarıda da zikrettiğim şekilde Ribozom almaktadır. Ribozom öyle bir fabrikadır
ki, tam, kendisine sipariş edilen molekülü imal eder. Sipariş edilen molekülün
yapı planı da m-RNA molekülündedir. m-RNA, DNA’dan kendi üzerine kopyaladığı
bilgiyle birlikte çekirdekten çıkar ve sitoplazma içindeki ribozomlardan birine
giderek ona kenetlenir. m-RNA’daki her şifrenin karşılığı olan aminoasit,
ortamdan taşıyıcı (t) başka bir tür RNA tarafından ribozoma getirilir ve uygun
yere yapıştırılır. t-RNA’nın bir ucunda m-RNA’daki şifrelerden birinin eşleniği
diğer ucunda da bu şifrenin temsil ettiği aminoasit molekülü bulunur. Böylece
t-RNA, kendi şifresine karşılık gelen m-RNA üzerindeki şifreyle birleşince,
otomatik olarak bunun taşıdığı aminoasit de doğru sıraya yerleşmiş olur.</span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8lRq3tEg2aEzQMHhBpO_ZyBPMAFJCU7GectAMO7aec0EDYpuddRraqel6XOql8sYO4q35Kom6msjnY699vgKj8av-LdJTQV2NFpv3d6NNr8d6WKBeUoigmpUEFJ223aaGcpR3eJZ2WDMq/s1600/slide_3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8lRq3tEg2aEzQMHhBpO_ZyBPMAFJCU7GectAMO7aec0EDYpuddRraqel6XOql8sYO4q35Kom6msjnY699vgKj8av-LdJTQV2NFpv3d6NNr8d6WKBeUoigmpUEFJ223aaGcpR3eJZ2WDMq/s320/slide_3.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;"><span style="font-size: x-small;">Taşıyıcı tRNA'nın görev döngüsünü gösteren bir resim.</span></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Kullanılan 20 farklı aminoasit için 20 farklı
taşıyıcı RNA vardır. Her aminoasit, ancak kendi taşıyıcısı olan RNA ile
birleşebilir. Çünkü birbirlerine kenetlenebilmeleri için üç boyutlu yapılarının
karşılıklı hatasız olarak birbirlerine oturması gerekir. Binlerce atomdan
oluşan bir taşıyıcı ve aminoasitin birbirlerinin yapılarına uygun yaratılmaları
Allah’ın yaratışındaki uyum ve kusursuzluktan kaynaklanır. Çünkü O, <span class="ayet"><span style="border: none windowtext 1.0pt; mso-border-alt: none windowtext 0cm; padding: 0cm;"><span style="box-sizing: border-box; font-style: inherit; font-weight: inherit; outline: 0px;">“kusursuzca yaratan” (Bari)</span></span></span> dır. <span class="ayetno"><span style="border: none windowtext 1.0pt; mso-border-alt: none windowtext 0cm; padding: 0cm;"><span style="box-sizing: border-box; font-style: inherit; font-weight: inherit; outline: 0px;">(Bakara Suresi, 54)</span><o:p></o:p></span></span></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Protein
sentezinin yapıldığı ribozomlar kendilerine gelen m-RNA üzerinde yazılı olan
bilgiye dayanarak yüzlerce, binlerce aminoasit molekülünü birbirine ekler ve
istenilen polipeptid zincirini (protein molekülünü- proteinlerin bir diğer ismi
polipeptidtir. Peptid bağları ile üretildiğinden ve binlerce peptid bağından
oluştuğundan ötürü bu şekilde de anılmaktadırlar.) kurarlar. Bu molekül içinde,
m-RNA’daki plana dahil olmayan tek bir aminoasit bile fazladan eklenmez. Yahut
herhangi bir aminoasit plandaki yerinden ayrı bir noktaya konulmaz, hiç biri de
eksik bırakılamaz. Bu hatalardan herhangi biri yapılsa istenen protein molekülü
değil, onun yerine istenmemiş başka bir şey, yani yabancı bir protein üretilmiş
olur. Halbuki yabancı proteinlere genellikle organizmanın ve hücrelerin
tahammülü yoktur. Onlara karşı antikorlar üretirler ve allerjik reaksiyonlar
gösterirler. Bu reaksiyonlar bazen çok ölümcül olabilir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Hücredeki
diğer elemanlar gibi ribozom da atomlardan oluşmuş cansız bir yığındır. Ama bu
protein yığını yine nereden geldiği bilinmeyen bir akılla binlerce çeşit ürünü
birçok karmaşık işlem sonucunda üretmeyi başarır.<o:p></o:p></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Hücrede,
DNA’daki bilgi doğrultusunda sadece tek bir proteinin üretilmesi için,
birbiriyle uyum içinde çalışan en az 75 tane yardımcı moleküle ihtiyaç vardır.
DNA’dan bilgi kopyalanması sırasında görev yapan enzimler ise bu sayının
dışındadır.<o:p></o:p></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Yapımı
biten her protein molekülünün, son aminoasiti de yerine takılıp hepsinin tamam
olduğu, hücrenin (daha doğrusu ribozomun) bir son kontrol yetkilisi tarafından
onaylanmadıkça, bu sentez bitmiş sayılmaz. Eğer son anda bile eksiklik
belirirse ‘bu kadarı oldu, bu da böyle çıksın’ deyip plan dışı bir molekül
ortama salıverilmez. Çünkü böyle bir hoşgörü hücredeki protein sentezini plan
dışına, hesapsızlığa sürükler, kontrol sistemini dejenere eder ve hücreyi
yıkıcı bir anarşiye sürükler. Hücrede bu hal ancak patolojik hallerde, belki
ölürken söz konusu olabilir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background: white; box-sizing: border-box; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; orphans: 2; outline: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; vertical-align: baseline; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<span style="color: #404040;">Normal
durumda ve sıhhatli bir hücrede, yapısı tamam ve kusursuz olmayan molekül
derhal bir yıkıcı enzime teslim edilir. Ve o enzim, onun birçok veya bütün
peptid bağlarını koparır. Yani molekülü aminoasitler haline veya çok kısa ve
zararsız polipeptid zincirciklerine ayırır. Başka sentezlerde kullanılabilecek
yapı taşları halinde serbest bırakır.<o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;">Protein
üretilmesi işte böyle kompleks bir süreçtir. Aslında vücudumuzda gerçekleşen
neredeyse her işlem çok komplekstir. Kan pıhtılaşması, hem kompleks hem çok
kritik bir işlemdir. Söz gelimi yanlış proteinlerin yanlış zaman da kesilmesi
pıhtılaşacak bölgenin tüm vücudumuz olmasına sebep olabilir, ancak olmuyor.
Özel yaratılış için daha başka nasıl bir kanıt gerekebilir ki ? <o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<span style="color: #404040;">Tesadüflere
inanan ve insanlarında kendileri gibi inanmasını isteyen evrimcilerin ise bu
mucizeler karşısında yapabilecekleri bir açıklama bulunmamaktadır. Tesadüflere
iman eden cahil bir zihniyetin yüzünde bu yaratılış delillerinden sonra ancak
aptal bir mahcubiyet oluşabilir. <o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 12.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-alt: 13.5pt; text-align: center;">
<b><span style="border: none windowtext 1.0pt; color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; mso-border-alt: none windowtext 0cm; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; padding: 0cm;">“Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik
etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu
sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?„</span></b><span style="color: #666666; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-alt: 13.5pt; text-align: center;">
<b><span style="border: none windowtext 1.0pt; color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; mso-border-alt: none windowtext 0cm; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; padding: 0cm;">(Vakıa Suresi, 57-59)</span></b><span style="color: #666666; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-23802061878271396492020-02-20T22:08:00.000-08:002020-02-20T22:08:40.249-08:00Allahın Varlığının En Büyük Delili: Canlılıktaki Bilgi<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Sizin için sürekli sebzeler meyveler yetiştiren.
Yetiştirmekle kalmayıp onları size hazırlayıp yediren. Ayrıca bütün gece
başınızda nöbet tutup üstünüz açılırsa kapatan. Sabah çayınızı demleyen.
Herhangi bir tehdit durumunda sizi koşulsuz savunmaya gayret eden onlarca
robotu yanınızda görseniz ne düşünürsünüz. Size koşulsuz hizmet eden bu
robotların varlığı karşısında nasıl bir şaşkınlık yaşardınız. Ne yapardınız
böyle bir durumda. Bu robotları kimin gönderdiğini umursamayıp hayatınıza devam
mı ederdiniz yoksa bu konuşamayan, anlamayan, duyguya sahip olmayan ancak
bütünüyle sizin ihtiyaçlarınıza özel bir şekilde donanımlandırılmış <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>robotların nasıl yanı başınızda olduğunu,
ihtiyaçlarınızı nasıl bildiğini ve en önemlisi kimin onları size verdiğini
öğrenmeye mi çalışırdınız. Aklı başında vicdani melekelerini çöpe atmamış her
birey tabi ki bu robotların varlığı ile alakalı yukarıda zikrettiğim soruları
sorar ve bu hediyelerin sahibini ve amacını arar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bu robotlardan vücudunuzda trilyonlarca var. Gece
üzerinizi örtemezler ancak çok çok çok daha önemli hizmetlerde bulunurlar.
Gelin bunlardan bir tanesini DNA kopyalanması işlemini inceleyelim. Bu işlemde
görev yapan robotları inceleyelim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Deoksirobo
Nükleik Asit kelimelerinin baş harflerinin kısaltması olan DNA yaşamın devam
etmesi için gerekli bilgilerin saklandığı müthiş bir moleküldür. Vücudumuzda
devam eden çoğu işlemler hücre bölünmesi yani çoğalmasını gerektirmektedir. Her
bölünmede vücudumuz kritik bir durum yaşar. Genetik kod yani DNA, bölünecek
yeni hücreye nasıl aktarılacaktır. DNA'nın kopyalanması sırasında gerçekleşen
işlemler günümüzdeki en yüksek teknolojiye sahip üretim bantlarının bile sahip
olmadığı müthiş bir ahenge ve daha önemlisi zekaya sahiptir. Yaratıcımız Allah
açıkça kendi varlığını bu işlemlerde hatırlatmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Hücre ideal bir büyüklük oranına ulaştığında
programlanmış bölünme yani kopyalama sürecide başlar. Hücre için kodlarında
belirlenen bu zaman geldiğinde hücre içerisindeki her organel buna uygun hareket
etmeye başlar. (Şuursuz yağ ve su atomlarına bu kararı verdiren <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>nedir ? Ne yapmaları gerektiğini nereden
biliyorlar ? Şüphesiz bu alemlerin rabbi olan Allah'ın üstün yaratmasıdır. )<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">İçeriğinde 3 milyardan fazla harflik bir bilgi
bankası barındıran DNA helezon şeklinde bir moleküldür. Kopyalanma işlemi
başladığında ilk olarak bu helezon şeklin açılması ve DNA iplikçiklerinin
ayrılması gerekmektedir. Bunun için DNA Helikaz adındaki enzim iş başındadır.
DNA Helikaz, DNA'nın helix yapısını ayırırken oldukça özenlidir, sanki çok hassas
bir şeyin üzerinde çalıştığını biliyormuşcasına. Her halukarda işini son derece
profesyonel yapmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">DNA Helikazın yaptığı ayrım işleminden sonra artık
DNA iki parçadır. Bu aşamada devreye DNA Polimeraz isimli bir başka enzim
girmektedir. Polimeraz ikiye ayrılmış DNA parçalarını doğru bir sıralama ile
kopyalamaktadır. Bu işlem devam ederken DNA'nın ikiye ayrılmış her bir
parçasını sabitleyen farklı enzimlerde görev yapmaktadır. Şu satırları okuyan
herhangi bir vicdan sahibi elektron mikroskopları ile ancak görülebilen bu
küçük büyülü dünyadaki bu işlemlerin varlığı karşısında ancak sonsuz kudret
sahibi yüce Allah'ın varlığını görecektir. Şüphesiz bu görüş inanç olmaktan
çıkıp rasyonel bir çıkarım olacaktır bu haliyle. Nasıl olur da şuursuz bu
moleküller böylesine hassas ve zorlu bir işi yapabilmektedirler. Yapacakları
işi nereden bilmektedirler. Onlara verilen bir eğitim yoktur. Açıkçası bu bilgi
o moleküllerde bir içgüdü şeklinde yer almaktadır. İlk var oldukları andan
itibaren görevini yapan, yapabilecek şekilde donanımlanmış moleküller.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmViIcNtKzu2GjaHiROO_eTn7SSgc8tIUxwfyH9S2D9Y5rykj8IZ-g2EZSZgsM_Jr4-wCagagu-5QJ5Quek1gOfv4YuRD4L81iJ6_dh9sv8aH51Dxqadv8FYb6Vzx0n4-IbhIA_o0AJDzj/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="852" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmViIcNtKzu2GjaHiROO_eTn7SSgc8tIUxwfyH9S2D9Y5rykj8IZ-g2EZSZgsM_Jr4-wCagagu-5QJ5Quek1gOfv4YuRD4L81iJ6_dh9sv8aH51Dxqadv8FYb6Vzx0n4-IbhIA_o0AJDzj/s320/1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCpBHlTLTELhvvoDAuBNR5gfECssum_njyS2Bg3UF7qttnj4SJOZSb-cInwE5HBIOg-HXpPpu3zEfzQu2KdJuj_LQYIWPBU6M3kKiVAEW_wf8z7WJwlv9AqSEwUVRvx-eFrDw5ZxAgR3if/s1600/9_clip_image001.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="185" data-original-width="308" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCpBHlTLTELhvvoDAuBNR5gfECssum_njyS2Bg3UF7qttnj4SJOZSb-cInwE5HBIOg-HXpPpu3zEfzQu2KdJuj_LQYIWPBU6M3kKiVAEW_wf8z7WJwlv9AqSEwUVRvx-eFrDw5ZxAgR3if/s1600/9_clip_image001.jpg" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">1- Helikazlar DNA sarmalını çözerler<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">2- Tek şerite bağlanan proteinler çözülen DNA'yı
sabitlerler.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">3- Öncü şerit DNA polimeraz tarafından oklar yönünde
sentezlenir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">4- Primaz enzimi, kısa bir RNA şeridi sentezler. Bu
şerit daha sonra, DNA polimeraz tarafından genişletilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">5- DNA ligaz, parçaları büyüyen şeritle birleştirir.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">İş bu süreçle, her iki DNA yarısıda , polimeraz
enziminin liderliğinde tamamlanır böylelikle genetik kodun kopyalanması işlemi
bitirilmiş olur. Ben tabi burada bunu olağanüstü bir şekilde basitleştirerek
anlattım. Sadece DNA polimeraz yada devam eden işlemin ara işlemlerini
incelemeye kalksak kitaplar dolusu bilgi yazmamız gerekir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Gelin isterseniz yine halka hitap eden bir bilim
kitabında çok kısa bir şekilde bu süreç nasıl anlatılıyor buna da bakalım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Prof.Dr. Michael Behe ''Darwinin Kara Kutusu''
isimli kitabının sonunda karmaşık biyokimyasal işlemler ile alakalı ancak çerez
sayılabilecek bir başlangıç bilgisi vermektedir. Behe'ye göre <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>karmaşıklığa az çok aşina olmamız onun
doğasına daha büyük hayranlık uyandıracaktır. Son sayfalarda işlediği karmaşık
işlemlerden biride DNA kopyalanmasıdır. Sadece son bir kaç satırını buraya vermek
istiyorum. Dr. Behe halkın anlayabileceği dile indirgemesine rağmen bakın nasıl
bir görüntü var. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Bahnschrift Condensed","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">DNA
kopyalanması, ''replikasyon başlangıcı'' gibi doğru bir şekilde ifade edilen
belirli bir gen dizisi ile başlar ve ebeveyn (ana kopya) DNA boyunca ilerler.
Kopyalama sırasında yerine getirilmesi gereken ilk görev, trasnkripsiyonda
olduğu gibi, iki DNA ipliğinin birbirinden ayrılmasıdır. Bu DNAa proteinin
işidir. İplikler ayrıldıktan sonra DNAb ve DNAc adı verilen iki protein, bu
tekil ipliklere bağlanır. Açık durumdaki DNA'nın büyüyen kabarcığı için iki
protein daha devreye girer: DNA kopyalanırken iki ipliği birbirinden ayrı tutan
teki iplik bağlama proteini (SSB) ve çift sarmal<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>DNA oluşurken meydana gelen düğümleri çözen
giraz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Bahnschrift Condensed","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu noktada DNA, polimeraz senteze
başlayabilir. Ancak birkaç problem ortaya çıkabilir. DNA polimeraz, RNA
polimerazın trasnkripsiyona başladığı gibi iki nükleotidi birleştirerek senteze
başlayamaz. DNA enzimi nükleotidleri sadece mevcut polinükleotidlerin sonuna
ekleyebilir. Bu yüzden hücre açık DNA şablonu üzerinde kısa bir RNA parçası
yapmak için başka bir enzim kullanır. Bir kere RNA zinciri on nükleotid
uzunluğuna ulaşınca DNA polimeraz RNA'yı kullanarak kendi ucun a
deoksinükleotidleri ekler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Bahnschrift Condensed","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Replikasyon çatalı açıldığı zaman ikinci bir problem ortaya çıkar. Yeni DNA'nın bir
ipliğinin sentezi zorlukla ilerler. Bu polimerazın, bütün polimerazların
yaptığı gibi 3_5 yönünde okuyup 5_3 yönünde oluşturduğu ipliktir. Ancak ikinci
iplik nasıl sentezlenecektir? Eğer doğrudan yapılsaydı, polimeraz şablonu
5'_3.' yönünde okuyup yeni ipliği 3 '_ 5 ' yönünde oluşturması gerekecekti.
Neden böyle olmadığı hakkında teoride bir sebep olmamasına rağmen, 3 '_ 5 '
yönünde sentezleyen bir polimeraz bilinmemektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Bahnschrift Condensed","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Bunun
yerine, DNA’nın bir parçası açıldıktan sonra çatalın yanında bir RNA primer
oluşturulur ve DNA sentezi kopyalama çatalında uzaklaşarak ters yönde, J'_3'
yönünde ilerler. Ayrıca bu “geri kalan” ipliğin sentezi, replikasyon çatalının
DNA’dan yeni bir parça açmasını beklemelidir. Daha sonra yeni bir RNA primer
yapılmalı ve DNA sentez işlemi daha önceden sentezlenen parçaya geri
dönmelidir. Sonra RNA primerler uzaklaştırılmalı, boşluklar D N A ile
doldurulmalı ve DNA parçalannın uçları “birbirine ilmiklenmelidir”. Bu da başka
enzimler gerektirir. Yukarıda anlatılan Prokaryot DNA replikasyonu pek çok
laboratuarda yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilerin biraraya
getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Okaryot DNA kopyalanması ise çok daha
karmaşıktır ve doğal olarak hakkında bilinen şeyler çok azdır. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Dr. Behe'ninde dediği gibi süreç inanılmaz
komplekstir ve burada zikredilemeyecek kadar çok detay içerir. Önemli olan bu
sürecin yaratıcının varlığını ayan beyan ortaya çıkarmasıdır. Allah, sonsuz
kudretiyle mini moleküler sistemlerde kendini göstermekte, kullarına kendisini
anmaları için entellektüel fırsatlar sunmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; color: #003366; font-family: "EB Garamond","serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Sizin yaratılışınızda
ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler
vardır. Casiye Süresi 4</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-80184526178848431842020-01-10T12:31:00.001-08:002020-01-16T12:34:30.579-08:00Allaha İnanmak Doğamızda Var- Bilim Allah'a İnanmamızın İçgüdüsel Kökenlerini Keşfediyor<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Her canlı
içinde belli iç güdüler taşımaktadır. Söz gelimi Arılar hayata başlar başlamaz müthiş bir mimari ile altıgen petekler insaa edebilirler. Yada kunduzların doğar doğmaz barajlardaki mimariye benzer
mimari<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ile yuvalar yapabilmesi güzel bir örnek olabilir içgüdüler için. </span><br />
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"> Her
canlının şu yada bu şekilde doğuştan edindiği iç güdüler bulunmaktadır. Bu iç güdüler genler ve kimya
ile izah edilememekte ve Allah'ın canlılar üzerindeki izini
göstermektedir. Zaten nasıl bir kalıtım mekanizması bir davranışı yada özelliği
sonraki nesillere aktarabilir ki ? Tesadüflere tapan ilkel beyinlerin bu
konularda yapabilecekleri mantıklı hiçbir açıklama bulunmamaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Her canlıda
iç güdü bulunur da insanlarda bulunmaz mı ? Tabi ki bulunur, üstelik insan da
iç güdülerin en özeli, en güzeli bulunmaktadır. Bizler iç güdüsel olarak
Allah'a doğuştan inanırız. Bu ihtiyaç bağlamın da bir içgüdüdür. Oxford Üniversitesi profesörlerinden Dr. Justin
Barret<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah'a%20inanmak%20yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1m%C4%B1zda%20var.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
yaptığı araştırma ile Allah'a doğuştan bir iç güdü olarak inandığımızı
gösterdi. Aslında bu durum kuranda da belirtilmiş ve içgüdü vari bir şekilde
Allah inancına sahip olacağımız açıklanmıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #fefefe; color: #003366; font-family: "eb garamond" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Hani Rabbin, Adem
oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı
şahidler kılmıştı: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti de) onlar: 'Evet
(Rabbimizsin), şahid olduk' demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: 'Biz bundan
habersizdik' dememeniz içindir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Araf
Süresi 172. ayet<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #fefefe; color: #003366; font-family: "eb garamond" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #fefefe; color: #003366; font-family: "eb garamond" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgQN6q_pDWA17sw43w7I9N93U12lG8GqZEF7-u-2le_KicJBxihF6rXRxnmdcyIV2AYycAQ0vgX90z4L0K-Ng_H0EVqfsi_Gol_H0_3FPSm3i7KYmoc7YZD79e21pvbFKi1L6uahAT2FHk/s1600/istock-520542870.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="798" data-original-width="1199" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgQN6q_pDWA17sw43w7I9N93U12lG8GqZEF7-u-2le_KicJBxihF6rXRxnmdcyIV2AYycAQ0vgX90z4L0K-Ng_H0EVqfsi_Gol_H0_3FPSm3i7KYmoc7YZD79e21pvbFKi1L6uahAT2FHk/s320/istock-520542870.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #fefefe; color: #003366; font-family: "eb garamond" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">İnsanların pek çoğu
Allah inancının yada genel olarak inancın genel olarak doğasını olarak aileden gelen eğitime ve yönlendirmeye bağlamaktadır. Ama böyle bir fikir eğer çocuk tarafından
öğrenilemezse sonraki nesillere asla aktarılamayacaktır. Yani eğitime bağlanamaz.<o:p></o:p></span><br />
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Çocuklar
ailelerinin öğrettikleri şeylere inanmaktadırlar ancak her şeye değil. Dr.
Justin Barret'e göre çocuklara okullarda standart şeyler öğretilebilir yada
doğal seleksiyona dayalı evrim görüşü öğretilebilir ancak çocuklar bir
şekilde tekrar doğal ayarlarına dönüyor ve hali hazırda zihnindeki iç güdülere
göre düşünüyor, inanıyor yada sorguluyor. Gelişimsel psikoloji uzmanları
çocukların zihninde yer alan Allah inancı ile alakalı bir ince ayardan
bahsetmektedir. Onlara göre bu durum zihinde zaten içgüdü olarak kodlanmış. <span style="mso-tab-count: 1;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Çocuklar aileleri
gösterdikleri obje ile alakalı ne öğretirse öğretsin onları kendince tanımlamaya
dönmektedir. Bu tanımlamalar ise özellikle bahsi geçen nesnenin tasarımı yada
kullanım amaçları ile alakalıdır. Örnek olarak nehirler balık tutmak için
vardır ve kuşlar çok güzel yaratıklardır. Çocuğa ne öğretirseniz öğretin
çocuğun zihin dünyasında tekrar tekrar dönüş noktası onun iç güdüsel kabulleri
oluyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Çocuklar ile
yapılan çalışmalar çocukların doğa olaylarının arkasında birşeyler değil
birinin<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>olduğu yönünde düşündüklerini
göstermiştir. Michigan Üniversitesinden Margaret Evans<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah'a%20inanmak%20yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1m%C4%B1zda%20var.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="background: #fefefe; font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
10 yaş altı çocuklar ile yaptığı çalışmalarda çocukların aileleri tarafından
evrim inancı öğretilmesine karşın çocukların kendi fikirlerinin hep yaratılış
yönünde olduğunu göstermiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Çocuklar Allaha
doğuştan inanmaktadırlar ve içgüdülerinde bu vardır. Onlar sadece yaratıcının
kimliği ile alakalı ailenin yönlendirmesine açıktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Yapılan bazı
araştırmalarda çocukların sadece Allah'a değil ölümden sonra hayatın varlığına
dair düşünceleri olduğunu göstermiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: #FEFEFE; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Bütün sonuçlar
açıkça Allah inancının insanlarda iç güdü olarak bulunduğunu göstermektedir.
Yazının başlangıç kısmında paylaştığım ayetteki bilgi bu durumu onaylıyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: rgb(254, 254, 254); line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Yapılan çalışma ile
alakalı daha fazla detay için https://www.theguardian.com/commentisfree/belief/2008/nov/25/religion-children-god-belief adresine bakabilirsiniz. Yazının yazılmasında ilgili linkteki bilgiler kullanılmıştır</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah'a%20inanmak%20yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1m%C4%B1zda%20var.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Oxford Üniversitesi Evrimsel Antropoloji
öğretim üyesi, Daha fazla bilgi için bkz. http://stephenlaw.blogspot.com/2008/11/god-in-lab-event.html
Erişim tarihi: 10/01/2020</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah'a%20inanmak%20yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1m%C4%B1zda%20var.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> http://www-personal.umich.edu/~evansem/
Erişim tarihi: 10/01/2020</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-37003934879267738522020-01-10T11:08:00.002-08:002020-01-16T12:35:15.556-08:00İskelet Sistemindeki Yaratılış Mucizesi- Allah'ın İz Bırakan Yaratışı (1)<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;">Şu anda bir yerde oturuyor veya uzanmış olabilirsiniz. Elinizde tuttuğunuz
bu kitabı okumayı bitirdikten sonra, muhtemelen ayağa kalkıp yürümeye
başlayacak, belki de eğilip yerden bir şeyler alacak ya da kütüphanenin üst
rafına uzanıp elinizdeki kitabı oraya koyacaksınız. Bütün bunları yaparken bir
yandan da parmaklarınızla sıkıca kavradığınız fincandaki çayınızı da yudumluyor
olabilirsiniz. Ancak her ne konumda bu satırları okuyorsanız veya hangi işi
yapıyorsanız yapın, tüm hareketlerinizi kemiklerinize ve kemiklerin oluşturduğu
güçlü iskelet sistemine borçlusunuz. Eğer kemikler ve iskeletiniz olmasaydı, bu
yazıyı okuyamazdınız, değil yerinizden kalkıp hareket etmek, koşmak, yürümek,
elinizi kıpırdatmak bile sizin için mümkün olmazdı. Çünkü vücudunuz, içi boş
bir çuval veya bir et yığını gibi yere serilirdi. Organlarınız kendi
ağırlığınız altında ezilir ve birkaç saniyede yaşamınızı yitirirdiniz. Kısacası
kemiklerimiz bizim ağırlığımızı taşırlar ve onların bugünkü yapısı olmadan
medeniyet inşa edemez yada yaşayamazdık.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;">Günlük hayatta hiç düşünmeden yaptığımız ve çok basit olarak
nitelendirilebilecek hareketleri bile kemiklerimizin fonksiyonel yapıları
sayesinde gerçekleştiririz. Örnek olarak bu kitabı okurken neler yaptığınızı
düşünelim. Bu sayfayı okuyabilmek için bir önceki sayfayı çevirdiniz. Bunu
yaparken ilk olarak işaret veya orta parmağınız çalıştı. Baş parmağınız da size
yardımcı oldu. İşaret parmağınızı oluşturan üç parça kemik sırayla büküldü.
Aynı zamanda başparmağınızı oluşturan iki kemik havaya kalkarak sayfanın
çevrilmesini sağladı. Bütün bunlar olurken elinizin bağlı olduğu bilek kemiği
ve elinizdeki diğer kemikler çeşitli açılarda büküldüler, esnediler. Elbette
kol kemikleri de sayfaya doğru uzanmanıza yardım ettiler. Muhtemelen bugüne
kadar hiç böyle bakmadınız bu duruma. Hoş insan ne zaman elinin altındaki en
değerli şeyler ( söz gelimi, göz, bilinç vb. ) için kafa yormuştur ki ?! <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-top: 0cm; text-align: justify;">
<strong><span style="color: #5a5a5a;">İnsan önceden, hiç bir şey değilken, gerçekten bizim onu
yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?</span></strong><span style="color: #5a5a5a;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-top: 0cm; text-align: justify;">
<strong><span style="color: #5a5a5a;">(Meryem Suresi, 67)</span></strong><span style="color: #5a5a5a;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Gelelim kemiklerimizi ve iskelet sistemindeki
yaratılış mucizelerini tanıtmaya;<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Hemen hemen bütün
kemiklerde, özellikle de vücuttaki uzun kemiklerde iki farklı yapı bulunur.
Kemiğin gövdesi yoğun kemik dokusu içerirken, uçları ince bir kemik
katmanından, gözenekli kemik yapısından oluşur. Aslında bu düzenleme,
kemiklerin işlevini yerine getirebilmesi açısından oldukça önemlidir. Çünkü
kemik ancak böyle bir dizayna sahip olduğu takdirde yoğun baskı altında
kalmadan hareket edebilir ve kendisine yüklenen ağırlık ve gerginlik kemik
gövdesinden eklemlere aktarılır. Eğer her bölge aynı yapıda olsaydı; kemiklerde
esneklik ve sağlamlık gibi özellikler olmazdı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kemiğin iç yapısı,
dayanıklılığı nedeniyle bir mikroskobik harikadır. Vücutta oldukça büyük bir
alan kaplayıp, çok önemli işlevleri olan iskeletin bu kadar hafif, ancak bir o
kadar da dayanıklı olmasındaki sır, kemiklerin yapısındadır. Bilim adamlarının
bir "mühendislik harikası" olarak adlandırdıkları kemiklerin içleri,
hayranlık uyandıracak bir tasarıma sahiptir. Hatta mühendisler yirminci
yüzyılın ikinci yarısında yapımı oldukça zor, uzun ve masraflı olan gökdelen,
köprü gibi büyük ve yüksek yapılar için kemiğin yapısına benzeyen bir teknik
geliştirdiler. Kafes sistemi adı verilen bu yönteme göre yapının taşıyıcı
elemanları tek parça değil, birbiri içine geçmiş kafes şeklinde çubuklardan
oluşmaktaydı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;">Ancak burada gözardı edilmemesi gereken çok önemli bir
nokta vardır. Kemiğin içindeki sistem bu binaların inşasında kullanılan
teknikten çok daha komplekstir. Kemikler birbirine zıt gibi görünen iki
özelliğe aynı anda sahiptir. Sağlamlık ve hafiflik... Mühendislerin inşa
ettikleri binalar ise kullanılan malzeme nedeniyle aynı anda bu iki özelliğe
birden sahip değildir. Kemiklerdeki gözenekli ve boşluklu yapı ise onun hafif
olmasına neden olmaktadır. Ancak bunun yanında kemikler çok sağlam ve dayanıklıdırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEievQizVNKfeVqUKy2P076mJ3mWTS6noeBpt3IH2US923pn84jJs8kN_kaSIrdJ30stjllhoVewH1SMziMRJrd82jjUVpbHyldRpqqPutH9A4rx4BcQNPl-JdOP5svTAadOm7Ari_9H8j2s/s1600/c939d9b7515ff83e288f37dd389e2c54.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="304" data-original-width="562" height="173" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEievQizVNKfeVqUKy2P076mJ3mWTS6noeBpt3IH2US923pn84jJs8kN_kaSIrdJ30stjllhoVewH1SMziMRJrd82jjUVpbHyldRpqqPutH9A4rx4BcQNPl-JdOP5svTAadOm7Ari_9H8j2s/s320/c939d9b7515ff83e288f37dd389e2c54.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: "times new roman" , serif;">Resim Kaynak: </span><span style="font-family: "times new roman" , serif;">https://tr.pinterest.com/pin/17240411060091032/ Erişim tarihi 10/01/2020</span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Şu anda bir yerde oturuyor veya uzanmış olabilirsiniz. Elinizde tuttuğunuz
bu kitabı okumayı bitirdikten sonra, muhtemelen ayağa kalkıp yürümeye
başlayacak, belki de eğilip yerden bir şeyler alacak ya da kütüphanenin üst
rafına uzanıp elinizdeki kitabı oraya koyacaksınız. Bütün bunları yaparken bir
yandan da parmaklarınızla sıkıca kavradığınız fincandaki çayınızı da yudumluyor
olabilirsiniz. Ancak her ne konumda bu satırları okuyorsanız veya hangi işi
yapıyorsanız yapın, tüm hareketlerinizi kemiklerinize ve kemiklerin oluşturduğu
güçlü iskelet sistemine borçlusunuz. Eğer kemikler ve iskeletiniz olmasaydı, bu
yazıyı okuyamazdınız, değil yerinizden kalkıp hareket etmek, koşmak, yürümek,
elinizi kıpırdatmak bile sizin için mümkün olmazdı. Çünkü vücudunuz, içi boş
bir çuval veya bir et yığını gibi yere serilirdi. Organlarınız kendi
ağırlığınız altında ezilir ve birkaç saniyede yaşamınızı yitirirdiniz. Kısacası
kemiklerimiz bizim ağırlığımızı taşırlar ve onların bugünkü yapısı olmadan
medeniyet inşa edemez yada yaşayamazdık.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Günlük hayatta hiç düşünmeden yaptığımız ve çok basit olarak
nitelendirilebilecek hareketleri bile kemiklerimizin fonksiyonel yapıları
sayesinde gerçekleştiririz. Örnek olarak bu kitabı okurken neler yaptığınızı
düşünelim. Bu sayfayı okuyabilmek için bir önceki sayfayı çevirdiniz. Bunu
yaparken ilk olarak işaret veya orta parmağınız çalıştı. Baş parmağınız da size
yardımcı oldu. İşaret parmağınızı oluşturan üç parça kemik sırayla büküldü.
Aynı zamanda başparmağınızı oluşturan iki kemik havaya kalkarak sayfanın
çevrilmesini sağladı. Bütün bunlar olurken elinizin bağlı olduğu bilek kemiği
ve elinizdeki diğer kemikler çeşitli açılarda büküldüler, esnediler. Elbette
kol kemikleri de sayfaya doğru uzanmanıza yardım ettiler. Muhtemelen bugüne
kadar hiç böyle bakmadınız bu duruma. Hoş insan ne zaman elinin altındaki en
değerli şeyler ( söz gelimi, göz, bilinç vb. ) için kafa yormuştur ki ?! <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div style="background: white; margin-top: 0cm; text-align: justify;">
<strong><span style="color: #5a5a5a;">İnsan önceden, hiç bir şey değilken, gerçekten bizim onu
yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?</span></strong><span style="color: #5a5a5a;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-top: 0cm; text-align: justify;">
<strong><span style="color: #5a5a5a;">(Meryem Suresi, 67)</span></strong><span style="color: #5a5a5a;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Gelelim kemiklerimizi ve iskelet sistemindeki
yaratılış mucizelerini tanıtmaya;<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Hemen hemen bütün
kemiklerde, özellikle de vücuttaki uzun kemiklerde iki farklı yapı bulunur.
Kemiğin gövdesi yoğun kemik dokusu içerirken, uçları ince bir kemik
katmanından, gözenekli kemik yapısından oluşur. Aslında bu düzenleme,
kemiklerin işlevini yerine getirebilmesi açısından oldukça önemlidir. Çünkü
kemik ancak böyle bir dizayna sahip olduğu takdirde yoğun baskı altında
kalmadan hareket edebilir ve kendisine yüklenen ağırlık ve gerginlik kemik
gövdesinden eklemlere aktarılır. Eğer her bölge aynı yapıda olsaydı; kemiklerde
esneklik ve sağlamlık gibi özellikler olmazdı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Kemiğin iç yapısı,
dayanıklılığı nedeniyle bir mikroskobik harikadır. Vücutta oldukça büyük bir
alan kaplayıp, çok önemli işlevleri olan iskeletin bu kadar hafif, ancak bir o
kadar da dayanıklı olmasındaki sır, kemiklerin yapısındadır. Bilim adamlarının
bir "mühendislik harikası" olarak adlandırdıkları kemiklerin içleri,
hayranlık uyandıracak bir tasarıma sahiptir. Hatta mühendisler yirminci
yüzyılın ikinci yarısında yapımı oldukça zor, uzun ve masraflı olan gökdelen,
köprü gibi büyük ve yüksek yapılar için kemiğin yapısına benzeyen bir teknik
geliştirdiler. Kafes sistemi adı verilen bu yönteme göre yapının taşıyıcı
elemanları tek parça değil, birbiri içine geçmiş kafes şeklinde çubuklardan
oluşmaktaydı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Ancak burada gözardı edilmemesi gereken çok önemli bir
nokta vardır. Kemiğin içindeki sistem bu binaların inşasında kullanılan
teknikten çok daha komplekstir. Kemikler birbirine zıt gibi görünen iki
özelliğe aynı anda sahiptir. Sağlamlık ve hafiflik... Mühendislerin inşa
ettikleri binalar ise kullanılan malzeme nedeniyle aynı anda bu iki özelliğe
birden sahip değildir. Kemiklerdeki gözenekli ve boşluklu yapı ise onun hafif
olmasına neden olmaktadır. Ancak bunun yanında kemikler çok sağlam ve dayanıklıdırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kemiğin yapısındaki hafiflik ve sağlamlık
kriterlerinin altını bir kez daha çizmekte fayda vardır. Çünkü bu iki özelliğin
bir arada olması insana çok büyük kolaylıklar sağlarken, tam aksi insan için
öldürücü olabilirdi. Kemikler bu özelliklerden yalnızca birine sahip olsalardı,
örneğin sağlam olup aynı zamanda ağır olsalardı, tüm iskelet insanın
taşıyabileceği ağırlığın çok üzerinde olurdu. Bunun tam aksi olsaydı yani
kemikler yine hafif olup, sert olmasaydı, bu durumda vücut şu an olduğu şekliyle
olmaz, pelte halinde bir deri kütlesine benzerdi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Üstelik insan vücudundaki kemikler bulundukları bölüme
göre farklı özelliklere sahip olurlar. Bütün kemikler esnektir ve dayanıklıdır,
ancak bunların oranı birbirinden farklı olabilmektedir. Örneğin göğüs
kafesinde, kalp ve akciğer gibi hayati organları koruyacak kadar sağlam olan
kemikler, aynı zamanda sürekli olarak akciğerlere havanın dolmasını ve
boşalmasını sağlayacak şekilde genişleme ve büzülme özelliğine de sahiptirler.
Eğer akciğeri koruyan göğüs kemikleri kafatası gibi sert kemiklerden oluşmuş
olsaydı, nefes almak neredeyse imkansızlaşır, akciğer her nefes alışımızda bu
sert kemikler arasında sıkışır kalırdı. Buraya kadar sıralanmış özelliklerinde
de görüldüğü gibi kemiklerdeki tek bir özelliğin dahi ayrıntılı olarak
incelenmesi insanın önüne pek çok yaratılış mucizesini çıkarmaktadır. Ancak
kemiklerdeki özel yapılar sadece bunlarla sınırlı değildir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">NASIL HAREKET EDİYORUZ?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Bir insanın hareket edebilmesi için iskelet sisteminin
yanı sıra bir kas sistemine de ihtiyaç vardır. İskeleti oluşturan tüm kemikler
kaslara bağlıdır. Kas kasılırken, kemikleri çeker ve onların hareket etmesini
sağlar. Böylece kas ve kemikler birlikte çalışarak yürümemizi, oturmamızı,
kalkmamızı ve daha birçok hareketi yapabilmemizi sağlar. Yine günlük
yaşamınızda yaptığınız hareketleri düşünelim. Karnınız acıktı ve yemek yemek
için elinizi ağzınıza götürdünüz, size seslenen kişiye bakabilmek için arkanıza
doğru döndünüz, elinizdeki kitap yere düştü almak için eğildiniz, sabah
saatiniz çaldı, doğruldunuz ve saati kapatmak için bir hamle yaptınız. Bir
insan günlük yaşamında bedenini kullanarak bu hareketleri ve benzerlerini
sayısız kere tekrarlar. Ve tüm bu hareketler sırasında da kaslarıyla
kemiklerini birlikte kullanır. Daha doğru bir anlatımla bir insan ancak ve
ancak kas-iskelet sisteminin birbiriyle koordineli olarak çalışması sonucunda
yürüyebilir, konuşabilir, yemek yiyebilir, oturabilir, yatabilir…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">KEMİKLER ARASINDAKİ MÜKEMMEL YAĞLAMA SİSTEMİ<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kemikler vücut içinde bulundukları yere göre farklı
özelliklere sahip olurlar. Örneğin sürekli hareket halinde olan bazı
kemiklerimizin, hareketsiz bölgelerdeki kemiklere göre daha farklı desteklere
ihtiyacı vardır. Buna örnek olarak eklemlerimizi verebiliriz. Omurgamızı
meydana getiren omurlar, bacaklarımızdaki, kollarımızdaki, el ya da
ayaklarımızdaki eklemler her hareketimizde birbirleri üzerinde dönerler.
Sürekli hareket halinde oldukları için de destek sistemlere ihtiyaçları vardır.
Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz.Herhangi bir mekanik alet çalışırken
hareket eden parçaların birbirlerine temas noktalarında sürtünme görülür.
Sürtünmenin gerçekleştiği bölgelerde kısa bir süre sonra aşınma ve aşınma
sonucunda parçaların bozulması söz konusudur. Bunu engellemek için mekanik
parçalar düzenli olarak yağlanır. Basit bir kapı menteşesinden, üstün
teknolojiye sahip bir otomobil motoruna kadar her hareketli mekanik sistemde
yağlamaya ihtiyaç vardır. Ancak yağlama aşınmayı tam olarak engellemez,
yalnızca geciktirir. Örneğin otomobillerin motoru her on bin kilometrede bir
yağlandığı halde aşınmanın önüne geçilemez. Bu nedenle motor parçalarının
düzenli olarak değiştirilmesi gerekir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Ancak insanların ve hayvanların eklem yerleri bir ömür
boyunca hareket ettikleri halde hiçbir şekilde bakıma ya da yağlanmaya ihtiyaç
duymazlar. Hatta bir insanın <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Eklemlerimizin yardımı olmasaydı, hareket etmemiz mümkün olmazdı. Çünkü tüm
vücut hareketlerimiz eklemlerin birbirleri üzerindeki hareketleri sayesinde
gerçekleşir. Bir basketbol maçı sırasında oyuncular vücutlarındaki tüm
kemikleri, eklemleri ve kasları kullanırlar. Ellerin topu kavraması, koşmak,
topu fırlatmak... Peki eklemlerin bu hareketler sırasındaki görevleri nedir?</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Eklem, iki kemiğin birbirine yaklaştığı her yerde
olabilir. Eklemin görevi kemiklerin birbirlerine sürtünmemesi için aralarındaki
mesafeyi mümkün olduğunca uzak tutmaktır. Ancak bu şekilde dizlerin,
dirseklerin, bileklerin rahat hareket ettirilmesi mümkün olmaktadır. Eğer
eklemin kendine has yapısı ve aradaki tampon bölge olmasaydı, insanlar da tıpkı
robotlar gibi kesik kesik aşamalarla ve zorlukla hareket edebilirdi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirehTi6jqkcYRmk8bZAy5X90Dsn6CqYomc7of-Qucz2ez4lyzrZ_BYJkVbi9haQWt4ceHyQXl4NnWUea1hYFiaMFUeWkwvUCCackT8q09-9xROwUA7WmCJTxHSLcNR9aBLRzlmU3keM5CT/s1600/th.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="772" data-original-width="474" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirehTi6jqkcYRmk8bZAy5X90Dsn6CqYomc7of-Qucz2ez4lyzrZ_BYJkVbi9haQWt4ceHyQXl4NnWUea1hYFiaMFUeWkwvUCCackT8q09-9xROwUA7WmCJTxHSLcNR9aBLRzlmU3keM5CT/s320/th.jpg" width="196" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Eklem yerlerinin iç yapısını gösteren bir resim. Kaynak: </span><span style="background-color: transparent;"><span style="font-family: "times new roman" , serif;">https://www.fermersimulator.ru/Biyoloji+ba%C4%9F+ve+destek+doku+h%C3%BCcreleri Erişim tarihi: 10/01/2020</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">İSKELET SİSTEMİNİN ÜSTÜN YÜK KAPASİTESİ<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
Vücudumuzun en yüksek kapasitede yükü kaldırabilen kemiklerinden biri uyluk
kemiğidir. Uyluk kemiği, dikey durumda 1 ton ağırlığı kaldırabilecek
kapasitededir. Nitekim atılan her adımda bu kemiğimize, vücut ağırlığımızın üç
katı kadar bir yük binmektedir. Hatta sırıkla yüksek atlama yapan bir atlet
yere inerken kalça kemiğinin her santimetrekaresi 1400 kiloluk bir basınca
maruz kalır. Vücuttaki kemikler hareket ettiğiniz, yattığınız, oturduğunuz her
an şiddetli bir ağırlık ve basınçla karşı karşıyadırlar. Oturduğunuz yerden
kalktınız ve yürümeye başladınız ya da tam tersini yaparak bir yere oturdunuz.
İşte sizin hiç düşünmeden yaptığınız bütün bu hareketler sırasında gerçekte
vücudunuzda son derece sistemli bir şekilde çalışan, kompleks iskelet tasarımı
harekete geçmektedir.</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">VÜCUTTAKİ CANLI BANKA: KEMİKLER<br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kalsiyum<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/%C4%B0nsan%20V%C3%BCcudundaki%20Mucizeler.docx#_ftn1" name="_ftnref1" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></a> vücutta, çevreden toplanan
uyarıların sinirlere ulaşmasını sağlamak gibi son derece önemli bir görev
üstlenmiştir. Kalsiyum olmadan uyarılar sinirlere ulaşamaz. Bu da insanın
tamamen felç olması ve iç organlarının çalışmaması anlamına gelir ki, bu ölümle
sonuçlanacak bir durumdur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
Bir yeriniz kesildiğinde, kısa bir süre sonra kesik olan bölgede kan
pıhtılaşır, kanama durur ve bu sayede kan kaybından ölmeniz engellenir. Bu çok
hayati bir önlemdir. Kemiklerde depolanan kalsiyum olmasaydı, kanınız
pıhtılaşmazdı.</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">KEMİK HÜCRELERİNİN KALSİYUM YAKALAMA YETENEKLERİ<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kemik hücrelerinin birer kalsiyum ve fosfor deposu
olarak görev yaptıkları belirtildi. Burada üzerinde durulması gereken yine çok
önemli bir nokta vardır. Gözü veya herhangi bir duyu organı olmayan bir kemik
hücresi, kanda bulunan binlerce değişik madde arasından kalsiyumu ve fosforu
kolaylıkla ayırt eder. Sonra hiç şaşırmadan bu atomları yakalar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Bir insan dahi önüne koyulan farklı element tozlarını
-eğer bu konuda bir eğitim almamışsa- ayırt edemez. Bir masanın üzerine
kalsiyum, fosfor, demir, çinko vs gibi elementlerin toz olarak koyulduğunu ve
bu karışımın içinden kalsiyum taneciklerini ayırt etmenizin istendiğini
düşünürseniz, herhangi bir duyu organı olmayan, bu konuda hiçbir eğitim almamış
kemik hücresinin başardığı işin zorluğu daha iyi anlaşılır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<a href="https://www.blogger.com/null" name="69."></a><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kemik hücresi aynı zamanda diğer vücut
hücreleri gibi son derece itaatli bir bireydir. Kendisine "kalsiyum
depola" emri söylenildiğinde (Kalsitonin Hormonu)<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/%C4%B0nsan%20V%C3%BCcudundaki%20Mucizeler.docx#_ftn2" name="_ftnref2" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></a> bu emre hemen itaat eder.
Eğer kendisine "depoladığın kalsiyumu bırak" denirse (Parathormon),
bu emre de itaat eder. Kemik hücresi
yüksek şuur, kabiliyet, sorumluluk ve disiplin anlayışıyla gece gündüz görevine
devam eder.<br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">İSKELETTEKİ MEKANİK DİZAYN<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kemiklerdeki kusursuz tasarımın bir başka örneği de
ayak kemikleridir. İnsanın bir ayağı 26 kemikten oluşur, dolayısıyla vücut
kemiklerinin dörtte biri ayaklarda yer alır. Ayak, mekanik fonksiyonların
kolaylaştırılması için tasarlanmış çok özel bir yapıya sahiptir. Ayağın
yapısındaki mükemmelliği çeşitli mühendislik eserleri ile örneğin ayaktaki
taban yapısını köprü mühendisliği ile kıyaslayabiliriz. Bu kavisli şekil vücut
ağırlığına karşı, kemiklere destek verecek özelliğe sahiptir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Başka bir örnek olarak otomobilleri ele alabiliriz.
Bir otomobilin gaz pedalına basıldığında pedal kaldıraç gibi çalışır. Aynı
şekilde ayaklar da parmak ucunda kalkma hareketi yapıldığında hidrolik bir
kriko görevi görürler. Zıplama hareketinde bedeni fırlatırken, koşma hareketi
yapıldığında bacaklar için birer yastık görevi görürler. Bütün bu hareketler sırasında
ayakta bulunan dokulara, damarlara ya da kaslara hiçbir zarar gelmez.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Bu özel durumun öneminin tam olarak anlaşılması için
vücutta bulunan başka herhangi bir organınızı, örneğin elinizi ve ayaklarınızı
ağırlık kaldırma bakımından kıyaslayalım. Her ayağa kalktığınızda ayaklarınızın
üzerine uygulanan ağırlığın aynısının ellerinize uygulanıldığını varsayalım.
Bunun için de elinizi masanın üzerine koyup sonra üzerine 70-80 kilo
ağırlığında bir yük yerleştirdiğimizi varsayalım. Bu durumda çok kısa bir süre
sonra dokularınız ezilir, damarlarınız patlar, hatta kemikleriniz etinizi
parçalardı. Ancak bütün bir gün insan vücudunu taşıyan ayaklarda ne damarlar
patlar, ne de dokular ezilir. Çünkü ayak özel olarak yük taşımak için
tasarlanmış bir organdır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Bu örnek de Allah'ın insanlar üzerindeki şefkatinin
delillerinden bir tanesidir. Allah insan için en rahat edeceği, hiçbir sıkıntı
duymayacağı, tüm ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılayacağı şekilde bir tasarıma
sahip olan bedeni yaratarak Kendisini bizlere tanıtmaktadır. Görebilenler için
Allah'ın ayetleri her yerde sergilenmektedir. Önemli olan bu ayetler üzerinde
düşünerek herşeyin hakimi olan Allah'a yönelmektir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile
gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen
gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra
dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde,
gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk
için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;">BEYNİ KORUYAN KAFES: KAFATASI</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Kafatası beyni çevreleyen ve son derece güçlü bir
koruma sağlayan kemikten bir zırhtır. 8 ayrı kemiğin birleşmesiyle oluşmuştur.
Daha önce vücuttaki kemiklerin bulundukları yere ve işlevlerine göre farklı
özelliklerde olabileceklerinden bahsetmiştik. Kafatasında da kendine özgü bir
tasarım söz konusudur. Kemiklerin birleşim noktaları diğer kemiklerden daha
farklı olarak girintili çıkıntılı bir yapıya sahiptir. Çünkü kafatası
kemiklerinin birleşim noktaları birbirlerine oturabilecek şekilde
tasarlanmıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Yetişkin bir insanda oldukça sert ve güçlü bir yapıya
sahip olan kafatası, yeni doğmuş bir bebekte bambaşka bir yapıya sahip olarak
karşımıza çıkmaktadır. Anne karnından çıkan bir bebeğin kafatası henüz kemik
halini almamış, yumuşak bir yapıdadır. Ayrıca kafatasını oluşturan 8 kemik
birbirlerine tam oturmamıştır. Kemiklerin birleşim noktaları arasında boşluklar
vardır. İlk bakışta bebeğin sağlığı açısından bir dezavantaj gibi görünen bu
durum, aslında doğum sırasında bebeğin hayatını kurtaran önemli bir özelliktir. Eğer kafatası tam olarak kemiksi sert bir
yapıda olsaydı ve arada boşluklar olmasaydı, doğum anında bebeğin kafasının
ezilme ihtimali çok yüksek olacaktı. Fakat bebeklerde kafatası kemiklerini
oluşturan kıkırdaksı yumuşak yapıdan dolayı kemikler bir esneklik kazanarak,
eğilme ve bükülme özelliği taşımaktadırlar. Ancak sadece esneme tabii ki
yetersizdir. Kafatasının esneyebilmesi için bir de alana ihtiyaç vardır. İşte
bu alan da doğum sırasında henüz tam olarak kapanmamış olan kafatası
aralığıdır. Kafatası kemikleri sıkışarak aradaki bu boşluğu doldurur hatta
birbirlerinin üzerine doğru çıkarlar ve kafanın hacmi küçülür. Böylece bebek,
baş hacminin yarısı kadar olan doğum kanalından geçerek sağlıklı doğar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Ya bunlardan biri olmasaydı? Mesela kafatası kemikleri
yine esnek olsaydı da arada boşluk olmasaydı ya da tam tersi olsaydı, yani
kemiklerin arasında boşluk olsaydı, ancak kemikler esnek olmasaydı… Her iki
durumda da bebeğin beyni büyük hasar görürdü. Yani doğum anında bu iki
özelliğin de bir arada bulunması şarttır. Fakat burada unutulmaması gereken çok
önemli bir detay daha vardır: Anne vücudundaki leğen kemikleri.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Hamile kadınlarda leğen kemikleri, hamileliğin son
aylarına doğru gevşer ve birbirlerinden biraz ayrılır. Bu son derece önemli bir
ayrıntıdır, çünkü bu gevşeme sayesinde bebek, başı ezilmeden doğabilir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">İnsan vücudundaki her özellik insanın sağlığını
korumak ve zarar görmesini engellemek için tasarlanmıştır. Burada da açıkça
görülen planın ve bu plan dahilinde gerçekleşen tasarımın nasıl ortaya çıktığı
sorusunun tek bir cevabı vardır. Bu benzersiz tasarım evrendeki her şeyi
yaratmış ve belirli bir düzene koymuş olan Allah'a aittir. Allah çok üstün bir
aklın sahibidir. Allah'ın sonsuz aklını görebilen ve bundan sonuç çıkarabilen
kimseler gerçek kurtuluşa ulaşacaklardır. İnsana düşen Allah'ın kendisi üstünde
yarattığı bu gibi nimetleri görebilmek ve buna şükretmektir. Allah şükredenleri
sever.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">…<b> Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan
(fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler. (Yunus Suresi, 60)</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div>
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<div id="ftn1">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/%C4%B0nsan%20V%C3%BCcudundaki%20Mucizeler.docx#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , sans-serif; font-size: 10pt; line-height: 15.3333px;">[1]</span></span></span></a> Doğada en çok bulunan elementlerden biridir. Canlı yaşamı için olmazsa olmaz bir konumdadır. https://www.makaleler.com/kalsiyum-nedir-ozellikleri-kullanimi-faydalari Erişim tarihi: 10/01/2020</div>
</div>
<div id="ftn2">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/%C4%B0nsan%20V%C3%BCcudundaki%20Mucizeler.docx#_ftnref2" name="_ftn2" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , sans-serif; font-size: 10pt; line-height: 15.3333px;">[2]</span></span></span></a> https://hormonlarim.com/tiroid-bezi/kalsitonin-hormonu Erişim tarihi: 10/01/2020</div>
</div>
<br />
<br /></div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-3914114284778399262020-01-06T22:57:00.000-08:002020-01-06T22:57:38.205-08:00Tüm Bilimadamları Evrime mi İnanıyor ? Tabi ki Hayır<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Ne zaman biyoloji yada benzeri bir disiplin ile
alakalı bir şeyler okumak isteseniz hep aynı zırva ile karşılaşıyorsunuz değil
mi ? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">''Bilim
adamları evrim üzerinde herhangi bir tartışma yapmıyorlar, tüm bilim dünyası
bunu kabul ediyor''<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Peki bu iddia doğrumu ? Tabi ki değil. Şuradan;<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>https://www.discovery.org/m/2019/10/Scientific-Dissent-from-Darwinism-List-09302019.pdf<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcHUnFDcDJ56CTkPXLr7UUPSIh30NABMp5_OMsLC6eNP4iuHEh7j1GlDLMWmjddYzPnx9h1kiYJ45s2JKNU8CuwlZnDLvyA4vnbR3LW8GbjLGPBTc2EPluiLDVRiFGhe0P50OLHatx4Dup/s1600/douglas+axe.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcHUnFDcDJ56CTkPXLr7UUPSIh30NABMp5_OMsLC6eNP4iuHEh7j1GlDLMWmjddYzPnx9h1kiYJ45s2JKNU8CuwlZnDLvyA4vnbR3LW8GbjLGPBTc2EPluiLDVRiFGhe0P50OLHatx4Dup/s320/douglas+axe.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;">Evrende bir zekanın ( Biz Allah diyoruz) hakim olduğunu ve bunun tüm evrene etki ettiğini bilimsel metodlarla, disiplinler ve mantıklı çıkarımlar ile gösteren bilim adamlarından Douglas Axe</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Darwinci evrimden şüphe duyan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve Akıllı tasarıma yada bir başka değişle
yaratılış görüşünü savunan ( vurgular bana ait) yüzlerce bilim adamının ismine
ve pozisyonlarına göz atabilirsiniz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Peki liste bu kadar mı ? Tabiki değil, ancak pek
çokları kendini şimdilik gizlemeyi düşünüyor. Prof. Dr. Jonathan Wells'in
''Evrimin İkonları''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
kitabında bahsettiği gibi özellikle batı dünyasında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Darwinci<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
evrime bir din gibi inanmaktadırlar ve bu hipotezin eleştirilmesi bile
araştırma görevlilerinin, akademik görevlilerin vs. araştırma burslarını yada
işlerini kaybetmelerine neden olabilmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnrwtsaCVgCd8A2hIcKEwLPR6UUoCnsN3TlKH3qBWZbFfkM6QxoXEl8GyoNDECB10YR3NlU6KR_9ysuZRfBvAcgO9ULVjNOFQMZCiGQoaDap42MLta3r1E4Jj4z8khiTMhJBMFn8uKTA6I/s1600/Jonathan-Wells-Portrait-e1491344520961.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="485" data-original-width="480" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnrwtsaCVgCd8A2hIcKEwLPR6UUoCnsN3TlKH3qBWZbFfkM6QxoXEl8GyoNDECB10YR3NlU6KR_9ysuZRfBvAcgO9ULVjNOFQMZCiGQoaDap42MLta3r1E4Jj4z8khiTMhJBMFn8uKTA6I/s320/Jonathan-Wells-Portrait-e1491344520961.jpg" width="316" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;">Prof.Dr. Jonathan Wells, Türkiye'deki korkak bilimadamlarının aksine açıkça Allahın varlığını bilimsel olarak savunan bir moleküler biyolog. (Jonathan Wells Allah demez ancak evrende akıllı bir tasarımın bulunduğunu savunur, vurgu bana ait)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Gelin size muhtemelen hiç duymadığınız ancak vukuu
bulmuş iki evrimci sansürden bahsedeyim. Jonathan Wells '' Evrimin
İkonları''isimli darwinizm mitini bütün yalanlarıyla gösterdiği kitabında
Darwinci Sansür başlığı altında şunları yazmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">''Dogmatik
darwinciler, zayıf bir yorumu kanıtın üzerine giydirerek, onu bilim yapmanın
tek yolu olarak ilan etmektedirler. Bunun üzerine eleştiriler bilimsel değildir
etiketiyle yaftalanır; eleştirenlerin makaleleri, editörlerinin baskın şekilde
dogmatik darwincilerden oluştuğu önde gelen dergiler tarafından reddedilir;
eleştirenlere devlet kurumları fon ayırmaz. Söz konusu kurumlar büyük önerileri
''ortaklaşa'' inceleme yapmaları için darwinci dogmatiklere götürür. En
nihayetinde eleştirenler bilimsel camianın dışına itilirler. <o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Fiiliyatta
darwinci görüşe karşı sunulan kanıtlar ortadan kaldırılır, ganster çetesine
şahitlik edenlerin ortadan kaldırılması gibi veya kanıtlar, sadece gayretli bir
araştırmacının<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bulabileceği, uzmanlaşmış
yayınlar içinde saklanır. Bazı eleştiri sahipleri susturulur ve karşıt kanıt
gizlenir, dogmatikler teoremleriyle alakalı bir tartışmanın olmadığını ve ona
karşı hiçbir kanıtın sunulmadığını iddia ederler. Darwinci ortodoksluğun
savunucuları bu taktikleri kullanarak araştırma ödenekleri, fakülte atamaları
ve ortaklaşa inceleme alanlarında Amerika'da neredeyse bir tekel kurmayı
başarmışlardır.<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Nisan
2000'de Texas'taki Baylor üniversitesinde akademisyenlerin Darwinci
Ortodoksluktan farklı düşünme hakları konusunda bir öfke patladı. Ünlü bir
bilim felsefecisinin ismini alan Michael Polanyi Merkezi altı ay önce,
üniversite idaresi tarafından bilimin kavramsal temelleri konusunda araştırma
yapmayı teşvik etmek için kurulmuştu. Bu merkez büyük uluslararası bir
konferans düzenlediği zaman( katılımcılar arasında nobel ödülü sahipleride
bulunuyordu) bir kıyamet koptu, çünkü fakülte, merkezin yöneticisi William
Dembski'nin açıkça Darwinci evrimi eleştirdiğini öğrenmişti. <o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Baylor
Fakülte Senatosu hemen Michael Polanyi merkezinin kapatılmasına karar verdi.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[3]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bunun gibi yüzlerce farklı sansür hikayesi
bulunmaktadır. Ayrıca açıktan darwinci evrime itiraz etmeyen herkes otomatik
olarak darwinist kabul edilmektedir. Tıpkı Türkiye'de yaşayan herkesin otomatik
olarak müslüman olarak kabul edilmesinde olduğu gibi. Geçenlerde internette
rastgele gezerken karşılaştığım Kasım Takım<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
isimli bilim adamında olduğu gibi. Kendisi açıktan evrim düşüncesini
eleştirmektedir üstelik altını doldurarak. Mesela bu akademisyen eğer açıktan
bu görüşü eleştirmeseydi o pek şanlı '' bilim adamlarının arasında bu konuda
tartışma yok'' diyen amipsilerin nazarında sıkı bir darwinist olarak
resmedilecekti. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Prof. Dr. Jonathan Wells aynı kitabında sayfa 213'de
Prof. Dr. Michael J Behe'yi ( bundan tam olarak emin değilim, kitapta bir
biyokimyacı ifadesi geçtiği için böyle düşünüyorum) görevden alan Amerikalı
ünlü evrimci Stephen Jay Gould'un Ernst Haeckel'in sahte embriyo çizimlerinin,
sahte olduğundan haberdar olmasına rağmen yıllarca okullarda okutulmasına
müsaade ettiği ancak ismini açıklamadığı Leigh üniversitesi biyokimyacısının
apaçık aşikar olan bir sahtekarlığı açıktan eleştirmesini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>cezalandırmak için görevden aldığından
bahsetmektedir. <span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title="">[5]</a></span></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn5" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><br /></span></span></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIwpaVrHh34Z6ZkJNEgLNAGiumPrW5iTPTczgAIts-HVf3eWnbdmvvy-m9I_rlIag0EBTaB32DeEcm7jd6O9ucLYkqKJMibg7TSBgKChpiZX9vlmTKCTWAlY59vY8oRZtPZWL4TYwUmSXX/s1600/Michael-Behe-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="460" data-original-width="640" height="230" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIwpaVrHh34Z6ZkJNEgLNAGiumPrW5iTPTczgAIts-HVf3eWnbdmvvy-m9I_rlIag0EBTaB32DeEcm7jd6O9ucLYkqKJMibg7TSBgKChpiZX9vlmTKCTWAlY59vY8oRZtPZWL4TYwUmSXX/s320/Michael-Behe-1.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference">Prof.Dr. Michael J. Behe, Darwinci evrimin imkansız olduğunu evrimin ancak bilinçli bir yaratıcının ürünü olabileceğini göstermektedir. Son kitabı Darwin Devolves tesadüfi evrim görüşünü çöpe atmaktadır. </span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">İşte o sürekli gözünüze gözünüze sokulan ''
bilimadamları bunu tartışmıyor bile'' yalanının dolgusunda böyle zulümler ve
ahlaksızlıklar yatmaktadır.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bilim
adamlarına yapılan bu baskılar özellikle ABD'de o kadar arttırmıştırki
2008<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yılında bu konuyu film haline
getiren ''Expelled! No Intelligence Allowed'' isimli bir film bile yapılmıştır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Amerika'da olurda Türkiye'de olmazmı hiç ? Tabiki
Türkiye'dede bunlar yaşandı. Prof. Dr. Adem Tatlı'nın başına gelenleri hiç
duydunuz mu ? Prof. Tatlı evrime karşı yaratılış görüşünü taşıdığı için
görevinden haksız bir şekilde alınmıştır. Tekrar görevinde iade edilmesi ise 8
yıl sürmüştür.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Pek çok kişinin muhtemelen duymadığı bilgiler
edindiniz. Bilim yapmak yerine kendi tozlu metodolojik Naturalizm inancını
yaşatmaya çalışan bu dogmatiklerin şimdi söyledikleri herhangi bir şeye
inanabilirmisiniz ? Neden insanlar kendi meslektaşlarına bile aynı fikirde
değiller diye zulm eden bu adamların söyledikleri herhangi bir şeye inanmak
zorunda olsunlar ki ?!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Tesadüflerin eseri değilsiniz, olamazsınız. <o:p></o:p></span></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Başarılı
bir moleküler biyolog olan Prof. Jonathan Wells'in yaklaşık 20 yıl önce yazdığı
kitap. Kitap evrimin en büyük kanıtları olarak gösterilen iddiaların bir mit
bile olmadığını bilimsel bir temelde göstermektedir. Gelenek yayıncılık 2003,
istanbul</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Evrim
muğlak bir kavramdır. Bununla ne kastettiğiniz çok önemlidir. Ben ve aslında bu
yazarlar evrim derken genelde ortak atadan rastgele mutasyonlar ile türeme
anlamını kastediyoruz. Buna bazen Darwinci evrimde denilmektedir. Tıpkı benim
yaptığım gibi.</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Jonathan
Wells, Evrimin İkonları, Bilim mi Mit mi ? Gelenek Yayıncılık, 2003, istanbul,
s.217</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Bildiğim
kadarıyla Harran Üniversitesi biyokimyagerlerinden. Kendisi çeşitli videolar
yoluyla modern evrim görüşünün bir fantaziden ve kör bir inançtan ibaret
olduğundan bahsetmektedir. https://www.youtube.com/watch?v=DJve4fL7VHY<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Erişim tarihi: 07/01/2020</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Jonathan
Wells, Evrimin İkonları, Bilim mi Mit mi ? Gelenek Yayıncılık, 2003, istanbul,
s.213</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Filmin
tamamını https://www.youtube.com/watch?v=V5EPymcWp-g buradan izleyebilirsiniz.</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Bilim%20Amalar%C4%B1n%C4%B1n%20Hepsi%20Evrimimi%20Destekliyor.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.yeniasya.com.tr/gundem/prof-dr-adem-tatli-hak-8-yil-sonra-yerini-buldu_162014<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Erişim tarihi 07/01/2020</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-24541101808015343202020-01-06T11:46:00.000-08:002020-01-06T11:46:03.928-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı, Fosiller Yaratılışı Gösteriyor, (Dinozorlar ve Kökenleri) (10)<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Dinozorlar, şimdiye kadar yaşamış canlılar içinde,
insanları ve özellikle de çocukları en çok büyüleyen canlılardır. Bunun nedeni
belki de onların, birçok örneğinde görülen büyüklükleri ve sahip oldukları pek
çok alışılmadık anatomik özellikleridir (dinozorların büyüklüğü, bir horozun
boyutundan seksen tona kadar bir ağırlığı ve beş katlı bir binaya kadar
uzunluğu olan Brachiosaur’un boyutuna kadar değişkenlik gösteriyorlardı). Şimdi
tarih sahnesinden silinmiş olan bu devasa canlıların fosilleri geçmişe ışık
tutabilmemize yardımcı olmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0CHGCxDlmw_L_FCTEpkwZKhHXA-EbPTbhPs-Cagqi5I7j-U7zJW_qLD017gYGJhtTjlrupfkW3AfsF6_-uW5EVCP5V4Ly88RGje269tioONEaTGpO8X5yUb-rkoh2z3VwEFu-Z0AnGVsO/s1600/Brachiosaur.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="736" data-original-width="1024" height="230" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0CHGCxDlmw_L_FCTEpkwZKhHXA-EbPTbhPs-Cagqi5I7j-U7zJW_qLD017gYGJhtTjlrupfkW3AfsF6_-uW5EVCP5V4Ly88RGje269tioONEaTGpO8X5yUb-rkoh2z3VwEFu-Z0AnGVsO/s320/Brachiosaur.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;">Dev Brachiosaurus'ların illustre edildiği anonim kaynaklı bir illustrasyon. Brachiosaurus'lar bilinen en büyük dinosaurlardı.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Dinozorların fosil kaydı, bugün soyları tükenmiş
olan canlılar konusunda mümkün olduğu kadar yaratılışı doğrulamaktadır. İlk
dinozor fosili, 180 yıl önce İngiltere’de bulundu. 1822 yılında, bir fizikçi ve
aynı zamanda da amatör bir paleontolog olan Dr. Gideon Mantell’in eşi
tarafından büyük bir diş keşfedildi. Dr. Mantell, daha başka fosiller aradı ve
birkaç diş ve kemik daha buldu. Bulduğu fosilleri ünlü bir Fransız bilim adamı
olan Baron Cuvier’e gönderdi. Şimdiye kadar, bunlarla karşılaştırılabilecek
hiçbir fosil görmemiş olan büyük Fransız bilim adamı bu kez yanıldı. Cuvier,
dişlerin, eski bir gergedana ve kemiklerin de, soyu tükenmiş bir suaygırına ait
olduğunu belirledi. Daha sonra, Dr. Mantell’in bir arkadaşı, ona, dişlerin
yapısının, Meksika ve Güney Amerika’da bulunan Hint (İguana)
kertenkelesininkilere benzediğini haber verdi. O zaman Dr. Mantell, çok
şaşırtıcı yeni bir canlı türünün kalıntılarını bulduğuna karar verdi ve bu
yaratığa, Iguanodon (iguana dişli) adını verdi. Kısa bir süre sonra, kertenkele
benzeri büyük bir etçilin fosilleşmiş diş ve kemikleri bulundu ve Megalosaurus
olarak isimlendirildi. Iguanodon ve Megalosaurus’un, o güne kadar
keşfedilmemiş, soyu tükenmiş bir canlı türünün üyeleri oldukları fark edildi.
Büyük İngiliz anatomi ve fosil bilimcisi Sir Richard Owen, onlara, “korkunç
kertenkele” anlamına gelen Dinosaur ismini verdi. Iguanodon kalıntılarıyla
birlikte, keskin, gaga benzeri bir kemik bulundu ve bunun bir gaga olduğu düşünüldü.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Evrimcilerin kendi kaynaklarından benimde seri boyunca oldukça sı faydalandığım Romer ile
başlayalım. Romer, Saltopusuchus gibi devasa bir canlının uçan sürüngenler ve
kuşların atası olduğu konusunda oldukça iddialı bir cümle ile başlamaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Romer, bir
pseuodosuchia tekodont’u olan Saltoposuchus hakkında konuşurken şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bunun,
pterosaur’lar, kuşlar ve dinozorların ortaya çıktığı türe ait bir form olduğu
gayet açıktır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[1]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a>
<o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Ne sözü edilen ilk iki gruba, ne de iki dinozor
takımından birine, Ornithischia’ya, doğru olumlu bir işaret gösteren hiçbir
bilinen tekodont yoktur. Eğer bu canlılar, uçan sürüngenler, kuşlar ve
ornithischia’lara doğru hiçbir “olumlu işaret” göstermiyorlarsa, Saltoposuchus
gibi bir canlının, nasıl oluyor da uçan sürüngenlerin, kuşların ve kuşsu
dinozorların atası olduğu gayet açık oluyor? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b>Görünen
o ki, Romer, daha iyi bir adaydan yoksun olduğu için, kuşların, uçan
sürüngenlerin, kuş kalçalı dinozorların ve timsahların ataları olarak tekodont
sürüngenleri seçmiştir.</b></span></i><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> Çünkü, fosil kaydı, gerekli geçiş
formlarını ve esas ataları göstermemektedir. Romer, archosaur’lar (tekodontlar,
timsahlar, uçan sürüngenler ve dinozorlar) konusundaki önceki tartışmasında
şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Farklı archosaur’ların uç formları arasındaki
yapısal özelliklerdeki pek çok benzerlik, ortak bir atadan gelir biçimde,
bundan sonraki döllere aktarılmadı. Fakat, bu özellikler, farklı grupların
üyeleri tarafından bağımsız olarak kazanıldılar. Ancak bu, akrabalık
göstergeleri olarak karakterlere bir engel teşkil etmez. Fosil form çalışmaları
gittikçe artan bir şekilde göstermektedir ki, evrimde, çok büyük miktarda bir
paralellik vardır; fakat, yine bu çalışmalar, yakın paralelliklerin, yalnızca,
yakın akraba formlarında gerçekleşmiş gibi görünmektedir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[2]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Romer’in
burada kabul ettiği şey, bu canlı gruplarının, pek çok benzerlik içermeleri
nedeniyle birbirlerine bağlandıkları, fakat her durumda, yapısal özelliklerin
pek çoğunun ve varsayılan evrimsel uç formları tarafından ortaklaşa
paylaşılmayan özelliklerin zaten varsayılan ortak ata tarafından da sahip
olunmadığı ve böylece sonraki döllere de aktarılmadığıdır. Evrimcilerin bu gibi
durumlarda kabul ettikleri şey, evrimsel ata popülasyonunun, ayrı ayrı
evrimleşen soylara bölünmesiyle, her evrimleşen soyun, aynı yapı ya da yapıları
diğerlerinden bağımsız anlamda kazandıklarıdır (“paralel evrim”). Bunun anlamı
şudur: Bir yapısal özelliğe ortak anlamda sahip olan iki veya daha fazla
canlının, eğer, varsayılan atanın, bu yapısal özelliği taşımadığı biliniyorsa,
sahip oldukları bu özellik, onların ortak bir atadan geldiklerini göstermemektedir.
Romer, timsahlar, uçan sürüngenler, tekodont’lar ve dinozorların, sahip
oldukları benzerlikler nedeniyle Archosauria adlı tek bir grupta
toplandıklarını söylemekte ve bu benzerliklerin birçoğunun ortak bir atadan
aktarılmadığını söylemeye de devam etmektedir. Bununla beraber, bu
benzerlikler, ataların tahmin edilmesinde bir temel görev görmektedir. Romer,
yakın paralelliğin, yalnızca yakın akraba formlarda meydana geldiği tahminine
dayanarak, evrim masalını haklı çıkarmaya çalışmaktadır. Fakat, eğer
benzerlikler, bağımsız olarak kazanılmış olan akrabalıkların ortaya
çıkarılmasında kullanılıyorsa, o zaman, sorgulanan canlıların gerçekten akraba
olduklarını nereden bileceğiz? Bu gerçekten de kör bir inanç gerektirir. “Erken
Dinozor Evriminin Sırları” başlıklı bir makalede Cox şöyle der, <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">“Dinozorların
soylarının tükenmesinin sırrı konusunu tartışan çok şey yazılmaktadır, bu
sırrın bir o kadarı da, onların kökeni ya da kökenlerini kuşatmış olan
belirsizliktir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[3]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Önceden de
belirtildiği gibi, dinozorların, pseudosuchia’lardan evrimleştiği tahmin
edilmektedir. Bu fikirdeki sorun, ata kabul edilen pseudosuchia’ların,
dinozorlar evrimleştikten sonra, halen var olmalarıdır. Cox şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Geç
Trias’ın her döneminde, pseudosuchia’lar, torunları oldukları tahmin edilen
büyük çeşitlilikteki dinozorla beraber ve büyük bir çeşitlilikle, bir arada var
olmuşlardır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[4]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Cox, kuşsu ve
sürüngenimsi dinozorların hakkında konuşurken şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Eğer
Trias pseudosuchia’ları ile bu iki çeşit dinozor arasında bir bağlantı
kurulmaya çalışılırsa, aralarındaki olası evrimsel bağların inatla ortaya
çıkmamasına rağmen, bu iki grup arasında zaman olarak şaşırtıcı bir çakışma var
olduğu görünmektedir. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[5]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Önceden de belirtildiği gibi, Romer, kuşsu
dinozorları, tahmin edilen tekodont atalarıyla bir araya getirmenin hiçbir yolu
olmadığını kabul etmektedir. Ancak, Cox’un da anlattığı gibi, her ne kadar,
pseudosuchia tekodont atalar ve onların dinozor dölleri Geç Trias’ta bir arada
var olmuşlar ve onların arasında hiçbir evrimsel ara tür bulunamamışsa da,
Romer, sürüngenimsi dinozorların tekodontlara benzerliklerinin, onların
tekodont sürüngenlerden evrimleştiğini düşünmeye yetecek kadar büyük olduğunu
kabul etmektedir. Kökenler ile ilgili yaratılış ve evrim modellerinin
güvenilirliği konusunda düşünürken, dinozorların esas kökeni konusu ile ilgili
olarak, en doğru yaklaşım, bir tekodont sürüngeni ile genel bir dinozor formu
arasında bir bağ hayal etmek değil, benzersiz yapılara sahip dinozorların
evrimsel kökenlerini belgeleyecek olası geçiş formlarını aramaktır. Eğer evrim
gerçekse, bu eşsiz yapıların kademeli olarak var oluşlarını gösteren bir dizi
geçiş formlarını kolaylıkla bulabilmeliyiz. Eğer yaratılış gerçek ise, bu eşsiz
yapılara sahip dinozorlar, başlangıçta, tümüyle gelişmiş biçimde, birdenbire
ortaya çıkacaklardır. Bu durumda yaratılış kuramı kesin olarak kazanmış oluyor.
Gerekli olan geçiş formları tek bir durumda bile bulunmamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Boynuzlu dinozorların (Ceratopsia altsınıfı) en
önemli özelliği, tabi ki, bir veya birden daha çok boynuzları olmasıdır. Bu
kuşsu dinozorların kemikli boynuzları, görünüş olarak, günümüz bizonlarınınkine
benzemektedir. Triceratops, yaklaşık sekiz ile on tonluk bir ağırlığa ve beş
ile altı metre arasında bir uzunluğa sahipti. Her iki gözünün üzerinde birer
tane ve burun bölgesinde de bir tane merkez boynuz olmak üzere toplam üç büyük
boynuza sahipti. Triceratops, kafatasının, parietal ve squamosal kemiklerinin
uzamasıyla oluşmuş, on, on beş santim kalınlığında, kemikli bir boyun yelesine
sahiptir. Bu kalkan, boyun bölgesi için önemli bir koruma sağlıyordu.
Centrosaurus da, kemikli bir kalkanla donatılmıştı ve burun bölgesinde tek bir
boynuza sahipti. Protoceratops, Moğolistan’ın Üst Kretase kayaları arasında
bulunan dinozora verilen isimdir. Kuzey Amerika ve Moğolistan’da,
Protoceratopsidae familyasında yer alan buna benzer çeşitli dinozorlar
bulunmuştur. Protoceratops’a, hiç boynuzu olmadığı için, yanlış isim
verilmiştir. Burun bölgesi boynuzumsu yapıdadır ve bazı bireylerin üzerinde
buruşukluklar vardır. Evrimciler, bu tür canlılarda boynuzların
gelişebileceğini düşünmektedirler; fakat bunu gösteren hiçbir geçiş formu
bulunamamıştır. Üstelik, yukarıda da söylendiği gibi, Protoceratops, tüm boynuzlu
dinozorların bulunduğu dönem olan Üst Kretase’de bulunmuşlardır. Gerçekten,
evrimcilere göre, protoceratops dinozorlarının en ilkellerinden birisi olarak
tanımlanan Leptoceratops gracilis, Kuzey Amerika’da son olarak bulunan
dinozorlardan biriydi. Eğer Protoceratops boynuzlu dinozorların atası olsaydı,
Üst Kretase’den daha yaşlı olduğu kabul edilen Alt ve Orta Kretase gibi
jeolojik oluşumlarda bulunması gerekirdi. Sonuç olarak Protoceratops, boynuzlu
dinozorların atası olduğu iddiası böylece boşa çıkmış olmaktadır.
Triceratops’un olası evrimsel çeşitleri konusunda, iki dinozorun sözü
edilmektedir. Bunlar, artık tam gelişmemiş bir Triceratops olduğuna inanılan
Sterrholophus ile patolojik bir Triceratops biçimi olan Diceratops’tur.
Weishampel ve diğerler şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Protoceratopsidler ve gerçek boynuzlu
dinozorlar olan ceretopsidler arasında büyüklük ve göreli büyüme (allometric)
özellikleri olarak keskin bir devamsızlık vardır; ve familyaların üyeleri
arasında bir karışıklık yoktur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[6]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Toplam
uzunluğunun yaklaşık üçte birine eşit kafa ve kalkana sahip olan Triceratops
dinozorundan farklı olarak, Stegosaurus, boynuzsuz, küçük bir kafaya sahipti.
Ancak Stegosaurus, bazı alışılmadık yapılara sahipti. Bu yapılar, kuyruk
üzerindeki, her biri yaklaşık bir metre uzunluğunda olan çivi benzeri boynuzlar
ile, boynu, gövdeyi ve kuyruğu boydan boya kaplayan plâkalardan oluşuyordu.
Altı metre uzunluğunda dört ayaklı olan bu dinozorlar çivi benzeri yapılarını
elbette ki kendilerini korumak için kullanıyorlardı; fakat plâkaların ne işe
yaradığı, şüpheli bir konudur. Bazı insanlar, iskelete bağlarla bağlanmış halde
bulunan plâkaların zırh görevi gördüğünü ileri sürmüşlerdir. Ancak, birbiri
ardına gelen çift sıra düzeni ve plâkaların konum şekli, bu plâkaların, ısı
değişimini sağlama görevleri olduğu görüşünü desteklemektedir. Ancak, plâka ve
çivi yapılarının kademeli evrimsel kökenini gösteren bir geçiş formu dizisi
bulunamamıştır. Bol miktarda bulunan Stegosaurus fosilleri, evrimden beklenenin
tam tersine, yaratılış ile uyum göstererek<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">,
tümüyle gelişmiş biçimde ortaya çıkmaktadır.</b> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTw6bGF7wbMd-j67Nbf_eJWGVfCm-dlp6zWN1r8lRBPkfOsFZB7izWa-7lZMwUqsjLq2lmEtUi6lUwil2d8FCrTVO7mcNIGYfBaJI68Cr_rXFU9kYWwQxrFMPz_0VQGyD-KxGe9FU3dYOH/s1600/triceratops-large.ngsversion.1522275609924.adapt.1900.1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1228" data-original-width="1600" height="245" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTw6bGF7wbMd-j67Nbf_eJWGVfCm-dlp6zWN1r8lRBPkfOsFZB7izWa-7lZMwUqsjLq2lmEtUi6lUwil2d8FCrTVO7mcNIGYfBaJI68Cr_rXFU9kYWwQxrFMPz_0VQGyD-KxGe9FU3dYOH/s320/triceratops-large.ngsversion.1522275609924.adapt.1900.1.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;">Dev Triceratops fosili. Kaynak : </span><span style="font-family: Times New Roman, serif;">https://www.nationalgeographic.com/science/phenomena/2013/06/11/chipping-away-at-triceratops-hype/ Erişim tarihi: 06/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bir diğer alışılmadık dinozor çeşidi de, hadrosaur
ya da ördek gagalı dinozordur. Bu iki bacaklı canlıların çok sayıda fosili Üst
Kretase kayaları arasında bulunmuştur. Dünyanın hemen her bölgesinde
yaşıyorlardı. Bu dinozorlar, ördek gagalarla donatılmış olmalarına rağmen,
gagalarının arka tarafına doğru çok sayıda dişleri vardı. Örneğin, Trachodon,
iki bin kadar dişe sahipti. Bu ördek gagalı dinozorların bir çoğunun, tuhaf
görünüşlü, kemikli ibikleri vardı. Bunlar, Parasaurolophus, Saurolophus,
Lambeosaurus ve Corythosaurus idi. Görünüşe göre <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu dinozorlar zamanlarının büyük bir bölümünü
suda geçiriyorlardı; çünkü pençe olmayan toynaklı, perdeli ayaklara sahiptiler.
Vücut uzunlukları, ortalama dokuz metreydi. Eğer bu dinozorlar, bir tekodont
sürüngenden ya da sıradan bir dinozordan evrimleşmiş olsalardı, sıradan çene ve
dişlerden kademeli olarak evrimleşen ördek gagalarını gösteren çok sayıda geçiş
formunu bulabilecektik. Böyle tek bir geçiş form, asla bulunamadı. Tüm ördek
gagalı dinozorlar, yaratılışa olumlu kanıtlar sunarak, tümüyle gelişmiş biçimde
ortaya çıktılar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv6q5vOkzes77hDC-CVAFWgvyoycf3suoeqJgo7OT9qUAm3cAAVokkCU4uQZ7TSWvaiGex40PrISWh2q7VIjjowDzO8LdS8DnwvnnZaEhdxJ3R3YElAQ7q0nPWXFKSe35ZJ_eduUkMm_3_/s1600/1200px-Parasaurolophus_cyrtocristatus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="887" data-original-width="1200" height="236" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv6q5vOkzes77hDC-CVAFWgvyoycf3suoeqJgo7OT9qUAm3cAAVokkCU4uQZ7TSWvaiGex40PrISWh2q7VIjjowDzO8LdS8DnwvnnZaEhdxJ3R3YElAQ7q0nPWXFKSe35ZJ_eduUkMm_3_/s320/1200px-Parasaurolophus_cyrtocristatus.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ankylosauria
alttakımına ait dinozorlar, dinozorlar içinde, çok kalın zırhlara sahip
“sürüngen tanklarıydılar. Bu bodur, geniş, dört ayaklıların başları, sırtları
ve kuyrukları kemikli yumrularla kaplanmıştı ve omuz bölgelerinden dışa doğru,
uzun çivi yapıları uzamıştı. Bazılarının kuyruklarında uzun, kemikli çivi
yapıları vardı. Ayrıca, Ankylosaurus’un, güçlü kuyruğunun uç kısmına yakın bir
yerde, etkili bir savaş sopası görevi gören, büyük bir kemikli yumru vardı.
Etçil bir dinozor, akşam yemeği için bir Ankylosaurus yemeye karar verdiğinde,
bu serüven kırık dişler ve kırık bir bacakla sona erebilirdi! Bu zırhlı
dinozorlara ait hiçbir geçiş formu bulunamamıştır. Iguanodon’lar, ördek gagalı
dinozorlar, çatılı sürüngenler (stegosaur), boynuzlu dinozorlar ve zırhlı
dinozorların (ankylosaur) hepsi kuş kalçalı dinozorlardı. Sürüngen kalçalı
dinozorlar arasında hem en küçük, hem de en büyük ve en vahşi olan dinozorları
buluyoruz. Alt takımın altında (infra-takım) olan Coelurosauria’lar arasında,
kuyrukları dahil, uzunlukları bir metreden iki metreye kadar değişen küçük
dinozorlar bulunmaktadır. Coelurosauria’lar, ince yapılı, iki bacaklılardı.
Coelophysis, yaklaşık iki metre uzunluğunda, Podokesaurus, yaklaşık bir metre,
Compsognathus ise, yaklaşık olarak bir tavuk büyüklüğündeydi. Küçük bir baş,
uzun bir boyun ile uzun ve ince bir vücuda sahip olan Struthiomimus (“devekuşu
benzeri”) kendi ebatlarında bir devekuşuna benziyordu. Belki, bazıları,
Struthiomimus’un, kuşların atası olduğunu ileri sürebilir. Fakat unutmamalıyız
ki, Struthiomimus’un, tek bir tüyü bile yoktu, kuş kalçası yerine, sürüngen
kalçası taşıyordu ve hiç dişi yoktu (Arkeopteriks’in dişleri vardı).
Struthiomimus’ta bulunan tüm özellikler, bu canlıda, bir anda tamamlanmış
biçimde ortaya çıkmaktadır. Diğer tüm coelurosaurian’ larda olduğu gibi bunda
da hiçbir geçiş formu yoktur. Küçük coelurosaurian’ların aksine, Carnosauria infra-takımına
ait dinozorlar çok büyük, iki bacaklı etçillerdi. Büyük ve keskin dişlerle
donatılmış, güçlü bir çeneye sahip olan Allosaurus, yaklaşık, dokuz on metre
uzunluğundaydı. Tyrannosaurus, neredeyse altı metre yükseğe kalkan, yaklaşık on
beş metre uzunluğundaydı ve bilinen en büyük etçil dinozordu. Yaklaşık on beş
santim uzunluğunda dişleri ve iki metre uzunluğunda çeneleri vardı. Yine, fosil
kaydı, evrim kuramının ihtiyacı olan geçiş formlarını bulmakta başarısız
olmuştur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bütün
dinozorların en büyükleri ve en görülmeye değer olanları, Sauropodamorpha
alttakımına ait kocaman, dört bacaklı, otçul dinozorlardı. Tüm uzunluğu 30
metreye ulaşan uzun bir kuyruk ve uzun bir boyuna sahip olan ve çift kirişli
anlamına gelen Diplodocus bu gruptandır. Gök gürültüsü kertenkelesi anlamına
gelen ve artık <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Apatosaurus olarak
isimlendirilen Brontosaurus, yaklaşık yirmi dört metre uzunluğunda ve kırk ton
ağırlığındadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtnsFCP1vF9S_vvpelQQ86G49EUYNVz-UOxQDnQjMDGVHZ-430KX3hNvny_75RDHBWRAyPUpSwgaPvaT1W2MvFqApuLqb53R0SI-qzegsGRExoOxKMs7JIt5KAu7KWbb_GSXRGVjxS9YZN/s1600/brontosaurus-01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtnsFCP1vF9S_vvpelQQ86G49EUYNVz-UOxQDnQjMDGVHZ-430KX3hNvny_75RDHBWRAyPUpSwgaPvaT1W2MvFqApuLqb53R0SI-qzegsGRExoOxKMs7JIt5KAu7KWbb_GSXRGVjxS9YZN/s320/brontosaurus-01.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman", serif; line-height: 115%;">Dev Brontosaurus, 24 metre uzunluğunda ve 40 ton ağırlığındaki muhteşem devasa yaratık Allahın güçlü olarak yarattığı canlılarından biridir. Kaynak: https://www.renderhub.com/astil/brontosaurus Erişim tarihi: 06/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bir Brachiosaurus fosili, yaklaşık seksen ton
ağırlığında ve beş katlı bir bina yüksekliğindeydi. Brachiosaurus’un burun
delikleri burnunun uç kısmında değil, kafasının üzerindeki kemikli bir kubbe
üzerinde yer almıştı! Brachiosaurus’un bu alışılmadık yapıya niçin sahip
olduğunu hiç kimse bilmiyor; ama, burun deliklerinin, burun ucundan kafanın
üstündeki kemikli kubbeye yer değiştirmesini gösteren tek bir geçiş formunun
bile bulunmadığını biliyoruz. Erken dönemde yaşamış bazı iki bacaklı
canlıların, dört bacakla hareket biçimine geri döndükleri ve sonra da otçul
dinozorlara evrimleştikleri ileri sürülmektedir. Ancak, bazı küçük
dinozorlardan gelen bu korkunç canlıların kökenlerini belgeleyebilecek hiçbir
geçiş formu bulunamamıştır. Başlangıçtan bu yana, Diplodocus, Diplocodus’tur,
Brontosaurus, Brontosaurus’tur, Brachiosaurus da Brachiosaurus’tur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bir
beklenmedik gelişme ve evrim senaryosuna meydan okuma da, dinozor fosillerinin,
Kuzey ve Güney Kutuplarına çok uzak olmayan yerlerde keşfedilmiş olmasıdır.
Antarktika’nın İngiliz Topraklarındaki James Ross Adası’nın kuzey ve doğusunu
içine alan altı haftalık bir jeolojik inceleme gezisine başkanlık eden Michael
Thomson, bir ornithischian (kuş kalçalı) dinozoruna ait fosil kalıntılarını
bulduklarını haber verdi. Bu fosil, Avustralya’da, Kuzey Amerika’da, Avrupa’da
ve Kuzey Afrika’da bulunan fosillerdendi. Bu canlı yaklaşık üç metre
uzunluğunda ve iki bacaklıydı. Ayrıca, aynı yerde fosilleşmiş kabuklar,
kozalaklı ve geniş yapraklı ağaçların yaprakları, ağaç gövdeleri ve
eğreltiotları bulundu. Thomson, bir kaç yıl önce, bir deniz sürüngeni olan
plesiosaur fosillerini bulduklarını bildirdi. Kuşsu dinozorun yaklaşık yetmiş
milyon yaşında, yani Geç Kretase döneme ait olduğu bildirildi. Hammer ve
Hickerson, Antarktika’da dört değişik türdeki dinozor fosillerinin
keşfedildiğini bildirdiler. Bunların arasında kocaman ibikli etçil bir theropod
olan Cryolophosaurus ellioti vardı. Bu dinozorun alışılmadık kafatası
özellikleri, diğer dinozorlardan çok daha farklı olduğunu gösterdi. Ayrıca,
Kuzey Kutbu’na yaklaşık 600 km uzaklıkta olan Kirkpatrick Dağında, 4000 metre
yükseklikte uçan bir sürüngen olan bir pterosaur’un kol kemiği fosilleri ile
memeli benzeri bir sürüngen olan tritylodont’un bir azı dişi ve bu canlıların
yaşadığı dönemde, bölgenin ağaçlarla kaplı olduğunu gösteren fosilleşmiş
kozalaklı ağaç gövdeleri bulundu.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Yani, bugün, yılın büyük bölümünde sıcaklığın aşırı derecede düşük olduğu,
karanlığın aylar boyu sürdüğü Kuzey Kutbu’na çok yakın bir yerde, memeli
benzeri sürüngenlerin, uçan sürüngenlerin, deniz sürüngenlerinin ve
dinozorların fosilleri bulunmuştur. Gelen haberler, Kuzey Kutup Dairesi’nin
üzerinde yer alan, 70</span><span style="font-family: Symbol; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Symbol;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">°</span></span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">kuzey paraleline yakın olan Kuzey Alaska
Bayırı’ndaki Umiat’ın kuzeyinde yer alan Colville Nehri boyunca, dinozor ve
başka hayvan fosilleri bulunduğunu anlatıyordu.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Evrimci jeologlar, dinozorların yaşadığı dönemlerde, Alaska’nın, daha çok
kuzeyde, belki de 85</span><span style="font-family: Symbol; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Symbol;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">°</span></span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> kuzey paraleline kadar bulunduğuna
inanmaktadırlar (Kuzey Kutbu, 90</span><span style="font-family: Symbol; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Symbol;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">°</span></span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> konumundadır).
Bu fosillerin içinde bulunduğu oluşumun Geç Kretase dönemine ait <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>olduğu söyleniyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Davies, ördek gagalı dinozor fosillerinin keşfini
anlatır. Davies, az permineralizasyonla (petrifikasyon) korunma niteliklerini
anlatır. Kemiklerin çoğu küçük vücutlu bireylere ait olmakla birlikte bazı
kemikler dokuz metre uzunluğunda bireylerin varlığını gösteriyordu. Davies, hem
küçük hem de büyük, ördek gagalı dinozorların bu kadar kuzeyde bulunmalarının,
kutuplara kadar yayılan değişmez ve de ılıman bir iklimin kanıtı olduğunu ileri
sürdü. Brouwers ve diğerleri ördek gagalı dinozorlardan olan “balta kafalı”
dinozorların (lambeosaurine) fosillerinin keşfinden söz etti. Bunlar
Tyrannosaurus rex veTroodon (Corythosaurus benzeyen, kemikli kubbeye sahip bir
dinozor) dinozorlarına benzerler. Fosil kemiklerinde çok az miktarda
permineralizasyon vardı. Gerçekten, aynı yerde bulunan fosilleri anlatan bir
gazete makalesinde, bilim adamlarından biri, Berkeley’deki California
Üniversitesi’nde paleontoloji profesörü olan Bill Clemens, fosillerdeki
permineralizasyon eksikliği konusunda şöyle dedi: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">“Bunlar,
60-70 milyon yaşındaki bir şeyden çok, Buzul Çağı çökelimlerine benziyor.”<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[9]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a>
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Belki de bu canlıların yaşları için 60-70 milyon
yıldan ziyade binlerce yıl demek, gerçeğe çok daha yakın olacaktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Brouwers ve diğerleri ayrıca, ot cinsi bitkiler,
kozalaklı ağaçlar ve geniş yapraklı ağaçların fosil bulgularını bildirdiler.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftn10" name="_ftnref10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Bu bilim adamları kanıtların, bu hayvanların kıştan önce göç etmediklerini,
tersine yıl boyunca orada kaldıklarını gösterdiğini savunmaktadırlar. Parrish
ve diğerleri Colville Nehri bölgesindeki kaplumbağaların ve boynuzlu dinozorların
bulunan fosillerinden bahsetmişlerdir. Bu, Kuzey Alaska Bayırı’ndaki ilk
kaplumbağa fosili raporuydu. Alaska bölgesindeki bu tek alan, ördek gagalı
dinozorların, tyrannosaur dinozorlarının, bir troodont dinozorunun, boynuzlu
dinozorların, bir kaplumbağanın, ot cinsi bitkilerin, kozalaklı ağaçların ve
geniş yapraklı ağaçların fosillerinin bulunduğu yerdi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Güney Kutbu’ndan sadece bir kaç yüz kilometre
uzaktaki yüksek bir dağda, dört farklı dinozor çeşidinin, bir uçan sürüngenin
ve bir memeli benzeri sürüngenin fosilleri çıkarılmıştır. Antarktika’daki James
Ross Adası yakınlarında, bir kuş kalçalı dinozor fosili ve eğreltiotu,
kozalaklı ağaç ve geniş yapraklı ağaç fosilleri bulunmuştur. Antarktika’da,
deniz sürüngeni olan bir plesiosaur’un fosili de bulunmuştur. Antarktika’da pek
çok hayvan çeşidinin önemli sayıda fosili bulunmaktadır. Peki, nasıl oldu da,
dinozorlar, denizel sürüngenler, uçan sürüngenler, memeli benzeri sürüngenler
ve kaplumbağalar gibi canlılar, bugün aylarca süren bir karanlığın ve uzun
süren çok şiddetli soğukların olduğu bu bölgelerde hayatta kalabildiler?
Eğreltiotları, kozalaklı ağaçlar ve geniş yapraklı ağaçlar aylarca süren
karanlığın olduğu ve sıcaklığın çok düşük olduğu bu bölgelerde nasıl
yaşamlarını devam ettirebildiler? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Dinozorların
yok oluşu konusunda pek çok kuram ortaya atılmıştır. Bugün en çok ilgi gören
kuram, yerküreye bir göktaşının çarptığı, yükselen gaz ve toz bulutlarının,
dünyanın her tarafını kuşattığı ve güçlü bir sıcaklık düşüşünün, dinozorları
yok edecek kadar güçlü bir afet etkisi yarattığı fikridir. Başka bilim
adamlarının ileri sürdükleri bir diğer kuram, bu “derin donma” yorumundan
farklıdır. Onlara göre, göktaşı çarpmasının etkisi, dünyanın korla
kaplanmasını, çok fazla çimen yanmasını ve orman yangınlarının çıkmasıyla,
dinozorların yok olmasını sağlayacak derecede büyüktü. Bu kuram, “kızgın ocak”
olarak da isimlendirilebilir. Ancak bu kuramların, ölümcül bir yanı vardır.
Dinozorların yok olmasına sebep olan şey, mutlaka, yerküre üzerindeki tüm
dinozorları öldürmeye yetecek kadar geniş kapsamlı bir afet olmalıdır; yani,
büyük olanlar, küçük olanlar, ot yiyenler, et yiyenler, iki bacaklılar, dört
bacaklılar, zırhlılar, boynuzlular ve ördek gagalıların bir tekini bile hayatta
bırakmayacak bir afet olmalıdır. Böylesine korkunç bir afet yerküreyi
mahvetmişse, o zaman aynı afet niçin kanat çırpan zayıf kuşları öldürmedi?
Böylesine büyük bir afette kuşlar nasıl hayatta kalabildi? İnce derili
memeliler nasıl hayatta kalabildiler? Bütün dinozorların, uçan sürüngenlerin ve
deniz sürüngenlerinin yok olduğu bu büyük afette yılan, kertenkele, kaplumbağa
ve timsah gibi sürüngenler nasıl hayatta kaldı? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Tüm dinozorlar, uçan sürüngenler ve deniz
sürüngenleri ile daha birçok canlı bir afet sonucu yok olurken, kuşlar, memeliler,
timsahlar, kaplumbağalar, yılanlar ve kertenkelelere hiçbir şey olmaması,
tümüyle gerçek dışı bir fikirdir. Diğer yandan, küresel tufan sonucu ortaya
çıkan tümüyle farklı iklim ve coğrafya şartlarında nesillerini çoğaltma
çabalarının bir kısmı başarılı olurken, pek çok hayvan için büyük bir
başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Görünüşe göre, dinozorlar, kaybedenler
arasındaydı. Evrimciler, dinozorların, günümüzden 230 milyon yıl öncesinden,
günümüzden 65 milyon yıl öncesine kadar yeryüzünde olduklarına inanmaktadırlar.
Buna göre, dinozorlar 165 milyon yıl boyunca, çeşitli eşsiz türlere evrimleşip
geliştiler. Bu sözü edilen 165 milyon yıl süresince, milyarlarca dinozor
yaşamış ve ölmüş olmalıdır. Eğer evrim gerçekse, doğa tarihi müzelerimiz,
boynuzların, ördek gagaların, sivri uçlu çubukların, plakaların, ibiklerin,
kemikli kubbelerin ve dinozorların daha birçok eşsiz <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>özelliğinin kademeli evrimsel kökenini ortaya
çıkartan, çok sayıda geçiş formu fosili ile dolu olmalıdır. Buna benzer tek bir
geçiş formu bile bulunamamıştır. Dinozor fosil kaydı, özel yaratılış için çok
büyük ve olumlu bir kanıttır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Önemli Not: Bu yazının yazılmasında Prof. Dr. Duane Gish'in ''Evrim: Fosiller Hala Hayır Diyor'' isimli kitabından büyük ölçüde faydalandım. </span></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Romer,
Vertebrate Paleontology, s. 140.</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> A.g.e,
s. 136.</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Barry
Cox, “Mysteries of Early Dinosaur Evolution”, Nature 264:314 (1976).</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Barry
Cox, “Mysteries of Early Dinosaur Evolution”, Nature 264:314 (1976).</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
264:314</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> D. B.
Weishampel, Peter Dodson ve Halszka Osmolska, editörler, The Dinosauria
(Berkeley: University of California Press, 1990), s. 610.</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> W. R.
Hammer ve W. J. Hickerson, Science 264:828-830 (1994).</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> K. L.
Davies, Journal of Paleontology 61(1): 198-200 (1987).</div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Sam
Bishop, “North Slope Dinosaurs,” Northland News, Fairbanks, Alaska, Mart 1989.</div>
</div>
<div id="ftn10" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor,%20(%20Dinozorlar%20ve%20K%C3%B6kenleri)%20(10).docx#_ftnref10" name="_ftn10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> J. M.
Parrish ve diğerleri, Palois 2:377-389 (1987).</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-64037031340512613922020-01-04T13:09:00.000-08:002020-01-05T03:40:01.882-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı, Fosiller Yaratılışı Gösteriyor ( Uçan, Süzülen ve Deniz sürüngenleri) (9)<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Uçan
Sürüngenler<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bir önceki yazıda kara sürüngenlerinin ve aslında
sürüngen dendiğinde akla gelen canlıların kökeninin yaratılış olduğu yönündeki
güçlü kanıtları sergilemiştim. Fosil kayıtları için her zaman dikkat çeken en
önemli olay bulunan canlı fosillerinin ne olursa olsun tam olarak oluşmuş
uzuvlara sahip olmasıdır. Modern Sentez'e göre yani bugünkü evrimcilerin evrim
inancına göre değişimler çok yavaş gerçekleşmelidir. Milyonlarca yıl
sürmelidir, tabi ki böyle milyonlarca yıl gibi zaman algıları ortaya çıktığında
haklı ve mantıki olarak yarı gelişmiş uzuvlar, organların yarı gelişmiş
aşamalarını gösteren geçişleri görmek istiyor. En nihayetinde fosilin
morfolojisini etkileyecek derecede değişimler yaşanacağı açık, ancak bunları
fosil kayıtlarında göremiyoruz. Eğer gerçekten çok yavaş tesadüfi mutasyonlarla
gerçekleşen bir evrim geçmişine sahip olsaydık çok rahat bir şekilde bu geçişin
izlerini görebiliyor olmalıydık. Ancak bunu göremiyoruz. Aynı durum bu yazıda
göstereceğim Uçan sürüngenler ve deniz sürüngenleri için de geçerlidir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Tüm pterosaurlarda (Uçan sürüngenler) olduğu gibi,
sürüngende var olan üç parmağın aksine, dördüncüsünün çok daha uzun olduğu çok
açıktı. Bu dördüncü parmak, kanat zarı için en büyük desteği sağlıyordu. Tabi
ki bu, hassas bir yapı değildi ve eğer pterosaurlar, tekodontlardan(Kara
sürüngeni) <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ya da başka toprağa bağlı
sürüngenlerden evrimleşmiş olsalardı, bu dördüncü parmağın kademeli olarak
uzamasını gösteren ara türler bulunmuş olmalıydı. Ancak, böyle geçiş formların
tek bir işaretine bile rastlanmamıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“En erken”
pterosaurlar, Üst Trias kayaları arasında bulunmuş ve bunların, geç
Rhamphorhynchus’lara çok yakın benzerlikler içerdiği açıklanmıştır. En erken
pterosaur iskeletleri, yapıları, kuşlarınkinden çok farklı olmasına rağmen,
günümüz kuşlarınınki kadar etkin uçmaya uygundu. Mantığa göre, eğer,
Rhamphorhynchus ve benzeri uçan canlılarda bulunan ve uçuş için gerekli olan
çok özel yapıları milyonlarca yıl süren kademeli bir evrim sonucunda sıradan
bir kara sürüngeninden evrimleşmişse, bu dönüşümü belgeleyen önemli sayıda
geçiş formu bulunmuş olmalıdır. Böyle tek bir geçiş formu bile hiçbir zaman
bulunamamıştır. Carroll şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">....bütün
Trias pterosaurları uçmak için yüksek derecede özelleşmişlerdi ve pek çok özellik
açısından geç rhamphorhynchus’lara benziyorlardı. Bunlar, kendilerinin esas
ataları hakkında çok az, uçmanın kökeniyle ilgili erken dönemler konusunda ise
hiçbir kanıt sağlamazlar.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b><br />
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></span></span></span></a></span></i></b>
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></span></span></span></a></span></i></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiToAR0bQoycIWk9eSy4WDH93EN3j7XIuwulMg5mIQmDIM5NgmyOlncB6pzVFFTS5oEpsVr7ZEI4dxi3rWydpBGZYY3DSQ453su-1fuSFb0EMFsBLJQqmmdrjkPJpm8Md_PzdhWfXj1ZYB1/s1600/130457+4_203904.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="700" data-original-width="700" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiToAR0bQoycIWk9eSy4WDH93EN3j7XIuwulMg5mIQmDIM5NgmyOlncB6pzVFFTS5oEpsVr7ZEI4dxi3rWydpBGZYY3DSQ453su-1fuSFb0EMFsBLJQqmmdrjkPJpm8Md_PzdhWfXj1ZYB1/s320/130457+4_203904.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; line-height: 115%;">Bir uçan sürüngen, Rhamphorhancus. Kaynak: https://store.fieldmuseum.org/product/Rhamphorhynchus_Figurine Erişim tarihi : 05/01/2020</span></span></span></span></span></a></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Pterosaurların, pterodactyl grubu da aynı
derecede benzersizdi. Pteranodon büyük bir gagası ve arkaya doğru uzayan
kemikli bir ibiği olan dişsiz bir sürüngendi. Bütün uçan sürüngenlerde olduğu
gibi, kanat zarı, dördüncü parmak tarafından destekleniyordu. Quetzalcoatlus’un
kanat açıklığı, hemen hemen 12 metreye ulaşıyordu ve Texas’ta keşfedilen
pterodactyl fosillerinin 16 metreye kadar kanat açıklıklarına sahip oldukları
açıklanmıştır. Bu kanat açıklığı günümüz savaş uçaklarınınkinden daha uzundur! <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPpRQPU7yKk4XfwSunPyHitnxgTOkQt1QJWStWuW3OnGkpoMytsqc246y_eyUPj39ykkuVFVSXj-8dyYFhg9lDOZQvNsV1vkATuabEGnh1TdsjXfW_CLX7H1_MIjpodiCKDRWtT-ii05qR/s1600/image-w1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPpRQPU7yKk4XfwSunPyHitnxgTOkQt1QJWStWuW3OnGkpoMytsqc246y_eyUPj39ykkuVFVSXj-8dyYFhg9lDOZQvNsV1vkATuabEGnh1TdsjXfW_CLX7H1_MIjpodiCKDRWtT-ii05qR/s320/image-w1280.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Kanat açıklığı 16 metreyi bulan dev <i>Pterodactyl </i>uçan sürüngenleri filmlere konu olmuştur. Canlının devasa büyüklüğünün anlaşılabilmesi için filmden bir sahneyi alıntıladım. Kaynak : https://mubi.com/tr/films/pterodactyl Erişim tarihi : 05/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Terodaktillerle ilgili olarak, Carroll şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Solnhofen
(Wellnhofer, 1970) fosillerinden görebildiğimiz gibi, pterodactyl benzeri
canlılar, Üst Jura’da çok sayıda ve çok çeşitli olarak bulunuyorlardı. Bu
kalıntılar, en küçük pterosaurların bazılarını ve en büyük uçan sürüngenlerin
atalarını içermektedir. Rhamphorhynchus benzerleri ile pterodactyl benzerileri
arasında bir ara form bilinmemektedir....<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Uçan
sürüngenlerin fosil kaydı, yaklaşık 150 milyon yıllık bir süreç ve Antarktika
dışında her kıtadan alınmış yaklaşık 90 türü kapsamaktadır. Şu gayet açıktır
ki, eğer bu çok özel uçan sürüngenler olan rhamphorhynchus benzerleri ve
pterodactyl benzerleri, 150 milyon yıllık bir süreç içerisinde, bir kara
sürüngeninden evrimleşmişler ve fosilleri dünyanın her yerinde bulunmuşsa, bu
canlıların, bir kara sürüngeninden evrimleştiğini gösteren çok sayıda geçiş
formu da keşfedilmiş olmalıdır. Durum kesinlikle tam tersidir. Rhamphorhynchus
ve pterodactyl çeşitleri, hiçbir geçiş formu olmaksızın, tamamen gelişmiş
biçimde bulunmaktadırlar.</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> Aslında sır olmayacak bir bilgi vermek gerekirse. Bir
kara sürüngeninin, kademeli olarak, bir uçan sürüngene dönüşebileceği fikri,
saçmalıktır. Evrimleşmeye başlamış yapılar, ara seviyelere yarar sağlamaktan
çok, büyük zarar getirirdi. Örneğin, evrimciler, görülebileceği gibi,
gerçekleşen mutasyonların, sadece dördüncü parmağı aşamalı olarak etkilediğini
garip bir şekilde kabul etmektedirler. Tabi ki, aynı zamanda gerçekleşen,
göründükleri kadar inanılmaz <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>başka
tesadüfi mutasyonlar da, kanat zarının kademeli oluşumundan, uçuş kaslarından,
sinirlerden, kan damarlarından ve kanatların oluşumu için gerekli olan diğer
yapılardan sorumludurlar. Uçan sürüngenin gelişimi sürecinde, sürüngen bir süre
%25’lik kanatlara sahip olacaktır. Ancak, bu garip canlının yaşamını devam
ettirmesine asla olanak yoktur. %25’lik kanatların ne yararı olacaktır?
Açıkçası, canlı uçamayacaktır ve artık koşamayacaktır; bu işe yaramayan
uzantıları ancak halen işlevsel düşünülen arka bacakları aracılığıyla
sürüklemek zorunda kalacaktır. Canlı artık ne av yakalayabilecek, ne de yırtıcı
hayvanlardan kaçabilecektir. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ah ne yazık
çok ama çok yazık :) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Açıkçası bu eşsiz uçan sürüngenlerin geçiş formları
ya da atasal izlerinin en ufak kanıtının bulunamayışı, böyle bir denemeden hiç
geçmediklerini göstermektedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Deniz Sürüngenleri<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Deniz
sürüngenlerinin fosil kaydında tamamıyla gelişmiş olarak aniden ortaya
çıkışları, uçan sürüngenlerde karşılaşılan durum kadar etkileyicidir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bununla
beraber, evrim kuramına göre, bir kara sürüngeninin, bir deniz sürüngenine (ya
da bir tatlı su sürüngenine) dönüşümü, kol ve bacakların bir küreğe dönüşümü ve
ichthyosaurus’larda olduğu gibi, bir kara sürüngeninin, biçimsel ve işlevsel
olarak balık benzeri bir sürüngene dönüşümü, milyonlarca yıl süren kademeli bir
süreçtir. Colbert ve Morales’in bu inanılmaz süreç hakkında söyledikleri
şunlardır:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bu
uzun evrim tarihi süresince, dört ayaklılar, hayatlarını tamamıyla karada
geçiren canlılara, yani, sürüngenlere dönüşebilmek için, kendilerini suya
bağımlı olmaktan kurtardılar. Bunlardan bazıları suya geri döndü ve
sürüngenleri karada yaşayacak kadar bağımsız ve yeterli hale getiren bütün uyum
türlerini değiştirmek zorunda kaldı.... Onlar, balık atalarının milyonlarca yıl
önce mücadele ettiği sudaki kaldırma kuvveti, itici kuvvet ve karadan uzak
üreme gibi eski problemlerini üzerlerine aldılar. Sürüngenler suya geri
döndüklerinde, akciğerleri kaybolmamış ve uzun zamandan beri kayıp olan
solungaçların yerine, nefes almak için kullanılmıştır. Sürüngenlerin, bacakları
ve ayakları vardı. Bunlar, balıktaki yüzgeçlerle benzer işlevleri gören
küreklere dönüştüler. Balık kuyruğu çoktan yok olduğu için, bazı sualtı
sürüngenleri, itici kuvvet olarak, balık kuyruklarının yerine, onlara şaşırtıcı
derecede benzeyen kuyruklar geliştirmişlerdir. ....Böylece bu sürüngenler arasında
evrim yönünde, uzak sualtı balık atalarından, karada yaşayan ara seviye
amfibyum ve sürüngen atalarına, oradan da sualtı sürüngen torunlarına doğru
tersine bir dönüş olduğu açıkça görülebilmektedir . <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bu hikaye ya da senaryoları böylesine inanılmaz
yapan şey, evrimcilerin, gerekli olan şeylerin, hiçbir özel amaç gütmeyen,
tamamen tesadüfi mutasyonlar ya da genetik değişimler yoluyla üretileceğine
olan inançlarıdır. Sıradan kara sürüngenleri, sözde <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>milyonlarca yıldır başarılı oldukları kara
yaşamını bırakarak suya girdiklerinde, balık benzeri kuyruklara ihtiyaç
duymuşlardır. Bir ihtiyaç olduğu bilinci olanaksızken, rastlantısal mutasyonlar
sürüngenleri üreten karmaşık genetik yapıyı öylesine değiştirmiştir ki, önceden
suda acemice debelenen sürüngenlere, güzel tasarlanmış, hayret veren bir
işlevselliğe sahip, balık kuyruğuna benzeyen kuyruklar kazandırmıştır. Benzer
bir şekilde, suda artık itici kuvvet sağlayamayan bacaklar ve ayakların
kodlandığı karmaşık gen yapısı, bir şekilde, gelişigüzel mutasyonlar yoluyla ve
mucizevi olarak, kirişlerin, kan damarlarının, sinir sistemlerinin, kasların,
kemiklerin ve sudaki itici kuvvet için gerekli olan kürekleri kusursuz şekilde
meydana getiren diğer yapıların kodlandığı çok karmaşık genlere dönüşmüştür.
Gayet açıktır ki, ateşli yalanlamalara rağmen evrimciler, mucizelere
inanmaktadırlar. Sadece evrimcilerin metodolojik naturalizme olan imanlarını
göstereceğim bir yazıda hazırlayacağım Allah izin verirse. O zaman çok daha net
anlaşılacaktır evrmin bilim değil ancak bir felsefe olduğu. Neyse muhteşem
deniz sürüngenlerine geri dönelim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bugün deniz ya da su kaplumbağaları gibi tamamıyla
suda yaşayan sürüngenler geçmişte de vardı. Özellikle burada soyu tükenmiş olan
plesiosaur ve ichthyosaurus gibi yaratıklara dikkat çekmek istiyoruz.
Evrimcilere göre, en eski su altı sürüngeni olan ve aslında bilinen en eski
sürüngen olan Mesosaurus, Alt Permiyen kayaları arasında bulunmuştur.
Evrimcileri şaşırtan olay, bu canlının kol ve bacaklarının yerinde geniş
perdeler bulunması ve yüzmek için uzun bir kuyruğa sahip olması gibi özel
amaçlı uzuvlara sahip olmasıydı. Colbert ve Morales şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mesosaur’ların, erken permiyen döneminde
gelişen ilkel captorhinomorph’ların neslinden gelen sürüngenlerin çok eski ve
bağımsız bir evrim halkasını temsil etmeleri çok olasıdır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu balık
benzeri kuyruğa ve ayak ve bacaklar yerine perdelere sahip olan özel nitelikli
sualtı sürüngeni, hiçbir geçiş formu izi olmaksızın, tümüyle gelişmiş biçimde
ortaya çıkmıştır. Colbert ve Morales’in yapabilecekleri en iyi açıklama, bu
canlının çok çabuk evrimleştiği ve bu nedenle de geçiş formu fosili
bırakabilmek için yeterli fırsatın olmadığı şeklindedir. Fakat, böylesine nadir
ve doğru biçimde gerçekleşen iyi mutasyonların böylesine olağanüstü bir canlıyı
üretebilmeleri için tek bir nesil dizisinde yoğunlaşması milyonlarca yıl
gerektirecektir. Evrimciler, en eski sualtı sürüngenleri olan bu
mesosaur’ların, geride hiçbir evrimsel torun bırakmaksızın yok olduklarına
inanmaktadırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Güney
Afrika ile Güney Amerika’nın, Alt Permiyen ve Karbonifer kayaları arasında,
mesosaur’lardan başka hiçbir amniyonlu bulunmamaktadır. Mesosaur’lar ile
sonradan gelen başka herhangi bir sualtı sürüngen grubu arasındaki ilişki konusunda
hiçbir kanıt yoktur. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b><br />
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></span></span></span></a></span></i></b>
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></span></span></span></a></span></i></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZNn5TVvAJUZUJxzf7rPDjwedWu4F2ApbmmD6mJYFp89GMBrYr7zbI0UWhAAKWoMNbkbZms4qp-OjKX68moVYAkYOe_vPpFhwdQBYfMkyW-L3p4JxNDd1Z73SS_M6JCKX9S4jSTZKlV1lv/s1600/4326624009_5dc3460f0a_b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="349" data-original-width="1024" height="109" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZNn5TVvAJUZUJxzf7rPDjwedWu4F2ApbmmD6mJYFp89GMBrYr7zbI0UWhAAKWoMNbkbZms4qp-OjKX68moVYAkYOe_vPpFhwdQBYfMkyW-L3p4JxNDd1Z73SS_M6JCKX9S4jSTZKlV1lv/s320/4326624009_5dc3460f0a_b.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; line-height: 115%;">Bilinen en eski sürüngen olan <i>Mesosaurus</i> fosili. Bu çok iyi korunmuş fosil canlının rastgele mutasyonlara dayalı bir evrim tarihini vermemektedir. Düya üzerine çok hızlı bir çıkış gerçekleştirmiş bu sürüngen fosili yaratılış için güçlü kanıtlar sunmaktadır. Kaynak : https://rock-cafe.info/posts/mesosaurus-6d65736f736175727573.html Erişim tarihi : 05/01/2020</span></span></span></span></span></a></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Evrimcilerin, kendi evrimsel zaman çerçevelerine
göre, karşı karşıya kaldıkları daha da inanılmaz duruma lütfen dikkat edin.
Güney Afrika ya da Güney Amerika’da bulunan en genç sürüngenler, sıradan kara
sürüngenleri değillerdi; Alt Permiyen kayaları arasında fosilleri bulunan
yüksek derecede özelleşmiş sualtı sürüngenleriydi. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Alt Permiyen döneminde, yerküre kıtaları tek
bir kıta halinde bulunuyor, ve bu da, sürüngenler gibi hayvanların yeryüzünde
göç edebilmelerini kolaylaştırıyordu. Öyleyse, sualtı sürüngenleri, niçin
sadece Güney Afrika ve Güney Amerika’nın Alt Permiyen kayaları arasında
bulundu; evrimsel kökenleri, sıradan bir kara sürüngeninden gelen bu canlılar
için milyonlarca yıl gerekmiyor muydu? Erken sürüngenler olarak isimlendirilen
bir kaç fosil, Kuzey Amerika ve Avrupa’nın Alt ve Orta Pennsilvaniyen kayaları
arasında bulundu. Sözde bu canlılar, Permiyen’den milyonlarca yıl önce var
olmuşlar ve bu nedenle de, Permiyen zamanına kadar Kuzey Amerika’dan Güney
Amerika’ya ve Avrupa’dan Güney Afrika’ya göç edebilmek için çok fazla zamanları
olmuştur. Öyleyse, erken bir kara sürüngeninden türediği düşünülen sualtı
sürüngenleri, niçin sadece Güney Afrika ve Güney Amerika’nın Permiyen kayaları
arasında bulundu? Niçin Güney Amerika ve Güney Afrika’nın Pennsilvaniyen ve
Permiyen kayaları arasında, bu ileri derecede özelleşmiş sualtı sürüngenleri
dışında başka herhangi bir çeşit amniyonlu bulunmuyor? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Evrimsel
senaryoların aslında hiçbir anlamı yoktur.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şimdi, ileri
derecede özelleşmiş olan plesiosaur ve ichthyosaurus’lar gibi deniz
sürüngenlerini ele alalım. Jura ve Kretase kayaları arasında yer alan
plesiosaur fosilleri tüm dünyada yaygındılar. Jura kayaları arasında bulunan
plesiosaur fosilleri üç ile altı metre uzunluğunda, Kretase kayaları arasında
bulunanlarınki ise on iki metre ve daha fazla uzunluktaydılar. Birçoğunda bu
uzunluğun büyük bir kısmı uzun boyundan ibaretti. Çok geniş perdeleri vardı ve
güçlü kasların konumu, perdelerini hem geri, hem de ileri doğru büyük bir güçle
çekmelerini sağlıyordu. Hiç kimse, hiçbir yerde, ne ayak ve bacakların
perdelere kademeli dönüşümünü gösteren geçiş formlarının fosillerini, ne de
plesiosaur’ların başka birçok eşsiz özelliğinin kökenini bulabildi. Nothosaur’lar
uzun, yılansı boyunlu sualtı sürüngenlerdi. Bunlar, kısa perdeliydiler.
Kuyruklarının, bu sualtı sürüngenleri için ana itici kuvvet sağladığına
inanılmaktadır. Nothosaurların, plesiosaur’ların mümkün atası olabileceği ileri
sürüldü. Carroll, nothosaur’ların pek çok iskelet özelliğinin, onların,
plesiosaur’ların olası ataları olduğunun bir göstergesi olduğuna inanıyor.
Fakat, daha sonra şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ancak, böylesine bir ilişki, damak ve omuz
kemerlerinin yapıları ile çelişmektedir. Plesiosaur’ların damakları,
nothosaur’larınkinden daha az özelleşmiştir... Bu yapı, plesiosaur’ların,
herhangi bir iyi tanınmış nothosaur’dan çok, daha ilkel bir diapsidden
evrimleşmiş olabileceğini düşündürmüştür.... Plesiosaur’ların nothosaur’dan
geldiği kabulü, bir diğer problemi ise, omuz kemeri şekillerindeki büyük
farklılıktır. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Eğer fosilbilimciler, plesiosaur’lara öncülük eden
geçiş formları bulabilmiş olsalardı, atalar ve torunlar arasındaki evrimsel
yolları belirlemede hiçbir zorluk olmayacaktı. Evrimciler, bunlara sahip
olmadan, yalnızca, kuramsal evrim yolları ileri sürebilmektedirler.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ichthyosaurus’lar, evrim kuramına karşı, gayet
açık ve ikna edici bir çelişkiyi göstermektedir. Ichthyosaurus’lar, diğer tüm
sürüngenlerden, çarpıcı biçimde farklı olan deniz sürüngenleriydi. “Balık
sürüngeni” anlamına gelen ichthyosaurus’lar, balığa çok benzeyen canlılardı ve
üç metre ya da daha fazla bir uzunluğa sahiplerdi. Fosilleri, dünyanın pek çok
yerinde, Jura kayaları arasında bulundu ve bu fosillerde, fosilleşmiş kemiklerin
yanı sıra, korunmuş bedenlerinin ana hatları da bulunmaktadır. Öyleyse,
elimizdeki şey, yaratılış ve evrim kuramını birbirlerine göre değerlendirmenin
çok uygun bir örneğidir. Bu inanılmaz derecede eşsiz canlı, evrimsel varsayıma
göre milyonlarca yıllık bir süreçte, tesadüflere dayalı mutasyonların çıkardığı
kademeli değişimler aracılığıyla çok farklı türdeki bir sürüngenden ortaya
çıkmıştır. Bu kuramsal dönüşüm süresince ortaya çıkan geçiş formu dizileri, bu
dönüşümün gerçekten olduğu konusunda açık ve belirli kanıtlar ortaya
koyacaklardır. Farklı zamanlara ait bir kaç geçiş form, ichthyosaurus’ların
iddia edilen evrimsel köken gerçeğinin açığa çıkarılabilmesi için yeterli
olacaktır. Dünyanın her yerinde ichthyosaurus fosilleri bulunmuştur. Bu
nedenle, geçiş formların yokluğuna açıklama getirebilmek için ortaya atılan
fosillerin çok nadir oluşu, yerel ya da bölgesel şartlar ve olaylar gibi
iddiaların, kesinlikle hiçbir geçerliliği yoktur. Elbette ki, milyonlarca yıla
yayılmış tüm geçiş formların, fosilleşmeden ya da fosilleştikten sonradan yok
olmaları ve her nasılsa sadece uç formların fosilleşerek kalması inanılmazdır.
Öte yandan, eğer, ichthyosaurus’lar, fosil kaydında, hiçbir geçiş form izi
olmadan tümüyle gelişmiş biçimde aniden ortaya çıkmışlarsa, bu, yaratılış için
olumlu ve güçlü bir kanıt sağlayacaktır. Bu durumda gerçek nedir? Colbert ve
Morales şöyle derler:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Pek çok yönden en ileri derecede özelleşmiş
deniz sürüngenleri olan ichthyosaurus’lar, erken trias döneminde ortaya
çıkmıştır. Onların, sürüngenlerin jeolojik tarihçelerine girişleri, çok ani ve
çarpıcıdır; Trias öncesi tortularda, ichthyosaurus’ların olası ataları
konusunda hiçbir ipucu yoktur. Onların kökenleri hakkında yapabileceğimiz
tahminler, ileri derecede özelleşmiş sürüngenlerin anatomik yapılarının
yorumundan başka bir şey değildir. Bu köken olasılıkla erken diapsid atalardan
gelmektedir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ichthyosaurus’un akrabaları
konusundaki esas sorun, bu sürüngenleri başka sürüngen takımlarına bağlayan
hiçbir kesin kanıtın bulunamayışıdır</span></i></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Romer, ichthyosaurus’ların, ilk ortaya
çıktıklarında, ileri derecede özelleşmiş formlar olduklarını kabul ettikten
sonra şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Daha erken hiçbir form bilinmemektedir.
Ichthyosaurusun yapısal özelliklerinin gelişimi için, görünüşe göre, uzun bir
zaman ve bundan dolayı da çok erken bir köken gerekmektedir; fakat, onun
kendisinden önce hiçbir Permiyen sürüngeni bilinmemektedir. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll, en erken ichthyosaurus’ların, ileri
derecede suya dayalı bir yaşam biçimine uyarlanmış olduklarını kabul ederken ve
bu bireylerin daha sonraki kopyalarından daha “ilkel” özelliklere sahip
olduklarını ileri sürerken şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ancak, en ilkel özellikler bile, onlarla,
belirli bir karasal ya da deniz sürüngen grubu arasında bağlantı
kuramamaktadır.... <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Böylece, sonuçlar birbiriyle uyuşmaktadır. Şekil ve
hareket açısından tümüyle balığa benzeyen, denizde yaşarken yavru yapan,
yeryüzünde herhangi bir zamanda var olmuş sürüngenlerin en ileri derecede
özelleşmiş biçimi olan ichthyosaurus’lar, fosil kaydında, hiçbir geçiş form ya
da ata izi olmaksızın, aniden, tümüyle gelişmiş biçimde ortaya çıkmıştır.
Üstelik, Colbert ve Morales’in de kabul ettikleri gibi, ichthyosaurus’ları,
başka herhangi bir sürüngen grubuna bağlayan hiçbir gerçek kanıt yoktur.
Ichthyosaurus’lar ile diğer tüm sürüngen takımları arasında şüphesiz geniş ve
doldurulamayan bir boşluk vardır. Burada, evrimcilerin, ichthyosaurus’lara en
yakın oldukları iddia edilen sürüngen takımlarının çeşitli benzerlikleri
konusundaki bitmez tükenmez tartışmalarını görmüyoruz; fakat burada, geçiş
formları eğer gerçekten var olmuş olsalardı, varsayılan karasal ya da deniz
sürüngenin kademeli olarak balık benzeri ichthyosaurus’a dönüşmelerini anlamak
kolay olurdu. Doğa tarihi müzeleri, herkesin görebilmesi için, bu tür belirli
geçiş formlarını sergilemeleri gerekirdi. Bu, evrim için, şüphesiz bir kanıt
olurdu. Eğer kanıtlamak mümkünse, sahip olduklarımız, özel yaratılışın şüphesiz
kanıtıdır. Kayalar, yaratılış için daha hangi büyük kanıtları sağlayabilirler
ki? <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYaKaQwnpRLolo50Nb8xArVgohaKe55qGoNM0PFr04SrJ9d2hfnObHSNigqYChcieg3iVt7M4jwEaMTyPdgYdlER0ecX-dm0yaYZ7bssSEE2mlFMgl6s85bawV1qiekA8EZIllDbH6yMxX/s1600/d9f957151ba1063ef3c0bdee1d7adee2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="552" data-original-width="736" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYaKaQwnpRLolo50Nb8xArVgohaKe55qGoNM0PFr04SrJ9d2hfnObHSNigqYChcieg3iVt7M4jwEaMTyPdgYdlER0ecX-dm0yaYZ7bssSEE2mlFMgl6s85bawV1qiekA8EZIllDbH6yMxX/s320/d9f957151ba1063ef3c0bdee1d7adee2.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; line-height: 115%;">Bir <i>Ichtyosaurus</i> fosil illustrasyonu fosil kaydında aniden ortaya çıkan bu canlı grupları için yapılan spekülasyonlar sadece evrimcilerin inançlarını korumak maksatlı bir açığı kapatmak üzerine yaptıkları tartışmalardır. Kaynak : https://tr.pinterest.com/pin/472244710917466235/ Erişim tarihi : 05/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Süzülen Sürüngenler<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> Süzülen sürüngenler, önemli
mesafelere süzülebilmelerini mümkün kılan, zarla desteklenmiş, büyük ölçüde
uzun kaburga kemikleri olan, ileri derecede özel sürüngenlerdi. </span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Draco cinsi
günümüz sürüngenleri, ağaçtan ağaca, neredeyse 30 metre uzaklığa süzülebilen,
sürüngenlerin yaşayan temsilcileridirler. Coelurosauravus, fosilleri, üst
permiyen kayaları arasında bulunan, çok sayıda uzun kaburga kemikleri olan bir
süzülen sürüngendir. Fosilleri, üst Jura kayaları arasında bulunmakta olan
Kuehneosaurus, bu ileri derecede özel süzülen sürüngenlerin başka bir
çeşididir. Süzülen sürüngenlerin herhangi birisinin, diğerleriyle akraba
olduğunu hiçbir paleontolog söylememektedir.. </span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll, kaburgaların, süzülme
zarını desteklemek için, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yatay yönde
aşırı uzun olması konusunda şöyle der,</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b><i><br /></i></b></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b><i>“bu özelleşme, bu grupların her birinde
ayrı ayrı evrimleşmiştir.”</i></b></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b><i></i></b>Ne Carroll, ne de Colbert ve Morales, sıradan bir
kertenkelenin ya da sürüngenin süzülen bir sürüngene dönüşümünü gösteren geçiş
formlarının yokluğunu ima bile etmemişlerdir. Fosil kaydında, her süzülen
kertenkelenin ilk örnekleri, hiçbir türün geçiş formu olmaksızın, bütün olarak
görünmektedir. Bu kanıt, evrim kuramının dayandırıldığı tahminlerle doğrudan
çelişkili olmakla birlikte, yaratılış kuramının dayandırıldığı tahminlerle tam
bir uyum içindedir. Yılanlar Yılanlar ve kertenkeleler, Squamata takımında yer
alırken, kertenkeleler, Lacertilia ya da Sauria alttakımında, yılanlar da
Ophidia ya da Serpentes alttakımında yer almaktadırlar. Evrimciler, yılanların,
kertenkelelerden evrimleştiğini tahmin etmektedirler. Yılanlar, kuramsal olarak
evrimsel ataları olan kertenkelelerden pek çok yönden farklı, ileri derecede
özel nitelikli sürüngenlerdir. Yılan gövdeleri bazı yılanlarda, kuyruk önü
omurları 120’den 454’e kadar değişen bir kaç yüz omura kadar uzamaktadır.
Bazıları küçük bir pelvis kemerine ve arka üyelere sahip olmalarına rağmen,
yılanlarda, ön üyeler ve göğüs kemeri yoktur. Bunlar, evrimcilerin inandığı
gibi körelmiş yapılar değillerdir fakat, önemli işlevlere sahiptirler. Pelvis
kemikleri, belirli kaslar için dayanak noktası olarak, arka üyeler ise,
çiftleşme sürecinde, ve belki de hareket sırasında yüzeyi kavramak amacıyla
kullanılmaktadır. Alt ve üst çene yapıları ve damak, büyük bir avı bir bütün
olarak yutabilmek için ağzın geniş açılmasını sağlayacak şekilde kertenkeleden
farklıdır. Avın yutulması sırasında, beyin korunmalıdır. Alın ve kafatası
çeperi kemikleri, beynin tamamıyla korunacağı bir şekilde daha geniştir.
Ayrıca, omurlar da yılan vücudunun kıvrak hareketine imkan vermek için
değişiktir. Evrim kuramına dayanarak, bir kertenkelenin, bir yılana dönüşümü
sırasında gerçekleşen ve bu dönüşümü belgeleyen kafatası değişimleri, ön ve
arka üye kayıpları, omurların kademeli olarak çoğalması ve buna benzer başka
önemli değişimler ümit edilecektir. Keza, şu soru cevaplandırılmalıdır:
olağanüstü başarılı bir kertenkele herhangi bir seçilim yoluyla niçin ön ve
arka üyelerin kaybıyla sonuçlanacak ve kendisinin çok yetenekli koşma kabiliyetini,
yetersizliği kesin, kertenkele ve yılan arası bir düzeye dönüştürecek olan
tedrici değişimlere maruz kalsın? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Kertenkelenin yılana evrimi konusundaki fosil
kanıtları hakkında ne söylenebilir? Yeterli kafatası kalıntısı bulunan en eski
yılan fosili, Dinilysia, Güney Amerika’nın Üst Kretase kayaları arasında
bulundu. Carroll, Dinilysia hakkında şöyle der: “bu özellikler, oldukça
ilerlemiş bir evrim seviyesini gösteriyor” </span><span style="font-family: "symbol"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">[</span></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">yılan
kafatasının farklılaşmış özellikleri.</span><span style="font-family: "symbol"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">]</span></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> Colbert ve
Morales şöyle der: Ne yazık ki, yılanların fosil tarihi çok eksik kalmıştır; bu
yüzden, onların evriminin birçoğunu modern biçimlerinin karşılaştırmalı anatomisinden
çıkarmak gereklidir. Romer, yılanların fosil yönünden çok fakir olduklarını
ifade ettikten sonra şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Yılanlar,
kesinlikle kertenkelelerden türemişlerdir ve başlangıç noktasıyla ilgili hiçbir
kesinlik yokken, varanoid'lerle akrabalıkları oldukça olasıdır....<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn10" name="_ftnref10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Eğer
yılanlar, bazılarının inandığı gibi, gerçekten varanoid kertenkelelerden evrimleşmişlerse,
kertenkelenin yılana kademeli dönüşümünü belgeleyen yeterli sayıda fosil kaydı
da olmalıdır. İddia edilen kertenkele atasının ve yılanların binlerce fosili
bulunmaktadır. Eğer, sadece bir kaç tane kertenkele yılan arası ara seviye form
bulunabilmiş olsaydı, ata kertenkeleye ya da ata olduğu kanıtlanan sürüngene
doğru iz sürerek, yılanların kökenini araştırıp bulabilmek mümkün olacaktı.
Colbert ve Morales’in de itiraf ettikleri gibi, geçiş formları bulunamadığı
için, varsayılan evrimsel “tarih”in çoğu, canlı formların karşılaştırmalı
anatomilerine bakılarak tahmin edilmek zorunda kalınmıştır. <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3-ThZKZK6EmScYinz3CnbIwwFlaxjBJGrvMpc_VPn_YaAL81fh6Yqmll6uBh5XXRvWsLNyvQpzSMLSIS18OQF4MlIViK_R9eDmwQNt-ryZWs76dv5MCwwi95P_rft17gQqgp9oFErwGaC/s1600/1200px-Pachyophis_Vienna.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="776" data-original-width="1200" height="206" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3-ThZKZK6EmScYinz3CnbIwwFlaxjBJGrvMpc_VPn_YaAL81fh6Yqmll6uBh5XXRvWsLNyvQpzSMLSIS18OQF4MlIViK_R9eDmwQNt-ryZWs76dv5MCwwi95P_rft17gQqgp9oFErwGaC/s320/1200px-Pachyophis_Vienna.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "times new roman" , serif;">Yılan fosilleri bu canlıların tarih boyunca hep yılan olarak kaldıklarını göstermektedir. Evrimcilerin tek yaptıkları yazıda da değindiğim gibi anatomik yapılara bakıp bunların karşılaştırmaları üzerinden bitmek bilmeyen spekülasyonlar yapmalarıdır. Kaynak : https://www.rock-cafe.info/suggest/prehistoric-snake-fossil-707265686973746f726963.html Erişim tarihi : 05/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Kaplumbağalar
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Kaplumbağalar, tarih boyunca var olan, en ileri
derecedeki özel sürüngenlerdendir. Kaplumbağaların eşsiz, kemikli, bağa ya da
karapaks denen koruyucu bir kabuğa sahip olmalarının yanı sıra, dışta ya da
sırtta olan kaburgaların yerleri ile içeride ya da karında yer alan göğüs ve
pelvis kemerinin yerleri ters durmaktadır. Kaplumbağalar inanılmaz derecede
eşsiz bir yapıya sahiptirler, bundan dolayı kaplumbağalar, bir çeşit sıradan
sürüngenden evrimleşmiş olsalardı, ata sürüngenden kaplumbağaya giden evrimsel
yolları gösterecek geçiş formlarını anlamak çok kolay olacaktı. Gereken
değişimler, gizli değil, anatomi ve paleontoloji eğitimi gerektirmeyecek kadar
açık olacaklardır. Evrimciler arasında, hangi sürüngenin gerçek ata olduğu ve
hangi fosilleşmiş canlıların ara seviyeleri oluşturduğu konusunda hiçbir
tartışma olmamalıdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Diğer yandan, yaratılışçıların tahminlerine göre,
kaplumbağaların, fosil kaydında ilk ortaya çıkışlarında, tümüyle gelişmiş
bağaya ve diğer eşsiz özelliklere bakılarak kaplumbağa oldukları hemen fark
edilebilir olmalıdır. Kaplumbağa fosil kaydını hangi köken modeli
desteklemektedir? Yaratılış mı, yoksa evrim mi? Romer şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Takımın
fosil üyeleri çalışmalarıyla, kaplumbağaların esas kökeni konusuna pek az ışık
tutmuştur. Proganochelys gibi bazı erken Trias formları, sonraki
kaplumbağalarınkinden biraz daha ilkel bir yapı göstermiştir. Fakat o zamanda
bile zırh, hemen hemen mükemmel bir biçimde gelişmişti; biz, bir geçiş
formundan değil, kesinlikle gerçek bir kaplumbağadan bahsediyoruz.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn11" name="_ftnref11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[11]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Colbert ve
Morales şöyle yazarlar: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlk gerçek kaplumbağalar, tipik günümüz
kaplumbağalarının yayılma yolu ile geliştikleri bir zaman olan trias döneminin
son bölümlerinde ortaya çıkmışlardır. Karakteristik bir Trias cinsi olan
Proganochelys’de, kafatası kemikleri sayıca azalmış, çene kenarından itibaren
dişler yok olmuş ve gövde, ağır bir kabukla korunmuştu. Bunlar, temel
kaplumbağa adaptasyonlarıdır ve Trias zamanından beri kaplumbağalar arasında
gerçekleşen evrim, genel anlamda, Proganochelys’de ortaya çıkan
karakteristiklerin rafine edilmesine yönelik olmuştur. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn12" name="_ftnref12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[12]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>En erken kaplumbağalar, Almanya’daki Üst Trias
tortuları arasında bulunmuştur. Bu kaplumbağalar, günümüz cinsleriyle yakın
olan kabuk şekillerinden hemen tanınabilmiştir. Kaplumbağa kabukları, kolayca
fosilleşebilen ve en küçük parçası bile kolayca tanınabilen kabuklar olmalarına
rağmen, erken ya da daha ilkel kaplumbağalar hakkında hiçbir iz
tanımlanamamıştır. Kabukların evrimiyle ilgili olarak, en erken kaplumbağaların
postcranial iskeletleri bile ilkel amniyonlularından öylesine başkalaşmışlardır
ki, bu canlıların esas akrabaları konusunda pek az ipucu vermektedir. Ayrıca,
geç trias dönemi kaplumbağalarının kafatasları da ileri derecede özelleşmiştir.
Erken sinapsidler ve diapsidlerle yakın akrabalığı imkansız hale getirecek
şakak açıklığının önceki varlığı konusunda hiçbir kanıt yoktur. Sonradan
oluşmuş geniş açıklıkların varlığı ve damaktaki ectoterygoid kemiklerin
yokluğu, Captorhinidae <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Familyası ile
paylaşılan özelliklerdir. Fakat, diğer yandan, kafatası öylesine değişmiştir
ki, bizler, kaplumbağaların, erken anapsidlerin soyu olan bu familyanın yerine
başka bir anapsid familyasından evrimleştiğini güvenle ortaya koyamayız. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftn13" name="_ftnref13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[13]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Gayet açıktır ki, çok özel sürüngen olan
kaplumbağaların geçiş formları, eğer aslında var olmuşlarsa, bol miktarda ve
kolayca fark edilebilen olmalıdır. Fakat, tek bir geçiş formu bile
keşfedilmemiştir. <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuNJzJGkVM7FtRI68NVgCeDqrrqII7MZiuMUlaJyaTHpCBs4Z-_3hcNWI3oVXTJMM3mQBjsQ4GiSIw7MHN-FFqKacrUnTYmxGTkzVJA0iUM2Woen97sK9wgX_76OBuBDiDAcT3fDu-poyH/s1600/image.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1332" data-original-width="1600" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuNJzJGkVM7FtRI68NVgCeDqrrqII7MZiuMUlaJyaTHpCBs4Z-_3hcNWI3oVXTJMM3mQBjsQ4GiSIw7MHN-FFqKacrUnTYmxGTkzVJA0iUM2Woen97sK9wgX_76OBuBDiDAcT3fDu-poyH/s320/image.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; line-height: 115%;">Kaplumbağa fosilleri Evrim ve Yaratılış görüşlerini karşılaştırmak için çok mükemmel adaylardır. Açıkçası bu fosillerin karşılaştırılması canlılığın evrimsel yavaş bir ortaya çıkıştan ziyade çok hızlı bir çıkış gerçekleştirildiğinin kanıtıdır. Kaynak : https://www.lotsearch.net/lot/fossil-soft-shell-turtle-39832406 Erişim tarihi : 05/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Üst paragraflarda söylediğim gibi evrimsel
hikayelerin hiçbir anlamı yoktur. Peki bu hikayeler neden yazılıyor ? Bilimde
bir konu için ortaya hipotez atarsınız. Belli başlı şeyleri kendinize tez, konu
edinir ve buna uygun iddialarda bulunursunuz. Ardından görüşleriniz eğer test
edilebiliyorsa buna bilimsel bir hipotez denebilir. Ancak şu ana kadar ki
yazılarımda gösterdiğim gibi ( ve bundan sonra da göstereceğim Allah izin
verirse) onlar DNA'da gerçekleşen her mutasyonu evrim olarak isimlendiriyorlar
(mutasyonların canlılık için en bilindik sonuçlarından biri kanserdir) ve sonra
da bakın biz evrimi gözlemliyoruz diyorlar. Ayrıca türler içerisindeki
varyasyonları yani köpek türleri içerisindeki varyasyonların evrim için delil
oluşturduğunu bundan büyük delil olamayacağını iddia ediyorlar. Yaratılışı
kabul eden bilim adamları ise bir tür içerisinde ki değişimlerin varyasyon
olduğunu ve o köpeklerin farklı bir yöne evrilmeyeceğini söylemektedirler. Bunu
onlarda gayet iyi bilmektedirler ve bu sebepten moleküler homoloji iddialarına
sığınmaktadırlar. Bunu ''Yaşamın Gerçek Tarihi'' serisinden sonra yazacağım
Allah izin verirse.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Yaşamın Gerçek tarihi serisinin tamamında olduğu
gibi bu yazıda da büyük ölçüde Prof. Duane Gish'in ''Evolution, Fossil still
says no'' isimli kitabından faydalandım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 336.</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s.337</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Colbert
ve Morales, Evolution of the Vertebrates, s. 192.</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s.111</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 206.</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s.245,246</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Colbert
ve Morales, Evolution of the Vertebrates, s. 193.</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Romer,
Vertebrate Paleontology, s. 120.</div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 253.</div>
</div>
<div id="ftn10" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref10" name="_ftn10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Romer,
Vertebrate Paleontology, s. 134.</div>
</div>
<div id="ftn11" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref11" name="_ftn11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[11]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s.116 </div>
</div>
<div id="ftn12" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref12" name="_ftn12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[12]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Colbert
ve Morales, Evolution of the Vertebrates, s. 216.</div>
</div>
<div id="ftn13" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(%20U%C3%A7an,%20s%C3%BCz%C3%BClen%20ve%20deniz%20s%C3%BCr%C3%BCngenlerinin%20k%C3%B6keni).docx#_ftnref13" name="_ftn13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[13]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 207.</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-84589482877257602542020-01-01T13:13:00.000-08:002020-01-05T03:34:23.225-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı, Fosiller Yaratılışı Gösteriyor ( Sürüngenlerin Kökeni ) 8<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Sürüngenlerin
Kökeni<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Aşama aşama, yavaş yavaş günümüze kadar geleceğim.
İnternette türkçe aramalarda ciddi anlamda bir bilgi kirliliği bulunmakta. Bu
bilgi kirliliğine ve zavallı tesadüf edebiyatına karşı mutlak surette değerli
bilim adamlarının fikirleri ilgili insanlarla buluşmalı, insanlar dogma yerine
gerçek ile karşılaşmalı. Yaşamınız tesadüfen oluşmadı ve tesadüfler sizlere
organlarınızı kazandırmadı. Bazı evrimci siteler ''Tesadüf'' kelimesinin edebi
saçmalığının farkındalar ancak teorilerine duydukları imanın sarsılmasını da
istememektedirler. Bu sebepten bunlar evrimin en önemli ve değişim mekanizması
olan mutasyonların şekil olarak tesadüfen oluştuğunu yoksa her şeyin doğa
kanunlarına göre hareket ettiğini söylemektedirler. Üstelik bunu ingilizce ismi
'' Random Mutation'' olmasına rağmen yani Tesadüfi Mutasyon olmasına rağmen
söylemektedir. Bu geldikleri zavallı konumun onları getirdiği zavallı karikatür
düzeyindeki açıklamanın seviyesine inecek olsam yolda yürürken kafasına bir
çamaşır düşen bir kişinin şöyle açıklama yaptığını iddia ederdim: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">''Bir çamaşır parçası bir şekilde havaya rüzgarlar ve diğer itici
kuvvetler ile uçmuş ancak yer çekiminin etkisi ile üzerime düşmüştür. Eğer yer
çekimini dengeleyen atmosferin üst tabakalarını hedefleyen bir kuvvet ters
baskı uygulasaydı belki de üzerime düşmezdi''<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bilinçli olmayan, kazara olan, plan gütmeyen=
Tesadüf... Hiç lafı sağa sola çekmeyin bal gibi tesadüfi masallara
inanıyorsunuz.Neyse hadi gelin sürüngenlerin kökenine inelim. Yine bol miktarda
evrimci hikaye sizleri bekliyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Sürüngenlerin kökeni konusunda da, amfibyumlarda
bulunan aynı durumla karşılaşıyoruz:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Tahmin edilen evrimsel bağlantıları sağlayan ve
temel biçimleri yönlendiren evrimsel yolları açığa çıkaran hiçbir geçiş formu
olmaksızın, temel türlerin aniden ortaya çıkışı. Sürüngenler, Reptilia sınıfı
içerisinde; sürüngenler, kuşlar ve memeliler ile birlikte <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Amniota<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
grubunda yer alırlar. Bu amniyonlular, amfibyumlardan farklı olarak,
yumurtalarını su ve nemli ortamlardan uzakta bırakabilirler. Çünkü onların
yumurtaları, embriyon etrafında zarla donatılmıştır. Amniotik bir sürüngen
yumurtası, bir amfibyum yumurtasından çok daha karmaşıktır. Sürüngen
yumurtaları, embriyonun gelişimi için, içinde bir kese bulunduran amniyon adlı
bir zar içerirler. Alantoyis (Allantois), artık ürünlerin toplandığı bir depo
görevi görür ve içinde gelişmekte olan embriyona yiyecek sağlayan bir yumurta
sarısı kesesi vardır. Yumurta, içeriğini koruyacak <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>derecede güçlü bir kabukla tümüyle
sarılmıştır. Fakat aynı zamanda, bu kabuk, oksijenin içeri alınıp,
karbondioksitin dışarı salınması gibi çevresel gaz değişimlerine olanak sağlayacak
derecede gözenekli bir yapıya sahiptir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Evrimciler, bu tümüyle karmaşık sistemin, bir
şekilde, adım adım, amfibyumun genetik sisteminde gerçekleşen bir dizi tesadüf
ve yönü belli olmayan değişimler ile evrimleştiğini hayal etmiş olmalılar. Bu
değişimlerle birlikte, ilkel sürüngenin üretim sisteminde gerekli olan
değişimler de meydana gelmeli, yine atasal amfibyumun genetik sisteminde
tamamen tesadüflere dayalı değişimler sonucu üretilmiş olmalıdır. Dönüşüm
süresince, her ara seviye, kendisinden önceki seviyenin yerini alabilmesi için,
kendini önceki seviyeden üstün kılan yararlar sağlamalı ve tümüyle işlevsel
olmalıdır. Amniotik boşluk ve amniyon gibi hayati yapıların birçoğu,
sürüngendeki bir hiçten üretilmiş olmalıdır. Çünkü amfibyumlarda, sürüngenlerin
türeyebileceği herhangi bir benzer (homolog) yapı bulunmamaktadır. Yüksek
olasılıkla, hiçbir evrimci, amniotik yumurtanın evrimsel kökenini sağlayan
evrimsel yolları ve ara seviyeleri hayal etmeye bile kalkışmaz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOgaFRBbMLFLQ9dEMNUbo82y2M7L74Jwmw3QDX4764xVwgduMwILbRLgp8e0PlPLjZkywWHKC3MIMZJwLfjZnPLv14ZOUFpwjSOQWZxawyaBDKaSgizm6-tNJyf5jOQb6qEDwckZH2cM1p/s1600/amniyotik+yumurta.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="742" data-original-width="1284" height="184" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOgaFRBbMLFLQ9dEMNUbo82y2M7L74Jwmw3QDX4764xVwgduMwILbRLgp8e0PlPLjZkywWHKC3MIMZJwLfjZnPLv14ZOUFpwjSOQWZxawyaBDKaSgizm6-tNJyf5jOQb6qEDwckZH2cM1p/s320/amniyotik+yumurta.png" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><o:p>Amniyotik yumurta iç düzeni </o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Evrimciler, belirli amfibyum ve sürüngenlerde,
sürüngen ile amfibyum arası bir bağ oluşturan birçok karakteristiğin var
olduğuna inanırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Örneğin öncki yazılarımdada birçok alıntının
yapıldığı <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Colbert ve Morales şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Seymouria’da
gözlemlenen amfibyum ve sürüngen karakteristiği karışımı, omurgalıların evrimi
sırasında iki sınıf arasında gerçekleşmiş olan kademeli dönüşümün
göstergesidir.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title="">[2]</a></span></b></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftn2" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></span></i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgELDcoziWePhW1NvM3wZFg3c9ijzr7kMCm58MdVfVQcdFkXQGwy5nPH27hYsbM0vVKBkOPzzzeZLT_jGjEE_KaTMx-WPXwks2d8IOmhy5FYO4gNQQ54g9kx06k80MCdELncKjnAnPyfeUP/s1600/609_seymouria_rhabwar-troll.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="772" data-original-width="1036" height="238" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgELDcoziWePhW1NvM3wZFg3c9ijzr7kMCm58MdVfVQcdFkXQGwy5nPH27hYsbM0vVKBkOPzzzeZLT_jGjEE_KaTMx-WPXwks2d8IOmhy5FYO4gNQQ54g9kx06k80MCdELncKjnAnPyfeUP/s320/609_seymouria_rhabwar-troll.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Çok iyi korunmuş bir <i>Seymouria </i>fosili bu canlı amfibyum-sürüngen karışımı bir karakteristikten çok tam anlamıyla bir sürüngendir. Fosil konuya yabancı olanları bile ikna edecek bir bütünlüğe sahip. Kaynak: https://www.newdinosaurs.com/609_seymouria_rhabwar-troll/ Erişim tarihi 01/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Seymouria’yı,
sürüngen–amfibyum arası bir olası ara seviye gibi göstermeye yönelik herhangi
bir girişim, derhal ciddi çelişkilerle karşı karşıya kalmaktadır. Bilinen en
eski sürüngenler oldukları iddia edilen canlılar, <i>Hylonomus</i> ve <i>Paleothyris</i>,
sırasıyla, Alt Pennsilvaniyen (evrimsel zaman ölçeğine göre günümüzden yaklaşık
315- 330 milyon yıl önce) ve Orta Pennsilvaniyen (yaklaşık 310-315 milyon yıl
önce) kayaları arasında bulunmuşlardır. Alt Permiyen kayaları arasında bulunan
<i>Seymouria</i> fosillerinin yaşı 280 milyon yıl olarak belirlenmiştir. Bunun anlamı,
bu fosillerin, sürüngenlerin atası olabilmek için en az 25-30 milyon yıl daha
genç olmalarıydı. Üstelik, <i>Seymouria</i>’yı sürüngenlerle bağdaştırma
girişimlerinde başka ciddi problemler de vardır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Romer, şu
soruyu sormaktadır:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“Seymouria, yumurtalarını kurbağalar gibi suya
mı bıraktı yoksa amniyonlular gibi yumurtalarını kabukla kaplayıp karaya mı
bıraktı?” <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Romer, bu sorunun cevabının, Seymouriamorpha
takımının içindeki çok sayılı canlıların incelenmesiyle bulunabileceğini
söyleyerek, <i>Kotlassia</i> ile ilgili olarak konuşmasını şöyle sürdürür:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>....yassı kafataslarıyla, iskeletleri nispeten
zayıf, tipik amfibyumlarınkine benzeyen, kalıcı su yerleşiminin varlığına
doğru, bir dizi ters yöndeki değişimler olarak kendini gösterir. Yine,
Moravya’nın erken Permiyen döneminde keşfedilen Discosauriscus’un solungaç
taşıyan larvalarının, rhachitome’lerden “branchiosaur” larvalarına benzer ve <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>seymouriamorph’ların üretken özelliklerinin,
kesinlikle amfibyum olduklarını gösterir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Diadectes’lerin amfibyumlar ile sürüngenleri
ayıran çizgiye çok yakın canlılar olduklarından sıklıkla bahsedilmektedir.
Oysa, bu canlı, aynı zamanda, bu çizgide var olma olasılığı çok düşük bir
canlıdır. Diadectes'in evrimsel zaman ölçeğine göre, sürüngenlerin atası
olabilmesi için yaklaşık 30 milyon yıl daha önce yaşamış olması gerekirdi.
Üstelik bu canlı, burundan kuyruk birleşimine kadar yaklaşık on cm
uzunluğundaki “ilkel” sürüngenlerin aksine, üç metre uzunluğunda, büyük, hantal
bir hayvandı. <i>Seymouria</i> ve <i>Diadectes</i>’in birçok karakteristiğinin, <i>Hylonomus</i> ve
<i>Paleothyris</i> ve diğer “ilk” sürüngenlerdeki benzerlikleri açığa çıkardığı
söylenmesine rağmen, amfibyumlar ve sürüngenler arasında, hiçbir bağlantısı
olmayan bir boşluk vardır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPQUIuNrekvxLPgAspmK0R5JCwT11qmiv9fXNulZ8RE31KUJd7eKErd6K2LDGN88sdE0HoFqHu6SaNHSW-g-EyrvppXtTPBQG5Dvf274LR5DCVfxXZd-0WbOAdwR9TcER-wGp-nMlpLwCd/s1600/1200px-Diadectes_phaseolinus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="675" data-original-width="1200" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPQUIuNrekvxLPgAspmK0R5JCwT11qmiv9fXNulZ8RE31KUJd7eKErd6K2LDGN88sdE0HoFqHu6SaNHSW-g-EyrvppXtTPBQG5Dvf274LR5DCVfxXZd-0WbOAdwR9TcER-wGp-nMlpLwCd/s320/1200px-Diadectes_phaseolinus.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;">Çok iyi korunmuş bir Diadectes fosili. Kaynak : https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Diadectes_phaseolinus.jpg Erişim tarihi :01/01/2020</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Sürüngenleri,
atasal amfibyumlar olarak isimlendirilen canlılara bağlayan hiçbir geçiş formu
yoktur ve sürüngenlerin, başlangıçta da sürüngen olduklarını ortaya çıkartan
birkaç örnek aşağıda verilmiştir. Omurgalı Paleontoloji ve Evrim adlı kitabında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Carroll ( Bir önceki sayfadaki son dip notum
Carrol'ın kitabından olduğu için sonraki alıntıları dipnotlara eklemek yerine
direk cümlenin sonuna sayfa numarasını ekledim) <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bilinen
en erken amniyonluların, bu grubun üyeleri oldukları, hemen fark edilebilir.
Çünkü, iskeletleri, günümüzde yaşayan gelişmemiş kertenkelelerinkine çok
benzemektedir (s. 193).<o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlk amniyonlulardaki en önemli damak özelliği,
pterygoid’deki çapraz kenar varlığıdır.... Günümüz kertenkelelerinde,
pterygoid’in çapraz kenarları, çene kapama kaslarının en büyüklerinden biri
olan pterygoideus’un kökenini oluşturmaktadır.... İlkel herhangi bir
amfibyumda, geniş pterigoideus kasının varlığı konusunda pek kanıt yoktur (s.
194).<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlk amniyonluların kafatasının genel yapısı,
bugünkü kertenkelelerinkine benzemektedir (s. 195).<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">İlk
amniyonluların postcranial iskeletleri, günümüz gelişmemiş sürüngen
Spenodon’unkine benzemektedir (s. 195).<o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlk “labyrinthodont” amfibyumlarının aksine,
ilk amniyonlular, nispeten küçük kafatasları ve küçük beden ölçüleriyle,
günümüzdeki gelişmemiş kertenkelelere benzemektedirler. İlk amniyonluların diş
yapıları ve çene kas yapılarındaki olası düzen, neredeyse sadece böcekler ve
diğer küçük eklem bacaklılarla beslenen kertenkelelerinkine benzemektedir (s.
198).<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Protorothyrid’lerin
iskelet anatomileri, </i></b></span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "symbol"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">[</span></span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Hylonomus ve Paleothyris,
Protorothyridae familyasında yer alır</span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "symbol"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">]</span></span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">
Alt Pennsilvaniyen’den başlayıp, Alt Permiyen dönemine kadar nispeten
değişmeden kalır. Bu zaman sürecinde, fosil kaydında, bir dizi başka amniyonlu
grup ortaya çıkar. Bu grupların her biri, proterothyrid modelinden bağımsız
olarak evrimleşmiş olabilir. Hiç birisi bir diğeriyle yakın bir ilişki göstermemektedir
(s. 201). <o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Tüm
Paleozoik amfibyumlarından yeterince bağımsız oldukları için, ilk
amniyonluların esas ataları belirlenememiştir (s. 198). <o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Son durum, şüphesiz, amfibyumlar ve sürüngenler
arası geçiş formlarının var olmadığını aktarmaktadır. Eğer bulunmuş olsalardı,
sürüngenlerin hangi amfibyumdan geldiği ile ilgili belirsizlik de olmayacaktı.
Yukarıda da açıklandığı gibi, geçiş formlarına ne zaman ihtiyaç hasıl olsa
bulunamamıştır. Birbirinden çok farklı bu sürüngen grupları arasında, uçan sürüngenler,
deniz sürüngenleri, süzülen sürüngenler, yılanlar ve kaplumbağaları
sayabiliriz. Uçan Sürüngenler Uçan ve uçamayan sürüngenler arasında etkileyici
farklar vardır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir sonraki yazımda Uçan sürüngenler, deniz sürüngenleri ve diğer sürüngenleri toparlayacağım Allah izin verirse. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu yazının yazılmasında büyük ölçüde Prof. Duane Gish'in '' Evrim Fosiller Hala Hayır Diyor'' isimli kitabından faydalandım.</div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Sözde
Amfibyumlardan türemiş canlı grubu. En büyük farklarından biri amfibyumlar gibi
yumurtalarını sulu alanlara bırakmak yerine zarla çevrili bir yumurta olarak
bırakmalarıdır. Ayrıca bazı amniyotikler embriyoyu vücudun içerisinde
büyütmektedirler.</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Colbert
ve Morales, Evolution of the Vertebrates, s. 102.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span></div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Romer,
Vertebrate Paleontology, s. 95.</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrimmi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1,%20Fosiller%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20G%C3%B6steriyor%20(S%C3%BCr%C3%BCngenlerin%20K%C3%B6keni)%20(8).docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 336.</div>
</div>
</div>
<br />
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-72884466767143981622019-12-29T03:11:00.000-08:002019-12-29T03:26:42.411-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı ? Fosiller Yaratılışı Gösteriyor (Balıklardan Amfibyumlara)7<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Dört
ayaklılar, amfibyumlar, sürüngenler ve memeliler içerisindeki tüm dört ayaklı
hayvanları içine alırlar. Evrimciler, dört ayaklıların, bir balık atadan
türediğini ve amfibyumların da ilk dört ayaklılar olduklarını var
saymaktadırlar. Dört ayaklıların atası olan balığın hangi balık olduğu,
evrimciler arasında çok tartışmalı bir konudur. Bu tartışmaların nedeni,
paleontologların<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>, balık
ile amfibyum arası geçiş formu bulmada tamamıyla başarısız olmalarıdır. (
Tabiki geçiş formu olarak önerilen <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Tiktaalik
Rosea<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a></i>
gibi fosiller vardır ve evrimcilerin edebiyat yapmasını isterseniz onlar
gerçekten iyi edebiyatçılardır. Ancak bu sayfada ilerideki mısralarda
okuyacağınız üzere onların ara geçiş önerileri tamamen bu böyledir çünkü başka
açıklama yok formatındadır. Edebiyat yapmalarının nedeni kanıtın gücü yerine
dogmanın etkisidir) Eğer böyle geçiş formları bulunsaydı, atalar ile torunlar
arasında bağlantı kurmak, oldukça basit bir iş olacaktı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Robert L
Carroll,(önceki yazılarda da birçok bilginin alındığı omurgalıların evrimi
kitabı yazarı) amfibyumların atasının, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">rhipidistian
crossopterygian </i>(Yassı yüzgeçli balıklar) balığı olduğunu farz etmiştir,
fakat şunu da açıkça kabul etmiştir: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">“Erken amfibyumlarla
rhipidistian balıkları arası hiçbir ara seviye fosiline sahip değiliz....”<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title="">[3]</a></span></b></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn3" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></span></i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyEt577GWyrZwPdiWoNBq1VjuswVCt0ciTpx0mQUqhQQgKyLlW7a4kB2KYNsCMqoIhVKCGsCy3otMMdR4l_LbFE7SQpAyDLsj8ok8TyxLuZyEG-jirPHsIbRSH_JWH-KYgcZcdbNLoyvP8/s1600/fig11-17-fish-to-amphibian.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="718" data-original-width="1200" height="191" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyEt577GWyrZwPdiWoNBq1VjuswVCt0ciTpx0mQUqhQQgKyLlW7a4kB2KYNsCMqoIhVKCGsCy3otMMdR4l_LbFE7SQpAyDLsj8ok8TyxLuZyEG-jirPHsIbRSH_JWH-KYgcZcdbNLoyvP8/s320/fig11-17-fish-to-amphibian.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<i><span style="line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><b><span style="font-size: x-small;"> Ripidistian balıkları ile amfibyumlar arasında ki büyük morfolojik farklılılar.</span></b></span></span></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Rosen, Forey, Gardiner ve Patterson bu
önermeyi reddederek, amfibyumlara hayat verenin, bir akciğerli balık olduğu
fikrini savunmaktadırlar.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title="">[4]</a></span></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn4" title=""><!--[endif]--></a></span></span>
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><br /></span></span></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDvXaM1sy5tluFmpcmO2zniMvf8WchksR_Dik10vjt7w0SgbkN9lG8pPbJCrUWh7n_Sk3ndZMvmSej5QQQ2XcNnzTroAFb2lfrcpRa7gVfU1zheISR4Ydbm2LoTMVT32JUgl6WhYahX43P/s1600/australian+lungfish+images+1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="420" data-original-width="800" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDvXaM1sy5tluFmpcmO2zniMvf8WchksR_Dik10vjt7w0SgbkN9lG8pPbJCrUWh7n_Sk3ndZMvmSej5QQQ2XcNnzTroAFb2lfrcpRa7gVfU1zheISR4Ydbm2LoTMVT32JUgl6WhYahX43P/s320/australian+lungfish+images+1.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><b><i><span style="font-size: x-small;"> Günümüzdede yaşamlarını sürdüren Avustralya akciğerli balıkları.</span></i></b></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Thomas Gorr
ve Traute Kleinschmidt ise bu iki önermeyi de reddedip, amfibyumların, bir coelacanth
(silekant ya da koelakant) balığından evrimleştiğini savunurlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bu balığın
soyunun, 80 milyon yıl önce tükendiğine inanılıyordu. Fakat, 1938’de,
Afrika’nın doğu kıyılarında, balıkçılar tarafından, Latimeria cinsinin yaşayan
bir örneği, bulununca, bunun doğru olmadığı anlaşıldı. Sonraları, denizden,
yaklaşık 200 numune çıkarıldı. Bu iddianın dayandırıldığı gerçek şuydu:
Latimeria’nın hemoglobin molekülü, akciğerli balık, köpekbalığı ve birçok
teleost balığından çok, (teleostlar, bugünkü kemikli balıklardır), iri
kurbağaların tetari türlerindeki Beta-hemoglobin zincirinin aminoasit
dizilimine daha yakındı.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title="">[5]</a></span></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn5" title=""><!--[endif]--></a></span></span>
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><br /></span></span></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhljoKDpKzurpUAoAWJ6AnHSrNp4sOlFl29Ed1EskKP7YPFCleMFz1lGbhEf8HfEqYEU8k34y_TXMJ-T1wB_I__dnb4er7YquTny5GziVB3a01yG8tDQX59RGeqq6wiQG2uaV3qXFXRV-hY/s1600/latimeria.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="768" data-original-width="1366" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhljoKDpKzurpUAoAWJ6AnHSrNp4sOlFl29Ed1EskKP7YPFCleMFz1lGbhEf8HfEqYEU8k34y_TXMJ-T1wB_I__dnb4er7YquTny5GziVB3a01yG8tDQX59RGeqq6wiQG2uaV3qXFXRV-hY/s320/latimeria.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><i><b><span style="font-size: x-small;"> Amfibyumların atası olduğu iddia edilen günümüzdede yaşamaya devam eden Coealanth balıkları. </span></b></i></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Diğer
yandan, Peter Forey, Latimeria’nın, amfibyumların atası olabileceği konusundaki
iddiaları tümüyle reddederek şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Coelacanth’ların, dört
ayaklıların atalarına yakın oldukları gibi uzun süre kabul görmüş bir inancın
var olması, Latimeria’nın da keşfiyle, balıkların amfibyumlara dönüşümü
konusunda doğrudan bilgi elde edebilme ümitlerini arttırmıştır. Latimeria, dört
ayaklılar ve coelacanth’ların, başka canlı gruplarına kıyasla, birbirleriyle
çok daha yakın bir ilişki içinde oldukları<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>kuramının dayandığı bir adla, “kayıp halka” ile tanıtıldı. Fakat,
Latimeria’nın anatomik ve fizyolojik incelemeleri, bu ilişki kuramını kusurlu,
yaşayan coelacanth’ların kayıp halka olarak isimlendirilmesini de, uygunsuz
buldu.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bazıları, primatlar, sürüngenler ve dört
ayaklılar gibi başlıca grupların kökenleri konusundaki çok sayıda literatürü
eleştirel bir yaklaşımla okuduklarında, evrimcilerin bu tartışmalı ve çelişkili
fikirleri karşısında kısa sürede bunalmakta ve yanılmaktadırlar. Her kuramcı,
muhtemel atası olduğuna inanılan yaratığın seçilimin de en önemli olarak
varsaydığı birçok özelliğin mukayesesine dayanan sözde mantıksal savını ileri
sürer. Carroll, omurgalı paleontolojisi ve evrim konusunda yazdığı kitapta,
rhipidistian balığının, amfibyumların atası olmasını sanki kaçınılmaz bir
sonuçmuş gibi yazmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Yukarıda ki
mısralarda gösterdiğim gibi, başka evrimciler de akciğerli balık ve
coelacanth’ların, en olası atalar olduklarında ısrar etmektedirler. New York
Times’ta Malcolm Browne’nin yazdığı bir makalenin, Gorr ve Kleinschmidt
tarafından yapılan eleştirisinde, onların, coelacanth’ların, amfibyumların
atası olduğunu destekleyen fikirlerinden de söz edilmiştir. Browne ayrıca, Axel
Meyer ve Allan C. Wilson tarafından yapılan ve coelacanthı olası bir ata
olmaktan çıkaran en iyi aday olarak, akciğerli balıkları gösteren araştırmayı
anlatır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Her ne kadar Carroll ve diğer evrimciler bunu gerçek gibi kabul etseler de,
makalenin hiçbir yerinde, bir rhipidistian balığının amfibyumların atası
olabilirliği konusunda tek bir kelime bile yoktur. Bu makalede Browne şöyle der<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">:<o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>''Hangi balık grubunun ya da gruplarının
karaya geçişte bir ilk olduğu ya da bunun evrimsel yolunun ne olabileceği
konusunda hiç kimse emin olamaz''</span></i></b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">...sudan
karaya geçişin çok uzun zaman önce olması ve fosil kaydından çıkarılan çeşitli
soy ağaçlarının böylesine karışık olması, evrimcilerin, bunları kesin olarak
çözümleyemeyecekleri olasılığını kabul etmelerini sağlamıştır. Yani, Carroll
rhipidistian balığını, Gorr ve Kleinschmidt coelacanthı, Rosen ve diğerleri de
akciğerli balığı seçmekte (onaylamakta) ve her biri de diğer önermelerin niçin
geçersiz olduğu konusunda nedenler ortaya koymaktadırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bu
karışıklık ve tartışmanın kaynağı nedir? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Her zaman
olduğu gibi, geçiş formların yokluğu yüzündendir! <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Sadece
birkaç geçiş form, amfibyumların atasını ve evrim yolunu gün ışığına
çıkaracaktır. Geçiş formlar yokken, tüm önermeler sadece birer senaryo ve boş
konuşma oluyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Zamanının tümünü suda geçiren bir balığın,
zamanının büyük oranını ya da çoğunluğunu karada geçiren bir canlıya dönüşümü,
ataların amfibyumlara dönüşümü sırasında geçirdikleri morfolojik ya da biçimsel
anlamda basit değişimlerden çok daha fazlasını gerektirecektir. Carroll, bir
balığın, bir amfibyum olabilmesi için birkaç önemli değişim geçirmesi
gerektiğini söyler. Bunların arasında şunlar vardır: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Su Dengesi:</span></b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> İlkel amfibyum, sudan karaya hareket
ettiğinde, ağız, akciğer ve vücut yüzeyi bölgesinde gerçekleşecek ciddi bir su
kaybına uğrayacaktır. Bu kayıpları en aza indirgeyebilmek için, bu yapı ve
organlarda önemli değişimler gerçekleşmek zorundadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Duyu Organları:</span></b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> Bir balık, ya da var sayılan ilkel
amfibyum, su ile hava arasındaki fiziksel ve kimyasal farklara uyum sağlayacak,
duyusal bir yeniden yapılanma geçirmeden nasıl hayatta kalabilecektir?
Unutmayın ki, her duyu organı başlangıçtan itibaren doğru çalışmalı, her
değişim doğru bir sırada gerçekleşmeli, diğer tüm değişimlerle uyumlu olmalı ve
tüm bunlar, genlerin, tesadüfi, rastlantısal yollarla değişmesi, yani mutasyon
geçirmesiyle gerçekleşmelidir. Yeni gelişmeye başlayan amfibyumun ya da kısmi
amfibyumun karada yaşamasını mümkün hale getirecek daha başka pek çok önemli
fiziksel değişim gerçekleşmiş olmalıdır. Bir balığın, bir amfibyuma dönüşümü
için, çok önemli morfolojik değişimler olması gerekmektedir. Balık yüzgeçleri,
suda hareket, yön ve dengeyi sağlayıcı yapıda tasarlanmıştır. Yüzgeçlerin, su
tarafından sağlanan kaldırma gücünün olmadığı havada, balığın vücudunu
desteklemesi olası değildir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bir balığın
pelvis kemiği, omurgayla hiçbir bağlantı olmaksızın, gevşekçe kasların içine
gömülmüştür. Omurgaya bağlantı gerekli değildir.Yüzgeçler, vücut ağırlığını
desteklemezler. En eski amfibyumlardan biri olduğu tahmin edilen Ichthyostega’da,
, görünüşe göre, pelvis kemiği, oldukça geniştir ve omurgaya da sıkıca
bağlanmıştır. Bu, karada hareket için geçerli olan anatomi biçimidir. Bir su
altı aracından alınan derin deniz fotoğrafları, bazı evrimcilerin söyledikleri
şeylerle çelişkili olarak, coelacanth Latimeria’nın, suda kaldırma gücünü
kullanabileceği gerçeğine rağmen, okyanus dibinde tek bir adım dahi atmadığını
ortaya çıkarmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken bir önemli nokta da, bir
balığın bir amfibyuma kuramsal olarak evrimleşmesi esnasında, bir nedenden
dolayı, bu dönüşümün, sırt ve anüsle ilgili iki yüzgeci de bırakmasıdır.
Evrimciler, balık benzeri kuyruk yüzgecinin varlığının, Ichthyostega’nın,
rhipidistian balığı soyundan geldiğini gösteren bir kanıt olduğuna işaret
ederler. Fakat, Forey’in de vurguladığı gibi, balık benzeri kuyruklar,
(Gnathostomata) çeneli omurgalı gruplarının genel karakteristikleri olduğu
için, bu kanıt geçersizdir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll
şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>''Rhipidistian’lar ve amfibyumlar arasında en
göze çarpan farklılıklar, etraf (appendicular) iskeleti üzerindedir''....Erken
amfibyumlarda, kol bağlantıları ve kolun merkezden uzak (distal) parçaları
önemli biçimde şekil değiştirmiştir. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll,
rhipidistian’ların kalın, loplu-çift yüzgeçlerinin işlevlerinin, amfibyumların
ayak ve bacak işlevlerinden çok daha farklı olduğunu belirtti. Rhipidistian
balığında kol kemiği (ön yüzgeç çifti), ve kalça kemiği (arka yüzgeç çifti)
vücuda, yanal ve dönel hareketleri kısıtlayacak derecede yakın bulunmaktaydı.
Yüzgeçler, kıç tarafına yönelmişlerdi. Ancak, “ilkel” dört ayaklılarda, kol ve
bacak gibi üyeler, hareket esnasında öne ve gövdeden yanlara uzuyordu. Böylece,
amfibyumların hareket biçimi, “en eski” ya da en “ilkel” amfibyumlarda bile
herhangi bir balığınkinden çok farklıydı. Fosil bilimciler, crossopterygian
balığının göğüs yüzgecinde bulunan kemiklerin, amfibyumların ön kollarında
bulunan pazı, önkol ve dirsek kemiklerine benzer olduğu gerçeğini işaret
etmişlerdir. Fakat bu benzerlik, balıkların göğüs ve kalça yüzgeçlerinin,
amfibyumların ön ve arka bacak üyelerine benzerliğine kadar erişemeden son
bulmaktadır. Bu balıkların herhangi birinde bile, amfibyumların el ve
ayaklarına eşit sayılabilecek ya da benzetilebilecek hiçbir şey yoktur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Carroll şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">'' Merkezden daha
uzakta, yüzgeçleri destekleyecek hiçbir geniş iç iskeletsel yapı yoktur; ve
insanlar, dört ayaklıların geliştirdiği el tarağı ve parmak kemikleri gibi
yapıların tümüyle olmasa da tüme çok yakın yeni yapılanmalar olduğunu kabul
etmelidirler.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn10" name="_ftnref10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ahlberg ve Milner şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">'' Dört ayaklıların kol
ve bacak üyelerinin bağlanma noktalarına yakın </span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "symbol"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">[</span></span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">üst</span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "symbol"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Symbol;">]</span></span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> üyeler, sarcoptergian
balıklarınınkine çok benzerler. ''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn11" name="_ftnref11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[11]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>(Ahlberg ve Milner tarafından yazılan makale,
bir eleştiri makalesi olup, bu yazılışta evrimcilerin, dört ayaklıların kökeni
ve erken çeşitliliği konusundaki en yeni fikirleri anlatır.) Daha yüksek dört
ayaklı grupların kökenleri konusunda son yıllarda yazılan bir kitabın,
Hans-Peter Schultze’ye ait bölümü, uygun bir şekilde “Dört Ayaklıların Kökeni
Konusundaki Tartışmalı Hipotezler” olarak adlandırılmıştır. Schultze, son söz
olarak şöyle der:''<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Aynı özelliklerin analizlerinden türetilen
dört farklı filojeni (soyoluş) sırası tartışılmıştır. Her yazar, karakterleri,
kendisinin tercih ettiği dört ayaklı ilişkisinin tarafını tutarak
yorumlamıştır. Jarvik, gerçek dört ayaklılar ve kuyruklu amfibyumlar arası bir
farkı vurgularken, aynı zamanda, kuyruklu amfibyumlar ile delik pullu
(porolepiform) balıkları arası benzerliklere de dikkat çekmiştir. Rosen ve
diğerler kemik pullu (osteolepiform) balıkları ve dört ayaklılar arası
benzerliklerin önemini küçümsedikten sonra, akciğerli balıkların özelliklerini
dört ayaklılar biçiminde yorumlamıştır. Chang, akciğerli balıkların da içinde
bulunduğu tüm sarcopterygian balıklarına huni şeklindeki burun boşluğunun
(choana) dahil olmadığı fikrini savunmuştur. Zaten, Chang’a göre, dört ayaklıların
tarihi, diğer tüm sarcopterygian’larınkinden farklıdır. Vorobyeva ve Schultze,
osteolepiform’lar ile panderichthyid’lerin iç damak başlangıçlarının gerçek bir
choana olduğunu ve dört ayaklılara kıyasla, yüzgeçlerin iç yapılarının sadece
osteolepiform’larda böyle olduğunu kabul ettiler.... bütün akrabalık
meseleleri, benzerliklerin belirlenebilmesi için özelliklerin benzerliklerinin
ya da benzemezliklerinin değerlendirilmesine dönüşür.... Rosen ve diğerleri
(1981) akrabalık analizlerinin, öncelikle, günümüzde hâlâ var olan,
analizlerde ikinci derece fosil olarak tanınan formlara dayandırılması
gerektiğini tartışmıştır. Fosil kaydındaki kusur, herkes tarafından kabul
edilmektedir. Sonuç olarak fosiller, filojenetik düzen çözümüne hiçbir katkıda
bulunmamaktadırlar.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn12" name="_ftnref12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[12]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Schultze ve diğerleri, her düzenin ortaya
çıkardığı çelişki ve güçlükleri açıklayabilmek için, her yazarın, çok dolaylı
istatistikler yapması gerektiğini belirtmişlerdir. Yukarıda da belirtildiği
gibi, Schultze şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">“bütün akrabalık meseleleri, özelliklerin
benzerliklerinin ya da benzemezliklerinin değerlendirilmesine dönüşür....”</i></b>
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><br /></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><br /></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Fakat pek
çok örnekte, evrimcilere göre, benzerlikler, atasal torun ilişkileri konusunda
hiçbir şeyi ispat etmemektedir. Çünkü, farklı hayvanlarda benzer yapılar bu
hayvanların genlerinin ortak bir atadan gelerek değil, bu özellikleri
birbirinden bağımsız olarak kazanmışlardır. Evrimciler, bir özelliğin, yakın
akraba türlerde bağımsız olarak evrimleştiğini farz ettiklerinde, Paralel Evrim
diye isimlendirdikleri bir yola başvurmaktadırlar. Evrimcilere göre, bu,
evrimde yaygın bir var oluştur. Evrimcilere göre, evrimdeki bir diğer yaygın
fenomen de Yakınsak Evrim (convergent evolution) diye isimlendirilir. Buna
göre, uzak akraba türlerin bağımsız anlamda benzer yapılar ve özellikler
geliştirdiği varsayılmıştır. Sıkça sözü edilen bir örnek de, omurgalıların ve
omurgasız kafadanbacaklıların (mürekkepbalıkları) gözleridir. Bu iki canlının
gözleri, birbirine çok benzer. Fakat bu iki tür canlının varsayılan ortak
ataları, hem kafadanbacaklıların hem de omurgalıların gözleri gelişmeden yüz
milyonlarca yıl önce var olmuş olmalıdır. Futuyma şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Yakınsak evrim, pek çok örnekte öyle benzer
özelliklerle sonuçlanmaktadır ki, bizler, eğer bu özelliklerin akraba olmayan
gruplarda bağımsız olarak evrimleştiğini bilmiyor olsaydık, aynı genetik temele
sahip olup olmadıklarını söylemekte de güçlük çekecektik</i></b>.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn13" name="_ftnref13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[13]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Böylece, farklı hayvanlardaki benzerlikler,
ortak bir atadan evrimleşmenin kanıtı olabilirler de olmayabilirler de. Çünkü,
bu özellikler, paralel ya da yakınsak evrim yoluyla bağımsız bir biçimde ortaya
çıkmış olabilirler. Evrim kuramında, evrimsel tasarımı daha karmaşık bir hale
getiren, fakat bu tasarımların korunmasında da başvurulan bir diğer yaygın
özellik de tersine dönüş olarak isimlendirilen özelliktir. Bu tersine dönüş
fikri, bir neslin evrim tasarımındaki bir yapı kaybolduğu ve daha sonra torun
varsayılan türlerde yeniden ortaya çıktığı durumlarda evrimciler tarafından
ortaya atılmıştır. Uzun süre, evrimde, tersine dönüşün olamadığına inanıldı.
Karmaşık bir yapının kökeni ile ilgili çok sayıda genetik değişimin olması
gerektiği ve bu değişimlerin karmaşık bir sıra halinde kazanılması gerektiği
iddia edildi. Bir sonraki evrimsel değişimle yok edilen yapının yeniden geri
kazanılması ihtimali aslında hiç yoktur. Gerçekte, bu prensibin öyle iyi
saptandığı düşünülmüştür ki, prensip, “kanun” statüsüne yükselmiş ve <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Dollo Kanunu</i> olarak isimlendirilmiştir.
Şimdi, Dollo’nun ileri sürdüğü kanunu, modern evrim tasarımında sık sık başvurulan
tersine dönüşlerde <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>olması gerektiği
gibi, bir çöp kutusunun içine fırlatılıp atılmıştır. Örneğin, Schultze şöyle
der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yukarıda açıklanan türdeki tersine dönüşler,
pek çok kafatası ve daha alttaki özelliğin açıklanmasında da gereklidir.
Kafatası çatı kemiklerinde, actinopterygian'lardaki parietal ve
postparietal’lerin açıklanmasında iki, dört ayaklılar ve sarcopterygian'ların
ortak atalarındaki alın kemikleri, parietal ve postparietal’lerin
açıklanmasında üç, Diabolepis, porolepiform’lar ve actinistian’lardaki parietal
ve postparietal’lerin açıklanmasında da iki tersine dönüş gerekmektedir.
Filojenetik sırada, ikiden bire ve sonra tekrar ikiye yükselen squamosal ve dış
geniz açıklığı ile yok olan, var olan ve sonra tekrar yok olan omur ve choana
ifade edilmektedir.... Sarcopterygian balıkları ve dört ayaklılar arasındaki
bir kardeş ilişkisi, ortak atanın, balık benzeri torunlardan türemiş bir dört
ayaklıya çok daha fazla benzediğini ortaya çıkaracaktır. Böyle bir düzen, olası
gibi görünmeyen sayısız karakterin tersine dönüşünü gerektirecektir. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn14" name="_ftnref14" style="mso-footnote-id: ftn14;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[14]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Daha önceden
de belirtildiği gibi, Schultze şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“her yazar, karakterleri, kendisinin tercih
ettiği dört ayaklı ilişkisinin tarafını tutarak yorumlamıştır.”<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Diğer bir
deyişle, her araştırmacı, en başta kendisinin tercih ettiği bir varsayımsal
evrim modelinde karar kılar ve sonra düzenin gerektirebileceği tersine
dönüşler, yakınsak evrim ya da paralel evrimi kullanarak, kanıtları uygun
biçimde yorumlar. Bu kuramlar, öylesine istenilen şeklin verilebildiği
kuramlardır ki, yanlış olsalar bile doğru ya da yanlış oldukları ispat edilemez
ve bu nedenle, bilimsel kuram olarak bile isimlendirilemez. Ahlberg ve Milner,
Rosen ve diğerlerinin, dört ayaklıların kökeni konusunda yayınlanmış olan<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn15" name="_ftnref15" style="mso-footnote-id: ftn15;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[15]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
fikirleriyle ilgili olarak şöyle dediler:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Onların, dört ayaklıların,
osteolepiform’lardan evrimleşmesinin, kalıntılarına bakarak geçmişin
anlaşılabileceğini gösteren evrim senaryoları, kesinlikle doğruluğu ya da
yanlışlığı ispat edilemeyen “hikayeler” olup bilim değildir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn16" name="_ftnref16" style="mso-footnote-id: ftn16;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[16]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kemik pullular (Osteolepiform), çift yüzgeçli
olan Crossopterygii alt sınıfının Rhipidistia takımı içinde yer alan balıklardı
ve evrimcilerin çoğunluğu tarafından bunların, amfibyumların atası olduklarına
inanılmaktadır. Pennsylvania’nın Catskill Oluşumu’nun Üst Devoniyen kayalarında
bulunan bir amfibyum fosili bulgusu, en eski amfibyumlar olduklarına inanılan
bu canlıların, hiçbir geçiş formu kanıtı olmaksızın tamamıyla gelişmiş
oldukları delillerini güçlendirmiştir. Bu kayalar, evrimcilere göre, günümüzden
yaklaşık 363 ile 365 milyon yıl öncesine ait Orta ve Üst Famennian
oluşumlarındadır. Bu amfibyum hakkındaki rapor şöyleydi: Hynerpeton bassetti
olarak isimlendirildi, Science’in Daeschler, Shubin, Thomson ve Amaral
tarafından yapılan 29 Temmuz 1994 basımında yer aldı. Onlar şöyle dediler: <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Omuz kemerinden türemiş özellikler, uzantılı
mekanizma desteğinin ve itici kuvvetinin, dört ayaklılar tarihinin en erken
dönemlerinde bile çok iyi gelişmiş olduğunu göstermektedir. Fosilin bulunduğu
katmanın açıklanmasında bu yazarlar şöyle dediler:''<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bu katman durumu, H. bassetti’nin Orta–Üst
Famennian yaşında olduğunu, (yaklaşık 363-365 milyon yıl), yani, en üst
Famennian yaşında olan Tulerpeton, Acanthostega ve Ichthyostega’dan daha yaşlı
olduğunu gösterdi.... Ayrıca, H. bassetti’nin omuz kemeri morfolojisi, onun, ön
kollarını kaldırma, tepki verme ve güçlü bir şekilde uzatma yeteneğine sahip
olduğunu gösterdi.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn17" name="_ftnref17" style="mso-footnote-id: ftn17;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[17]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gördüğümüz şey, tamamıyla gelişmiş vücut
üyelerine ve gelişmiş diğer özelliklere sahip, %100 bir amfibyum olan ve
önceden, en eski amfibyumlar olduğu düşünülen canlılardan daha yaşlı bir
canlıdır. Ayrıca bu, evrim kuramının dayandırıldığı tahminleri yalanlamakta,
fakat, yaratılış için, güçlü, ek kanıtlar sağlamaktadır. Öncelikle belirtmek
istiyoruz ki, amfibyumları ve böylece “ilk” dört ayaklıları bir balık atadan
türetmeye çalışan tüm projeler, bilimsel kuram olarak nitelendirilemeyen
senaryolardan başka bir şey değildirler. Üstelik, balıklarla amfibyumlar arasında
tasarlanan evrimsel yol ne olursa olsun, tüm balıklar ile amfibyumlar arasında
büyük bir devamsızlık vardır. Amfibyumların en olası ataları olarak sözü edilen
balıkların tümü, zamanlarının tümünü, su içinde geçirmeye ihtiyaç duyan, %100
balık olan balıklardı. Soylarından geldiği düşünülen amfibyumların tümü ise,
temel amfibyum kol ve bacak üyelerine sahip, %100 amfibyum olan amfibyumlardı.
Hiç kimse, yarı ayak yarı yüzgeç üyeleriyle ilgili tek bir geçiş formu bulmakta
başarılı olamadı. Bu tür şeyler bulunmuş olsaydı, amfibyumların atası olma
konusunda rekabet halinde olan adaylardan hangisinin gerçek ata olduğu hemen
belirlenmiş olacaktı. Fakat tartışmalar dinmemektedir. Geçiş formları
bulunamamıştır; çünkü, asla var olmamışlardır. Yeryüzünde, canlı organizmalar
evrimleşmemiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Amfibyumların Büyük
Çeşitliliği<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Günümüz amfibyumları, 4.000’den fazla türü
ile, büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Bu 4.000 tür, üç takımı
kapsamaktadır: Urodela (semenderler ve su kelerleri); Gymnophiona
(kertenkelemsigiller, caecilian ve apodanlar olarak da isimlendirilen hiç bacak
izlerine sahip olmayan, solucan benzeri amfibyumlar); ve Anura (kurbağalar ve
kara kurbağalar). Bunlar, fosil kaydında ilk ortaya çıktıklarında, tıpkı bugün
oldukları gibi, modern bir görünüş ve yapısal olarak büyük bir çeşitlilik
içeriyorlardı. Carroll şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">'' Kurbağalar ve
semenderler, fosil kaydında ilk ortaya çıktıklarında, esasen modern bir iskelet
anatomisi gösteriyorlardı. Gymnophiona’nın, (caecilian), <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>açıklanmış olan fosilleşmiş canlıları, günümüz
cinslerine çok benzeyen, Üst Kretase ve Paleosen katmanlarında ayrık halde
bulunan omurgalarıyla tanınır. <span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn18" style="mso-footnote-id: ftn18;" title="">[18]</a></span></b></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn18" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bu modern
amfibyum takımları, genellikle Lissamphibia alt sınıfı içinde yer almışlardır;
çünkü, birkaç benzerlik paylaşmaktadırlar. Ancak, pek çok paleontolog,
böylesine çeşitlilik içeren canlıları birlikte gruplandırma konusunda
şüphelidirler. Carroll şöyle diyor: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">''Benzerliklerine
rağmen, kurbağalar, semenderler ve kertenkelemsigiller (caecilian’lar), iskelet
yapısı, yaşam biçimi, şimdiki ve bilinen tüm fosil kaydı bakımından
birbirlerinden çok farklıdırlar.... biz, günümüz takımının her üçünde de ortak
olup özelleşmiş niteliklere sahip olan herhangi bir olası atanın hiçbir fosil
kanıtına rastlamadık.... Kurbağalar, semenderler ve kertenkelemsilerin yakın
bir ortak atadan evrimleşmesi konusundaki fosil kanıtı yokluğunda, günümüz
takımlarının her birinin, bir grup bağımsız Paleozoik amfibyumundan
evrimleşmesi olasılığını dikkate almalıyız.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn19" name="_ftnref19" style="mso-footnote-id: ftn19;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[19]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Benzer şekilde, Colbert ve Morales şöyle derler:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bu benzerliklere rağmen, tek bir ortak
atadan beklenecek bir özellik olan, karakteristikleri bir arada toplama
özelliğini taşıyan herhangi bir Paleozoik amfibyumun kanıtı yoktur. En eski
kurbağalar, semenderler ve kertenkkelemsiler, günümüzde yaşayan torunlarına çok
benzemektedirler. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn20" name="_ftnref20" style="mso-footnote-id: ftn20;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[20]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Carroll,<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn21" name="_ftnref21" style="mso-footnote-id: ftn21;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[21]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Colbert ve Morales,<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn22" name="_ftnref22" style="mso-footnote-id: ftn22;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[22]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
kurbağa benzeri bir Triadobatrachus’tan bahsederken, günümüz kurbağaları ile
diğerleri, yani, eski kabul edilen amfibyumlar arasında olası bir halka
olduğunu ileri sürerler. Carroll, Triadobatrachus’un, Paleozoik amfibyumlarına
olan en yakın benzerliğinin, dissorophid temnospondyl olan Doleserpeton’da,
olduğunu söyler. Ancak, tüm kurbağalar ve gerçekte, tüm günümüz amfibyumları,
temnospondiller ve en yaşlı kabul edilen tüm amfibyumlar arasında temel bir
fark vardır. En yaşlı oldukları iddia edilen amfibyumlar, her bir omuru
oluşturabilmek için, birbirine bağlanmış, pek çok farklı parçadan oluşan, kemer
biçimli, karmaşık bir omura sahiptiler. Ayrıca, yine amfibyumların olası atası
olarak önerilen çeşitli balık türleri de buna benzer karmaşık biçimli bir omura
sahiptiler ve bu, en yaşlı kabul edilen amfibyumlarla balıklar arası bir halka
için anlamlı karakteristiklerden biridir. Günümüz amfibyumlarının tümünün çok
farklı türden, makara benzeri, kemikli bir silindire benzeyen omurları vardır.
Eğer Doleserpeton gibi bir canlı, kurbağaların ya da diğer günümüz
amfibyumların herhangi birinin atası olsaydı, Doleserpeton’un karmaşık, kemer
biçimindeki omuru, basit makara biçimli omura dereceli olarak evrimleşmiş
olmalıydı. Fosil kaydında, bu konuda, kesinlikle hiç kanıt yoktur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Makara
biçimli omura sahip amfibyumlar, lepospondyl olarak isimlendirilmektedir.
Mississippian ve Pennsilvaniyen kayaları arasında makara biçimli omura sahip
amfibyumların üç farklı takımı bulundu. Bu takımlar, Aistopoda isimli, en fazla
230 omurdan oluşan uzun bir vücuda sahip yılan benzeri canlıları içeriyorlardı.
Bu canlılarda ne bacak ne de bacak kemeri bulunmuyordu. Carroll şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu formların, yüksek derecede özelleşmiş
kafatasları vardı. Bu, her familyanın, hem herhangi bir labyrinthodont’tan ya
da rhipidistian’dan farklı hem de birbirinden farklı, uzun bir tarihi olduğunu
gösteriyor.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn23" name="_ftnref23" style="mso-footnote-id: ftn23;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[23]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Aistopod’lar hakkında konuşan Romer şöyle der:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bazılarımız, böylesine özelleşmiş formların,
daha yaşlı amfibyum grupları arasındaki bir geç gelişimi temsil edeceğini ümit
edebilir; fakat henüz tanımlanmayan yeni bulgular, aistopod’ların,
Mississippian’in erken dönemlerinde geliştiğini ve bu yüzden bilinen tüm
amfibyumların en yaşlıları arasında olduklarını kanıtlamaktadır. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn24" name="_ftnref24" style="mso-footnote-id: ftn24;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[24]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Gerçekte,
Alt Mississippian kayalarından çıkarılan aistopod’lar, şimdi çok iyi
tanımlanmış oldular. Bu amfibyumlar, fosil kaydında, herhangi bir eski
amfibyumdan farklı olarak, tamamıyla gelişmiş biçimde aniden ortaya
çıkmışlardır. Bunlar, alt (erken) Mississippian kayalarında, tamamen gelişmiş
biçimde ortaya çıktıklarına göre, bunun anlamı şuydu: Eğer bunlar
evrimleşmişlerse, Devoniyen dönemde evrimleşmiş olmalıydılar. Bununla beraber,
en erken ya da en eski olarak isimlendirilen evrimsel balık soyu olan
amfibyumlar da Devoniyen’de bulunmuştur. Bunun anlamı nedir dediğiniz duyar
gibiyim :) o halde şöyle açıklayalım, evrim senaryoları doğru ise, Ichthyostega
gibi amfibyumların yakın ataları, balık atalarından bacakları evrimleştirmekle
meşgulken, balık ile aistopod arası ara formlar da bacak gibi üye izlerini yok
etmekle meşguldüler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bazı
amfibyumlarda bacak ve ayakları bir evrimsel doğuşa yönlendirirken, aynı
zamanda da diğer amfibyumların bacaksız oluşmalarını nasıl bir seçim baskısı
sağlayacaktı? Üstelik, eğer, Ichthyostega gibi amfibyumlarda bulunan karmaşık,
kemer tipi omur, rhipidistian balığındaki kemer tipi omura benziyorsa ve ikisi
arasında bir bağlantı oluşturuyorsa, o zaman, basit, makara biçimli omura sahip
olan lepospondyl amfibyumları nereden evrimleşmişlerdir? Bir balığın, tamamıyla
basit, makara biçimli, 230 omurdan oluşan, yılan benzeri bir vücuda sahip,
bacak olmayan bir aistopoda evrimleşmesini gösteren geçiş formları nerede? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bunlar,
evrim kuramının bütünüyle iflasını ortaya koyan gerçeklerdir. Aistopoda ile
birlikte ortaya çıkan diğer iki lepospondyl amfibyum takımı, Nectridea ve
Microsauria’dır. Nectridean’ların, çok küçük üyeleri olan uzun vücutları vardı.
Yüzme organı olarak kullandıkları, yana doğru basık kuyrukları olan bu
canlılar, görünüşte, çoğunlukla suda yaşarlardı. Microsaurian’lar, üyeleri
oldukça küçük olsa <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bile, daha normal bir
vücut yapısına sahiptiler. “Küçük sürüngenler” anlamına gelen Microsauria ismi,
uygun bir isim değildir. Çünkü, Romer’in de söylediği gibi, sürüngenlere olan
bu benzeyiş, sadece bir paralellikten ibarettir. Microsauria’lar, çeşitli vücut
bölümleriyle, lepospondyl’lerin en çeşitlileridir. Aistopoda, Nectridea ve
Microsauria, Mississippian, Pennsilvaniyen ve Permiyen kayalarında bulundular
ve lepospondyl’lerin Paleozoik (Birinci Zaman) grubu olarak nitelendirildiler.
Evrimsel zaman ölçeğinde, Paleozoik lepospondyl’lerin ve Lissamphibia
Altsınıfının günümüz amfibyumları arasında çok büyük bir boşluk vardır. Romer,
Lissamphibia hakkında konuşurken şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">''Onlar ve Paleozoik grubu arasında fosil
kaydıyla birleştirilemeyen geniş bir evrimsel boşluk vardır.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn25" name="_ftnref25" style="mso-footnote-id: ftn25;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[25]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Carroll şöyle yazar: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Alt Permiyen’den
sonraki herhangi bir lepospondyl fosili bulamadık. Kurbağa ve semenderlerin
Jura’da ortaya çıkışlarına kadarki küçük amfibyum kayıtlarında şaşırtıcı bir
boşluk vardır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftn26" name="_ftnref26" style="mso-footnote-id: ftn26;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[26]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kesinlikle açık olan şey, amfibyumların fosil
kaydının, dört ayaklıların ve özellikle amfibyumların bir balık atadan
evrimleştiği fikrini desteklememesidir. Rhipidistian crossopterygian’lar ya da
diğer benzer balıklar ile, ichthyostegid’ler ya da diğer “en erken” amfibyumlar
arasında aşırı derecede büyük bir boşluk vardır; gerçekte, tüm Paleozoik
amfibyum takımlarının, takıma ait karakteristiklerin büyük çeşitliliği ile
aniden ortaya çıkışı, ilk numunelerle bütünleşmektedir. Ve bu Paleozoik
takımları ile üç canlı takımı arasında geçiş formu yokluğu, bu formların,
evrimsel bir geçiş yoluyla ortaya çıktıklarını, kesinlikle inanılmaz hale
getirmektedir. Yani, gerçekler, yaratılış modelinin dayandırıldığı tahminlerle
tam bir uyum içerisindedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Amfibyumlar
ile alakalı bu kadar teknik detay materyalist görüşün bu konuda da dogmatik ön
kabullu tutumunu sürdürdüğünü gösteren oldukça önemli bilgilerdi. Ancak bu
kadar yeterli. Bir sonraki yazıda Allah isin verirse Sürüngenlerin kökenlerine
değineceğim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bu yazının yazılmasında büyük ölçüde Prof. Dr. Duane Gish'in ''Evrim, Fosiller Hala Hayır Diyor'' kitabından faydalanılmıştır.</span></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Paleontoloji fosil bilimi ile ilgilenen bir bilimdalıdır. Anlam amacıyla
fosilbilimci olarak anlaşılabilir.</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Tiktaalik Rosea, evrimcilerin denizden karaya geçişte sözde bir ara geçiş
formudur. Günümüzde 4 ayaklıların kökensel atalarının daha eski olabileceği
tartışılmaktadır. Bu sebepten ötürü sudan karaya geçişin bir ana örneği
olmaktan ziyade evrimin yönü kesilmiş yan kollarından birisi olarak kabul
edilir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span></div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> R. L.
Carroll, Vertebrate Paleontology and Evolution (New York: W. H. Freeman and
Co., 1988), s. 4</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> D. E.
Rosen ve diğerleri, Bulletin of the American Museum of Natural History,
167:159-276 (1981).</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Thomas
Gorr ve Traute Kleinschmidt, American Scientist, 81(2): 72-82 (1993).</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> P. L.
Forey, Nature 336:729 (1988).</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> M. W.
Browne, “Biologists Debate Man’s Fishy Ancestors,” New York Times, 16 Mart
1993, s. C-1.</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e., </div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> R. L.
Carroll, Vertebrate Paleontology and Evolution (New York: W. H. Freeman and
Co., 1988), s. 161-162</div>
</div>
<div id="ftn10" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref10" name="_ftn10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> R. L.
Carroll, Vertebrate Paleontology and Evolution (New York: W. H. Freeman and
Co., 1988), s. 145</div>
</div>
<div id="ftn11" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref11" name="_ftn11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[11]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Per A.
Ahlberg ve Andrew R. Milner, Nature 368:509 (1994).</div>
</div>
<div id="ftn12" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref12" name="_ftn12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[12]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Hans-Peter Schultze ve Linda Trueb, editörler, Origins of the Higher Groups of
Tetrapods (Ithaca, New York: Comstock Publishing Associated, 1991).</div>
</div>
<div id="ftn13" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref13" name="_ftn13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[13]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Douglas
J. Futuyma, Evolutionary Biology (Sunderland, Massachusetts: Sinauer
Associates, Inc., 1979), s. 142.</div>
</div>
<div id="ftn14" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref14" name="_ftn14" style="mso-footnote-id: ftn14;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[14]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Schultze, s. 56.</div>
</div>
<div id="ftn15" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref15" name="_ftn15" style="mso-footnote-id: ftn15;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[15]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Rosen
ve diğerleri, s. 159-276.</div>
</div>
<div id="ftn16" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref16" name="_ftn16" style="mso-footnote-id: ftn16;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[16]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Ahlberg
ve Milner, s. 507.</div>
</div>
<div id="ftn17" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref17" name="_ftn17" style="mso-footnote-id: ftn17;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[17]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> E. B.
Daeschler ve diğerleri, Science 265:639-642 (1994).</div>
</div>
<div id="ftn18" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref18" name="_ftn18" style="mso-footnote-id: ftn18;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[18]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 180.</div>
</div>
<div id="ftn19" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref19" name="_ftn19" style="mso-footnote-id: ftn19;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[19]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 181, 182,184</div>
</div>
<div id="ftn20" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref20" name="_ftn20" style="mso-footnote-id: ftn20;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[20]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> E. H.
Colbert ve M. Morales, Evolution of the Vertebrates (New York: John Wiley and
Sons, 1991), s. 99.</div>
</div>
<div id="ftn21" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref21" name="_ftn21" style="mso-footnote-id: ftn21;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[21]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 184.</div>
</div>
<div id="ftn22" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref22" name="_ftn22" style="mso-footnote-id: ftn22;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[22]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Colbert
ve Morales, Evolution of the Vertebrates, s. 99.</div>
</div>
<div id="ftn23" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref23" name="_ftn23" style="mso-footnote-id: ftn23;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[23]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 176.</div>
</div>
<div id="ftn24" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref24" name="_ftn24" style="mso-footnote-id: ftn24;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[24]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> A. S.
Romer, Vertebrate Paleontology, 3ncü basım (Chicago: Chicago Univ. Press, 1966),
s. 97.</div>
</div>
<div id="ftn25" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref25" name="_ftn25" style="mso-footnote-id: ftn25;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[25]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> A.g.e,
s. 98.</div>
</div>
<div id="ftn26" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor%20%20Evrim%20mi,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20,%20(Bal%C4%B1klardan%20amfibyumlara)7.docx#_ftnref26" name="_ftn26" style="mso-footnote-id: ftn26;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[26]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Carroll,
Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 180.</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-81762585618731585252019-12-27T01:41:00.003-08:002019-12-29T03:22:47.724-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı ? Fosiller Yaratılışı Gösteriyor ( Başlıca Balık Sınıfları Hakkında Bilgiler) 6<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Robert L.
Carrol'in ''Vertebrate Paleontology and Evolution'' yani omurgalı
paleontolojisi ve evrim kitabını <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
dikkatlice okuduğunuzda, başlıca balık sınıflarının hepsinin, kendi aralarında
birbirine bağlı hiçbir geçiş formu olmadan, belirgin şekilde ve açıkça ayrı
oldukları sonucuna varırsınız. Fosil kaydında ilk ortaya çıkan <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Agnatha </i>sınıfıdır. <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Osteostraci </i>ve <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Heterostraci </i>takımlarının
temsilcileri olan yaşlı omurgalılar, neredeyse daima kemik ya da sert
maddelerle örtülüydüler ve kemiksi zırhlarla donatılmışlardı. Romer, onların
kökenleri hakkında şöyle yazmıştır:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Erken devoniyen ve geç
siluryen tortuları arasında sayısız balık benzeri omurgalıların farklı türleri
bulunmaktadır ve bu zamandan önce, uzun bir evrim tarihinin gerçekleştiği
açıktır. Fakat bu tarihçe hakkında pek bilgimiz yoktur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Romer kabuk
derililer yani <i style="mso-bidi-font-style: normal;">osteostraci </i>hakkında
şöyle yazar: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Biz bu kabuk derilileri
(ostracoderm) ilk gördüğümüzde, onlar, çok uzun bir tarihi arkalarında
bırakmışlar ve pek çok farklı gruba ayrılmışlardı.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Heterostraci
hakkında Romer, onların, Agnatha sınıfındaki diğer formlarla yakın akraba
olmadıklarının açık olduğunu yazar. Eğer evrimleşmişlerse, ayrıca uzun bir
evrim tarihi geçirmiş olmalılar. Fakat, kabuk derililer gibi onlar da, hiçbir
evrimsel ata kanıtı olmaksızın, fosil kaydında aniden ortaya çıkmışlardır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR0bUawBL4Ukf6F_p2Pj9j8Pva4lQ2WxMCUuDoLitrvP2noTux2asUvOgnoYUJHWuFJ23g96AUydamjA_uaDDmVv87iC8Ljy6Pw8feLrbA9qT6Nslwd5Ahe72HKaAlnaDYJLqnOXz6cgLj/s1600/heterostraci.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR0bUawBL4Ukf6F_p2Pj9j8Pva4lQ2WxMCUuDoLitrvP2noTux2asUvOgnoYUJHWuFJ23g96AUydamjA_uaDDmVv87iC8Ljy6Pw8feLrbA9qT6Nslwd5Ahe72HKaAlnaDYJLqnOXz6cgLj/s320/heterostraci.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGSt_7jKucdXxDlcyASs0tbtu-sGr-xr_Npyiky5xm47J2mjuKSkXXsC8yYVdGWXImlYbAtLRAUTA2yywcy-GWhfT6FCiuWvhB5Vis0YWj8kXkKZ3mCYSi9F-LsuarFgnedFue6pZJo8xy/s1600/osteostraci.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="394" data-original-width="457" height="275" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGSt_7jKucdXxDlcyASs0tbtu-sGr-xr_Npyiky5xm47J2mjuKSkXXsC8yYVdGWXImlYbAtLRAUTA2yywcy-GWhfT6FCiuWvhB5Vis0YWj8kXkKZ3mCYSi9F-LsuarFgnedFue6pZJo8xy/s320/osteostraci.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Üstte Heterostraci, altta Osteostraci illustrasyonları. Balıklar Yavaş bir evrimsel tarihten ziyade tarih sahnesine oldukça hızlı bir çıkış gerçekleştirmiştir.</span></span><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> </span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Plaka
derililer(Placoderms), özellikle karmaşık yapıdadırlar. Plaka derililerin
içinde altı adet tuhaf balık çeşidi vardır. Onlar hakkında Romer şöyle der: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">''Grupları birbirine
bağlayan onların istisnasız tuhaf olmaları dışında pek ortak özellikleri
yoktur.</span></i></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"> </span></b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Daha sonra Romer şöyle devam etmektedir<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"> <i style="mso-bidi-font-style: normal;">''
Onlar, bizim köpekbalıklarına<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve daha
ileri kemikli balık gruplarına uygun ataların ortaya çıkmasını beklediğimiz bir
zamanda (yaklaşık siluryen-devoniyen sınırında) ortaya çıktılar. Biz önceden
düşünülüp hazırlanmış evrim tablomuza tamamıyla uyan genel formlar bekliyorduk.
Onları plaka derililer sınıfında bulabilir miyiz ? Hiç de değil! Bunun yerine,
hiçbir modele uymayan, bir dizi kural dışı form bulduk; ve ilk bakışta bu
türler, ne daha sonra ki ne de daha gelişmiş türlerin uygun bir atası gibi ya
da kendileri herhangi bir kaynaktan gelmiş gibi görünüyordu. Gerçekte, bir
kişi, bu plaka derililerin varlığının, Devoniyen balık hikayesinin çok önemli
bir parçasını, ancak uyuşmayan bir bölümünü oluşturduğunu düşünebilir; onlar
hiç var olmasaydı, durum daha da basitleşirdi.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title="">[4]</a></span></b></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn4" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></i></b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizY5nQ8eq1YQfmOedXZs0xXNKPSG6z1sl0x1ZoWXnItouNpuvqUqzpJR8i8eel7IyWSEV5bKRySHOi1z1ui52lB9jRM4aJZr01On50syPZ0SByJWQjsKfJxdn1_MSWTWl9t5pUalsoDMQe/s1600/placodermy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="640" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizY5nQ8eq1YQfmOedXZs0xXNKPSG6z1sl0x1ZoWXnItouNpuvqUqzpJR8i8eel7IyWSEV5bKRySHOi1z1ui52lB9jRM4aJZr01On50syPZ0SByJWQjsKfJxdn1_MSWTWl9t5pUalsoDMQe/s320/placodermy.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-size: x-small;">Kafa kısmı çok iyi korunmuş bir placoderm fosili</span></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Fakat
gerçekten var oldular ve kayıtları evrim modelini desteklemedi, aksine güçlü
bir şekilde ters düştü. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bir çift
yüzgeç ve iyi gelişmiş çenelere sahip olan ve iyi bilinen bir taslağa göre
tasarlanan gelişmiş standart balık türleri kıkırdaklı balıklardan oluşan
Chondrichtye ve gelişmiş kemikli balıklardan oluşan Osteichtye olmak üzere
ikiye ayrılırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bazıları
geçmişte, kıkırdaklı balıklarda kemik bulunmamasının ilkel bir durumu temsil
ettiği ve Chondrichtye'lerin kemikli balıklara öncülük eden evrimsel bir evre
olduğu konusunda tartıştılar. Romer, köpekbalıklarının, fosil kaydında ortaya
çıkan başlıca balık gruplarının en sonuncularından biri olduğuna işaret ederek,
bu fikre karşı gelmektedir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Romer
kemikli balıkların ortaya çıkışı ile alakalı şöyle yazmaktadır: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Kemikli
balık gruplarının ortak atası bilinmemektedir. İki tipik kemikli balık
altsınıfında, yukarıda da belirtildiği gibi, onları ilk bulduğumuzda zaten çok
ayrık özellikler vardır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>(Romerin
yukarıda diye belirtmesi kitabın 52. sayfasında da bundan bahsetmesinden
ibaret-blog sahibi notu)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW_F7jX_PTqPtv8nNm-84_Uek_37n6RP0Fx_2tGSSYGsxromHxzkawNKvqSYjpS5ocPGbPczSOD16C5SbOdaaSbEZBOTm-oLdY1LJ5jPtEQwCnoyOfhGbtTSnof5bEH8VVubV5Sptvemtm/s1600/sharkinshark-L.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="768" data-original-width="1024" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW_F7jX_PTqPtv8nNm-84_Uek_37n6RP0Fx_2tGSSYGsxromHxzkawNKvqSYjpS5ocPGbPczSOD16C5SbOdaaSbEZBOTm-oLdY1LJ5jPtEQwCnoyOfhGbtTSnof5bEH8VVubV5Sptvemtm/s320/sharkinshark-L.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Chondrihtye cinsinden bir köpekbalığı fosili</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bir balık
uzmanı olan Errol White, London Linnean Society'de ( Londra Biyolojik
Sınıflandırma Topluluğu diye çevrilebilir) akcigerli balıklar konusunda şöyle
demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bu konuda,
yetkililerin fikirleri ne olursa olsun, bildiğim tüm diğer balık grupları gibi,
akciğerli balıkların da kökenleri bir hiç üzerine kurulmuştur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">G.T.
Todd<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>isimli Amerikalı evrimci kemikli
balıkların kökeni hakkında şöyle demektedir: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">'' Fosil kaydında
ortaya çıkan kemikli balıkların her üç alt bölümü de yaklaşık olarak aynı
zamanlıdır. Morfolojik anlamda onlar zaten çok çeşitlidir ve ağır zırhları
vardır. Bunlar nasıl oluşmuşlardır? Böylesine çeşitli olmalarını sağlayan şey
nedir? Nasıl oldu da hepsinin ağır zırhları oldu? Ve niçin daha erken ara
seviye formlarından hiçbir iz yok?<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Evet
gerçekten neden yok ?! Sık sık bunu hatırlatma gereği görüyorum ancak son
derece önemli, eğer dediğiniz türden oldukça yavaş gerçeklemiş bir evrim<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>var ise neden bu yavaş geçişin kanıtlarını
bulamıyoruz ? Herşeyin fosilleri bulunuyor ancak sizin oldukça ağır evrim
beklentinizle uyumlu avantajsız ara geçiş denemelerini gösteren fosiller
bulunamamaktadır. Neden acaba ? Dediğiniz türden bir süreç yaşanmamış olabilir
mi ?!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bu noktada <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>durup balıkların kökenleri ile alakalı
yazdıklarımız ile bu yazıyı bitirmeliyiz. Kısaca bir özet verecek olursak.
Bilimsel anlamda yaratılış ve evrim arasındaki tartışma, esasen bu noktada
sonuçlanmıştır. Daha fazla fosil kaydı tartışmasına bile gerek yoktur.
Gerçekte, hiçbir tartışmaya gerek yoktur. Bu bölümde tartışılan fosil kaydı
kanıtları, herhangi bir şüphenin de ötesinde, evrimin yeryüzünde
gerçekleşmediğini ortaya çıkarmıştır. Kanıtlar kesinlikle açıktır. Tüm karmaşık
omurgasızlar, birini diğerine bağlayan geçiş formlar ve atasal izler
olmaksızın, tamamen gelişmiş biçimde ortaya çıkmışlardır. Bu canlıların
evrimsel bir süreç yoluyla var olabilmeleri için, pek çok milyon yıl
gerekecekti. Dünyanın her tarafında, kayalar arasında, yumuşak vücutlu canlılar
dahil, omurgasızların tüm çeşitlerini içeren milyarlarca fosil gömülü
bulunmaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Fosillerin
bulunamaması hikayeleri de gerçekçi değil. Bilim dergilerinde, yumuşak vücutlu,
tek hücreli, mikroskobik organizma fosillerinin keşfedildiklerine ilişkin
birçok bildiri yayınlanmıştır. Eğer evrim gerçekse, kayalar arasında
milyarlarca karmaşık omurgasız atası fosili bulunmalıdır. Oysa bir tane bile <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bulunamamıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Milyonlarca yıllık evrimin çok çeşitli
karmaşık omurgasızlar ortaya çıkarıp geride tek bir iz bile bırakmaması
fiziksel olarak mümkün değildir. Bundan daha inandırıcı kanıt, tabi daha
inandırıcı denebilirse, balıkla omurgasızlar arası geçiş formların yokluğu ve
başlıca balık sınıflarının geçiş formları ve atalarının yokluğundan ibarettir.
Yeryüzündeki kayalarda, pek çok türün çok çeşitli formlarını içeren milyarlarca
balık fosili vardır. Eğer evrim gerçekse, kayalar, omurgasızların balığa
dönüşümünü belgeleyen fosiller ve çeşitli balık türlerini birbirine bağlayan
değişik geçiş formların zengin fosil kaydıyla dolu olmalıdır. Atasal ve geçiş
formların çok sayıda fosilini bulma konusunda hiçbir şekilde, hiçbir zorluk olmamalıdır.
Milyonlarca yıllık evrimin çok çeşitli balık türlerini ortaya çıkarıp geride
tek bir iz bile bırakmaması fiziksel olarak mümkün değildir. Bir düşünün.
Balıklar, amfibyumlar, sürüngenler, kuşlar ve memelilerin hepsi omurgalıdırlar.
Eğer evrim kuramı gerçek olsaydı, omurgalıların doğuşu, tarihte en büyük olay
olur, ciltlerce kitap bu önemli olayı anlatırdı. Bu ciltler, bir omurgasızın,
bir balığa dönüşümünü adım adım belgeleyen çeşitli ara seviye resimleriyle ve
bir balık türünü diğerine bağlayan geçiş formlarla dolu olurdu. Orada evrim
gerçeğinin şüphesiz kanıtları olacaktı fakat bunun yerine, elimizde olan büyük
bir boşluk, kocaman bir hiçliktir. Evrimcilerin yapabilecekleri tek şey, bu
boşlukları, amaçsız spekülasyonlar ve tümüyle yapay kanıtlarla doldurmaya
çalışmaktır. Burada, fosil kaydındaki kanıtlarla ilgili düşüncenin en başında,
evrim kuramı, daha sudan çıkmadan işe yaramaz haldedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Tesadüfi
çocuk hikayeleri bir yana fosiller ile adam akıllı desteklenemeyen bir
hipotezden bahsediyoruz. Fosiller açıkçası evrimsel bir geçmişi
göstermemektedir. Canlılığın bir sıralamayla çıkıyor gibi görünmesi de
Kambriyen döneminde darbe almıştır. Yüce Allahın üstün yaratması canlılığın
üstünde kendisini tartışmasız bir şekilde göstermektedir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> 698
sayfalık kitabı https://openlibrary.org/books/OL23258741M/Vertebrate_paleontology_and_evolution
adresindn okuma amaçlı edinebilirsiniz. Erişim Tarihi: 26/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> R.L.
Carrol, Vertebrate Paleontology and Evoulution (New York: W.H. Freeman and co.,
1988)S. 138.</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
S.16</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s34</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s.38</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e.,
s.53</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> E.
White, Proc. Linn. Soc. London 177:8(1966).</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9Fm%C4%B1%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20(%20Ba%C5%9Fl%C4%B1ca%20Bal%C4%B1k%20S%C4%B1n%C4%B1flar%C4%B1n%C4%B1n%20Belirgin%20Ayr%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1)%206.docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> G.T.
Todd, American Zoology 20(4):<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>757
(1980).</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-4932533051181444002019-12-25T22:49:00.002-08:002019-12-29T03:21:48.424-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı, Fosiller Yaratılışı Gösteriyor (Kambriyen Patlaması İçin Evrimci İddialar) 5<br />
<div class="MsoNormal">
Kambriyen patlamasından ve bunun canlılık için getirdiği
müthiş dinamizmden bahsettik. Aslında dinamizmden çok bir kaç şube hariç bütün
hayvan filumlarının çok kısa bir süre içerisinde meydana çıkmasının Darwinci
evrim ile zorlama açıklamalar ile bile uyumlu olmadığını göstermiş olduk.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şimdi bu müthiş yaratılışı bir örnekle
açıklamamız gerekiyor çünkü teknik terimler bazen insan algısının önüne
geçebilmektedir. Bu müthiş yaratılışı çok daha iyi anlamak önemlidir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Elinizde sadece yoğurt üreten bir fabrika var. Bu fabrika 24
saat hiç durmadan yoğurt üretiyor. Ancak yıllar sonra çok ilginç bir ay meydana
geliyor ve sabah geldiğiniz de üretim bantlarının sonunda sadece yoğurt değil,
Uzay gemisi, Yük taşıma tırı, ananas, oturma grubu, kanser ilaçları vb. gibi
birbiriyle neredeyse hiçbir alakası olmayan 44 farklı ürün görüyorsunuz. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şöyle bir hikaye sizi tatmin edermiydi ?; </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">Fabrikanın üretim bölümündeki makinalar da gece saatlerinde fazla
elektrik ve bilumum enerji kaynaklarının verilmesi akabinde<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>buna ilaveten tam olarak aynı dakikalarda
yedek parçalarımızın bulunduğu üretim stoklarımızın da üretim bantlarına
düşmesi sonucu sabah geldiğimizde böyle durum ile karşılaştık. Fabrika hiç
durmadan çalışmaya devam ettiği için bantlara düşen hammaddelerden böyle
değişik ürünler çıkmış.Gördüğünüz gibi mucize yok, açıklayabiliyoruz.<o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Birazdan Kambriyen dönemi ile ilgili inceleyeceğimiz
açıklamalar aslında bu açıklamadan mantıken çok daha zayıf. Çünkü üretilen
sistemler içerisinde canlı olanlar daha karmaşık ve hassas bir yapıya sahiptir.
Gelin evrimcilerin materyalist felsefeleri gereği imanlarını korumak için ne
tip açıklamalar yaptıklarına bakalım, bakalım ve bir kez daha anlayalım
yönlendirilmemiş kör süreçlerin canlılığı meydana getirmesi ve bugünkü yapıya
ulaştırması mümkün değildir. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Gizli Evrim:</span></b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"> Önceki sayfalarda bu karmaşık
omurgasızların ortaya çıkışından önceki dönemde bu canlıları öncüllerine
bağlayacak fosillerin bulunamadığına değinmiştim. En önemli şey bu canlıların
çok karmaşık, çok çeşitli olmalarının yanı sıra aniden ortaya çıkmalarıdır Materyalistler
Trilobitleri ve bunların dünyanın her tarafında neredeyse eş zamanlı ortaya
çıkışını tartışırlar. Bu canlıların herhangi bir atadan yoksun oluşunu ve fosil
kayıtları vasıtası ile bir başka gruba bağlanamadığını kabul ederler ve sonucu
uzun zamanlara bağlarlar. Yani Kambriyen öncesi dönemde yaşamış hayali kuramsal
ataların var olduğu ancak bulunamadığını ön kabulleri bulunur. Özetle şu
söylenir; '' Bu canlıların çıkışından önce bunların atalarının olması
gereklidir. Çok uzun zaman vardır tek hücreliler ile bu canlılar arasında ancak
ilginç bir şekilde hiç bir iz bırakmadan ataları kaybolmuştur. Yani bu canlılar
gizlice evrimleşmiştir. Bu iddianın dayanağı nedir ?! Tabiki gerekli kuramsal
geçiş formlarının bulunamayışı. Aslında bu iddianın sebebi acziyettir. Halbuki
gerçekten darwinci metod da bir evrim olsaydı biz bugün bunların nasıl da
birbirilerinden türediklerini gösteren morfolojik delilleri konuşuyor
olacaktık. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Karbonat, Fosfat ve Okyanus Kimyası:<span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Birkaç biyolog ve jeolog, karmaşık omurgasızların doğuşundan
önceki okyanus kimyasının iskelet oluşumuna engel olduğu, fakat daha sonra
karmaşık omurgasızların fosil kaydında birdenbire ortaya çıktıkları zamanın
başlangıcında ya da bu zamandan çok kısa bir süre önce okyanus kimyasında
meydana gelen değişimlerin iskelet oluşumlarına yardımcı olduğunu ileri
sürmüşlerdir. Fakat, Signor ve<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Lipps'inde belirttikleri gibi, iskeletlerdeki kalsiyum karbonat, kalsiyum
fosfat, biyojenik silika ve yapışık iskeletlerin tümü, büyük bir omurgasız
çeşitliliği ile Kambriyen'in başlangıcında var olmuşlardır. Yani <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>karmaşık omurgasızlar ile bu mikroskobik
canlılar arası her türlü fosilin bulunmasında hiçbir problem olmamalıdır.
Üstelik, Deniz Anası, solucan gibi yumuşak vücutlu canlıların kayda değer
biçimde korunmuş çok sayıda fosili bulunmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Açıkçası
iskelet kazanmış canlıların doğrudan doğruya yumuşak vücutlu canlılardan
evrimleştiği fikride, bulunan kanıtlarla uyumlu değildir. Biraz morfolojiden ve
canlı bilimden anlayan biri rahatlıkla şunları söyleyebilir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kolsu ayaklıların ve çift kabuklu
yumuşakçaların, yumuşak anatomilerinin fonksiyonları, bu canlıların kabuk
yapılarıyla öyle yakın bir bütünlük içermektedir ki, bu hayvanlar kabukları
olmazsa kesinlikle yaşayamazlar.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yani işte öylesine masallar ile bile böyle bir
geçiş açıklanamaz. Ayrıca birçok alıntının yapıldığı asli kaynak olan Signor ve
Lipps'in ''Çok Hücrelilerin Evrimi ve Kökeni'' kitabında bu yazarlar açıkça
biyomineralizasyon<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%205.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
gerektirmeyen yapışık iskeletlerin ilk olarak Kambriyen'in başlangıcında ortaya
çıktıklarını işaret etmişlerdir. Eğer Kambriyen öncesi organizmalar, mineralize
olmamış kabuklara sahip oldukları için fosil kaydından bulunamıyorlarsa, en
azından Kambriyen öncesi kayalarda yapışık iskeletler bulunabilmelidir. Ancak,
hiçbiri bulunamamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Oksijen ve Hayvanlar: </span></b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Birçok evrimci, karmaşık
omurgasızların doğuşunun, Kambriyen'in başlangıcından çok kısa bir süre önce
var olan atmosferde yeterli miktarda biriken oksijen ile mümkün olabildiğini
öne sürmüşlerdir. Bu önerme, Türkçe yayın yapan bazı müphem sitelerinde içinde
olduğu bir çok evrimci için en önemli önerme halindedir. Bu fikir, jeolojik
kanıtların eksik olduğu ve önyargılı fikirlerin, evrimcilerin inanmak
istedikleri şeylerle uyum sağladığı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir zamanda
geliştirilmiştir. Son zamanlarda yapılan birkaç jeolojik araştırma, kesin
olarak yerkürenin tortul kayalar ilk oluşmaya başladığı zamandan itibaren daima
oksijene sahip bir atmosfere sahip olduğunu kesin olarak göstermiştir. Son
çalışmalar ilkel atmosferde günümüze göre az da olsa o dönem için oldukça ciddi
oranlarda sayılabilecek boyutta oksijenin bulunduğunu gösteriyor.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%205.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Tabiki oksijenin ilkel atmosferde üstelik 3,8 milyar 4 milyar yıl kadar
geçmişte olabileceği düşüncesi materyalist evrimcilere hayatın tesadüfen
başlangıcı için gerekli olan ortamı asla sağlamayacağı için bu tip kanıtlar hep
göz ardı edilmektedir. Oksijenin varlığı problemlerden sadece biridir. Hayatın
yeryüzünde tesadüfen başlaması fantastik bir çocuk masalı olamayacak kadar
gerçeğe aykırıdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kambriyen
ile alakalı evrimcilerin açıklama çabalarını vermemdeki kasıt ne derece
acziyetin yaşandığını göstermek içindir. Üstelik bu peri masalını andırır
tarzdaki açıklamalar eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz size televizyon,
gazete ve son dönemde Türkiye'de türeyen bazı müphem evrimci siteler tarafından
size bilimsel bilgi kabilinde sunulacak ve hayatın bu göz kamaştırıcı döneminin
nasıl da tesadüfen gerçekleştiği!! anlatılacak. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ünlü evrimci
Niles Eldredge evrimin her zaman ağır işlemek zorunda olmadığını iddia ederek
Kambriyen sorununa adım atmıştır. Onar göre bazı evrim olayları çok hızlı
gerçekleşmiştir. Bir veya birkaç nedenden dolayı , Kambriyen'den hemen önce evrimsel
bir patlama oldu; bunun sonunda, karmaşık çok hücreli organizmalar büyük bir
çeşitlilikte ve vücutlarında sert kısımlar içererek aniden evrimleştiler. Bu
evrim öylesine hızlı gerçekleşti ki bu canlıların fosil kaydı bırakması için
yeterli zamanları olmadı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bu ani ve
hızlı evrim fikri açıkçası literatürün yabancısı olmadığı bir fikirdir. Bu
fikir zaten geçmişten beri evrimsel ara formların eksikliğini açıklamak için
kullanılmaktadır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%205.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Peki bu
hızlı evrim görüşü için kanıt nedir ? Tabiki ara formların yokluğu, yani zaten
bu fikir ara geçiş formlarının var olmaması nedeniyle ortaya atılmıştır ve en
büyük kanıtı da budur. Aslında evrimciler bu fikirle yaratılışçı görüşün
iddialarının doğruluğunu tespit ve teslim etmektedirler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Doğada
Darwinci bir evrim gerçekleşmemiştir, tesadüfler hayat değil ölüm getirir.
Evrimin en önemli kanıtı olması gereken ara geçiş formları gösterilememiştir.
Böylelikle onlar fikirlerini tenkit edeceklerine fikirlerini daha akıl almaz
senaryolarla değiştirmiş ve çocuk masallarıyla aynı duruma getirmişlerdir.
Tesadüfen başlayan hayat, tesadüflerle iskelet ve omurga sistemleri, görmenin
tesadüfü doğası ve daha birçok pagan inanç ön kabulleri nedeniyle literatürde
bilim diye anlatılmaktadır. Bunlar bilim değil mittir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Aslında onların
tesadüflerle değişim fikri daha embriyoloji alanında dahi çökmüştür. Bir
kertenkelenin üreme sistemi aslında tamamen bir başka kertenkelenin üremesine
adanmıştır. Bazı genetik değişimlerin kertenkeleyi arada hiçbir iz olmadan bir
başka yaratığa dönüştüreceği tezi bilim değil hüsnükuruntu bile sayılamayacak
bir hikayedir ve aslında bilime ters olan budur. Daha da inanılmaz olanı, bu fikrin,
bütün karmaşık canlılarda gerçekleştiğinin iddia edilmesidir. Sonuç olarak 10
milyon yıl bizim zaman algımıza göre çok olsa da evrimci ön kabuller için
oldukça kısıtlı bir süredir ve pek çok kez söylediğim gibi bakteriler
fosillerini bırakmış ve biz onları bulurken sizin hayali ara geçiş
formlarınızın bulunamayışı hikayesi gerçekçi bir iddia olamaz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yaratılışın
yada doğaüstü müdahalenin kanıtı kayaların içinde aniden beliren bu canlıların
fosilleri olmayacak ta ne olacak ? Daha farklı nasıl bir kanıt doğrudan
yaratılış görüşüne destek verebilir ?<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Evrim senaryosu kendi iddiaları ile çelişmektedir. Darwin'in hayat ağacı
daha başından ters çevrilmiştir. 44 farklı filumun daha hayatın başında çıkışı
sistematik bir yaratılış görüşünü doğrulamaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Yaratan hiç yaratmayan gibimidir ? Artık öğüt alıp
düşümezmisiniz ? Nahl Süresi 17. ayet<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%205.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Biyomineralizasyon: Canlı organizmaların oluşturduğu tüm yada kısmi
mineralleşme. https://biyologlar.com/biyomineralizasyon Erişim tarihi:
26/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%205.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/atmosferde-cok-daha-once-oksijen-vardi
Erişim tarihi: 26/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20,%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%205.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> George
Gaylard Simpson, The Meaning of Evolution, (New Haven: Yale University
Press)s,18.</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-61508298746013391952019-12-23T00:28:00.000-08:002019-12-29T03:15:10.182-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi, Yaratılış mı, Fosiller Yaratılışı Gösteriyor, (4)<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 18.0pt; line-height: 115%;">Fosil
Kaydı, Mikroorganizmalardan Balıklara<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Hayvan Yaşamı Oldukça Farklı Formlarda Birdenbire
Yaratılmış Gibi Duran Bir Fosil Kaydı Sunmaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Evrim teorisine göre gezegende hayat mikroskopik
canlılar ile başladı. (Abiogenesis olarak isimlendirilen bu sürecin işte
öylesine masallar ile bile açıklanamadığını burada belirtmemiz gerekli.) Yine
bu hayali sürece göre bu mikroskopik canlıların daha sonra alglere, amiplere ve
mantarlara evrimleşmekle kalmadı, bir veya birkaçı çok hücreli canlıları <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Metazoa</i>'yı evrimleştirdi. Metazoa gibi
oldukça özelleşmiş karmaşık canlılar ile tek hücrelileri birbirine bağlayan bir
fosil kaydı mevcut değil aynı zamanda daha büyük bir sorun,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>teknik olarak tek hücrelilerden çok
hücrelilere geçişin ne gibi ara aşamalar içerdiği, nasıl geçekleştiği durumu en
az hayatın başlangıcı kadar zorluk taşımaktadır. Yani aslında bu süreçte işte
öylesine hikayeler çöplüğüdür ve bu şekilde devam etmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Karmaşık omurgasızların ilk zengin fosil kaydı,
Kambriyen dönemi olarak isimlendirilen kayalar arasında ortaya çıkmıştır.
Evrimciler tarafından savunulan görüşe göre Kambriyen kayalıklarının çökelimi
530 milyon yıl önce başlamış ve bunun tümüyle gerçekleşmesi 5 ila 10 milyon yıl
arası sürmüştür. Kambriyen kayalıkları içerisinde salyangoz, trilobit, sünger,
brakiopod<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
solucan, denizanası, deniz kestanesi, deniz hıyarı, yüzen kabuklu, deniz
zambağı, ve diğer karmaşık omurgasız fosilleri bulunmaktadır. Karmaşık
canlıların bu denli ani ortaya çıkışı canlı bilimde bir fenomen olmuş ve buna
canlı patlaması denmiştir. Bu sebepten ötürü bu duruma Kambriyen Patlaması
denildiğine de şahit olabilirsiniz. Ben yer yer bu deyimi kullanacağım Allahın
izniyle. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kambriyen dönemi öncesinde oluşan kayalara
Pre-Kambriyen yada Kambriyen öncesi adı verilmektedir. Her zaman olmasa da
çoğunlukla Kambriyen öncesi kayalar, Kambriyen devri kayaların altında yer
almaktadır. Kambriyen öncesi kayalarda Alg,<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>bakteri ve bazı mikroskopik canlıların fosilleri bulunmuştur. Tüm
bunlara dayanarak yaşamın yer yüzünden muhtemelen 3,5 milyar yıl önce ortaya
çıktığı düşünülmektedir.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p><br /></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p><br /></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxzOAIBhLAtq0gNBwkuQJv5uQTSJ2ylyf-_tkFq3_W8qdpdZvx3rwCukaa4cS0QT58L_ZrjmGywz86JPfN7wdMsrBgMfjt6qged8Z3fe5PM3gELsZDXXUxix8V0oUVMXy3kKU1khGJ3pgr/s1600/StromatoliteUL03.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="1600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxzOAIBhLAtq0gNBwkuQJv5uQTSJ2ylyf-_tkFq3_W8qdpdZvx3rwCukaa4cS0QT58L_ZrjmGywz86JPfN7wdMsrBgMfjt6qged8Z3fe5PM3gELsZDXXUxix8V0oUVMXy3kKU1khGJ3pgr/s320/StromatoliteUL03.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><o:p><span style="font-size: x-small;"> Stromatolit Fosili</span></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yani özetle Kambriyen canlıları ile Kambriyen öncesi
canlılar arasında yaklaşık olarak 3 milyar yıllık devasa bir süre
bulunmaktadır. Kambriyen öncesi canlılar ile Kambriyen canlıları arasındaki
muhtemel geçişleri gözlemlemek için inanılmaz derecede yeterli bir süre.
Üstelik biz Kambriyen öncesi canlıların fosillerini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve Kambriyen canlıların fosillerini
rahatlıkla bulabilirken aradaki kuramsal geçişleri bulamıyor olmamızın geçerli
bir argümanı olamaz. Darwin'den bu yana kayalar hararetli bir şekilde
araştırılmaktadır. Her ne zaman ve her nerede biz onları bulmuşsak, en başından
itibaren, Deniz anası, deniz anası, Trilobit, trilobit ve deniz kestanesi de
deniz kestanesi olarak var olagelmiştir. Bu konuda Science dergisinde bir
makale yayınlayan Daniel Axelrod isimli evrimci şöyle demektedir: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Jeoloji
ve evrim açısından, çok hücreli deniz organizmalarının tüm kıtalardaki Alt
Kambriyen kayaları içerisinde büyük bir çeşitlilikte var oluşları ve daha yaşlı
kayalar içerisinde de bulunmayışları çözümlenemeyen sorunların en
önemlilerinden biri olmuştur.<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Axelrod, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kambriyen döneminde birdenbire ortaya çıkan
canlılardan biraz bahsettikten sonra şöyle demektedir: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ancak,
biz, erken Kambriyen fosillerinin atalarını araştırmak için, Kambriyen öncesi
kayalara döndüğümüzde, bunların hiçbir yerde bulunmadığını görüyoruz. Tortul
kayaların 1600 metre üzerinde kalınlığa sahip büyük bir kısmının, erken
kambriyen fosillerini içeren tabakalar altında devamlı bir sıra halinde uzandıkları
bugün bilinmektedir. Bu tortular, görünüşte, fosillerin korunması için
uygundur: çünkü bunlar, üzerlerini kaplayan ve fosil içeren tabakalarla özdeş
olmalarına rağmen içlerinde hiç fosil bulunamamıştır.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title="">[2]</a></span></b></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn2" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></span></i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhn4ilFIETbsmo38F-wVDLQZdcmSizQONCrKkwEukEVtSU9qiaFDWoo_NLRi872xtwpRHD1zjy0CVJp0sQNkEtz40QcNfL7Hf5HRtkhcn-R87RpdrFFfG6_r2dkyT2ovnLF1fYyIcX8hKw_/s1600/Hallucigenia.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhn4ilFIETbsmo38F-wVDLQZdcmSizQONCrKkwEukEVtSU9qiaFDWoo_NLRi872xtwpRHD1zjy0CVJp0sQNkEtz40QcNfL7Hf5HRtkhcn-R87RpdrFFfG6_r2dkyT2ovnLF1fYyIcX8hKw_/s320/Hallucigenia.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: x-small;"> Kambriyen Dönemi Canlılarından Hallucigenia</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Aslında bu tam olarak doğru değil Kambriyen
kayalıkları öncesinde bir önceki yazımızda çok kısa bahsettiğimiz ''Ediacara''
canlıları bulunmuştur. Üstelik Ediacara canlıları neredeyse dünyanın her
yerinde bulunmuştur. Tıpkı Kambriyen canlıları gibi Avustralya'da, New
Foundland'de, Sibirya'da ve Güney Afrika'da. Çok yakın zamana kadar bu
canlıların, günümüz deniz anası, solucan ve diğer selentere ve derisi
dikenlilere çok benzediklerine inanılmaktaydı. Tabiki bu keşifler Kambriyen
patlamasından ötürü Darwinistik evrim kuramının aldığı darbeleri hafifletmez,
çünkü bu canlılar Kambriyen canlıların ataları sayılamayacak kadar
farklıdırlar. Bu canlılar başka karmaşık omurgasızlardı. Üstelik Ediacara
canlıların Kambriyene ait solucanlar, selentereler ve derisi dikenlilerle aynı
olmadıkları belirlenmiştir. Gerçekte, bu canlılar temelde öylesine farklılardı
ki, bunlardan herhangi birsinin kambriyen canlıların atası olamayacakları kesin
bir dille söylenebilmiştir.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title="">[3]</a></span></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn3" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><br /></span></span></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgo3AjrE2wtpXMpMTLo_sMeKcwoZWvrywZpbKMSJb3qnTZRVXdxCyAjsMIlvTMIvOOI1V1e2KiF98SGunXr1oi2jChZk36W1O1wshSnr1tsvGexPXIq6rNXZpCI6C7Evj981WcFGCcvreVs/s1600/anomalocaris.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="361" data-original-width="300" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgo3AjrE2wtpXMpMTLo_sMeKcwoZWvrywZpbKMSJb3qnTZRVXdxCyAjsMIlvTMIvOOI1V1e2KiF98SGunXr1oi2jChZk36W1O1wshSnr1tsvGexPXIq6rNXZpCI6C7Evj981WcFGCcvreVs/s320/anomalocaris.jpg" width="265" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-size: 12pt;"> </span><span style="font-size: x-small;"> Bir başka Kambriyen dönemi canlı Anomalocaris</span></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Şimdi gelin biraz bu konudaki tartışmalara ve
materyalist evrimcilerin bu konudaki yorumlarına bakalım. Fosil kaydındaki bu
büyük boşluk için neler söylemişler. En ünlü ateistlerden biri olarak kabul
edilen Richard Dawkins ile başlayalım. Bakalım bu dogmatik ateist karmaşık
omurgasızların tarih sahnesine bu denli hızlı çıkışı ile alakalı neler
söylemiş. (Burda şunun unutulmaması gerekir, bu alıntılar yer yer onların
zihinsel derinliklerinde ortaya çıkmış gerçeklerin dışa vurum halleridir.
Aksini söylemediğim sürece ben bu adamların bu alıntıları söyledikleri
mısraların akabinde Hacca gidip Ramazan'da oruç tuttuklarını filan iddia
etmiyorum. Sap ile samanı karıştırmayalım. Hoş Dawkins müslüman olup hacca
gitse nasıl bir durum yaşanırdı acaba :)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yaklaşık
600 milyon yıl önce yaşındaki Kambriyen kaya oluşumları bizim başlıca omurgasız
gruplarının çoğunu bulduğumuz en eski oluşumlardır. Biz onların çoğunu zaten,
ilk ortaya çıktıklarında, evrimin ilerlemiş biçiminde bulmuştuk. Onlar, sanki
hiçbir evrim tarihine sahip olmaksızın oraya yerleştirilmiş gibiydiler. Tabi bu
önceden yerleştirilmiş gibi aniden ortaya çıkışın yaratılışçıları memnun
ettiğini söylemeye gerek yoktur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Tabiki bu görüntü yaratılış görüşünü
kuvvetlendirmektedir. Aniden ortaya çıkışa dair fosil kayıtları yaratılış için
delil olamazsa daha hangi kanıt kullanılabilir ki ?! Alıntılara devam edelim.
Amerika'da ders kitapları yazarlığı da yapan Douglas Futuyma şöyle demektedir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Tüm
hayvan filumları tamamen gelişmiş bir biçimde ortaya çıktıkları için, bu
canlıların, bir formu diğerine bağlayan ara formlar olmaksızın, Kambriyen'den
önce veya Kambriyen sırasında farklılaştıkları düşünülmektedir.<span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title="">[5]</a></span></b></span><a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn5" title=""><!--[endif]--></a></span></span><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><br /></b></span></span></span></span></i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1lySeAsMl-q4NLVnEwpBm-If2L9WjH882ZH3MKDyroXSNeEPZ-UetX19wOo-L30_Nzw10Uyiup4_oZT1wF-6uf3bMtxZ_DHLyvbpV574QIsYzqN1QNb-yqhKFufhN0S2Die7633RPeiRa/s1600/Opabinia_BW2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1lySeAsMl-q4NLVnEwpBm-If2L9WjH882ZH3MKDyroXSNeEPZ-UetX19wOo-L30_Nzw10Uyiup4_oZT1wF-6uf3bMtxZ_DHLyvbpV574QIsYzqN1QNb-yqhKFufhN0S2Die7633RPeiRa/s320/Opabinia_BW2.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-size: x-small;"> Kambriyen döneminin muhteşem canlılarından bir başkası'' Opabinia''</span></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Görüldüğü üzere Futuyma, tüm hayvan filumlarının en
azından, tüm omurgasız filumlarının, kendilerinden önceki formlardan
geldiklerini gösteren hiçbir kanıt olmaksızın ortaya çıktıklarını kabul
etmektedir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Filum biyolojik bir
sınıflandırmadır. En üst biyolojik ikinci sınıflandırmadır. Anlaşılabilecek bir
dille söylemek gerekirse birbirlerinden hem iç yapılar hem dış yapılar
açısından oldukça canlı formlarını tanımlamak için kullanılan bir sınıflandırma
metodur. Örnek verecek olursak; Balıklar, amfibyumlar, sürüngenler, kuşlar ve insanında
içinde bulunduğu memeliler, Kordalılar (Chordata) filumu içerisinde yer
alırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>California
üniversitesinden Jeolog ve paleontolog olan James W. Valentine, problemi şöyle
sunmaktadır: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Pek
çok yetkili, yassı solucanlardan daha karmaşık olan metazoa filumlarının,
tamamının ( ya da tamamına yakın kısmının), hepsi ortak özellikler taşıdıkları
için, en azından dolaylı yoldan, yassı solucan benzeri bir neslin soyundan
geldiği fikrine katılmaktadırlar. Ancak, soyların gerçek olarak hangi yolları izledikleri
üzerinde bir anlaşma yoktur; bazılarınca çok düşük olan atasal torun, soy
ilişkileri bile ortaya konulmuştur. Yine de bilinen gruplar arasında ki ara
formların niteliği, bir atasal torun çifti için, bir diğerinden açıkça farklı
olmuştur.<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Fosil
kaydının, soyların, filumların ya da omurgasız sınıfların hangi soydan
geldiklerinin doğrudan kanıtlarını sağlamaktaki kullanımı oldukça sınırlıdır.
Fosil kaydına bakıldığında, bu kalıntılardan söyleyebileceğimiz kadarıyla, her
filum ilk ortaya çıkışında kendi vücut şekli karakteristiklerini
evrimleştirmiştir ve hiçbir filum, başka bir omurgasız fosil çeşidi ile
bağlantı içermemektedir. Gerçekte, hiçbir omurgasız sınıf, geçiş formundan
oluşan başka sınıflarla bağlantılı değildir. Filumlar ve sınıflar arası ilişki,
benzeyiş temelinde edilmelidir. Ancak, filojeni analizlerinde kullanılan birçok
ileri teknik bile, filumlar arası (aynı zamanda pek çok sınıflar arası) ilişki
hakkında ki görüşlerde ki büyük farklılığı çözmede başarısız olmuştur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ben Valentine'a açıklama kısmında biraz yardımcı
olayım o çok dolaylı ifadeler kullanmış. Valentine özetle diyor ki İstiridye,
Salyangoz, kolsu ayaklı (Brachiopod), deniz kestanesi, sünger, deniz anası,
trilobit vb.. gibi pek çok omurgasız filumu bir birinden kesinlikle oldukça
farklıdır. Aralarında birbirlerinden türediklerine dair pek bir kanıt
bulunmamaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Oldukça <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>farklı olmalarına rağmen, evrimciler bu bütün
vücut yapılarının ortak bir atadan türediğine inanmaktadırlar! bundan önceki
yazılarda belirttiğimiz gibi tabi ki bu inanç meselesidir. Valentine'in daha
sonra aynı makalede açıkladığı gibi, iskelet (istiridye, salyangoz, trilobit,
mercan vb.. gibi canlıların sert kısımları) geliştiren bu canlılar bağımsız
olarak atalarından ve geçiş formlarından hiçbir iz bırakmadan yapmışlardır.
Valentine şöyle demektedir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Her
filumun dayanıklı bir şekilde iskeletleşmiş nesiller geliştirmesi bağımsız
olarak yapılmıştır; bu durum deniz dibinde var olan hayvansal yaşam
fırsatlarının, şartlara uyum sağlayan büyük bir canlı ordusu oluşturmaya
hevesli olduğunu düşündürtmektedir. Üstelik, Kambriyen kayalarında ortaya çıkan
dayanıklı bir şekilde iskeletleşmiş filumlar, ara seviyeler bilinmeksizin
aniden ortaya çıkan çok sayıda ayırt edici alt grup, sınıf ve takım tarafından
da temsil edilmektedir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Valentine Kambriyen canlılarının toplamda 300'e
yakın farklı vücut biçimlerine sahip olduğunu söylemektedir.(Dikkat edelim,
farklı filum değil, farklı vücut biçimi) Eğer gerçekten aşama aşama gerçekleşen
bir evrim süreci varsa buna dair geçiş fosillerini rahatlıkla bulmamız
gereklidir. Bir önceki yazıda açıkladığımız üzere kuramsal evrim fikri çok ağır
işleyen bir süreci getirmektedir. Ağır ağır oldukça yavaş bir evrim oldukça
fazla sayıda fosil göstermelidir. Bulduğumuz fosiller hep bu canlıların
fosilleridir, bunların birbirine dönüşümünü gösteren tek bir fosil bile
bulunamamıştır. Bu yaşamın gerçek tarihi ile alakalı kuramsal hikayelere ne
kadar büyük bir darbedir böyle. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">1984'te Çin'in Yunnan eyaletinde bulunan
Zhengijang'da Kambriyen kayaları arasında bulunan karmaşık omurgasız canlı ordusu
hakkında bir keşif yapıldı. Fosillerin bulunduğu tabaka, paleontologlara göre,
çok erken Kambriyen dönemine aitti. Keşif, Dr. Hou Xianguang tarafından
gerçekleştirildi ve bu fosiller hakkında yapılan bir çalışma isveçli bilim
adamı Jan Bergstorm tarafından yazıldı.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Bergstorm'a
göre Kambriyen geçişi bir evrimden ziyade devrimdi. Bergstrom ileri yaşam
formlarının adeta ayaklanması olarak zikrettiği olgu için şunları demektedir:
''Görünüşe göre bu canlıların evrimi ani ve yaygın bir fenomendir. Çin'deki
Kambriyen fosillerinin diğer Kambriyen fosillerinden farkı yumuşak yapıların
çok daha iyi korunmasıydı. Ayrıca varsayılan büyük yaşlarına rağmen bu fosil
türlerinin çoğu hala hayatta olan hayvan gruplarına aittir. Şunu da eklemek
gereklidir, bu canlılar evrimcilerin iddia ettiği gibi diğer canlıların küçük
minnacık ataları filan değildir. Okyanus tabanında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>60 cm yüksekliğinde bir canlı bulunduğu, bir
diğer canlının, çok sayıda bölmelere ayrılmış ortak merkezli hava hücreleri
içeren büyük bir diske sahip olduğu ve bulunan 60cm<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>uzunluğundaki en büyük hayvanın da kalın,
segmentli kollara sahip olduğu gösterildi. Ayrıca bir kaç farklı çeşit Trilobit
bulunmuştur. Günümüzde artık soylarının tükendiğine inanılan bu canlılar bütün
özellikleri ile günümüz canlıları kadar komplekstiler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnfmTqPg_z2LflYqgnjQMk0aHh7IWB2K-GAtmuJjec5m53vGBwEB-eesO5sxTqDvzcrzBvwkoNaQzFlE3cxfti4nZXjgqU2gB0o2zm_kJhv7-dNhdbSzkbfMUt5-ZbS7F-jZHGuW7A9WG0/s1600/Ediacarian-Tommotian-Burgess%252BFaunas%25C4%25B1%252B%2528soldan%252Bsa%25C4%259Fa%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="960" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnfmTqPg_z2LflYqgnjQMk0aHh7IWB2K-GAtmuJjec5m53vGBwEB-eesO5sxTqDvzcrzBvwkoNaQzFlE3cxfti4nZXjgqU2gB0o2zm_kJhv7-dNhdbSzkbfMUt5-ZbS7F-jZHGuW7A9WG0/s320/Ediacarian-Tommotian-Burgess%252BFaunas%25C4%25B1%252B%2528soldan%252Bsa%25C4%259Fa%2529.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Kambriyen döneminde evrimsel zaman ölçeğine göre oldukça kısa bir sürede ataları olmaksızın birden bire ortaya çıkan canlıların vücut planlarına dair güzel bir görsel</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Daha fazla keşif daha fazla akıllı zeka göstermiştir
ve karşıt görüşteki materyalistleri sıkıştırmıştır. İsveçli bir paleontolog
olan Stefan Bengson durumu şöyle özetlemiştir.:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Eğer
yaşam tarihinde insanın yaratılış efsanelerine benzeyen bir olay varsa oda ,
çok hücreli organizmaların, evrim ve ekolojide baskın oyuncular gibi idareyi
ellerinde tuttukları sırada deniz yaşamında meydana gelen ani çeşitliliktir. Bu
olay, Darwin'i şaşırtarak ve utandırarak , bizlerin gözlerini kamaştırmakta ve
ökaryotik hücrelerin kökenleri<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ya da
kendi kendini kopyalamanın icadı ile eşdeğerde bir önemli biyolojik devrim
olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayvan filumları bugün kü torunlarının
niteliklerinin pek çoğunu taşır halde, Kambriyen öncesi sisler arasından ortaya
çıkmışlardır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Darwin muhtemelen mezarından kalksaydı teorinin
aslında kafadan çöktüğü gibi bir sonuçla karşılaşır ölümümden sonra çok da bir şey
değişmemiş derdi. Ama takipçileri de yine aynı Darwin gibi utanmakta ve
şaşırmaktadır. Ayrıca İsveçli paleontolog yaratılışa efsane demektedir. Aslında
gerçek mit, yani hikaye, kökenimizi bir yaratıcı olmadan açıklamaya çalışan
materyalist görüştür. Evrimci hikayelerin hemen hepsi çocuksu evrim masalları
içerir. Şu şöyleyken böyle oldu sonrada böyleyken böyle şey oldu evrim oldu
hikayeleri hep işte öylesine hikayelerdir çünkü bir önceki yazımızda
gösterdiğim gibi evrimin en önemli ve gerçek tek mekanizması mutasyonlardır. Bu
mutasyonlar ise tesadüfen oluşurlar. Yani şaka değil bu adamlar her şeyi
tesadüflere bağlamaktadırlar. O yüzden diyorum bir evrimsel yazı gördüğünüzde
hikayeler kısmına çok takılmayın çünkü o hikayelerin bir anlamı yok. Önerilen
mekanizma tesadüfi mutasyonlardır. Tabi burda şunu da tekrar dile getirmek
önemlidir. Bilim adamlarının ortaya bir kuram atması ve üzerinde çalışıp bilgi
çıkarması çok naif çabalardır ve biz onların hepsine minnettarız ancak atılan
kurama aykırı düşen gerçekleri materyalizm inanlısı gibi yılmaz bir şekilde
savunup bize materyalizm satma kısmına gelince şunu söylüyoruz. ''İnancına
saygılıyız ancak lütfen bulguları çıplak bir şekilde ver. İnancına uymayan
gerçekler ile karşılaştığında dürüstçe söyle ve lütfen alternatif görüşleri de
öğrencilerine anlat'' bence oldukça masum şeyler istiyoruz. Bunu burda keselim
ve yaşam tarihinin en ihtişamlı dönemlerinden biri olan Kambriyen dönemine
devam edelim. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Cambridge üniversitesinde paleontolog ve Kambriyen
fosilleri üzerine kapsamlı çalışmaları bulunan Simon Conway Morris bakın
şunları söylüyor.:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Birkaç
prensip yaygındır fakat her zaman ve her yerde kabul edilmezler; yaklaşık 35
metazoa filumu için uygun bir filojenez yoktur.... Ayrı filumlar olarak
tanımlanan morfolojik boşluklar, bozulmadan kalırlar. Bizler, bugün nesli
tükenmiş olan ara seviye formlarından ve her biri kendi beden şekline sahip,
bizlerin de bugün farklı filumlar olarak gördüğü çok hücreli hayvanların
çeşitliliğinden sorumlu olan evrimsel süreçten habersiz kaldık... Kambriyen
Patlaması gerçek bir evrim olayıdır fakat bu olayın kökeni belirsizdir. En
azından 20 hipotez ortaya atılmıştır;<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>çeşitliliği, oksijen seviyesine, avlamaya, hayvansal ortama ve okyanus
kimyasına<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bağlama tartışmalarının hepsi
büyük destek toplasa da durum şudur; Metazoa'nın çıkışı, yaşam tarihinde göze
çarpan bir sır olarak kaldı.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn10" name="_ftnref10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Simon Conway Morris'de diğerleri gibi bugün nesli
tükenmiş olduğu varsayılan kuramsal ara geçişler hakkında bilgisiz olduğumuz
gerçeğini kabul etmiştir. Şöyle bir düşünün 3 milyardan yaşlı kayalarda
stromatolit fosillerini bulabiliyoruz. Siyano bakteri gibi canlıların
ürettikleri biyofilmlerin<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn11" name="_ftnref11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[11]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
bir araya gelip oluşturdukları tortulara verilen isim stromatolittir ve 3
milyar yıldan büyük kayalarda bunların fosilleri bulunmuştur. Ardından Ediacara
canlılarını ve Kambriyen canlılarını tam gelişmiş formlar olarak buluyoruz.
Sonrasında birileri diyor ki hayır bunların da ataları olmalı, peki nerede bu
kuramsal atalar dediğimizde bulunamadığı cevabını alıyoruz ve ardından
bahaneler başlıyor. Çok mantıklı bir argüman gibi durmamakta açıkçası. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Philip Signor ve Jere Lipps isimli paleontologlar
tarafından kaleme alınmış '' Çok Hücrelilerin Kökeni ve İlk Yayılışı'' adlı
1.bölümünde ''Kambriyen Patlaması'' hakkındaki tüm görüşler ve bu konunun
beraberindeki gizemler ile ilgili oldukça etraflı bir tartışma yapılmıştır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn12" name="_ftnref12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[12]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Şöyle başlamaktadırlar: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Çok
hücrelilerin kökeni ve erken evrimleşmesini kapsayan tarihsel olaylardaki
karmaşıklık, hemen göze çarpan bir özelliktir ve bu olaylar yaşam tarihindeki
en çözümlenmemiş yaşam-tarihsel fenomenlerdir. onsekiz ve ondokuzuncu yüzyıllarda
paleontoloji bir bilimsel disiplin olarak ortaya çıktığından beri, bu, en çok
kafa karıştıran tek konu olmuştur. Pek çok ünlü paleontolog ve pek çok çağdaş
lider, yaşam tarihinin bu önemli aralığındaki olayların açıklanması konusunda hipotez
ve senaryolar ortaya koymuşlardır. Bugüne kadar bu fikirlerin hiçbiri yaygın
olarak kabul edilmemiştir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn13" name="_ftnref13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[13]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Şu şekilde devam etmektedirler:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Farklı
metazoa iskelet fosillerinin aniden ortaya çıkışı, fanerezoik'in de (Fanerezoik
devri, Kambriyen'den günümüze kadar geçen zaman içerisindeki bütün fosil
kayıtlarını içerir.) başlangıcını haber vermiştir.İskelet oluşturma yeteneğinin
kademeli olarak ya da uzun zaman periyodu sonucu kazanıldığı konusunda elimizde
pek kanıt yoktur... Fosil kaydında, aniden büyük bir iskelet biçimliliği ve
başlıca deniz omurgasızlarının büyük çoğunluğu ortaya çıkmıştır... Hayvanların
ekolojik çeşitliliği de aynı derecede etkileyicidir. Sığdan, derin deniz
diplerine ve açık denizlere kadar olan bölgesel canlılarca işgal edilmiş büyük
bir habitat çeşitliliği mevcuttur.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn14" name="_ftnref14" style="mso-footnote-id: ftn14;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[14]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Olgu gayet açık ve anlaşılır, Kambriyen döneminde
bilinen hayvan gruplarının neredeyse tamamı filum seviyesinde ortaya çıkmıştır.
Öncülleri olan tek hücrelileri ile onları bu karmaşık omurgasızlara bağlayan
herhangi bir ara geçiş formu mevcut değildir. Hadise oldukça kritiktir ve bir
anda türlerin ortaya çıktığı gibi bir düşünce uyandırmaktadır buda bilimsel
keşiflerle uyumludur. Darwin'in basitten karmaşığa giden sözde hayat ağacı daha
baştan ters çevrilmiştir. Bulguların modern evrimsel kuramlar ile
açıklanamadığı aşikardır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ayrıca burda açıklama demekle bir kez daha ne
kastedildiğini de açıklayalım. Klasik evrim düşüncesi Darwin ile başlamamıştır.
Bu çok daha eski dönemlerde müslüman bilimadamları<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn15" name="_ftnref15" style="mso-footnote-id: ftn15;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[15]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
tarafından da tartışılmış sonra müslümanların bilimde gerilemesiyle batılı
bilim adamlarının araştırma konusunda bunları geçtiği gözlemlenmiştir. Lamarck
yada Darwin çok kısıtlı bazı tür içi değişimler gözlemlemiş ve canlılığın
kökeni ve değişiminin doğal açıklamalarını yapma gayretine girişmişlerdir. Yani
daha fikir olarak ilk safhalarda marjinal bilimsel keşiflerden ziyade felsefe
ile bu çalışmalar başlamıştır. Özellikle kiliseye duyulan büyük nefretin batı
da ayrı bir din gibi naturalist bir felsefeye yol açtığı bir tahmin değil
bilimsel bir bilgidir. Evrim düşüncesi de o dönemin hemen kabul ettiği bir
önermedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Daha sonraki yıllarda kurama uygun açıklamalar
yapılmaya çalışılmış ve bu durum günümüze kadar da böyle gelmiştir. Yani bu
fikirler yada bunları destekleyen felsefe bir marjinal keşifle gelmemiş ancak
kuram ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ön kabullerle başlamış ve öyle
devam etmektedir. Her duruma mutlaka bilimsel bir açıklama yapmaya çalışmak bir
keşiften ziyade felsefelerini korumak ve tabi ki üniversitelerden araştırma
fonlarının devamını alabilmek içindir. Olayın felsefi boyutunu sık sık
açıklamak oldukça elzemdir yoksa iş sonunda ''Bu kadar bilim adamı yanlış bir
şeyimi savunuyor'' boyutuna gitmektedir. Serinin ilk iki yazısında aslında bu
felsefi kökeni hem alıntılar hem de örnekler ile okuyucuya ikna edici bir
şekilde açıkladığımı düşünüyorum ancak yinede hatırlatmak önemli. Ayrıca bu
kadar bilim yanlışımı kabul ediyor çıkarsaması da düpedüz yanlış bir önerme.
Her sesini çıkarmayan bilim adamı otomatik olarak materyalist gibi kabul
ediliyor, halbuki böyle bir durum yok. Söz gelimi son günlerde rastladığım Dr.
Kasım Takım,<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftn16" name="_ftnref16" style="mso-footnote-id: ftn16;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[16]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Harran Üniversitesinde görevli olan Dr. Takım açık yüreklilikle düşüncelerini
ve bilimsel keşiflerini sunmaktadır. Eğer Dr. Takım kendisini bu şekilde
göstermeseydi muhtemelen biz onu koyu materyalist topluluğun içinde kabul
edecektik. Bu şekilde dünyanın her yerinde binlerce bilim adamı mevcuttur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Gelelim materyalistlerin sözde açıklamalarına,
arkadaşlar siz belli ünvanlar ve makamlar isteyecekseniz, araştırma fonları
kulanacaksınız, seminerler için uçak biletleri aldıracaksınız vs. gibi bir ton
masraf yaptıracaksınız bağlı olduğunuz kurumlara ve ortaya Pseudo Science yani
sözde bilim bile olamayacak bilgiler bile sunmayacaksınız öyle mi ? Bu tabiki
mümkün değil. O yüzden elbette ki materyalistlerin kendince verilmiş cevapları
var ancak bu cevapların yetkinliği ve mantığımıza nasıl hitap ettiği önemlidir.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bir sonraki yazıda evrimcilerin Kambriyen patlaması
ile ilgili açıklamalarının bazılarını size göstereceğim. Böylelikle onların
açıladık, açıklama yaptık tarzındaki söylevlerinin ne ifade ettiğini daha iyi
anlamış olacaksınız.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Tüm serinin yazılmasında olduğu gibi bu yazının
yazılmasında da çok değerli bilim adamlarının eserlerinden faydalandım. Ancak
çoğunlukla profesör Duane Gish'in ''Evrim Fosiller Hala Hayır Diyor''
kitabından faydalandığımı belirtmeliyim. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Çok
hücreliler ailesinden vücudunun iki tarafından kabuklar bulunan bir canlı.
Kolsu ayaklılar</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://science.sciencemag.org/content/128/3314/7
Erişim tarihi: 22/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> S.J
Gould, Natural History 93(2): 14-23(1984); J.S Levington, Scientific American
267:86 (1992); J.W Valentine, Paleobiology 16(1): 94 (1990)</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Richard
Dawkins, The Blind Watchmaker (New York: W.W Norton, 1987), s.229.</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Douglas
Futuyma, Evolutionary Biology, 2. basım(Sunderland, Massachusetts: Sinauer
Associates, inc., 1986)S.325.</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> J.W.
Valentine, Evolution of Complex Animals, ''What Darwin Began'' içerisinde. ed.
Laurie Godfrey (Boston: Allyn and Bacon, 1985), s.263.</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e,
s.267.</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Jan
Bergstorm, ''Spectacular Fossils Record Early Riot of Creation'' New York Times
23 nisan 1991 Tüm makaleyi okumak için<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>https://www.nytimes.com/1991/04/23/science/spectacular-fossils-record-early-riot-of-creation.html<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Erişim tarihi: 22/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Stefan
Bengston, Nature 345:765 (1990)</div>
</div>
<div id="ftn10" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref10" name="_ftn10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Simon
Conway Morris, Nature 361:219-225 (1993)</div>
</div>
<div id="ftn11" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref11" name="_ftn11" style="mso-footnote-id: ftn11;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[11]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://turkiyeklinikleri.com/article/tr-biyofilm-nedir-83796.html
Erişim tarihi: 23/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn12" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref12" name="_ftn12" style="mso-footnote-id: ftn12;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[12]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Phillip
Signor, Jere Lipss, Origin and Early Evolution of Metazoa, New York: Plenum
Press, 1992, S.3-23</div>
</div>
<div id="ftn13" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref13" name="_ftn13" style="mso-footnote-id: ftn13;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[13]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e,
s, 3,4</div>
</div>
<div id="ftn14" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref14" name="_ftn14" style="mso-footnote-id: ftn14;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[14]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> a.g.e,
s.7,8</div>
</div>
<div id="ftn15" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref15" name="_ftn15" style="mso-footnote-id: ftn15;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[15]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.bilgiworld.com/evrimci-musluman-ilim-adamlari/
Erişim tarihi 23/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn16" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosiller%20Ne%20Diyor,%20%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20(3)m%C4%B1%20,%20.docx#_ftnref16" name="_ftn16" style="mso-footnote-id: ftn16;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[16]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.youtube.com/watch?v=DJve4fL7VHY
Erişim Tarihi: 23/12/2019</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-76048619169371631232019-12-22T00:27:00.000-08:002019-12-29T03:20:15.649-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı ? Fosiller Yaratılışı Gösteriyor (Evrim Bilim Değil Felsefe, Sözde Evrim Mekanizmaları) (3)<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Serinin üçüncü yazısını da çok geç kalmadan
yayınlamış bulunuyorum. Bu yazıda Evrim ve Yaratılış dendiğinde nelerin
anlaşılabileceği, aynı zaman da bu iki görüşün canlılığın geçmişinden yani
fosil kayıtlarından beklentilerinden bahsedip yaşamın gerçek tarihine daha
hazır olacağız. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Canlılığın kökeni ile alakalı keşifler yapmak ve
daha fazla bilgiye sahip olmak istediğimizde mikrobiyoloji, kimya,
termodinamik, kozmoloji ve moleküler biyoloji gibi pek çok alan ile haşır neşir
olmamız gereklidir. Ancak adını andığımız bilim dallarının hiçbiri tarihsel
kayıtlar olan fosil kayıtları kadar kesin konuşamazlar. Çünkü bulgularımız her
gün değişiyor söz gelimi daha 6-7 sene öncesine kadar DNA'nın büyük kısmı sözde
evrimsel süreç içerisinde uğradığımız mutasyonel geçmişin işe yaramaz bir
mirası olarak görülüyor ve Çöp DNA ( Junk DNA) deniyordu. Üstelik bu cehalet
evrimin en büyük kanıtlarından birisi olarak görülüyordu. Bugün geldiğimiz
noktada çöp olarak anılan kodlanmamış DNA'nın aslında diğer genlerin yönetimi
üstünde büyük bir etkisinin olduğunu görüyoruz.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Özetle hiçbir şey fosiller kadar bize geçmişi
gösteremez. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij3kTWYSJ_Doqa7S0h5sH48WVVByz6f6ws-6-Esyta8CaxhDNSC5oKvGAo215L_Ik6o8CpDfM1Vve_x1oh555MamGmfcoEX79yci89kh7UuTOlAkgr8XTab06cFMxXauaeE73IC5Uov4IP/s1600/Trilobit+Fosili.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="768" data-original-width="1024" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij3kTWYSJ_Doqa7S0h5sH48WVVByz6f6ws-6-Esyta8CaxhDNSC5oKvGAo215L_Ik6o8CpDfM1Vve_x1oh555MamGmfcoEX79yci89kh7UuTOlAkgr8XTab06cFMxXauaeE73IC5Uov4IP/s320/Trilobit+Fosili.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><i><span style="font-size: x-small;">Günümüzden yaklaşık 540 milyon yıl önce gerçekleştiği düşünülen Kambriyen patlamasında ortaya çıkan canlılardan biri '' Trilobit''</span></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ünlü İngiliz evrimcilerinden W. Le Gros Clark şöyle
demektedir. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">''
Evrimin gerçekte var olduğu, bilimsel anlamda, ancak dolaylı kanıtlar olarak
nitelendirilen ve temsilci niteliği taşıyan numuneler olan ara seviye
formlarının fosilleşmiş kalıntılarının keşfi ile saptanabilir. Başka bir
değişle, evrim konusunda gerçekten de bir dönüm noktası taşıyan kanıtlar,
işleri fosil kaydının tanıklığı konusunda<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>çalışmalar yapmak olan paleontologlar tarafından sağlanmalıdır.''<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Pierre Paul Grasse çok iyi bilinen çok ünlü bir
Fransız bilim adamıdır. Grasse geçmişte yaşanan ve fosil kayıtlarının evrim
görüşünü desteklememesi ardından yaşanan tartışmalardan birinde fosillerin
evrim için önemsiz olduğu iddiasını şöyle eleştirmektedir:<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">''Doğabilimciler,
evrim sürecinin sadece fosiller ile açıklanabileceğini unutmamalıdırlar.
Evrimin kanıtları olan bu fosilleri ancak paleontoloji sağlayabilir ve yine
evrimin mekanizmasını sadece paleontoloji açıklayabilir. Bu nedenle, ilk
aşamada gerekli olan şey paleontolojidir. Ne kuramlar, ne hayal gücü<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>nede bugün var olanların incelenmesi asla
paleontolojinin yerini tutmaz. Paleontoljik kanıtları görmezden gelirlerse,
doğabilimciler olan biyologlar sadece önü arkası gelmeyen laf salatası
üretirler.'' <o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Evrimci Glenister ve Witzke düşüncelerini şöyle
paylaşmaktadır:<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">''Fosil
kaydı dünyanın ve üzerinde yaşayan canlı formlarının kökenleri konusunda
fikirler ortaya<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>koyan evrimci ve yaratılışçı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>modeller arasında seçim yapabilme olanağı
sağlamaktadır.''<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kitapları okullarda ders kitabı olarak okutulan
ateşli bir yaratılış yada ilahi müdahale karşıtı Douglas Futuyma, yaratılış
karşıtı kitabında şöyle demektedir:<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">''Yaratılış
ve evrim, canlılık ile alakalı diğer olası açıklamaları aralarında
boğmaktadırlar. Organizmalar yeryüzünde tümüyle gelişmiş bir biçimde çıktılar
yada çıkmadılar. Eğer gelişmiş bir biçimde çıkmamışlarsa, daha önceden var olan
türlerde gerçekleşmiş olan modifikasyonlar sonucu ortaya çıkmış olmalılar. Eğer
gelişmiş bir biçimde çıkmışlarsa, gerçekten de her şeye gücü yeten bir akıl
tarafından yaratılmış olmalıdırlar.''<o:p></o:p></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yukarıdaki tanımlamalar fosil kayıtlarının ne kadar
önemli olduğunu ortaya koyan önemli açıklamalardır. Geçmişin izlerini gösteren
fosil kayıtları bize yaratılış yada evrim kuramları arasında seçim yapmak için
gerekli bilgiyi sağlayabilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yeryüzünde yaşamın tarihçesini anlamaya ve öğrenmeye
giden yol kayaların arasında sıkışmış dünyanın eski misafirlerinin izlerini
bulmaktan geçer. Eğer gerçekten adı anıldığı şekilde bir darwinci yavaş bir
evrim meydana geldiyse ki şu anda savunulan merkez dogma budur, o halde biz
rahatlıkla geçmişin izlerini oldukça yavaş gerçekleştiği iddia edilen evrim
sürecinden çıkarsayabileceğiz. Yok yaratılış kuramı gerçekse o halde bizim
kayaların arasında sıkışmış fosillerden beklentimiz vücut hatlarının ve yumuşak
yapıların ara geçiş özelliği değil tam olarak oluşmuş şekillerini bulmak
olacaktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Seri boyunca görebileceğiniz üzere göstereceğim
kanıtlar dünya üzerinde gerçekleşmiş bir kör evrimsel süreci doğrulamamaktadır.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC-MD_kB_4d59buJ0PmSwgn9k0fTQrxTRqyPEs_r2bfP36bHpqYAL0Gl8H-wFLiuuoj3uCuHyhSVyQd5mwajKVWOBImflUzg-G1Ub_je2nTTT8vEfo-hdQlPSVbZk4fLRS4SNqnxRCWP3p/s1600/Cambrian.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1201" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC-MD_kB_4d59buJ0PmSwgn9k0fTQrxTRqyPEs_r2bfP36bHpqYAL0Gl8H-wFLiuuoj3uCuHyhSVyQd5mwajKVWOBImflUzg-G1Ub_je2nTTT8vEfo-hdQlPSVbZk4fLRS4SNqnxRCWP3p/s320/Cambrian.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Kambriyen döneminde deniz yaşamı. Birbirinden farklı 45 civarı canlı tipinin çok kısa süre içerisinde denizleri doldurmasını illustre eden bir çizim. Neredeyse birdenbire diyebileceğimiz bir sürede bu kadar çok canlının birbirilerinden bu kadar farklı vücut yapılarına rağmen görünmesinin yaratılış eylemi hariç başka bir durum ile ifade edilmesi büyüklere masal bile diyebileceğimiz türden bir materyalist zorlamadır.</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Şimdi biraz tanım vererek seri boyunca ''Evrim''
yada ''Yaratılış'' dediğimizde ne kastettiğimizi vurgulayalım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Evrim:
</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Evrim
dediğimizde tam olarak şu anda evrimcilerin kullandığı manada bir evrimden
bahsediyoruz ancak ilk yazı dada değindiğim gibi köpek türleri arasındaki yani
bir tür içerisindeki değişimden bahsetmiyoruz. Örnek olarak ABD kır kurdu
cinsinin köpeklerinin Sivas kangal köpekler ile aynı gruptan olduğunu ve tür
içerisinde ki değişimleri ifade ettiğini belirtiyorum. Bir tür içerisinde olan
bitenler hepimizin gözlemlediği değişimleridir ve nihayetinde bir türü başka
bir türe dönüşterecek genetik değişim yada vb. üretilmemektedir. Bu anlamda
kullanılan evrim hepimizin kabuludur. Yada birçok kökten evrimci için bir
bakterinin mutasyonlar geçirmesi evrimdir yada böceklerin DDT benzeri ilaçlara
karşı dirençleri evrimdir. Aslında bunlar yenilik üreten makro evrim için ispat
olabilecek türden değişimler değildirler ancak materyalistler için bu böyledir.
Ben bu yazıda evrim kelimesini kullanırken bir amipten insana giden farazi
çizgiden bahsediyorum. Yine örnek olarak evrimciler insan ve maymunun ortak bir
atadan geldiğini savunmaktadırlar. Onların hayali hayat ağacına göre insanlar
ve maymunları kapsayan primatların atlar ile ortak bir atayı paylaştığına ve
başkalaşmanın 75 milyon yıl önce gerçekleştiği iddia edilmektedir. Açıkçası
evrim derken işte ben bu son cümleleri kastediyorum. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yaratılış: Bu kelimeyi kullanırken açıkçası tüm
türlerin tür tür özel bir yaratılış ile yaratıldığını ima etmiyorum. Belki de
her tür özel olarak yaratılmıştır. Bu konuda net bir çıkarım yapamıyorum ancak
fosil kayıtlarının tür tür özel yaratım lehinde ciddi kanıt sağladığını
düşünüyorum. Ancak yine de yaratılış kelimesini ben yaratıcının bir şekilde
işin içinde olması olarak yorumluyorum. Yaratıcının yaratım metodundan ziyade
yaratım ediminin gerçekleştiğine inanıyorum. Her halukarda yaratılış dediğimde
özel olarak kastettiğim bir yaratıcının önceden ayarlanmış bir süreç, yada
direkt müdahaleler yoluyla işin içinde olmasından ziyade sadece işin içinde
olmasını kast ediyor olacağım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">Evrim
Mekanizması<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Fosil kaydını kanıt olarak belirtmeden önce evrim
mekanizmasından da bahsetmemiz gereklidir. Biliyorum çoğunuz serinin üçüncü
yazısına gelmeme rağmen hala yazıya başlayamamış olmama kızıyorsunuz ancak bu
bilgi hazırlığı yazılanları daha iyi anlayabilmeniz için oldukça mühimdir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Darwin tür içerisindeki değişimleri bizzatihi
gözlemlemişti. Mekanizmayı tam olarak anlayamamıştı ancak önceleri umursamamış
ardından ise ''Türlerin Kökeni'' kitabının özellikle son baskılarında çevresel
değişikliklerin yol açtığı bir takım kalıtsal değişikliklerin bir şekilde eşey
hücrelerine aktarıldığını yazmıştır. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Tabiki yanıldığını gayet iyi biliyoruz ki
aslında o dönemde de Gregor Mendel'in kalıtım ile alakalı başyapıtı yazması ile
kalıtımın Darwinin düşündüğü gibi olmadığı gösterilmiş oldu.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Tabiki bugün biz çok iyi derecede biliyoruz kalıtım
sadece eşey hücreleri tarafından kontrol edilmektedir. Yanlızca eşey
hücrelerindeki değişimler kalıtsaldır yani yeni nesillere aktarılabilir.
Karmaşık yapılı hayvan hücrelerinin<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>çekirdeklerinde yüzbinlerce gen bulunmaktadır. Her gen bir zincirin
halkaları gibi birbirine bağlanmış yüzlerce veya binlerce alt birimden meydana
gelmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">DNA'da 4 farklı tip altbirim (Nükleotid)
bulunmaktadır. Her karakter , en az iki gen tarafından kontrol edilmektedir. Bu
gen çiftini oluşturan genlere <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Alel, </i>denmektedir.
Bu genlerin her biri bir ebeveynden gelmektedir. Döllenme gerçekleştiğinde bu
iki gen grubu birleşir eşey hücrelerinin üretimi sırasında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>genlerde meydana gelen ayrılma ve yeniden
birleşme olayları, yumurta ve sperm hücrelerinin , değişik gen
kombinasyonlarının muhteşem çeşitliliği ile oluşmasını sağlar. Bu yumurta ve
sperm hücreleri, hangi spermin, hangi yumurtayı dölleyeceğine bağlı olarak çok
değişik yollarla birleşebilirler. Sonuç, bizim türler içerisinde görebildiğimiz
muhteşem çeşitliliktir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Genler çoğunlukla sabittirler yani bir puzzle
parçası gibi sürekli hareket edip değişip durmazlar çünkü bunun sonuçları
genelde yıkıcı olur. Ancak nadiren de olsa bir gen içerisindeki binlerce alt birimden
sadece bir tanesinde meydana gelen bir değişimle sonuçlanır. Bu değişim
öylesine küçüktür ki, var olan kimyasal tekniklerle doğrudan sezilemez. Ancak
bu değişimin bitki yada hayvan üzerinde ki etkileri oldukça şiddetlidir.
Mutasyonlar neredeyse her zaman ölümcüldür. Doğada kendiliğinden gördüğümüz
yada laboratuvarlar da üzerinde araştırma yaptığımız mutasyonların neredeyse
her zaman zararlı olduğunu görürüz. Ancak materyalistler gerçekleşen bu
mutasyonların çok çok küçük bir kısmının belki 10000'de birinin faydalı
olduğunu iddia etmektedirler.(Faydalı mutasyon tanımından kastım salt canlının
o andaki pozisyonuna katkı sağlamak değil ancak genetik bilgide bir artıştır.
Bu sebepten ötürü bakterilerin ve böceklerde gerçekleşen faydalı olduğu iddia
edilen mutasyonları faydalı olarak resmetmiyorum. O mutasyonlar canlıya sınırlı
bir adaptasyon sağlarken genelde DNA'sı üzerinde yeni bilgi arttırımı getirmez)
Bu varsayımın ortaya atılmasının nedeni bizim genetik düzeyde artışa yol açan
mutasyonları gözlemlememiz değildir. Bu tarz mutasyonlar olmadan evrimin asla
gerçekleşmeyeceğini bilmeleridir. Mutasyonlar meydana gelecek bazıları canlının
işine yarayacak belki de yüz binlerce yıl sonra bunların birikimi doğal hayat
mücadelesinin etkisiyle yeni türler verecek. DNA'mızda kaza eseri vukuu bulan
değişimlerin işte böyle mucizevi işler yapacağına inanmaktadırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzeTJR95Kla7A_qzsyei0bfvLlRvKiMk9Ds6m2A-5gFM3hh-vDtH7tgsk3_5E26pxOfaExNfPD5saGsLX2PkLj0RfWFdj1CrsArmBgL8Ii9_OrthiUSNiLV1qwposnXvXi9rx2vkB4TMIc/s1600/resistance.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="517" data-original-width="975" height="169" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzeTJR95Kla7A_qzsyei0bfvLlRvKiMk9Ds6m2A-5gFM3hh-vDtH7tgsk3_5E26pxOfaExNfPD5saGsLX2PkLj0RfWFdj1CrsArmBgL8Ii9_OrthiUSNiLV1qwposnXvXi9rx2vkB4TMIc/s320/resistance.png" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;">Bakteri direnç mekanizmasının nasıl çalıştığını ifade eden güzel bir görsel.</span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Evrimsel sürece yardımcı olduğu düşünülen mutasyonlardan
her biri, sadece çok küçük değişimlerle sonuçlandığı için, bir türün bir
diğerine evrimleşebilmesi için, bu faydalı kuramsal mutasyonların binlercesinin
toplamı gereklidir. Bir balığın bir amfibyuma<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> dönüşümü
gibi devrim niteliğinde sayılabilecek değişimler için bunların belki de
binlercesi on binlercesi gerekecektir. Yukarıda bir nebze özetlediğim gibi
faydalı mutasyonların meydana gelme ihtimali belki 10000'de bir
dolaylarındadır. Ayrıca bir mutasyonun kalıtsal yani yeni nesillere
aktarılabilecek olması için canlının üreme hücrelerinde gerçekleşmesi
gereklidir. Yani varsayılan kuramsal evrim sürecinin gerçekleşebilmesi için çok
çok yavaş oldukça ağır ilerleyen bir süreç hayal edilmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">İşte hayal edilen süreç budur. Bu ağır değişim
sürecinden tabiki mantıklı olarak çok ağır gerçekleşen bir evrim süreci ve
bunun da fosil kayıtlarıyla rahatlıkla belgelenebilmesini bekliyorsunuz. Ancak
bugün materyalistler fosil kayıtlarından umutlarını kesmişlerdir. Pek çoğu
fosil kayıtlarının kademeli tedrici bir süreci göstermediğini gayet iyi
bilmektedirler. Bunların bir kaçı Amerikalı paleontolog Stephen Jay Gould gibi
fosil kayıtlarının kademeli bir evrimi göstermediğini ve değişimin çok ani
olduğunu farklı bir evrimsel görüşe ihtiyacları olduğunu kabul etmiştir.
Aslında bu <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bile materyalist evrim
görüşünün bulgularla keşiflerle ortaya atılıp desteklenen bir görüş olmaktan
ziyade ön kabullerle başlayıp ardından kanıt aranan bir süreç olduğunu ispat
etmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Özetle hayal edilen süreç oldukça yavaş bir süreçtir
ve rahatlıkla türlerin bir birine fosil kayıtları yoluyla dönüşümü
gösterilebilmelidir. Bu konuda herhangi bir ekstra bahane geçerli olmayacaktır.
Elimizde 3,8 milyar yıl öncesine ait bakteri fosilleri<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> ve
oldukça yumuşak bir yapıda olan ( yumuşak yapılı canlıların fosilleşmesi daha
zordur) ediacara<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
canlıların fosil kayıtları rahatlıkla bulunabilirken fosil kayıtlarının kusurlu
olduğu için ara geçişleri göstermediği iddiası utangaç marketin para üstünü
vermemek için o günün resmi tatil olduğu iddiası gibi ciddiye alınacak türden
bir argüman bile değildir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Artık zihin ve bilgi olarak mikroorganizmalardan
başlayarak canlılığın tarihini vermeye hazırız.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://santitafarella.wordpress.com/2012/09/06/evolution-vs-intelligent-design-watch-junk-dna-is-not-junk/
İlgili yazının sonunda ayrıca güzel de bir video bulunmaktadır. Erişim tarihi:
20/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> W. Gros
Clark, Discovery (Ocak 1955) s,7.</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Pierre
Grasse, Evolution of Living Organisms ( New York: Academic Press, 1977)s.4.</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>B. F. Glenister ve B.J. Witzke,
''İnterpreting Earth History'' Did The Devil Make Darwin Do It? kitabından ed.
D.B. Wilson (Ames:Iowa State University Press, 1983) s.58.</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> D.J. Futuyma,
Science on Trial ( New York: Pantheon Books, 1983) s.197.</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Kalıtım
biliminin babası olarak görülür. https://www.bilgiustam.com/gregor-mendel-kimdir/
Erişim Tarihi: 21/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Hem suda
hem karada yaşayabilen omurgalı türü. https://www.bilgiustam.com/amfibyumlar-nedir-nasil-canlilardir/
Erişim Tarihi: 21/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://fosillerindili.tumblr.com/post/99498124449/siyano-bakteriler
Erişim Tarihi: 21/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor,%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(3)%20.docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> http://ediacaran.blogspot.com/2008/11/introduction-to-ediacaran-fauna.html
Kambriyen döneminin hemen öncesinde yaşanan kambriyen dönemi canlı patlamasının
benzerinin gerçekleştiği dönemde meydana gelen canlılara verilen isim. Erişim
Tarihi: 21/12/2019</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-12442918931983368262019-12-17T11:55:00.000-08:002019-12-29T03:18:43.772-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi, Yaratılış mı ? Fosiller Yaratılışı Gösteriyor ( Evrim Bilim Değil Felsefe) (2)<br />
<div class="MsoNormal">
Yaşamın gerçek tarihi serimin belki de sitede olabilecek en
uzun seri olacağı bilgisini bir önceki yazıda vermiştim. Seriyi bitirmek ciddi
anlamda vakit alacağı için biraz hızlanmaya gayret göstereceğim. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yazıya yine evrim inancının zihinsel ön kabulu yani bir iman
formatında ki inancın gösterilmesi argümanları ile devam edeceğim. Pek çok kişi
herhangi bir konuda bir bilim adamının dediği yada iddia ettiği herhangi bir
olguyu gözü kapalı kabul edebilmektedir. Şu ana kadar alıntı yaptığım bilim
adamlarından <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>herhangi bir tanesi
''Domatesler Akreplerin derileri ile karıncalar tarafından yapılıyor'' dese bu
iddiayı bile hiç sorgulamadan kabul edecek milyonlarca insan bulunmaktadır.
Tabi ki yagmurun oluşumu bitkilerin yada benzeri canlıların yaşam döngüsü gibi
direkt gözlemlenebilen konularda açıkçası sorgulamak için pek de neden
olmayabilir. Sonuçta bunlar test edilebiliniyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Peki Bir bakterinin
milyonlarca yıl verildiğinde insan gibi düşünebilen akledebilen,
sorgulayabilen, uzaya gidebilen, sevebilen bir canlıya dönüşümü ? </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sıra dışı bir iddiadır çünkü böyle süreçler
gözlemlemiyoruz. Dr. Lee M. Sperner'ın ''Tesadüf Değil''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
isimli kitabında gösterdiği gibi moleküler düzeyde incelenmiş hiç bir mutasyon
genetik düzeyde bilgi arttırıcı manada değildir. Uyumda artış olabilir ancak
net bilgi kaybı söz konusudur. Bu serinin tamamında görebileceğiniz üzere fosil
kayıtları da bu konuda yardımcı olmamaktadır. Peki nasıl oluyor da böyle
iddialar da bulunulabiliyor ve bunun üzerinde kanıtlar zayıf olmasına rağmen
bir hakikatmış gibi iman edilebiliyor ? </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRqKGOgFV4b1WfCatHxJ6A7j02_kiNAv9ySbI1WcoCXxEMF4QL5IDVFsTbh08N_avSfRj7Q30eXNWDSUNeGqjSmYmZ90W9r4vT1eo0J9AdrT1X86A24bFvZRwNMC6HAeHFzSQpDGRlm5CF/s1600/not+by+chance+.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="463" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRqKGOgFV4b1WfCatHxJ6A7j02_kiNAv9ySbI1WcoCXxEMF4QL5IDVFsTbh08N_avSfRj7Q30eXNWDSUNeGqjSmYmZ90W9r4vT1eo0J9AdrT1X86A24bFvZRwNMC6HAeHFzSQpDGRlm5CF/s320/not+by+chance+.jpg" width="205" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cevap çok açık ki yine bu yazıda da göstereceğim alıntılar
ile Organik Evrim görüşünün bir bilimden ziyade bir inanç gibi olduğunu gayet
net açık anlayabileceksiniz. Eğer kendinizi her hangi bir olguya
şartlandırırsanız nihayetinde ona uygun açıklamalar bulabilir yada
cümlelerinizi eğip bükebilirsiniz. Örnek olarak bir araba fabrikası ele alalım,
her nasılsa bulduğumuzda tam anlamıyla bir fabrika hüviyetinde bulduğumuz bu
yer de normal bir araba üretimi için gerekli olan bütün aletlerin, teknik
ekipmanın vb. bulunduğunu varsayalım. Ayrıca otoparkta 1000 adet yeni üretilmiş
otomobil bulduklarını da varsayalım. Üstelik bunların bazıları 1000cc, bazıları
1200cc bazıları siyah ve farklı renklerde olmuş olsun. Yine bazıları pick up
cinsi iken bazıları da jeep olsun ve bir kaç adet kamyonet vb de olsun.
Kendilerini bu araba fabrikasının bulunduğu yerde uyanmış olarak bulmuş bir
grup bilim adamı olsun ayrıca elimizde. Kendi kendilerine bu fabrikanın doğal
yöntemler ile nasıl araba ürettiğini sorgular olsunlar. İlk araba üretilmesi
için gerekli ortam bir kere kurulduktan <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sonra<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>gerisinin kolay olduğunu düşünen bilim adamımıza sözü verelim.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bilim adamı A '' önce 1000cc araba üretildi, fabrikanın
makinaları genelde hatasız çalışmaya meyilli olsa da dönem dönem hatalar
meydana gelebilmekte ve bu hatalar vasıtası ile de motor hacimleri büyümekte,
renkleri değişmekte, bazılarının üretim boyutları da değişmekte ve böylelikle
bunlar yeni oldukça değişik modeller de arabalar pick uplar ve kamyonetler
olmaktadır. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bunun üzerine söz alan bilim adamı B '' çok ta olası gibi
durmuyor evet makinaların üretim bantlarında ki hatalar teknik olarak arabaları
değiştirebilir bir görüntü vermektedir ancak gözlemlediğimiz hatalar ya motor
parçalarını yanlış birleştirmekte yada hatalı üretilmektedir. Acaba bunun şu an
göremesek te bir idare edicisi vs bulunuyor olabilir mi ? Bir görüş olarak bunu
da ekleyelim bence.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bilim adamı A '' Doğal süreçler ile açıklamalıyız. Çünkü şu
anda gözlemleyebildiğimiz tek mekanizma bu. Üstelik gördüğün gibi üretim
bantlarındaki hatalar makinaları değiştirebiliyor. Bak gördüğün gibi gayet açık
ve net bunu açıklayabiliyorum. Bilinmeyenlere atıf yapman bilimsel değil. Başka
herhangi bir görüşü kabul etmemiz mümkün değil ben ve arkadaşlarım sadece bu
disiplin ile çalışacağız. Diğer disiplinler hesap dışı ve imkansız. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bilim adamı B '' Ama bu yaptığınız kendinizi
sınırlandırmaktan ibaret, bir tasarım buluyor isek bunun bir tasarımcısının
olduğunu da düşünebiliriz. Neden olmasın, üstelik biraz önce söylediğim gibi
sizin doğal süreçler dediğiniz şeyler bir takım küçük değişiklikleri
açıklayabiliyor ancak otoparkta bulduğumuz araçlar birbirinden değişik. Küçük
motorlu binek olarak tasarlanmış bir araçtan nasıl oluyor da 8000cc motorlu
hacim olarak da oldukça büyük bir TIR a geçilmiş olabilir bunu açıklayamıyor.
Şüphesiz çabanız zarif bir çaba ancak savunduğunuz disiplin bu varoluş
açıklayamıyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bilim adamı A'' Elimizde başka bir yöntem yok o yada bu
şekilde bunu bu şekilde açıklayacağız. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yukarıda göstermeye çalıştığım şey aslında bugün varlık
bilimler ile alakalı bilim adamlarının tamda yaptıkları şey olmuştur. Asla
yıkılamayacak, ne gösterilirse gösterilsin mutlaka tersini savunabileceğiniz
yada savunacağınız, geniş zamanlara referans veren bir iman. Böyle bir iman
olduktan sonra tabi ki sizde farklı bir açıklama yapmayacak yada farklı bir şey
söylemeyeceksiniz. İşte bilime Fransız devriminden beri yavaş yavaş hakim olan
düşünce budur. Tabi ki son 170 yılda bu düşünce Kiliseye karşı yükselen
nefretin yoğun etkisiyle batılı bilim adamlarını etkisi altına almıştır.
Onlarda Fabrika örneğinde gösterdiğimiz gibi kendilerini bir odaya kapatmış ve
tüm evrenin o odadan ibaret olduğunu iddia etmişlerdir. Bu durum aynı bu
şekilde devam etmektedir. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yine bu konuda meslektaşları olan bilim adamlarından ters
yöndeki görüşlere destek ve kendi görüşlerine itiraz geldiğin de ise onları
yaratılışçı, dinci gibi etiketler ile etiketleyip, araştırma fonlarından
yararlanmalarını engellemekte, onları akademik camiadan dışlamakta ve marjinal
bir grup havası estirmeye çalışmaktadırlar. Şuraya dikkatinizi çekmek
istiyorum. Michael J Behe, Jonathan Wells, Phillip Johnson, Paul Nelson,
Stephen Meyer vb. binlerce bilim adamı kendilerine yoğun ölçekli verilen
dogmatik darwinist eğitime rağmen kanıtları daha fazla inkar edemeyip evrende
akıllı, kudretli bir zekanın aktif olduğunu kabul etmişlerdir. Yani aslında
darwinist bilim adamlarının suçlamalarının aksine Allah'ın varlığını kabul eden
bilim adamları değil karşı kamp bir imana sahiptir ve bu alıntılar ile bunu
göstermeye çalışıyorum. Örnekte bu sebepten verildi. Bu yazı ve muhtemelen bir
üçüncü yazı ile bu alıntıları devam ettireceğim çünkü bunu anlamak çok
önemlidir. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi bilim adamlarının hala evrime inanmaya devam
edenlerinin bazı alıntılarını yapmaya devam edelim. Böylelikle güçlü sarsılmaz
imanlarını da göstermiş olacağız. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yaratılış yanlısı bilim adamlarının yanı sıra günümüzde ve
yakın geçmişte pek çok bilim adamı modern sentezin yani günümüzdeki evrim
görüşünün etkinliğini ve sınırlarını sorgulamaktadır. Serinin ilk yazısında
alıntı yaptığımız bilim adamlarından matematikçi Eden belirli bir evrimsel
değişimin evrimcilerin varsaydığı mekanizmalar ile oluşabilme olasılığını hesap
eden Eden büyük hayal kırıklığına uğramış ve şu açıklamayı yapmıştır.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">'' Yeterince bilimsel bir evrim kuramı, aslında bundan sonra
keşfedilecek veya açıklanacak yeni fiziksel, fizikokimyasal ve biyolojik doğa
kanunlarını beklemelidir.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eski materyalist evrimci yeni yaratılışçılardan Profesor
Kenneth Hsu Journal of Sedimentary Petrology adlı dergiye yazdığı makalede
şöyle demektedir : </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">''Pek azımız okuma fırsatına sahip olmamıza karşın hepimiz türlerin
kökeni adlı kitabı duymuşuzdur. Bundan iki yıl öncesine kadar kitabın bir
kopyasını almamıştım. Fakat bu klasik eseri gözden geçirirken, Paul
Feyerabend'in<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a>
müthiş öfkesinin nedenini gayet iyi anladım. Feyerabend bilimi bir ideoloji
olarak görür ve şöyle der: ''Tüm ideolojistlere şu açıdan bakılmalıdır:
kitapları bir sürü ilginç, fakar aşağılık yalanlarla dolu şeyi içinde barındıran
bir peri masalı okuyormuş gibi okunmalıdır.''<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Kendi adımın evrim kuramının dogmatik tanımını ders kitaplarından
çıkartıp yaratılış kitabından alıntıları eklemeyi başaran Kaliforniya'daki
birkaç aşırı muhafazakarı alkışlayanlar listesine eklenmesini istememekle<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>birlikte Darwinciliğin aşağılık yalanlardan
ibaret olduğu konusunda Feyerabend ile aynı fikirdeyimç Evrim gerçek kanıtlara
dayanılarak formülize edilmiş bir doğa kanunu değildir: faka t son yüzyıla
damgasını vuran felsefeyi yansıtan bir dogmadır.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></b></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Modern Senteze yani bir diğer adıyla yeni darwinciliğe
yönelik şüpheler bugün gün geçtikçe daha da büyümektedir. Aslında bu şüpheler
her zaman vardır ancak pek çok bilim adamı bir nevi modern bir aforoza
uğramamak adına bu tip eleştirileri hep göz ardı etmektedir yada eleştirse bile
iman tazeleme nev'inden eleştirsem de bu kamptayım demektedir. Özellikle batılı
ülkelerde bu kuramı açıktan eleştirmek bilim adamlarının para kazanma
olasılığını da düsürdüğü için çok tercih edilmemektedir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mesela şuradan <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
evrenin bir yaratıcısı olduğu fikrini savunan bunun biyolojiye de yansımaları
olduğunu savunan bilim adamlarının bazılarının kendilerine uygulanan baskı ile
alakalı yaşanılan süreçlere bir göz atabilirsiniz. Bu ilk değildi muhtemelen
son da olmayacak ancak sıradan halkın bunlardan çok ta haberi olmamaktadır.
Burada yaptığımız alıntıların ''Yaşamın Gerçek Tarihi'' serimize başlamadan
önce zihinsel bir ön hazırlık gibi düşünülebileceğini vurgulamak istiyorum. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Avustralya'lı bilim adamı Michael Denton herhangi bir dine
inanmaz ve anlayabildiğim kadarıyla seküler bir aileden gelmektedir. Ancak
Denton modern Evriim Kuramını adeta yıkan bir kitap yayınlamıştır. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Kitabın kapak kısmında şöyle bir yorum dikkati çekmektedir. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">''Darwin tarafından ortaya atılan ve biyologlar tarafından gerçek kabul
edilip genişletilen evrim kuramının başı büyük beladadır. Bir bilim adamı
tarafından yazılan bu ölçülü, yetkin ve güvenilir kitap, darwinci evriminin her
kabulunu hemen hemen çürütme tehdidi taşıyarak biriken kanıtları doğru
bildirmektedir. Bu kuram göreli ikincil<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>fenomen olan türleşme konusunda ne kadar doğru çıktıysa da, sınıf
ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>takım arasındaki ilişkileri
açıklayabildiği iddiasının zayıf, yaşamın kökeninin ise çok zayıf bilimsel
temel üzerine dayandırıldığı görülmektedir. Paleontoloji, Darwinin beklediği
kayıp fosil halkalarını bulmada başarısız olmakla kalmamış, kuramsal evrimsel
gelişimlerin yapılandırılması, örneğin kuşların sürüngenlere bağlanması, ciddi
düşünceden çok bilim kurguya benzemeye başlamıştır.Halen gündemde olan
''Sıçramalı Denge'' kuramı bile, ilk hayvan ve bitki gruplarının nasıl
oluştuğunu düşüdüğümüz de karşı karşıya kaldığımız çok sayıda boşluğu
doldurmamakta yetersiz kalmaktadır.'' <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Michael Denton gibi kişilerin yapmış oldukları keşifler,
Darwinin iddialarını güçlendirmekten çok uzak olup, aksine , bu kuramın
doğruluğu konusunda çok büyük şüpheler doğurmaktadır. Sözde akraba olan
türlerin aminoasit dizilişleri , yani hücrenin kalıtımsal atalarının temel
kanıtı,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>incelendiğinde sonuçlar
Darwincilikteki ortak atadan geçen bir doğa resmini değil, Darwinciliğin
kaldırdığı birbirinden bağımsız sınıflardan oluşan doğa örneğini işaret
etmektedir. Moleküler yapının temelinde şu vardır: Bir sınıfın her bir üyesi,
aynı sınıfın<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>birer temsilcisidir ve
hiçbir tür, iki sınıf arası özellikler taşımamaktadır. Kısacası doğa , her
yönden süreksiz bir tablo çizmektedir. Buda ortak atadan geliş teorileri için
bir sorun gibi gözükmektedir. Ayrıca modern kimyasal bulgular yaşamın hayali
kendi kendine örgütlenmesi için düşünülen ilkel çorba hikayesinin
imkansızlığını göstermeye devam etmektedir. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adını muhtemelen duymadığınız ancak ünlü bir biyolog olan
Soren Lovtrup bütünüyle evrim görüşünde olmasına rağmen Modern Evrim görüşlerini
ağır eleştirilere tabi tutmuş ve 1987'de Darwincilik Bir efsanenin
Çürütülmesi'' isimli bir kitap yazmıştır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">''Sanıroyurm ki bir bilim dalının tümünün, yanlış bir kurama bel
bağlamasının ne kadar büyük bir talihsizlik olduğunu kimse inkar etmez. Fakat
biyolojide olan olay şudur:<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Uzun
zamandan beri insanlar, Adaptasyon, seçilim baskısı, doğal seçilim gibi özgün
Darwinci kelimeleri kullanarak tartışmakta ve doğal olayların açıklanmasına
yardım ettiklerini sanmakta, aslında ise açıklamamaktadırlar. Bunun farkına ne
kadar erken varırsak, evrimi gerçekten anlamakta o kadar çabuk ilerleriz.
İnanıyorum ki bir gün Darwin efsanesi bilim tarihindeki en büyük sahtekarlık
sayılacaktır. <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ne hayret verici bir durum öyle değil mi ? İsveçli biyolog
bazılarının kanun mertebesinde gördüğü Darwinci evrim modelinin bir sahtekarlık
olduğunu<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>söylemektedir. Bu cümleler bu
kuramı alıp sorgulanamaz boyutlara taşıyan kişilerin psikolijileri hakkında
neler söylemektedir! Ben şahsen sadece Darwinciliğin değil aynı zamanda ortak
atadan tesadüfi mutasyonlar yoluyla üreme temelli tüm evrim görüşlerinin büyük
bir aldanış olduğu görüşündeyim. Hiç şüphesiz bunların bazılarının arasına
Lovtrup'un iddia ettiği gibi sahtekarlıkta girmiş olabilir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yazının yazılmasında Profesör Duane T. Gish'in '' Evrim
Fosiller Hala Hayır Diyor'' isimli kitabından da faydalanılmıştır.</div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://creation.com/not-by-chance<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Erişim tarihi: 17/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Murray
Eden, Mathematichal Challenge to Interpretation, s.71</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Bilim
Felsefecisi, daha fazla bilgi için bkz. https://www.booktandunya.com/2018/08/paul-feyerabend-akla-veda.html
Erişim tarihi: 17/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> K.J Hsu,
Journal of Sedimentary Petrology 56(5): 729-730 (1986)</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> http://www.ncseexposed.org/
Erişim tarihi: 17/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Michael
J Denton, Evolution: A Theory in Crisis (London: Burnett Books, 1985) </div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Ya%C5%9Fam%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi,%20Fosil%20Kay%C4%B1tlar%C4%B1%20Bize%20Ne%20Diyor%20Evrim%20mi%20Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20m%C4%B1%20(2).docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Soren
Lovtrup, Darwinism: The Refutation of a Myth ( New York: Croom Helm, 1987)</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-76447453208261147912019-12-15T02:42:00.001-08:002019-12-29T03:19:09.520-08:00Yaşamın Gerçek Tarihi, Evrim mi Yaratılış mı, Fosiller Yaratılışı Gösteriyor (Evrim Bilim Değil Felsefe) (1)<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Fosil<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
kayıtları geçmişimize yönelik bir kanıt vermek zorundadır. Tesadüfi doğal
süreçlerin rehberliği yada bir </span><o:p></o:p><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13.5pt;">aklın işin içine girmesi lehinde. Dikkatinizi
çekerim evrim yada yaratılış demedim bir üst cümlede, tesadüfi süreçlerin
eşliğinde yada akıllı kudretli bir rehberin eşliğinde diyorum. Yani rehber
girmişse bile canlılar yine de birbirinden türemiş olabilir. Buna açık kapı
bırakıp canlılığın tek gerçek geçmişi olan fosil kayıtları ve canlılığın dünya
üzerindeki gelişimini kronolojik bir sıralamaya yakın bir metod ile sunmaya
çalışalım. Materyalizm, canlılığın kökeni, gelişimi ve geçmişi gibi konularda
entellektüel olarak savunulamayacak bir ideolojidir. Fosil kanıtları bize bunu
göstermektedir. Konu evren ve yaşamın ihtiyaç duydugu fizik sabitlerine bigbang
vs gibi geldiğinde ise materyalizm argume edilebilecek bir durum bile değildir
ancak evren ve insancıl ilkeler ile ilgili yaratılış kanıtlarını ''Allah Akılla
Bilinebilir mi 2'' yazımda göstereceğim. Şimdi biz yaşamın geçmişine geri
dönelim.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13.5pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWgkpFQ7dsk4Dpem0r1QONMipwA6QRLE8rTMHJVkei3Ksj7EPlLhQI2QkFulftVI6HnTLipWo3BhNg8Tuzu0Sp7W7fppT6bXntRi3rEMYLYlOl0uN1XC4xFu12qpuSMzs0xawa3C6M8-OB/s1600/coel.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="691" data-original-width="1600" height="138" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWgkpFQ7dsk4Dpem0r1QONMipwA6QRLE8rTMHJVkei3Ksj7EPlLhQI2QkFulftVI6HnTLipWo3BhNg8Tuzu0Sp7W7fppT6bXntRi3rEMYLYlOl0uN1XC4xFu12qpuSMzs0xawa3C6M8-OB/s320/coel.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13.5pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 8pt; line-height: 115%;"> 400 milyon yıldır değişmeyen Coealanth
Fosili<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Genel organik evrim kuramı<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
veya evrim modeli olarak isimlendirilebilen kuram, canlı olan her şeyin,
maddesel bir evrim sürecinden geçerek tek bir kaynaktan ortaya çıktığı ve yine
bu kaynağın da benzer bir süreçten geçerek ölü veya cansız bir ortamdan,
kendiliğinden var olduğu ( Bu görüşe literatürde ayrıca Abiogenesis
denmektedir. Abiogenesis ile evrim kuramları teknik olarak birbirinden farklı
olmakla birlikte materyalist kamp pratikte bunu ancak karşılarındaki kişi
terimlere ve terimlerin içeriğine sahipse vurgulamaktadır. Bunun nedeni
harcanan onca yıla onca paraya ve oldukça zeki ve konunun uzmanı kişilerin
olağanüstü mesaisine rağmen kuramsal bir disiplin bile ortaya
çıkaramamalarıdır. Aslında öyle ya eğer hayat tesadüfen var olmuş ise neden bu
kadar komplekstir, yada açıklaması neden bu kadar zor oluyor.)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Bunun karşısında ise biyolojik
canlılığın kökeninde ve belli durumlarda yada her durumda aktif bir zekanın (
Ben şahsen Allah diyorum, o sıfatların hakkını verecek kudretli bir yaratıcının
varlığı benim için kesin. İsmine ister Allah diyelim ister Rahman) işin
içerisinde olduğunu düşünen görüşler mevcuttur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Her halukarda bu görüşlerin tamamı bir
yaratıcı görüşünde birleştiği için detaya girmeye en azından bu aşamada gerek
yoktur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Pek çok dogmatik bilim adamı genel evrim
kuramını kanıtlanmış bir gerçek olarak kabul etmektedir. Ünlü genetik uzmanı
Theodisius Dobzhansky şöyle demiştir: Yeryüzünün tarihinde yaşamın evrim olarak
meydana gelişi, üzerinde durulan gözlemci insanların tanık olmadıkları
olaylardır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Dobzhansky'e benzer bir şekilde California
Universitesi profesörlerinden<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Richard
Goldschmidt, şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>''Bitki ve hayvanlar alemindeki evrimin,
yargılama hakkı olan herkes tarafından daha fazla kanıta ihtiyaç duyulmayan bir
gerçek olarak'' düşünüldüğünü ifade etmiştir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Genel anlamda Evrim görüşünün bu şekilde bazı bilim
adamları tarafından dogmatik kabulu bile pek çok insanın kanıtları incelemeden
molekülden insana giden yolu sorgusuzca kabul etmesine neden olmuştur. Buna
karşın bu dogmatik kişiler herhangi bir zekanın işin içine girmesi fikrinin
bilimsel olarak kabul edilemez bulmuşlardır. Ancak aslında makro evrimin
gözlemlenemez oluşu, bunu bizim zaman ölçeğimizle de asla gözlemleyecek olmamız
genel evrim görüşünün bilimselliğini de sorgulatmaktadır. Ünlü bilim
adamlarından George Gaylard Simpson şöyle demektedir<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">'' gözlemle doğrulanamayan ifadelerin
aslında bilimle ilgili olmadıkları, ya da en azından bilim olmadıklarının
bilimin kendi tanımı için de var olduğunu söylemiştir''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Yani anlayacağınız bir kuramın bilim
olarak kabul edilebilmesi için tekrar tekrar gözlemlenebilmesi, laboratuar
deneyleri ile kanıt sağlanması, çürütülebilecek iddialara sahip olması ve
gelecek ile ilgili de çıkarımda bulunması gibi özellikler gerekmektedir. ( Tam
bu konuda şöyle bir itiraz gelebilir:'' ama biz laboratuarlarda mutasyonları
gözlemleyebiliyoruz ya da canlıların DNA dizilim karşılaştırmaları ile onlar
üzerinde akrabalık bağlarını açıklayabilmek için çalışabiliyoruz.'' Bunlar
doğru ancak hangi mantıklı insan bakterilerde meydana gelen canlının uyumunu
arttırıcı ancak kesin sonuç olarak net bilgi kaybına yol açan mutasyonlar ile <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>molekülden insana giden çizginin açıklanmış
kabul edilebileceğini yada memeli gruplarının DNA dizilemlerinden akrabalık
ilişkileri çıkarmaya çalışmanın gerçek kanıtlar olan fosil kanıtlarını yok
sayarak materyalist çizgiye devam edilebileceğini söyleyebilir, o halde en
azından bu konuda ön kabul ile hareket ettiklerini kabul etmeliler, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>potansiyel itiraz ediciler)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Bildiğimiz özel tür yaratılış yukarıdaki
ampirik bilimsellik bulgularını karşılamamaktadır hiç kimse yaratıcıyı ve
etkinliğini görmemektedir. ( Ancak Allah yarattığı her şeyde bir iz bırakmıştır
ve aslında bu izler akıllı bir insan tarafından rahatlıkla görülebilir. ) Ancak
bununla birlikte hiç kimse aynı zaman da ne ilk hücrenin oluşumu, ne bir
balığın amfibyuma dönüşümü yada buna benzer marjinal iddiaların gerçekleştiğini
gözlemlememiştir. Bu durum materyalist görüşün de aslında ampirik bilim
olamayacağını göstermektedir. Ancak Fransız devriminden beri bu görüş batı da
hakimdir ve kendi görüşlerine uymayan hiçbir hesabı işin içine katmamaktadır.
Ancak bu nokta da bunu kesiyorum çünkü işin bu boyutu kapsamlı bir başka yazıya
kalmalı. Aslında işin felsefi boyutunun iyi anlaşılabilmesi cereyan eden
Dogmatik Bilim adamları konusunu da rahatlıkla açıklayabilmektedir. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Amerikalı ünlü evrimci Richard
Goldscmidt varsayıma dayanan sistematik mutasyon çıkarımlarını anlattıktan
sonra şöyle demektedir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">''Alt türlerde ulaşılan gerçeklerin,
daha üst kategorilere de uyarlanabilmesi gerektiğini ileri süren genetik
uzmanlarının çoğu, böyle bir varsayıma şiddetle karşı çıkıyor. Bu ispat
edilmemiş iddianın sürekli tekrarlanması, bazı zorlukların hafife ve bu
iddialara anlam veremeyenlere karşı takınılan kibirli tutum, doktrinin bilimsel
kanıtları sayılmaktadır. Şimdiye kadar hiç kimsenin makro mutasyonlar yoluyla
yeni bir tür, yeni bir cins vb. oluşturmadığı doğrudur. Ama kimsenin mikro
mutasyonların seçilimi yoluyla yeni bir tür oluşturmadığı da doğrudur.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn6" name="_ftnref6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Mutasyonlar makro ve mikro diye ikiye
ayrılır. Makro mutasyonlar etkileri çok büyük ve çok güçlü olan DNA değişimleri
iken mikro mutasyonlar ise etkileri oldukça zayıf ya da sezinlenilemeyen
değişimleri ifade etmektedir. Yukarıdaki alıntı da Goldscmidt iki durum dada
yani hem mikro mutasyonlar hem makro mutasyonlar yoluyla yeni bir tür meydana
geldiğini kimse gösterememiştir demektedir. Peki bu durumda nasıl oluyor da bu
görüş ampirik bilim olarak sunulmaya devam edilebiliyor ? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqdEQMh3cukdJ1QHG2Y97a0jmInnFL1pAta5JaapiB0qrXBOivrhkR7p0FFboj5jWtJ9RIhmJ1gXvEC5WISwY0jx_7-Z77kw6sUmO2bsj63gScvY3FesLuzf0RAH_2Vf0jKadb2A55WS2E/s1600/Creatard.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="738" height="260" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqdEQMh3cukdJ1QHG2Y97a0jmInnFL1pAta5JaapiB0qrXBOivrhkR7p0FFboj5jWtJ9RIhmJ1gXvEC5WISwY0jx_7-Z77kw6sUmO2bsj63gScvY3FesLuzf0RAH_2Vf0jKadb2A55WS2E/s320/Creatard.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 8pt; line-height: 115%;">Resmin sol kısmı makro evrimin sözde
neler yaptığından bahsederken sağdaki kısım şüphesiz vukuu bulan tür içi
değişimlerdir. Ancak dikkatlerden kaçmaması gereken nokta sağdaki tüm köpekler
hala köpektir. Yeni bir tür ortaya çıkmamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Devam edelim örneklerimize. Yazının
giriş kısmında bu felsefi ön kabullerin bir diğer değişle imanın gösterilmesi
gerekiyor. Bu durumun anlaşılamaması özellikle konuya yabancı insanların
nezdinde sanki olağan üstü kanıtlar bulunmuş, kanıt deryasının içerisindeki
bilim adamlarının hadi sende aramıza katıl demesi gibi algılanıyor. Açıkçası bu
doğru değil. Çoğu durumda yapılan şey kuru bir imanın getirdikleri.( Bununla
birlikte Evrim neleri yapabilir neleri yapamaz isimli bir yazı da yazacağım
Allah izin verirse. İşte orada gözlemlenebilen mantıklı çıkarımlar ile
desteklenebilecek evrim görüşünün neleri yapabileceğini ve sınırlarını görmüş
olacağız. Ancak bunun yeri de burası değil. O kadar çok yazılması gereken yazı
varki...)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Bir ingiliz evrimcisi bu konuda çok daha
açık sözlüdür. Harrison Mathhews, hiç lafını esirgemeden Darwinin türlerin
kökeni kitabının yeni baskılarından birine önsöz olarak şunları yazmıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">''Evrim gerçeği, biyolojinin belkemiğini
oluşturmaktadır. Bu nedenle biyoloji, kanıtları olmayan bir kuram üzerine
kurulmuş bulunmaktadır. Bu düşüncelere inanan kişiler inandıkları şeyin doğru
olduğunu düşünürler; fakat bugüne kadar her iki alanda da hiçbir kanıt bulmak
mümkün olmamıştır.''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn7" name="_ftnref7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Açıkça Harrison bu konuda oldukça dürüst
konuşmuş. Her iki görüş içinde kanıt yoktur demekle. Aslında zeki bir yaratıcı
arkasında pek çok iz bırakmış olabilir ki aslında gözlemlerimiz tam olarak bunu
doğrulamaktadır , bunun için sadece zekanızı bütün dogmaların üstüne koyarak düşünce
yeteğinizi kullanmanız gerekli bu çözümün <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>günümüzde yeterince yapılmadığı açık.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Ayrıca modern evrim görüşü bir bilim
dalından çok bir inanç gibi konumlandırılmıştır. Çürütülemez bir doğa etrafında
birleştirilmiş, ustaca gelebilecek bütün eleştirilere karşı bir bariyer
kurulmuştur. Bir matematikçi olan Murray Eden bu konuda konuyu
doğrulanabilirlik, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yanlışlanabilirlik
açısından ele almaktadır:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">''Genel anlamdaki evrim konusunda, bu
yapılamıyor. Evrimi kelime oyunu ötesine gitmeyen bir tekrarlama olarak
adlandırdığımda, demek istediğim sadece buydu. Evet bu kuram her şeye bir
açıklama getirebilir. Belki siz çok ustasınızdır veya kurulu halde bulunmayan
bir mekanizma daha önceden keşfedilen mekanizmalarla uyumlu ve tutarlı
olabilir: fakat o hala çürütülebilme özelliği taşımayan bir kuramdır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn8" name="_ftnref8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Bazı bilim adamları yorumlarında çok
daha serttir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Evrim kuramı artık geçmişte kalmıştır.
Çünkü yeni darwinciliğin önemsiz bazı değişimlerden başka bir şeyi açıklamaya
gücünün yetmediği bugün iyice anlaşılmıştır. Başka güvenilir bir kuram
bulamamız nedeniyle kuramsız kaldık. Sayısız zorluklarla karşı karşıya
kalınmasına, fosil kaydından elde edilen kanıtlara karşı büyük bir düşmanlığın
var olmasına ve kuramın güvenilir bir açıklaması olmamasına rağmen evrim kuramı
devam etmektedir. Embriyonik aşamaların eski ataları göstermesi kavramına kadar
mantıksal anlamda verimsiz olan bir düşüncenin, bir kurama kanıt olarak
gösterildiği başka bir bilim dalı varmıdır ?''<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn9" name="_ftnref9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Tabi burda Danson'ın bu yazıyı yazdığı
tarihlerde hala embriyonik aşamaların eski atalarımızı gösterdiği gibi hurafe
bile sayılamayacak bir iddianın doğruymuş gibi kabul edildiğini hatırlatalım.
Bugün çok iyi biliyoruz ki erken evre canlı embriyoları birbirine çok
benzememektedir. Embriyoların erken evrelerinin birbirine çok benzediği bunun
da ortak ata <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>hurafesini desteklediği
iddiası <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ile alakalı bilgi için şu yazıya
bakabilirsiniz. https://evrimbilimblog.wordpress.com/2013/11/01/insan-embriyosundaki-solungaclar-hurafesi-hangi-bilimsel-sahtekarliga-dayanir/<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Hayatın Gerçek Tarihi yazı dizisi belki
de bu sitedeki en uzun yazı dizisi olacak Allahın izniyle, ancak bunu da
diğerleri gibi maksimum 5-6 word sayfasını aşmayacak şekilde yapmak istiyorum. İlk
yazıyı böylelikle bitiriyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Bu yazının yazılmasında Profesör Doktor
Duane Gish'in Evrim: Fosiller Hala Hayır Diyor, isimli kitabından
faydalanılmıştır.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftn10" name="_ftnref10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif";"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></span></a><span style="font-family: "times new roman" , "serif";"> <span style="background: white; color: black;">Çok eski zamanlarda toprak altında
gömülü kalmış ve orada taşlaşmış durumda bulunan bitki ve hayvan kalıntıları.
Taşıl veya müstehase olarak da anılır. Fosil terimi (Latince fossilium, kazılıp
çıkartılan şey) yalnız saklanmış bulunan kemik, kabuk, diş, bitki ve
hayvanların sert kısımlarını belirlemekle kalmaz. Daha önce yaşamış olan
canlılara ait iz veya belirtileri için de kullanılabilir.</span></span><span style="color: black; mso-themecolor: text1;"><o:p></o:p></span></div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoNormal">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></span></a><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;"> Genel organik evrim kuramı tarihi aslında
Darwin'den önceye dayanmaktadır ancak batı sömürgeciliği burda da kendini
göstermiş sanki Darwin de Lamarck'tan önce bu konuda hiç çalışma yapılmamış
gibi göstermektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<br /></div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> T.
Dobzhansky, Science 127:1091 (1958)</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> R.B
Goldscmidt, American Scientist, 40:84 (1952)</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> G.G
Simpson, Science 143:769 (1964)</div>
</div>
<div id="ftn6" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref6" name="_ftn6" style="mso-footnote-id: ftn6;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
Goldscmidt, American Scientist 40:94 (1952)</div>
</div>
<div id="ftn7" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref7" name="_ftn7" style="mso-footnote-id: ftn7;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> L.
HArrison Matthews, C. Darwinin The Origin of the Species adlı eserinin önsözü
(Londra: J.M Dent ve oğulları LTD tarafından yapılan yeni baskı 1971)</div>
</div>
<div id="ftn8" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref8" name="_ftn8" style="mso-footnote-id: ftn8;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Murray
Eden, Mathematical Challanges to Interpretation, s.71</div>
</div>
<div id="ftn9" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref9" name="_ftn9" style="mso-footnote-id: ftn9;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[9]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> R.
Danson, New Scientist 49:35 (1971)</div>
</div>
<div id="ftn10" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Hayat%C4%B1n%20Ger%C3%A7ek%20Tarihi%201.docx#_ftnref10" name="_ftn10" style="mso-footnote-id: ftn10;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[10]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Duane
Gish, Evrim: Fosiller Hala Hayır Diyor, Gerçeğe Doğru Kitapları 2008, İstanbul</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-49124379810927906112019-12-14T13:13:00.000-08:002019-12-14T13:13:03.526-08:00Allah Akılla Bilinebilir mi <br />
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Allah, Tanrı, yada her ne diyorsanız. Evrenin yaratıcısı olduğunu
düşündüğümüz varlık. Sadece bir inanç mı yoksa bir çıkarım mı ? <o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Bu sadece bir inanç ise söz konusu olan şey ''Yedi Başlı Canavar''
a inanmak gibi bir şey midir! Çıkarım ise neye dayanarak bunu söyleyebiliyoruz.
Tabi bu <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>mantıklı çıkarım ise bu yaratıcı
bizden ne istiyor olabilir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Tüm canlılar arasında bilinen entellektüel tek varlık insandır. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yani sorgulayabilen üretebilen, düşünebilen
akledebilen <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>tek varlık. Sadece durup bir
kaç dakika bile bir değerlendirme yapmak Dünya üzerinde gördüğümüz herşeyin, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>evrenin içerisinde görebildiğimiz ve
anlayabildiğimiz kadarıyla ise neredeyse her şeyin bir şekilde bize
hizmet ettiğini göstermektedir. Bizi bu kadar özel kılan sebep ise
üretebilmemiz, akledebilmemiz ve sorgulayabilmemizdir. ( Aslında Samanyolu
Galaksinin Spiral Kollarından birinde olmamızda bizi çok özel kılıyor, bu
sayede evreni gözlemleyebiliyor ve onun hakkında bilgi edinip fikir
üretebiliyoruz.)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Akıllı bir insanın ise yaşadığı süreç içerisinde sahip
olduklarımıza, benliğimize ve canlılara bakıp da bunların nasıl var olduğu
neden herşeyin insanoğluna hizmet ettiği ve yağ, kas ve etten ibaret insanın
nasıl olurda sanat yapabilen sorgulayabilen üretebilen bir varlık olduğuna dair
sorular üretmesini ve çıkarımlar yapmasını bekleriz. Bu çıkarımlar ve
düşüncenin dogmatik<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
olmayan bir görüşle yorumlanması tartışmasız bizi bir yaratıcıya götürecektir. <o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Belki de bazılarınız nasıl bu kadar kesin görüş belirttiğimi merak
ediyor olabilirler. Aslında bunu anlamak çok kolay. Bir şeyin arkasında zeka
bulunup bulunmadığını, tasarımlanıp tasarımlandığını anlamak diyorum. Gelin
bazı basit örnekler ile bunu gösterelim. Bir vadide ruzgarların ters yönlerden
esmesi sonucu çıkan seslerin bazıları kulağınıza hoş gelebilir ancak yinede
bunların o sesleri çıkarmak için tasarımlandığını söyleyemeyiz. Peki ilerleyen
dakikalarda Itri'nin<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> ''Yine Ey Ruhi Musevver
Kafestendemisin'' melodisini duyarsanız bununda tasarımlanmamış rüzgarların
eseri olduğunu düşünürmüsünüz ? Mantıken son soruya hayır dediniz. Çalan Itri
eserinin en kötü ihtimalle teypten yayınladığını teybi göremeseniz de tahmin
edebilirdiniz. Aslında tasarım çıkarımı bu kadar basit bir şeydir. Tabiki bu
çıkarımı yapıyor olmak demek çalan bestenin doğal koşullarla oluşup
oluşamayacağını araştırmayalım demek değil. Aslında bu çok daha iyi olur
böylelikle tasarım çıkarımı deneysel olarak bir sınava tabii tutulabilir. Böyle
yapmak mantıklı bir çıkarımı daha da kuvvetlendirecektir, Tasarım-Yaratılış
çıkarımı için. Müzik örneğimizi biraz genişletip gerçek örneklere geçelim.
Çünkü gerçek hayattaki kanıtlar çok daha etkileyici. <o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Şimdi, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Rüzgarlar ters
yönden esmekte yada düz esmekte yada kuramsal olarak esebileceği bütün
açılardan esmekte. Şu siteye<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftn3" name="_ftnref3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> göre 8 farklı rüzgar yönü
ve aralarında kasırganın da olduğu 12 farklı rüzgar çeşidi bulunmaktadır. Tabi
rüzgarların bazıları ''Latif Rüzgar'' yani hafif şiddetli rüzgar olarak
kategorilendirilerken bazıları ise ''Kasırga'' olarak oldukça şiddetli bir
sınıf olarak gösterilmektedir. Oldukça güçlü rüzgar tiplerinin olduğunu da
kuramsal hesabımıza katarak Itri'nin yukarıda zikrettiğimiz eserinin bu
rüzgarlar vasıtası ile tesadüfen oluşup oluşamayacağına dair çıkarımlarda
bulunalım. 8 farklı rüzgarın hepsinin en şiddetli 3 tip olan ''Bora, Kasırga ve
Büyük Fırtına'' dan oluştuğunu düşünelim. Böylelikle kuramsal ihtimallerimizi
arttıralım. Bu rüzgarları aralıksız yönleri her saat eş zamanlı değişecek bir
şekilde estirelim. Böylelikle tek düze bir faaliyet yerine her ihtimalin
oluşabileceği bir düzlem ortaya çıkarıyoruz. Sizce bu rüzgarlar 300 milyon yıl
versek Itrinin '' Ey Ruhi Musevver'' eserini verebilirlermi ? Yoksa gelişigüzel
esmeye devammı ederler ? Aslında mantıken doğal nedenler ile bir ses düzeneğine
sahibiz. Birisi çıkıp bakın rüzgarlar ses çıkarabiliyor yeterli süre verilirse
Itrinin bütün eserlerini verebilir diyebilirmi ? Hadi buna biraz Doğal Seçilim<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftn4" name="_ftnref4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> ekleyelim. (Bu arada
Itri'nin adı geçen eserine örneği daha iyi anlayabilmek için bir bakın
isterseniz<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftn5" name="_ftnref5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> ) Doğal seçilim makinemiz
Itri'nin eserinden herhangi bir melodiyi duyduğu an hafızasına eklesin. Sizce
bu örgü işe yararmı ? Bu arada dikkatinizi çekerim olayın içerisine zeka da
girmiş oldu yani bütünüyle bir doğal süreç olarak da devam ettirmedik. Açıktır
ki Itri'nin eseri tesadüfen oluşamaz, Itri'yi hiç bilmiyor olsaydık bile ''Ey
Ruhi Musevver'' adlı eserin bir sahibi olduğunu ve bir amaca yönelik
bestelendiğini tahmin edebilirdik. İşte bizler de insanlar, evren, fizik
kanunları, yıldızlararası boşluklar vb. her biri bir <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>amaca yönelik tasarımlanmış yaratılmış
varlıklar, canlılarız. Yaratıcımızı göremesek te yaratıldığımızı kavrayabilir
ve neden yaratıldığımız ile alakalı çıkarımlarda bulunabiliriz. Mantık yürütmek
bedava ancak bütün dogmatizmden sıyrılmak kaydı ile. <o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Bu yazıda sadece tasarım, doğal süreçler farkını basit bir örnekle
sunmaya çalıştım. Bu yazı ikinci ve hatta üçüncü yazılarla örneklendirilecek.
Bir sonra ki yazıda ''İnsancı İlkeler'' yada bir başka değişle Anthropic
Principle'dan bahsedeceğim. <o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Göklerde ve yerde Allaha gönülden teslim olmuşlar için ayetler
vardır. Casiye Suresi 3, ayet. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Dogmatizm,
kanıtları yaşanan yada yaşanacak gelişmeleri gözardı ederek gözü kapalı bir
fikri savunmaktır. https://www.nedir.com/dogmatizm<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Erişim tarihi: 15/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a>
1640-1712 yılları arasında yaşamış Türk bestecisi. https://www.derszamani.net/buhurizade-mustafa-itri-hayati-ve-besteleri.html
Erişim tarihi: 15/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn3" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftnref3" name="_ftn3" style="mso-footnote-id: ftn3;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.balikavi.net/meteoroloji/ruzgarlar.shtml
Erişim Tarihi: 15/12/2019</div>
</div>
<div id="ftn4" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="mso-footnote-id: ftn4;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://eodev.com/gorev/12539539
Erişim Tarihi : 15/15/2019</div>
</div>
<div id="ftn5" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Allah%20Ak%C4%B1lla%20bilinebilirmi%20.docx#_ftnref5" name="_ftn5" style="mso-footnote-id: ftn5;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.youtube.com/watch?v=gM_e9ii6KUw<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Erişim Tarihi: 15/12/2019</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-89339413002955804572019-11-24T13:49:00.001-08:002019-12-09T12:25:33.393-08:00ONEDIO İsimli Sitenin Evrim Yazısına Cevap Aslında ''Tesadüfi Süreçler Bilgi Üretebilir mi'' serisine henüz başlamıştım ve ilk yazıdan sonra ikincisi ile devam etmek istiyordum ancak tesadüfen https://onedio.com/haber/evrim-teorisiyle-ilgili-14-yanlis-bilgi-386330 sitesindeki yazıyı görene dek.<br />
<br />
Yazı üslubu, kullandığı kaynaklar ve bilimsel literatüre ters felsefi çıkarımları ile çok da ciddiye alınmaya değer bir görüntü vermese de yaklaşık 25bin paylaşım, 500 bin okunma adedi ile cevap verip yanılgılarını ortaya koymanın elzem olduğu bir duruma dönüşmüş görünüyordu. Böyle bir durum için ''Tesadüfi Süreçler Bilgi üretebilirmi 2'' biraz ertelenebilirdi.<br />
<br />
İlk paragrafta verdiğim linkten rahatça yazıya ulaşılabileceği için tekrar buradan alıntı yapmayacağım ve yazarın kendi sıralamasına göre yazarın yanılgılarını gösterip doğrunun ne olduğunu da burada aktaracağım.<br />
<br />
Yazının içeriğine değinmeye başlamadan yazarın kaynak olarak aldığı evrim ağacı sitesi ve Evrim Kuramı ve .Mekanizmaları isimli kitaba ve bu kaynakların motivasyonuna dikkat çekmek gerekli. Bir kere Evrim ağacı ve Evrim Kuramı ve Mekanizmaları kitabının yazarı arkadaş farklı oluşumlar yada kişiler değil. Zaten muhtemelen kurucusu olduğu internet sitesine ek birde aynı şeyleri kitap haline getirmiş bir bireyden bahsediyoruz. Yani bu yazının yazarının faydalandığım kaynaklar demesindeki çoğulun hiçbir anlamı yok çünkü tüm kaynaklar aynı yere çıkıyor. Bundan da önemlisi hem evrim ağacı sitesi hemde çağrı mert bakırcının yazılarına baktığınızda A priori yani ön kabuller, imana dayalı bir anlatım hemen dikkat çekmektedir. Örnek olarak Çağrı Mert Bakırcının ''Yeryüzünde hayatın kökeni-Abiyoenez'' konusunda açıklama iddiasıyla yazdığı yazıda bol miktarda ön kabul ve temennilerine göre yorum yaptığını eğer yeterince bilgileyseniz fark edebilirsiniz( ancak yine de çoğu kişi fark etmiyor, bunun nedeni insanların bu konuları çok bilmemesi, zaten bu tip müphem oluşumlarda insanların bilgisizliğini kullanmaktadır). Mesela Çağrı mert Bakırcının 9 ayrı yazı şeklinde yazdığı ( serinin %80 edebi fikir yormanın ötesine geçememekte) yazılara kısaca bakarsanız Abiyogenez hakkında müthiş aşama katettiklerini ve neredeyse herşeyin açıklandığını söyleyebilecek kadar ileri gitmiştir. Bu makine mühendisi arkadaşın yorumlarına ters olarak bu konuda yaşamış en büyük otoritelerden biri olarak kabul edilen Leslie Orgel ise ölmeden önce verdiği son demeçlerden birinde '' Hayatın kökeni ile alakalı neredeyse herşey sır olarak kaldı'' demektedir. https://www.nytimes.com/2007/11/05/us/05orgel.html Konunun en büyük otoritelerinden biri herşey sır gibi durmaktadır derken Türkiyedeki yeni yetme bir çocuk üniversite kampüslerinde orada burada benim zırcahil halkıma onların cehaletini de kullanarak yalan söylüyor. Bunu yazının başında aktarmamın nedeni bilginin eğilip bükülebilen ve ön yargılara göre yorumlanan bir yönünün olmasıdır. Adı anılan kişi gibi kişiler ve kurumlar materyalist dünya görüşüne iman etmektedirler ve yorumlarını bu inançlarına göre eğip bükebilirler bu sebepten argüman diye gösterdikleri olgulara iki kere şüpheyle yaklaşılmalı çünkü doğru olmayabilir yada yorum katılmış olabilir. Zaten bunu yazı boyunca göreceksiniz.<br />
<br />
Yazar 1 numaralı maddede evrim teorisinin hala bir teori olması hasebiyle aldığı eleştirilere hipotez, kuram vb felsefi bir ilişki kurarak Evrimi bırakın teori düzeyinde incelemeyi bir kanun olarak resmetmektedir. Burada durup kısaca modern dünyada evrim nedir bundan bahsetmek ve biraz detay vermek gerekli. Biraz detay vermek gerekli çünkü detay olmadan site yazarının ne boyutta saçmaladığını gösteremeyiz. Ortak atadan türeme yoluyla Evrim görüşü canlıların çok uzak bir geçmişte yaklaşık 3,8 milyar yıl kadar önce nasıl hayat bulduğu nasıl oluştuğu bir türlü açıklanamayan farazi bir ortak atayı varsayar. Zamanla iki ayrı mekanizma marifetiyle bu canlıdan yavaş yavaş farklı canlıların türediğini iddia eder. Bu iki mekanizmanın birincisi doğal seleksiyondur ki bu sadece güçlü ve uygun olanı seçer, ikincisi ise ki işte bu daha önemli olandır oda ''Random Mutation'' yani tesadüfi mutasyonlardır. Yanlış duymadınız tesadüfi mutasyonlar modern evrim görüşünün en büyük putudur ve tüm değişikliklerin belkemiğidir. Burada şunu hatırlatmak gerekli, tesadüfi mutasyonların en bilinen özelliği insanlarda genetik hastalıklar ve kanserdir. Buna ayrı yeten değineceğiz. Yazarın kanun olarak adlandırdığı Evrim teorisinin belkemiğini canlılar alemindeki sözde büyük geçişler yani makroevrim oluşturur. Makro evrim ise ne fosil kalıntıları nede teorik düzeyde gösterilememekte ve ispat edilememektedir. o halde değil kanun bir teori bile diyemeyiz. Ancak hipotez denebilir ki bir türün kendi içerisindeki değişimleri açıklamada da oldukça etkilidir. Ancak ne olursa olsun kanun diyemeyiz. Bu açık bir yanılgı ve bilinçli bir saptırmadır.<br />
<br />
Yazar iki nolu madde de Evrim görüşünün milyonlarca delili olduğundan ve bilimadamlarının bırakın doğrulamayı yanlışlamaya çalıştığı iddiasını dillendirmektedir. Bu gerçekten böylemidir ? Yani Evrimi çürütecek bir kanıt dahi bulunmamaktamıdır. Yazarın cehaletini gösteren paragraf muhtemelen farklı yerlerden alındı ve gerçekten o bu konudaki cehaletinin farkında değil. Evrim derken eğer bir tür içinde gerçekleşen türleşme den bahsetmiyorsa ( söz gelimi köpek cinslerinin muazzam zenginliği, çoban köpeği, bulldog yada diğerleri en nihayetinde hepsi hala köpektir ve yeni bir şey yoktur.) iddia ettiği kanıtlar yoktur ve gözlemlenmemiştir. Şimdi biraz kanıt derken ne kast ediyorlar anlatamaya çalışalım; Mesela herkesin çok iyi bildiği bakterilerin antibiyotik direnci vardır. Bir süre sonra antibiyotikler bakterilere etki etmemeye başlar. Bu genelde bakterilerin genomlarında onları genetik olarak sakatlayan mutasyonların sonucunda vukuu bulur. Bakteri ile antibiyotik kilit anahtar uyumu gibidir. Bakterinin morfolojisinin kısmen bozulması antibiyotik molekülünün bakteriye bağlanmasını engeller ve böylelikle bakteri sakatlanır. Hatta mutasyonlar konusunda oldukça iyi araştırmaları bulunan Dr. Lee m Spetner şöyle demektedir. '' Moleküler düzeyde araştırma yapılan bütün mutasyonlar genetik bilgiyi azaltmıştır, arttırmamıştır.'' http://origins.ctvn.org/wp-content/uploads/episode-guides/1205-Ultimate-Truth.pdf İşte kanıt dedikleri şeylerden bir tanesi budur. Devam edelim ama abartmayalım :) Yine dogmatik materyalistler köpek, at vb. canlıların kendi türleri içerisinde yeni alt türler üretmesinin evrimin en büyük kanıtlarından biri sayarlar. Ancak atlanan şey atlar hep attır köpeklerde hep köpek. Kanıt dedikleri şeylerden hatta en büyüklerinden biride budur. Kaldıki Allah'a inananlar yaratıcının yaratış hamlelerini kabul edenlerde varyasyonların olduğunu bilmekte ve kabul etmektedir. Yazarın bilimadamları arasında en ufak bir tartışma yok minvalinde yazdıkları ise külliyen yalandır ya cehalettir yada insanları aldatmak için yalan söylemektir. Bilim adamları arasında bu konuda her zaman tartışma vardır ve bu devam etmektedir. Ancak materyalist bilimadamları yaratılış görüşüne sahip bilimadamlarına yaşama hakkı tanımamakta, hakemli yayınlarda yazılar yayınlamasına müsaade edilmemekte ve akademik camiada linç edilmektedirler. Bu sebepten ötürü yaratılış yanlısı bilimadamlarının pek çoğu, çoğu zaman kimliğini ve düşüncelerini gizlemektedir. Özellikle ABD'de üniversitelerde yada benzer kurumlarda kariyer yapmalarına büyük engeller çıkarılan kişilerden bazıları herşeye rağmen çalışmalarına devam etmiş ve kendilerinin tüm dünyaca tanınmasına vesile olacak kadar ünlenmişlerdir. Gelin birkaç tanesini yakından tanıyalım;<br />
<br />
Prof. Dr. Michael J. Behe; Leigh Üniversitesinde Biyokimya Profesörü olarak çalışan Dr. Behe'nin '' Darwinin çöküşü; DNA ile ilgili yeni bulgular evrime meydan okuyor., Darwinin Kara Kutusu Evrime Biyokimyasal başladırı ve Evrimin sınırları isimli kitapları mevcut.<br />
<br />
Prof. Dr. Paul Nelson ; Biola Üniversitesi, Biyoloji Filozofu<br />
<br />
Dr. Jonathan Wells; Moleküler Biyolog California Üniversitesi<br />
<br />
Dr. Ann Gauger; Zoolog<br />
<br />
Dr. Douglas Axe ; Moleküler Biyolog Cambridge Üniversitesi<br />
<br />
Dr. Stephen Meyer; Bilim Filozofu, Cambridge Üniversitesi<br />
<br />
Ayrıca buradan https://www.discovery.org/id/ Akıllı tasarım ( Yaratılış ) görüşüne sahip binlerce bilimadamının imzaladığı manifestoyuda görebilirsiniz.<br />
<br />
Yazının ilerleyen maddelerinde Evrimin tesadüf olmadığı ve doğal seleksiyonun tesadüfler eseri işlemediği gibi argümanlar bulunmakta olup bunlar başlangıç düzeyindeki materyalistlerin iman ikrarından başka bir şey değildir. Modern manada evrim iki ayrı mekanizmaya ihtiyaç duyar birincisi Doğal seleksiyon ikincisi ise DNA'da meydana gelen radyasyon, kopyalama hatası vb. ile ortaya çıkan Mutasyonlar. Bunlardan doğal seleksiyon hali hazırda mevcut canlılardan ortamdaki güçlü olanların hayatta kalacağını ve neslini devam ettireceğini söyler yani görüldüğü üzere doğal seleksiyon hazır olanı seçer. Bu manada doğal seleksiyon sadece hazır olanı seçmekten başka bir işe yaramaz. ( burda bu seçmek manasını biraz açıklamak gerekli; Doğal seleksiyon ve seçmek kelimelerinden kastımı bir örnekle açıklamama müsaade edin. Apartmanınızın bodrum katında yüzlerce hamamböceği mevcut ve bunları yok etmek için kaynar su döküyorsunuz hepsi ölüyor ancak tek tük bir kaç tanesi bir şekilde sudan etkilenmiyor ve hayatta kalıyor. Bundan sonraki soy bu kalanlardan devam edecek. İşte buna doğal seleksiyon deniyor.) Mutasyonlar ise sözde evrim için gerekli genetik hammaddeyi sağlar. DNA üzerinde gelişigüzel meydana gelirler ve bir amaca yönelik değildirler. Bu minvalde değişimin esas kaynağının mutasyonlar olduğunu söyleyebiliriz. Mutasyon olmazsa doğal seçilimin seçeceği bir şey olmaz ve bunlarda bütünüyle tesadüfi şartlar ile gelişirler. Yazarın tesadüf değil iddiası bütünüyle cehalet yada kelime oyunundan başka bir şey değil.<br />
<br />
Kurbağa+Prenses öpücüğü+Zamanda küçük bir an= Prens ( Çocuk Masalı)<br />
<br />
Kurbağa+Prenses öpücüğü+300 milyon yıl= Prens ( Bilim)<br />
<br />
Evrim vb. görüşler materyalist inançların bilim maskesine bürünmüş şekilleridir. ''Evrim Bilim mi, İnançmı'' yazımda buna değineceğim Allah izin verirse.<br />
<br />
<br />
<span style="background-color: #fefefe; color: #003366; font-family: "EB Garamond";">Dediler ki: "Yücesin sen (ya Rab!). Bizim, senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakîmsin". Bakara Süresi 32</span><br />
<br />
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-27800701811335282272019-10-29T23:09:00.001-07:002019-10-29T23:13:19.604-07:00Tesadüfi Süreçler Bilgi Üretebilirmi (1)<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Tesadüfle
organizasyonu nasıl ayırırsınız. Bir yapı yada ürünün canlı yada
cansız,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>tesadüfen yada bir başka değişle
rastgelemi oluştuğunu ayırmanın en iyi yolu nedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Öncelikle neden böyle
bir soru soruyoruz. Bir sorunun soruluş amacı, sorunun içeriği ve buna
istinaden bulunan cevap yada cevapların niteliği konunun önem boyutunu göstermektedir.
Aslında bu soru özelinde sadece sorunun ilk cümlesi bile önemin boyutunu
göstermektedir. Tesadüfi süreçler bilgi üretebilirmi... Bu soru varlığımız ile
alakalı bilimsel bir sonuç bulma çabalarında çoğu zaman es geçilen, yeteri
kadar önem verilmeyen bir soru oldu bugüne kadar. Anlı şanlı, başlarında
bilimsel! ünvanlar bulunan ( ancak çoğu zaman içlerinde militan bir ateist
barındıran) kişiler tarafından varlığımızın nasıl da tesadüfi doğal süreçler
yoluyla oluştuğu safsataları anlatılırken varlığımızın kökenin de, biyolojik
sistemlerin içeriğinde ve evrenin kompleks bir görüntü veren neredeyse her
hangi birşeyinde kendini gösteren bilgi es geçildi.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"> Neden bilgiyi görmek
önemli. Çünkü bilgiyi görmek sistemi görmek demektir. Sistemi görmek ise
ardındaki tasarımcıyı, yaratıcıyı yada adını ne koyarsanız koyun ardındaki aklı
görmektir. Bu nedenle bir süreç yada herhangi bir şeyin bilgi içerip
içermediği, içeriyorsa ne boyutta içerdiği onun kökeni ile alakalı çıkarımlar
yapmayı mantıklı kılar. Bu çıkarımlar da, adı anılan araştırma konusunun
varlığı ile alakalı '' neden, nasıl'' vb sorulara yanıt verilmesini sağlar.
Yani insan özelinde varlığımızın neden yada nedenlerini ortaya koyar. İşte bu
sebepten biyolojik varlıklar yada evrenin ortaya çıkması sürecinde arka fonda
ve aslında çoğu zaman bağırır çağırır görünümde her yerde zekayı görmemiz bizi
yaratan zihni gösterir. Bilgi ne kadar yoğun ise o derece karışık bir zihin
tahayyul edebiliriz. Sistem ne kadar etkileyici ise yaratıcının ne derece
kudretli olduğu görülebilir. İşte bu yüzden bu sorular önemlidir. Peki bilgi
hayatın herhangi bir yerinde açık bir şekilde görülebilirmi, evet kesinlikle,
üstelik nefes kesici bir şekilde. Gelin aşağıya DNA'nın kendini tamir edişi ile
alakalı çok çok kısa bir özet alıntılayalım; ( Alıntıda DNA-Deoksiriboz Nukleik
Asit ile alakalı biraz temel bilgi ve DNA'nın kopyalanması ve tamir mekanizması
ile alakalı hergün binlerce kez hücrelerimizde tekrar edilen standart
işleyişten bahsedilmektedir.)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><b><span style="background: white; color: #333333; font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">DNA, 3 milyar harften oluşan
bilgi bankasına sahip dev bir moleküldür. Bu molekül, helezon şeklinde
kıvrılmış bir merdivene benzer. Kopyalama işlemi başladığında ilk olarak DNA
helikaz isimli enzim, olay yerine gelir ve DNA helezonunu bir fermuar gibi
açmaya başlar. Bunun sonucunda DNA'nın heliks biçimindeki kolları ayrılır. DNA
helikaz, her saniye 1000 nükleotid çiftini açabilme yeteneğine sahiptir. </span><span style="color: #333333; font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;"><br />
<br />
<span style="background: white;">DNA helikaz, fermuarı açarken bir noktada aniden
durur. Durulan noktalar, gerekli olan bilginin sınırlarıdır. (Hücre içinde bir
işlem yapılacağı zaman, DNA içinde, sadece bu işlemle ilgili olan kodun yer
aldığı kısım kopyalanır.) Enzimler, bilginin nereye kadar uzanmakta olduğunu ve
DNA'nın nereye kadar açılması gerektiğini açıkça bilirler. </span><br />
<br />
<span style="background: white;">Kopyalama sırasında DNA sarmalının açılması,
prensipte iki DNA helikaz enziminin uyumlu çalışmaları ile mümkün olur. Bir
tanesi kopyalanmak üzere ayrılan tekli sarmalın başından başlar, diğeri ise
sarmalın arka kısmını başlangıç noktası olarak alır. Her iki sarmalın yükleri
farklı olduğundan bu helikazlar tek bir DNA sarmalı üzerinde farklı yönlerde
hareket etmek zorundadırlar ve bu nedenle de "farklı" enzimlerdir.
Hücrede her iki tipte de DNA helikaz enzimi mevcuttur.- Alberts – Johnson –
Lewis – Raff – Roberts - Walter, Molecular Biology of The Cell, 4th edition,
Garland Science, 2002, sf. 245</span><br />
<br />
<span style="background: white;">Gerekli DNA bölümü bulunduktan sonra da bu
bölüme tutunan başka enzimler, nükleotidleri üçer üçer okumaya başlarlar.
(Nükleotidler, DNA nükleik asidini oluşturan bazlardır. Adenin, Timin, Guanin
ve Sitozin olarak isimlendirilirler.) Bunun nedeni bilginin üçerli nükleotid
dizileri halinde kodlanmış olmasıdır. Birbiriyle bitişik milyonlarca nükleotid,
enzimler tarafından hiç durmadan okunur. Tüm bu işlem, saniyeden çok daha kısa
sürer. </span><br />
<br />
<span style="background: white;">DNA üzerinde 4 çeşit nükleotid bulunur. (Adenin,
Timin, Sitozin, Guanin) Ancak bunu okuyup kopyalamayı gerçekleştirecek olan
enzimler amino asitlerden oluşmuşlardır. Dolayısıyla, bir enzim ile DNA
sarmalının iletişim kurması; nükleotidlerle amino asitlerin birbirlerini
anlamaları veya birbirleri ile haberleşmeleri gibi bir şeydir ki, bu elbette
olağanüstü bir durumdur. Söz konusu olan tümüyle farklı iki yapıdır.
Birbirleriyle anahtar-kilit uyumuna benzer moleküler bir uyum yoktur.
Dolayısıyla birbirleriyle moleküler anlamda bağlantı kurabilmeleri zor
gözükmektedir. Ancak bedende bunun da çözümü yaratılmıştır. Enzimler DNA
üzerindeki kodonları rahatlıkla okurlar ve okudukları kodonun neyi ifade
ettiğini anlarlar. (Kodon: DNA'dan mRNA'ya (mesajcı RNA) yazılmış şifrenin üçlü
baz gruplarına kodon denir. Kodonlar mRNA molekülünde bulunur.)</span><br />
<br />
<span style="background: white;">Bunun elbette tek bir anlamı vardır. Amino
asitler de nükleik asitler de tek bir Yaratıcı tarafından aynı anda
yaratılmışlardır. Enzimleri oluşturan amino asitlerin nükleotidleri tanıyarak,
onların içerdikleri şifreleri çözebilmeleri ve bunu kullanarak DNA kopyalanması
gibi hayati bir işlemi yerine getirebilmeleri, yalnızca onların tek bir
iradenin kontrolünde olmaları gerçeği ile açıklanabilir. </span><br />
<br />
<span style="background: white;">Günümüzün en koyu evrimcilerinden biyokimyacı
Leslie E. Orgel, bu iki yapının tesadüflerin eseri olarak evrimleşmiş
olamayacaklarını şu şekilde itiraf etmek zorunda kalmıştır: </span><br />
<br />
<span style="background: white;">Proteinlerin ve nükleik asitlerin, ki bunların
ikisi de yapısal olarak oldukça komplekstirler, aynı anda ve aynı yerde meydana
gelmiş olmaları son derece inanılmazdır. Biri olmadan diğerinin varlığı mümkün
gözükmemektedir. Ve bu nedenle, ilk bakışta, hayatın, gerçekte, kimyasal
anlamda hiç meydana gelmediği sonucuna varılabilir.-
http://www.strengthsandweaknesses.org/Weaknesses/evol_quotes.htm </span><br />
<br />
<span style="background: white;">DNA kollarının ayrılmasının ardından diğer
enzimler, DNA üzerine hücum ederek derhal tarama yapmaya başlarlar. Yaptıkları
bu taramalarda DNA üzerinde bir "hata" görürlerse hemen bunu
düzeltirler. Hasar gören DNA şeridinin hatalı kısmı, DNA nükleaz adlı enzim
tarafından tespit edilir. DNA nükleaz, tespit ettiği hatalı kısmı kopartır ve
DNA sarmalında bir boşluk oluşur. </span><br />
<br />
<span style="background: white;">Hata tespit edilip hatalı kısım ortadan
kaldırıldığında, DNA polimeraz devreye girer. Bu enzim, DNA'nın ikiye ayrılan
her bir kolunu ikinci bir kol ile tamamlar ve iki ayrı DNA heliksinin
oluşmasını sağlar. Aşama aşama, helezonun diğer yarısındaki bazları okur ve
bunun karşı taraftaki bazlara uyup uymadığını kontrol eder. Bunun için DNA'nın
bir kolunu oluşturan her bilginin karşısına uygun olan bilgiyi bulup getirir.
Hatalı baz molekülünü oradan ayırır, yerine bunun yenisini yerleştirir. Bir
başka deyişle, 3 milyar harfi mükemmel bir şekilde tek tek tamamlar. Dahası,
DNA polimeraz tüm bu aşamaları iki kere kontrol eder. İkinci teftiş
tamamlanmadan bulunduğu yerden kesin olarak ayrılmaz. Aynı anda bir başka
polimeraz enzimi de DNA'nın diğer yarısını tamamlamaktadır. Bütün bunlar
olurken, DNA sarmalının iki parçasının birbirine tekrar dolanmaması için
heliks-stabilizasyon (DNA sabitleme) enzimleri DNA'yı uçlarından sabit
tutarlar. Başka bir enzim ise, yenilenen bölgeye müdahale ederek yerleştirilen
doğru bazın, yerine sıkıca bağlanmasını sağlar. </span><br />
<br />
<span style="background: white;">Bütün bu aşamaların ardından devreye giren
editaz enzimi, ayrılan parçayı tekrar kontrol eder ve yapılan düzeltmeleri
gözden geçirir. Bu kontrol sonrasında yeni DNA molekülü, eskisinin tamamen
aynısı olmuştur. </span><br />
<br />
<span style="background: white;">Ancak düzeltme işlemi bununla bitmez.
Hatırlanacağı gibi düzeltmenin gerçekleştiği yerdeki DNA şeridi üzerinde bir
kopukluk meydana gelmiştir. Bu kopukluk, DNA ligaz isimli enzim tarafından
tamir edilir. <a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Tesad%C3%BCfi%20S%C3%BCre%C3%A7ler%20Bilgiyi%20%C3%9Cretebilirmi%20.docx#_ftn1" name="_ftnref1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="background: white; color: #333333; font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a></span></span></b></i><span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><i><b><br style="mso-special-character: line-break;" /></b></i>
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br style="mso-special-character: line-break;" />
<!--[endif]--><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yukarıda çok çok kısa
bir anlatımla insanları sıkmadan anlatılmaya çalışılan durum aslında DNA'nın
gündelik işleyişiyle alakalı söylenebileceklerden 10000'de 1'i bile değildir.
Ancak akıl ve vicdanını kullanan herkes DNA'nın arkasındaki müthiş tasarımı
sadece yukarıdaki basit ve kısa anlatımla bile görebilir. DNA'nın çalışmasında
zekanın ve bir yaratıcı aklın kendini nasıl gösterdiğini gördük, ancak
örneğimizin daha iyi anlaşılabilmesi için gündelik hayatımızdan zihnimize
yabancı gelmeyecek örnekler ile güçlendirmeliyiz.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"> İçinde bulunduğumuz tüketim
çağı insanoğlunun tüm tarihi boyunca refah standardının en yüksek olduğu
dönemdir. İnsanların farklı ülkelerden farklı coğrafyalardan ürünler,
yiyecekler yada giyecekler almasını bu derece kolaylaştıran sistem küresel
ticaret sistemi ise onun en büyük üretici gücü insan emeği ve mekaniğin
birleştirilmesi ile fabrikalardır. Bu fabrikalarda, tekstil ürünleri, ev
eşyaları, inşaat malzemeleri yada yiyecekler üretilmektedir. Tabiki bu
fabrikalar bölümler olarak Araştırma Geliştirme Departmanı, İnsan Kaynakları
Departmanı, Üretim Bölümü, Yönetim Bölümü, Emekçilerin Beslenmesi ve Sağlığı
ile Alakalı Birimler vb. pek çok bölüme sahiptir. DNA ile kıyaslandığında
oldukça basit bir kıyaslama olacak bu fabrikalar işleyişin devam etmesi için uygun
personelin alınması, mesai düzenin sağlanması, makinaların düzgün ve güvenli
çalışması için alanında yıllarca eğitim almış, yabancı dil bilen, iş tecrübesi
olan yada olmayanlar için bir hazırlık eğitimi görmüş kişileri tercih
etmektedir. Yani her bir departman için düşünen, zeki, sorumluluk sahibi vb.
pek çok özellik bulunması ve bunun organizasyonu bir ön şarttır. Kim yukarıda
gösterilen fabrika üretim vb. organizasyonun zeka içermediğini iddia edebilir.
Mesela birileri kalkıp size söyle dese: '' yoldan geçen insanlar oluyordu,
onlardan bir yada birkaçı yanlışlıkla yolda devam etmek yerine fabrikaya
girdiler. Orda tesadüfi süreçler ile oluşan üretim makinaların başına geldiler
ve bazıları bunun başında kalırken bazıları gidip yukarıda bilgisayarın başına
oturdular, yanlışlıkla insanlar gelmeye devam ediyordu ve bunların bazıları
üretim bandından oldukça kritik ürün kontrolleri yapmaya başladılar ve diğer
bazıları da bunları denetlemeye başladılar'' dese. Ne derdiniz ? Muhtemelen bu
hikayeyi anlatan kişinin ruhsal ve zihni problemler yaşadığını yada aklını
kaçırdığını düşünürdünüz. En basit sistemler yada yalınlıkla çalışan bir
fabrikanın bile onlarca farklı güvenlik protokolü uyguladığını, bunun için
kitapçıklar yazıldığını yine bu protokollerin uygulanabilmesi için bu konuda
yıllarca eğitim almış zeki kişilerin yüksek sayılabilecek ücretlere çalıştırıldığını
belirtmek gereklidir.<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Tesad%C3%BCfi%20S%C3%BCre%C3%A7ler%20Bilgiyi%20%C3%9Cretebilirmi%20.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Birbirlerini daha
önce hiç görmeyen, varlıklarından bile haberdar olmayan, DNA kopyalanması,
tamir edilmesi, DNA içinden protein üretim bilgilerinin nereden bulunacağı ve
nasıl çıkarılacağı ile alakalı işlemler yapabilmesi şuursuz, zeka barındırmayan
hücre organelleri yada vücut kimyasının işi değildir. Açıktır ki bunları
kontrol eden, bu sistemleri yaratmış bir yaratıcının varlığı kendisini görmesek
de eserleri ile kendini göstermektedir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Hayatın kökenindeki
yada gündelik işleyişindeki bilgi o derece zarif ve harikuledir ki eğer
herhangi bir hücre organeli ile konuşma fırsatımız olsaydı kendilerini bu basit
fabrika örneği ile kıyaslamanın çok büyük bir hakaret olduğunu söylerlerdi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: black; font-family: "garamond" , "serif"; font-size: 13.5pt; line-height: 115%;">Hayır, sen (bu muhteşem
yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar.
Saffat Süresi 12</span><span style="background: white; color: #333333; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="mso-element: footnote-list;">
<!--[if !supportFootnotes]--><br clear="all" />
<hr align="left" size="1" width="33%" />
<!--[endif]-->
<br />
<div id="ftn1" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Tesad%C3%BCfi%20S%C3%BCre%C3%A7ler%20Bilgiyi%20%C3%9Cretebilirmi%20.docx#_ftnref1" name="_ftn1" style="mso-footnote-id: ftn1;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> Alıntı
kaynağı; Çevirimiçi-17/10/2019<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>http://evrimteorisivegercekler-ukab.blogspot.com/2010/04/dna-icin-calsan-enzimler.html</div>
</div>
<div id="ftn2" style="mso-element: footnote;">
<div class="MsoFootnoteText">
<a href="file:///C:/Users/murat/Desktop/Tesad%C3%BCfi%20S%C3%BCre%C3%A7ler%20Bilgiyi%20%C3%9Cretebilirmi%20.docx#_ftnref2" name="_ftn2" style="mso-footnote-id: ftn2;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span style="mso-special-character: footnote;"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "calibri" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></span></a> https://www.ilkerergun.com.tr/en-1090-2-standardi/454-fabrika-uretim-kontrolu-factory-production-control-fpc-nedir
Çevirimçi- 30/10/2019</div>
</div>
</div>
<br />MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-54294677603350476922014-10-08T12:56:00.002-07:002014-10-08T12:56:21.844-07:00Etkin Bir Mücadele Yöntemi Olarak Boykot...<pre class="western">
</pre>
<pre class="western">
</pre>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBP-PgjEG4hGecf0jjjMuM7zMRsnKiIIe5vOszpTo0bFbdjCCrSHaEIUqsCPlmOmOdDGVKMVij0xj_Px3_zZutgokRfUCF7OlqpOI4KBnEyVSSI8R88_82ZJFOP_n3xCVAgBqH6T5x8Cde/s1600/boykot_84089.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBP-PgjEG4hGecf0jjjMuM7zMRsnKiIIe5vOszpTo0bFbdjCCrSHaEIUqsCPlmOmOdDGVKMVij0xj_Px3_zZutgokRfUCF7OlqpOI4KBnEyVSSI8R88_82ZJFOP_n3xCVAgBqH6T5x8Cde/s1600/boykot_84089.jpg" height="217" width="320" /></a></div>
<pre class="western">
</pre>
<pre class="western">Bir ülkeyi yada yapıyı canlı bir organizmaya benzetecek olursak herhalde bu yapının kalbi ekonomisi olacaktır.Ekonomi olmazsa yapının diğer tarafları ne kadar güçlü olursa olsun mutlak surette zayıf kalacaktır çünkü kalp olmazsa organizmadan bahsedemeyiz.
Biraz daha anlaşılır dille söyleyecek olursak ekonominiz iyi değilse polisinizi askerinizi memnun edemezsiniz,ekonominiz iyi değilse başka ülkelerin ana karalarında askeri üsler açamazsınız , ekonominiz iyi değilse aslında dünyanın geri kalanında ne olduğu çokda önemli değildir sizin için , çünkü sizin yapınızın en önemli parçası büyük bir sorun içerisindedir.Lafı eveleyip geveleyip uzun uzadıya edebiyat yapmadan biz müslümanların neredeyse tamamının yapabileceği çok etkin bir mücadele yönteminden bahsetmek istiyorum ; ''Boykot''
Bugün ümmetin en büyük problemi bizi aslımızdan koparmaları oldu,bidat ve şirk ehli pekçok islami görünümlü topluluk müslümanları Allahın tevhidden sonra belkide en çok sevdiği amel olan (En doğrusunu Allah bilir) Cihad-Mücadele amelinden geri koydu ve geri tutmayada devam ediyor,belkide bu sebepten kafkasyanın unutulmaz islam yiğitleri arasına giren Şehid (inşaAllah) Dokku umarovun bir röportajında dediği gibi ''Bugün ümmetin yanlızca 10 binde 5 i cihad ediyor'' Muhtemelen bu rakam pek az sınırlı bir yükseliş gösterecektir gelecekte, aktif cihad edenlerin sayısı ortalama o haldeyken pasif cihad* ehli sayısı ise neredeyse 10 binde 5 bile değildir! Müminler sahada olmak haricinde nasıl mücadele edebileceklerine dair çok fazla pratiğe sahip değillermiş gibi görünmektedirler.Aktif cihaddan geri kalan kardeşlerimizin pekçoğu belki bir miktar maddi yardımdan fazlasını genel itibari ile yapamamaktadır.Bir iki satır önce değindiğim gibi muhtemelen bu hem pratik tecrübenin olmaması hemde islam aydınlarının bu konularda gerekli yönlendirmeleri yapmıyor olmalarından ileri gelmektedir.
Lakin cihadı uzun vadeli bir mücadele olarak görürsek aslında herbir müslümanın yapabileceği pekçok şey bulunmaktadırki bunların başında yapacağı harcamalardan önce parasının hangi ülkeye istihdam sağlayacağı, yapacağı hamle ile hangi ülke ekonomisini destekleyeceği gibi çok önemli durumlar bulunmaktadır.Söz gelimi bugün Apple firması islam dünyasında her yeni Iphone modelinden ortalama 50 milyon adet satmaktadır bu rakam oldukça mütevazi bir şekilde hesaplanmış olmasına rağmen şimdi müslümanların sadece bir ürün ile bizim en büyük düşmanımız olan bacılarımıza ırakta vb yerlerde tecavüz eden Allahın nurunu söndürme konusunda en ısrarlı ve en dirençli ülke görünümündeki çocuk katili ABD ye ne kadar bir yardımımız olmuş!!!
Herhangi bir Iphone modelinin tüm dünyadaki satış fiyatı ortalaması yaklaşık 1000 USD'dir.Ödenen bu 1000 usd'nin yaklaşık olarak 600 usd si üretim maliyeti ve Apple firmasının karı olarak ABD ye gitmektedir.Bu mütevazi hesaplamaya göre müslümanlar binlerce çeşit ürünü bulunan ve her türlüsünden milyonlarca adet satış yapan Apple firmasına sadece tek bir telefon modelinin tek bir versiyonunda yaklaşık olarak 50 milyar usd lik bir ödeme gerçekleştirmektedirler.Günde yaklaşık 500.000 bin adet Iphone üreten Apple firmasının Amerikadaki fabrikalarında çalışan binlerce işçinin 100 günlük ödeneği ve maaşı tarafımızdan ödeniyor demektir.Demekki kahrolsun ABD , kahrolsun müslümanların katilleri demek aslında ucuz bir numaraymış yada en azından sözle edebiyat yapmamızın hiçbir anlamı yok gerçekte adamları resmen fonluyoruz!!
Yukarıda yapılan hesap sadece tek bir firmanın tek bir ürününün tek bir versiyonu için yapıldı,eğer gerçekten daha fazla ilgilenirseniz çocuklarımızın katillerini,kadınlarımızın ırzına geçen Allah düşmanlarını aslında nasılda fonladığımızı çok daha net anlamış olursunuz.
Aslında pekçok kişinin aklına bir mücadele yöntemi olarak gelmesine rağmen boykot kültürü neden gelişmiyor ? Bunun muhtemel nedenlerinden bir tanesi bir ben yapsam ne olur mantığıdır ki bu oldukça bayağı ve bön bir ruh halidir.Ancak Allah bize kuranda her insanın kendi çabasından sorumlu tutulduğunu ve sonuçtan ziyade samimiyet kısmının önemli olduğunu pekçok yerde açıklıyor ''Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır. Enam 94
Yani bir ben ile olacak işmi diyenler islami bir söyleme sahip değiller dahası belkide bu cümleyi sarf eden şahıs gibi bu mücadeleye kendince destek olmaya çalışan yada destek olmaya hazır binlerce kişi daha yada olacak.Boykot kültürü aynı zamanda insanın içinde mücadele duygusunu sürekli taşımasına yardımcı olacak muazzam bir kamçıdır.Bu müthiş kamçı ile Allah yoluncaki en önemli görevlerden biri olan cihad hayatınızın her alanında olacaktır,markette,teknoloji mağazasında vb.
Bu yazıda bahsi geçen boykot ihtiyaç harici yapılacak keyfi ve lüks harcamaları kapsamaktadır,yoksa bir kişinin ihtiyacı olmasına rağmen alması gereken ürünü yada hizmeti almasını eleştirmiyoruz.
* Cihadı aktif cihad ve pasif cihad olarak ayırmanın mantıklı olacağını düşündüm.Aktif cihad ile kastım direkt kıtal vb dir, pasif cihaddan kastım Kıtal hariç her türlü çabayı kastetmektedir.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBP-PgjEG4hGecf0jjjMuM7zMRsnKiIIe5vOszpTo0bFbdjCCrSHaEIUqsCPlmOmOdDGVKMVij0xj_Px3_zZutgokRfUCF7OlqpOI4KBnEyVSSI8R88_82ZJFOP_n3xCVAgBqH6T5x8Cde/s1600/boykot_84089.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBP-PgjEG4hGecf0jjjMuM7zMRsnKiIIe5vOszpTo0bFbdjCCrSHaEIUqsCPlmOmOdDGVKMVij0xj_Px3_zZutgokRfUCF7OlqpOI4KBnEyVSSI8R88_82ZJFOP_n3xCVAgBqH6T5x8Cde/s1600/boykot_84089.jpg" height="217" width="320" /></a></div>
</pre>
MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1190321258510581193.post-2898346435462220822013-11-02T12:05:00.000-07:002013-11-02T12:05:05.739-07:00Bir Maşa Olarak PKK-PYD<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 36.0pt; line-height: 115%;">Bir Maşa
Olarak PKK-PYD<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Suriye direnişinin başladığı günlerde esada karşı
muhaliflerle birlikte savaşan PYD/PKK grubu son 6 aya yakın bir süredir
kendileriyle barış içinde yaşayan ve bunun için azami gayret gösteren mücahid
gruplarına karşı yaptığı tüm anlaşmalara ihanet ederek bir savaşın içine
girmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bir savaşa girmek yada savaşmak girmek ahlaki
ilkeleri hiçe saymak demekmidir ? Savaş kendi başına oldukça barbar can sıkıcı
bir şey olmasına karşın eğer masumları
yada kutsal değerleri korumak içinse gayet saygı duyulacak bir eyleme dönüşür
hatta iyi tarafı temsil edenler kahraman olarakda adlandırılabilir.Bazen
zorunluluktur</span><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"> </span><span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: Verdana, sans-serif;">Size ne
oluyor ki, Allah yolunda ve: 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar,
bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden
yolla' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına
savaşmıyorsunuz? Nisa 75<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Ancak herşeyin ahlakı olduğu gibi savaşında bir
ahlakı vardır ve PKK-PYD gibi örgütler için bu ahlak kriteri pekde önemli
birşeymiş gibi gözükmez çoğu zaman.PYD önce rojavada ahlaksız bir iftira
girdabının içinde (Rojava-kuzey suriye) bir katliamın yaşandığını ve bu
katliamın müsebbiblerinin mücahitler olduğu tezini ortaya attı ardından
Türkiyedeki örgüt elemanları ve sempatizanları yordamıyla ciddi bir kampanya
yürüttü, bu kampanya oldukça sesde getirdi,hergün yüzlerce sivil masumun
hayatını kaybettiği suriyeye azda olsa ilgi duyuldu ama PYD özelinden ve
yalanlarla!!.Bu yalanlar ve kampanyalarla suriyede kürtleri savunduğunu iddia
eden PYD nin rojava konusundaki aldatıcı politikası ise tüm dünyada yaygara
kopardıktan sonra yabancı basın mensuplarının rojavada çekim yapmak istemesine
müsaade etmemesiyle ortaya çıktı </span><a href="http://www.medya72.com/index.php/boelge/bolge2/502-pyd-kuertler-katledildi-dedigi-koeye-kuert-gazetecilerin-de-girmesine-izin-vermiyor"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">http://www.medya72.com/index.php/boelge/bolge2/502-pyd-kuertler-katledildi-dedigi-koeye-kuert-gazetecilerin-de-girmesine-izin-vermiyor</span></a><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"> bir örgüt tüm dünyada yaygara kopardıktan
sonra yaygaraya esas neden teşkil eden bölgenin görüntülenmesini neden istemez
? neden basın mensuplarının ve bağımsız araştırmacıların halkla konuşmasına ve
çalışmasına müsaade etmez ?!!! Tabiki bunun nedeni gayet açık PYD yalanının ve
dahada önemlisi kendi suçlarının görünmesini istemedi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">PYD ayrıca koruduğunu iddia ettiği müslüman kürt
halkına karşı, hemde tam mücahitlerin katliam yapıyor dediği rojavada kan
kusturmuştur. . </span><a href="http://www.timeturk.com/tr/2013/07/08/suriye-amude-de-yapilan-katliam-pkk-ve-pyd-nin-ortak-organizasyonudur.html"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">http://www.timeturk.com/tr/2013/07/08/suriye-amude-de-yapilan-katliam-pkk-ve-pyd-nin-ortak-organizasyonudur.html</span></a><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 18.0pt; line-height: 115%;">Ceylanpınara düşen top mermileri kimden ?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Sahi bu top mermileri kimden ? Elde olan kanıtlar
bizleri PYD-PKK nın halkı galeyana getirmek ve Türk hükümeti üzerinde bir baskı yapabilmek için
düzenli olarak top mermisi ve normal mermeiler ile ateş açabileceği sonucuna
götürmektedir.En azından böyle düşünmek daha mantıklı gelmektedir eldeki
kanıtları temel aldığımızda.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
MuratShttp://www.blogger.com/profile/08203718336188465771noreply@blogger.com0